• bu akşam kısmen deneyimlediğim müthiş aktivite. şu an sol dizimde ceviz büyüklüğünde bir delik, sağ dizimde bolca soyulmuş deri var. sağ parmaklarımın üstünde pek deri kalmadı.

    sigarayı bırakmıştım. başlayasım geldi. canım deli gibi sigara istedi. bakkala gideyim dedim, baktım normalde gittiğim bakkal kapalıydı. diğerine gideyim dedim tabii mecburen. ki pek gitmem, gitmiş olsam görürdüm o köpeği mutlaka. yol üzerinde bir bahçenin kenarından geçerken gözüme erik ağacı takıldı. ulan nasıl güzel erikler! ve ağaç resmen erik cenneti. yapraktan çok erik var. "hayret neden kimse bunları toplamamış ki" dedim. elimi uzatıp 3-4 tane erik kopardım. nedenini birkaç saniye sonra anladım.

    röööaarrrh!

    tehlike anında kaçmak yerine mal mal bakmanın daha uygun olduğunu düşünüyor olmalıyım ki, hayvana bakıp "aaa sen nereden çıktın" dedim. "ebenin amından" dercesine atladı üstüme piç. bildiğin atladı bak, ironi yok. ön patileri omzumdaydı, sonra bir ara sağ kolumun üst kısmı ağzındaydı falan. parça parça hatırlıyorum yani. bir anda kendimi eşşek kadar alman kurdunun altında buldum. sağ kolumun üstüne geçirdi dişlerini ama batırmadı, yani piçliğine mi yaptı bilemiyorum. öyle geçirdi bana bakıyor. ben de çok mükemmel bir salak olduğum için ağaç dalı köpeğin gözüne giriyor diye dalı çekmeye çalışıyorum. kolunu çeksene salak! nasıl beslemişlerse pezevengin ağırlığından nefes alamıyorum. bu esnada gıkım çıkmıyor ama. insan bağırır. hava kararmış, etrafta kimse yok. ben hala artistlik peşindeyim, köpeğe kitaplarda okuduğum hayvan telkin metodlarını uygulamaya çalışıyorum. o kitapları yazanın allah belasını versin ayrıca. bunu da not et bir kenara.

    kolumun üst kısmına geçirdi bu dişlerini, öyle bana bakıyor. ben de gayet normal bir olaymış gibi sakin sessiz izliyorum. sonra ayak sesleri duydum. baktım takım elbiseli bir adam koşuyor bana doğru. aha dedim sıçtık, şimdi kesin dişlerini geçirecek.

    "kışt!"

    evet adam köpeğe kışt dedi. tabii köpek bunu duyunca ödü koptu, uçarak olay yerinden uzaklaştı. her halde o böyle olacak sandı.

    benim kolumu bırakan köpek bu sefer ona doğru hamle yaptı. ben roma imparatoru gibi yattığım yerden olayı izliyorum. bir anda adamın elindeki bond çanta havalandı, köpek adama doğru havalandı... bu arada ben de adama "vurma hayvanaaa" diye bağırıyorum. şimdi çok malca geliyor.

    çaaat!

    mıyykk mıyyykk yapa yapa gitti bahçenin içine, karanlıkta kayboldu. başka bir ses:

    - hayvana vurma buna vur sen, kafasına vur o çantayla, akıllanmaz yoksa bu!

    dedi. köpeğin sesini duyup sokağa çıkan market sahibi, ki akrabamız olur kendisi.

    - sen nasıl insansın ya, köpek parçalıyor sesini çıkarmıyorsun! kızım vursana hayvana niye gözündeki dalı çıkarıyorsun?
    - madem gördün neden gelip yardım etmedin be!!!
    - ben gelene kadar yedi çantayı kafasına zaten. kalk bakayım bir şeyin var mı?
    - ühühü yok. sigara alcam ben. bla bla sigarası var mı?
    - yok. gel içeri bakalım kanıyor bak bir yerlerin, kalk hastaneye gidelim kalk.
    - ühühühü sigara yoksa ben boşuna mı ısırttım kendimi ya! sikerim böyle şansı ya! bırak eve gidicem ben!!!

    eve geldim. annem ve babamın beni sevmediklerini düşünüyorum bazen. adam alay etti iki saat. hiç üşenmeden hem de... utanmadan o akrabayla geyik yapıp güldüler.

