• siz hiç kopya çekerken bir kameraya yakalandınız mı?

    bana göre kopya çekerken yakalanma konusunda en efsane olay, kardeşimin lise zamanlarında yaşadığı bir olaydır.

    sanırsam psikoloji gibi lisede çok da önemsenmeyen bir dersin sınavına hoca elinde laptop ve gazetesiyle girer. laptop'u masaya koyar, kağıtlar dağıtılır, hoca "sakın kopya çekmeyin çocuklar" der, açar gazetesini ve okumaya başlar. sınıfta oluşan şenlik havasını ve umut dolu bakışları hepiniz hayal ettiniz değil mi? millet dizginlerinden boşanırcasına kopya çekmeye başlar. kardeşim de dahil. değişen kağıtlar havada uçuşur, kafalar tövbe estağfurullah üç sıra öne kadar uzanır. hoca arada gazetesini indirir, şöyle bir bakar yerinden kalkmadan, öğrenciler toparlanır falan. bir sınav böyle geçer.

    bir sonraki ders aynı hoca gelir, oturur. sınıftaki projeksiyon aletini açar, laptopa bağlayıp bir şeyler yapar, sınıf da boş gözlerle izler. sonra ekranda öğretmen masasının hizasında kalan sıralar belirir. sınıf dehşet içinde bakakalır. hoca "çocuklar, laptop'un kamerası açıktı. şimdi lütfen kopya çekerken ne hale girdiğinize, düştüğünüz şu duruma bakın" der ve oynatır. bundan sonrasını kardeşim hala kahkahalardan nefesi kesilerek anlatır. uzun saçlarının arasından gözlerini yana doğru belertenler, ayağa kalkıp ön sıraya gidip cevabı okuyup yerine oturanlar, ön sıralara sarkıp kağıt okuyanlar, konuşanlar... suratlar kıpkırmızı, heyecanlı, çirkinleşmiş, suç işlemenin verdiği haksızlıkla çarpılmış... ulan kendinizi hayal edin işte. kopya çekerken kim bilir ne kadar aciz, çaresiz ve bok gibi görünüyoruz kim bilir.

    tüm sınıf utanç, şok, göt korkusu ve kahkahalar eşliğinde izlemiş. hoca dünya tatlısı bi hoca (ki eskiden benim de hocamdı kendisi), sınavdı desen zaten herkese notu bol, yazılı sınava hiç önem vermiyor. "bu videoyu" demiş, "siz mezun olurken törende herkese izleteceğim, unutulmaz bir anı olacak."

    maalesef bu hikayenin hüzünlü bir sonu var. bu öğretmenimiz senenin sonunu çıkaramadan, bakırköy'de sokak ortasında kalp krizi geçirip hayatını kaybetti. ve kim bilir o video da bilgisayarının derinliklerinde hala duruyordur. lisede bir devre onu kahkaha ve hüzünle anıyor hala. nur içinde yatsın.
  • yakalayan kişi din hocasıysa, "hocam şeytana uydum nolur affedin" cümlesinin sarfedilebileceği durum...
    (yaşanmıştır)
  • lisede nöbetçi olunan bir gün. ertesi gün yapılacak sınavın hocası, elinden bir dosya ile öğretmenler odasına girer. daha sonra dolabını kitlemeden odadan çıkar. içeride başka öğretmen yoktur. kapıya diğer nöbetçi erkete olarak bırakılır, odaya girilir, sorular ödünç alınır. on beş soru bir kağıda yazılıp soru kağıdı tekrar yerine bırakılır. velhasıl hoca sınavda on beş sorunun sadece on tanesini sormuştur. teknik olarak değişen bir şey yoktur, herkese on beş soruya da çalışması ama yüzlük kağıt vermemesi, ihtiyacı olduğu kadar çözmesi söylenmiştir. gel gör ki her sınıfta olduğu gibi bu sınıfta da bir mal vardır, on beş soruyu ve cevaplarını sınavdan önce aynı sıra ile başka kağıda yazmıştır, ve kağıt değiştirmeyi planlamaktadır. bu lavuk, fazla soruları panik halinde silmeye çalışırken hoca tarafından farkedilip yakalanır. sınav iptal olur. bütün sınıf sıfır alır.
  • tek cümleyle özetlersek insan oğlunun kendi kendiyle imtihanı. şöyle;

    hayatımda bir kere yeltendim kopya çekmeye, oda lisede. ders çoğrafya fotokopi bozuk elle yazıyoruz soruları. 10 soru var 9'unu kesin biliyorum. apaçilik bu ya dedim neden 100 almayayım? neden, neden? hoca yazdırırken kitaba bir el attım, tam da sorunun olduğu sayfa açılmasın mı. bu kadar rahat bulunuyorsa her şekil yazarım, diğerlerini yapıyım önce dedim. neyse yaptım 9'unu, attım elimi kitaba bulamıyorum ağzını kırdığımın şeyini. o ara hoca seslenmesin mi;

    - napıyorsun orda !!!!!!

    sıçtım tabi, ilk kopya denemem. kitap şey gibi elimde kaldı. kalem gibi. o ara heyecandan düşürdüm kitabı yere. vurdum diğer kitapları da düşürdüm ki; tam da o kitap mı düştü demesin. sıçtık diyorum sıçtık. 90 alacakken babayı alacaz fuzuli yere. yere düşen kitapları topluyorum bi yandan da. tabi bunların hepsi 3 saniyelik zaman diliminde oluyor.

    - getir onu !!!!!!!!

    daha ağzımdan bir kelime çıkmamış hoca konuşuyor 6. saniyedeyiz kaçırmayın. kitap yine elimde.