    babam: ahaha köpek ısırıyor bizimki köpeğin gözündeki dalı çıkarıyor. ahahah neydi o, sana vurana öteki yanağını çevir olayı işte. ahahaha canım kızım benim çok akıllı ahaha

    annem: ahaha sesini de çıkarmamış hiç. sessiz sessiz köpeğe yapma diyor. ahahah. dur ben gidip sigara alırım kızıma şimdi, ahahaha, aaay hiç gülesim yoktu. erikleri de bırakmamış elinden ahahaha iki tane erik versene ahahah

    - yaa susun artık! düşman mısınız siz ya? ya ısırsaydı?
    - kızım köpekle konuşur ikna ederdin sen, ısırmazdı!

    sonuç: antiiyotikli kremler falan. bolca çizik, sol dizimde dev bir delik. evet içinden kocaman taş çıktı. kuduz yok, dişlerini geçirmedi. zaten aşılıymış piç. yarın gündüz gözüyle gidip yeniden kapışmayı düşünüyorum.
  • 32 yaşındayım ve yıllardır övünürüm, bu kadar besleme, barınak, evde kampüste baktığım travmalı hayvana rağmen beni hiç köpek ısırmadı diye, kendime nazar değdirdim. tanım: 2 gün önce başıma gelen hadise.

    sabahın erken saatleri, kafamda kapüşon, kulakta bangır müzik, gözümde güneş gözlüğü koşuyordum. hava da yağmurlu. artık müzikten mi yağmurdan mı hiç fark etmedim allah'ın saykosunu, arka bacağımda bir acı hissetmemle dönüp tokadı yapıştırmam bir oldu. fena halde viykleyerek kaçtı manyak. tokadı yeyince o kadar korkacaksan ne gelip ısırıyon di mi? neyse efendim, hasar tespiti için durdum. bacağım acıyordu; ama tayta hiçbir zarar gelmemişti. öyle olunca demek ki dişi geçmedi deyip antrenmanımı tamamladım. olaydan bir saat kadar sonra eve gelip duşa girmek için soyununca acı gerçeği fark ettim ki bacağımda yara açılmış ve kanamıştı. "hastir" dedim; çünkü kuduz ve tetanoz aşısı olmam gerektiğini biliyordum. doktor kardeşimi aradım, "koş abla hemen yaptır aşılarını" diye iyice tutuşturdu beni. sonra benim gibi iki tane hayvancı arkadaşı aradım, defalarca ısırıldıklarını; ama aşı falan olmadıklarını, bir şey olmadığını söylediler. ben de aşı olmadım, iki santimlik yaradan öleceksem ecelim gelmiştir diyerek; ama caps lock on bu bir yatırım tavsiyesi değildir. köpek ısırırsa gidin efendi efendi aşılarınızı olun caps lock off

    neyse dedim aşı da olmadım, ölürüm ederim, bu bilgiler de benimle ölmesin. ben bunca zaman neden köpekler tarafından ısırılmadım onu anlatayım.

    şimdi bu köpek denen canlıyı iyi tanıyorsanız, başınıza kötü bir hadise gelme ihtimali gerçekten çok düşük. (sahipleri tarafından manyaklaştırılan hayvanlar bu yazının konusu değildir. yolda, sokakta vs. gördüğünüz köpeklerden bahsedeceğim) yanından bir şey yapmadan geçip giderseniz hiçbir şey yapmazlar. öte yandan grup halindeki köpekler söz konusu olduğunda tehlike bir nebze daha büyüktür. bildiklerimi yazayım.

    - öncelikle sakin olun. en fazla yaralanırsınız ve canınız yanar. tedavisi imkansız bir şey yok. öldürülmeyeceğinizi garanti ederim. paniklemeyin.

    - erkekseniz saldırıya uğrama riskiniz daha yüksek. çünkü köpeklere zarar verenler genellikle erkek, köpekleri besleyip sevenler genellikle kadın ve bu ayrımı çok kolaylıkla yapıyorlar.

    - güneş gözlüğü ve kapüşondan hoşlanmıyorlar. eğer bir köpek grubuna ya da hırlayan bir köpeğe denk geldiyseniz başınızı açıp gözlüğünüzü çıkarın. köpekler kulaklarınızı ve gözlerinizi görebilsin.

    - beden dilinizi doğru kullanın. bu kısım çok önemli; ama tarifi çok zor. bu köpekler küçük çocuklara neden saldırmaz hiç düşündünüz mü; çünkü çocuklar beden dillerini biz yetişkinlerden daha iyi kullanırlar ve köpeğe kendilerinden zarar gelmeyeceğini bedenlerini kullanarak ifade edebilirler. kollarını açar, badi badi yürürler. davranış ve bakışlarında köpeği tehdit edecek hiçbir şey yoktur. ben çocukken köyümüzde herkesi pert eden bir köpek varmış. sahipleri baş edemeyip hayvanı bağlamışlar. ben iki yaşında falanken köpeğin yanına girip uyumuşum, bütün aile beyin kanaması geçirmiş korkudan. söylememe gerek yok sanırım, köpekten zarar görmüş değilim. biz yetişkinler sözel iletişimi çok yoğun kullandığımız için beden dilimizin körelmesine neden oluyoruz. özellikle erkekler bir köpek hırladığında onu tehdit edecek şekilde saldıracakmış gibi bir şekle bürünüyorlar. bunu gören hayvan da daha çok geriliyor. ellerinizi cebinizden çıkarın, sakince yolunuza devam edin.

    - köpeğe gözünüzü dikip bakmayın ve sakın gülümsemeyin. gülümseyince dişleriniz görünüyor ve bunu tehdit olarak algılıyorlar.

    - kesinlikle ani bir hareket yapmayın ve dönüp kaçmaya çalışmayın. çalışsanız da zaten yakalar. o nedenle kaçmanın faydası yok, yavaşça uzaklaşın.

    - havlayan köpek ısırmaz sözü bir atasözü olup sözle tehdit eden insanların eyleme geçmeyeceklerini ifade etmek için kullanılır. kesinlikle köpekler için geçerli değildir. havlayan köpek ısırır. havlıyor o halde güvendeyim diye düşünmeyin.

    - köpeklerden korkmayın. bir köpek gördüğünüzde aklınızdan geçen ilk şey "ısırabilir" olmasın. siz fark etmeseniz de korkuyla yapılan hareketler hayvanlar için tehdit edicidir. sevgiyle yapılan hareketler güven vericidir. farkı öyle güzel anlıyorlar ki.

    - ne yapsanız olmadı, ısırıldınız diyelim. gidin efendi efendi, aşınızı tedavinizi olun. hayatınıza devam edin. dünyanın sonu değil.
  • bir zamanlar en korktuğum şeydi. gerçi korktuğum köpek ısırması değil de sonraki onun getireceği netice, kuduz aşısı olmak. bir zamanlar kuduz aşısı 21 gün ve göbekten yapılırdı. bu da bana akıl tutulması yaşatıyordu. göbekten aşı vurulduğumu hayal bile edemiyordum. o nedenle çocukluğumda hep korkmuşumdur köpek ısırmasından.
  • evimde kopegim var.
    disarda her tur kopegi ayirt etmeksizin sever sayar oynardim hayat boyu,
    taa ki düne kadar.

    gittigim bir evin 3 kopeginden biri (kendisi cooker olur) sessiz sakin goruntusunun altinda pitbull ruhuna sahip oldugundan kelli 3 ayri yerimden isirdi dislemek parcalamak vs. suretiyle. (el, ayak, kasık!)

    bilgi 1 : capa tip fakultesinde hayvan saldirilarina karsi tetkik merkezi gibi bir sey yok. siz de solugu benim gibi capa'da almak yerine haseki hastanesine gidin. orda her turlu sey var.

    bilgi 2 : toplumsal saglik olaylarina girdiginden oldugunuz zibilyon igne ve tedavi icin para vermiyorsunuz.

    bilgi 3 : kilo verin abi. direk kilo verin. zira tetanoz ve kuduz asisi disinda yapilan bir asi daha var bilmemne serum asisi, o agirliginiz olcusunde dozda veriliyor. sonra elim kadar igneyi dakikalaaarca zerk ederler vucudunuza, "bitsin artik cok agri veriyo" der durursunuz. kilo verin. kilolu olmak sagliksiz zaten.

    bilgi 4 : 2 tetanoz 1 kuduz asisi oluyosunuz once. gobekten degil koldanmis artik. sonra eger kopek de bulunamiyorsa, size bilmemne serum (anti serum?!?) asilari yapiliyor agirliginizca. ama bu yapilmadan once de, buna alerjiniz var mi diye ekstra bir igne yapiliyor.