    - onu değil kağıdını getir !!!!!

    artık sıçmanın resmini çiz deseler çok rahat çizecek aşamaya geçmiş durumdayım. ulan diyorum son çare diyeyim bişiler ağlamaklı, yalvarayım almasın kağıdı. tuttum kağıdı, kalktım ayağa.

    + hocam ben ne yaptım yeeaaa

    - oğlum sana demiyorum önündeki kıza diyorum.

    surat patlıcan ile domates arası benim tabi. belli bi bok yemişim ama işte bu lafı duyunca gelen rahatlama ile bir nebze açık kırmızıya çalmaya başladım. işte insan oğlunun kendiyle imtihanı gibi bir şey dediğim gibi. 10 sn'lik zaman diliminde 1 yaş yaşlandım. beceremiyorsanız çekmeyin kardeşim :'( .
  • okulum uzadiii, uzadiii, artik bitse de gitsek modunda butun vizelerde, finallerde deli gibi calistim. milletin gozunde artik bir inegim yani.

    neyse, hani okulum uzadi demistim ya, benimle ayni donemden bir arkadasim da okulu bitmis, simdi de asistan, gozetmen olarak sinava geldi. sorulari cevapladim, kagidi vericem hocaya, baktim millet hocanin etrafini sarmis soru soruyorlar, ben de firsat bu firsat, arkamdaki kiza kopya veriyorum.

    gozetmen arkadas: hedehodo napiyosun sen? (yuksek sesle soyledi biraz, hedehodo de ben oluyorum burada)
    ben: siiisss naaapiyosun hoca duycak, caktirma.
    gozetmen arkadas: gozetmen benim farkindaysan.
    ben: ...
  • 3
    4
  • kişinin en masum anlarından biridir.
    inanılmaz masumane bakışlar atılır bu durumda öğretmene.
  • bugün kopya çekerken yakalanan bir öğrencinin olayı açıklama şekli ağzımı açık bıraktığı için buraya not düşeyim dedim. olay vahim, ancak hala gülüyorum.

    öğrenci panik halinde sağa sola bakınarak kopya çekmiyor. önceden hazırlanmış, telefona kaydedilmiş. bu durumda elbette anlık bir yanlış kararla kopya çekmeye çalışan öğrenciden çok farklı bir durumu var.

    neyse çocuk yakalanmış, hakkında tutanak tutulmuş, akabinde kendini izah etmeye şu şekilde başladı:
    "hocam, başıma çok talihsiz bir olay geldi"

    sanırsın arkadaşın hiç suçu günahı yok, öylesine durup dururken başına "kopya çekerken yakalanmak" gibi bir kaza geldi.

    bu arada, kopya yakalayan asistanın götü kalkarmış da bilmemneymiş de. yahu, oradaki asistanın adalet duygusuyla hareket ettiğini ve çalışan çocukların hakkını yedirmek istemediğini neden düşünmüyorsunuz?
    bu nasıl bir bencillik?
  • biyoloji sınavına milli güvenlikçi yüzbaşının gözetmenlik yaptığı bir milli güvenlik dersinde başıma gelmişti.

    öncelikle kopya çekme yöntemlerim gelecek nesillere ışık tutacak kadar sofistikedir; onu belirteyim: (bkz: ileri düzey kopya çekme yöntemleri/@godot yu hacklerken)

    lakin bazen aksilikler olmuyor değil. milli güvenlik dersinde sınav olurken yine fermuarı açıp boxer'a koyduğum kopyayı sınav esnasında açamamıştım fermuarın sıkışması yüzünden. ben fermuarla cebelleşirken çıkan sesten kıllanan milli güvenlikçi yanıma doğru çevik bir hamleyle gelip kulağıma eğilerek:

    - bu yaptığın bir türk gencine yakışmıyor!; diye paylamıştı beni.

    artık adam kopya çektiğimi mi anladı yoksa sınavda sikimi sıvazlıyorum mu zannetti bilemiyorum ama kopya çektiğimi fark ettiğini düşünmek istiyorum.

    bir de kimya sınavında arkadaşımın beceriksizliği yüzünden yakalanmıştık ama sınavdan sonra.

    şimdi; kimyada formüllerin başında kesirli sayı kullanılmıyor muydu neydi bazı durumlarda; işte biz bu mevzuyu sınavda kopya çekerken tartıştık sonra koymaya karar verdik.

    derken sonuçlar açıklandı; kimya öğretmeni ikimizi yanına çağırdı. önce arkadaşa sordu; bizimki koyun gibi hocaya bakmaya başladı bir şey söylemeden. sonra sıra bana geldi:

    - oğlum bu ne?! ikiniz de 7/2 mol yazmışsınız?
    + hocam biz beraber çalıştık arkadaşla.

    60 küsür almıştım yine de o sınavdan. bir de o formülü doğru kursak walter white olacakmışım demek ki.
  • neredeyse %90 lara varan oranda, öğretmen denilen, sınav bekçisinin kopya çeken öğrenciyi, yaptıgı garip hareketler sonucu farketmemesinin imkansız olmasından dolayı, tölerans sahibi olmayan örtmene sahip olan öğrencilerin başına gelebilecek olay.

    kopya çeken öğrenci ne kadar "dogal olucam", "çaktırmıcam", "tereyagından kıl çekicem" desede, her hareketi ile koyun sürüsü arasındaki zürafa gibi sırıtmaktadır. duyurulur...

    "var ya geçen bi kopya çektim, bi kopya çektim hocanın ruhu duymadı"/(bkz: sen öyle san)
hesabın var mı? giriş yap