    yani toplamda 4 normal, 2 devasa igne oluyosunuz. ve sonra ileride bir gun asi olmak icin yine gun veriliyor.
    askerde falan oldugnuz igneler aci vermese de, bu konuyla alakali igneler ertesi gun cok agritiyor.

    ozet:
    kopekleri sevelim, onlara eziyet etmeyelim.
    ama her gordugumuz kopege de sevmek minciklamak icin atlamayalim. tedbirli olalim. sevsek de cok yakinlasmayalim. erojen bolgeleri ve yüzü koruyalim.
  • bizim fabrikanın şoförünün hayvanlara olan sevgisinden dolayı pazar günü bile köpeklere kemik için geldiği işyerinde 7 eniğe tam kemik verecekken bi tanesinin dişinin parmaklarına geçmesi sonucu kuduz mu oldum acep ben diyerekten oruçlu durumda hasteneye intikal etmiştir. hemşire engin deneyimine sığınaraktan köpek eğer kuduzsa kaçmıştır teorisiyle bugün köpekle yüzleşmeye çalışmıştır. yanlarına gittiğimizde diğer 6 enik ıslık sesine gelmişler, ısıran sarı köpek gelmeyerek bizim şoförün aklına acaba sorusunu getirmiştir. yaklaşık 5 dakika ısrarlı ıslıktan sonra sarı enik gelmiş ve bizim şoför derin bir nefes almıştır.
    not:1)bahsi geçen köpekler sahipsiz bir şekilde boş arazide kaya içinde yaşamaktadır.
    not:2)şoför şuana kadar kuduz belirtisi vermedi.oruca devam ediyor. lütfen dövmeyiniz.
  • aniden sinirlenmek için bir nedendir.

    bu sabah güzel güzel işime giderken belime kadar gelen ve çevre binalarda yaşayanların besleyip tasma taktıkları (ama zincir takmadıkları) bir köpek tadıma baktı. (ama azcıcık.) hayvanı 4, 5 bina besliyor ama aşısı var mı yok mu kimsenin haberi yok, sahibi yok, yok, yok, yok... bu besleyenlerden birisi hatta " çok uysaldır hatta hava soğuk olunca içeri alıyoruz" dedi az kaldı ben de adamı ısıracaktım. bu elim olay sonucu günümün bu ana kadar olan ki vaktini hastane hastane kuduz aşısı olmak için gezmek ve doktor sırası beklemekle geçirdim. ayrıca dediklerine göre hıfzıssıhha artık bakmıyormuş bu işe, ankara hastanesi ilgilenbiyormuş bir tek.

    hayvanları sevelim, cici onlar, vb. ama bi zahmet evimden çıkınca milletin beslediği sokak köpeklerine yem olmayayım!
  • yapılması gerekenler;

    1) öncelikle ısırılan bölgenin bol su ve sabun ile temizlenmesi (ayrıca batticon veya oksijenli su ile de temizlenebilir.),

    2) yaranın dış ortamdan izole edilmesi için temiz bir bez veya bandaj ile kapatılması/sarılması (bu şekilde dokunun daha fazla hasar alması da önlenir.),

    3) hayvan sahipliyse, sahibinin iletişim bilgilerinin ve hayvanın aşı kartlarının alınması,

    4) en yakın sağlık merkezine gidilmesi (ciddi doku hasarı yoksa hastaneler ilgilenmemekte direkt kuduz tedavi merkezine yönlendirmektedir.),

    5) kuduz tedavi merkezine gidilmesi (izmir kuduz tedavi merkezi ikiçeşmelik yolundaki katlı otopark ve agora harabelerinin arkasında bulunmaktadır. mesai saatleri, hafta içi 08.00-17.00 arasındadır.),

    6) kuduz tedavi merkezinde sorulan sorulara doğru cevap verilmesi ve tetanos aşısı olunması (direkt kuduz aşısı yapmıyorlar; köpek sahipli ve takip edilebilir ise size 10 gün içinde 3 tarih veriyorlar, bu tarihlerde köpeği görerek merkezi arayıp köpeğin yaşadığını haber veriyorsunuz. hayvanın 10 gün yaşaması kuduz olmadığı anlamına geliyor. hayvan 10 gün içinde ölürse, bu durum derhal kuduz tedavi merkezine bildirilmelidir.),

    7) yara temiz tutulmalı ve dokunun daha fazla hasar almasına sebep olacak dış etkenlerden korunmalıdır (yaranın çevresi ileriki günlerde epey morarabilir, bu durum köpek ısırmalarında normalmiş.)

    şeklinde sıralanabilecek yaralanma şeklidir.

    not: yukarıda sayılanlar tecrübeyle sabittir.
  • zonguldak'ın göbeğinde işten çıkmış evime giderken, yani az önce başıma gelmiş olay. evimin önünde 2 tane köpek fark ettim. öyle sessiz sedasız takılıyorlardı.hiç sallamadan yoluma sakince devam ederken bir tanesi sol arka baldırımdan ısırdığı gibi havlamaya ve kaçmaya başladı. "way aq, hay ananı!!" gibi bildik küfürleri salladıktan sonra hemen evime 100 metre mesafedeki devlet hastanesine gittim.

    hastanenin acil servisinde görevli doktor kardeşim(sanırım 24-25 yaşlarındaydı) hemşirelere hemen bir tetanoz iğnesi vurmalarını söyledi. ardından bıyıklı bir amca yaraya baktı ve bana bir parça bildiğin hacı şakir sabunu verdi. "nabıcam bunu?" dedim, tuvalete git yarayı bol suyla köpürterek temizle dedi. "siz başka tedavi uygulamıcaksanız ben bunu evde yapayım zıbarıp yatayım" dedim, kızdığımı anlayınca "bunun başka tedavisi yok, sahibi belli olmayan köpek olduğu için dikemeyiz, yarın intaniyeye gelicen" dedi. "way aq" dedim içimden ve wc'nin yolunu tuttum. bacağımda açık yara ile bok götüren bir wc'nin lavabosunda bacağımı bol sabunlu suyla hijyen manyağı yaptım. sonra abinin yanına gittim, yarama oksijen sürdü.

    şimdi evdeyim. internette kuduzla ilgili birşeyler okurken, geç müdahale edildiğinden bütün aşılarını zamanında olmasına rağmen ölen bir adamın haberini okudum. moralim süper.

    yarın intaniyeye gideceğim, kuduz tedavisi başlayacakmış. evde açık yaramla böylece duruyoruz.
  • üstteki yazarın tetanoz olduğunu fark etmediği hayvan saldırısı çeşidi. köpek ısırıkları sanılanın aksine kuduz değil tetanoz yapar. kuduz sayı/ısırık oranı çok düşük.
  • çok hayvan sever ve çok belgesel izlemiş biri olarak bugün başıma geldi benim de.

    normal yolumda ilerlerken her zaman ki köpekli yola girdim. elimde telefon ve standart ritmimde ilerlerken 10'dan fazla köpeğin arasından siyah olani durduk yere havlamaya başladı. en başta korkmadim ancak onun havlamasina hepsi kalkip benim bacaklarima dogru havlamaya başlayınca götüm üç buçuk atmaya başladı tabi.

    ancak o kadar belgesel izledim dedim ya, köpekle göz teması kurmuyorum, hiç bir şekilde pozisyonumu bozmadan düz ve ayni ritimde yurumeye devam ettim ama korkudan götümun bizikladigini bile hissediyodum.

    velhasil arkadan havlayan köpeklerden birinin kafası bacağıma değdi, onun korkusuna bacağımı öne atmışken öndeki köpek olduğu gibi kaptı bacağımı. dogrudan burnuna yumrugumu indirdim ve 'hayir' diye bagira bagira bu sefer ben köpeklerin üzerine cullandim. o anki can havlim, korkum bunu yapmaya itti beni. anlık bir karardı ve köpeklere taslamaya çalıştığım üstünlükte başarılı oldum ve hepsini kovalayabildim.

    ben sokağın sonuna varana kadar beni belirli bir mesafeden takip ettiler. daha sonra ise yerde bulduğum sopayla beraber daha özgüvenli bir şekilde yoluma devam edebildim.

    ayrıca tetenoz ve kuduz aşısı artik göbekten değil koldan yapiliyormus. beni en çok rahatlatan şey buydu. aci ve agri hic bir şey hissetmedim ki iğneden ölümüne korkan biriyimdir aslında.

    ve son olarak pansuman yapilan bacağımi eve gidince bol su ve sabunla temizlememi soylediler. pansumanli tutma dediler. kapali olunca enfeksiyon riski daha yuksekmis
hesabın var mı? giriş yap