• eski törem (ritüel) kalıntılarından biri olduğu iddia edilen çocuk oyunu. metin and, bu savı uyarınca çeşitli kanıtlar öne sürmüştür. yeryüzünün çeşitli coğrafyalarında oynanışından ismine değin benzerlikler bulunuşu (mesela ankara köylerinde körebe, 'kör çebiş' adıyla oynanır, bunun nedeni çebiş'in bir yaşında keçi yavrusu anlamına gelmesi ve tepesindeki saçların gözlerininin üzerine düşmesinden ve bunun gözleri bağlı ebeye benzetilmesinden ileri gemektedir. ilginçtir, bu oyuna isveç'te blind bock, danimarka'da blinde-buk denilir ve her ikisi de kör keçi anlamına gelmektedir. almanlar ise oyunu blinde kuh [= kör inek] ya da blind bock [= kör keçi] diye adlandırırlar)
    ve ebenin, kime değebilirse, değdiğine 'yandı' demesi oyunun eski törem kalıntılarından biri olduğunu neredeyse kesinler. nitekim, ilkellerde bir kurban töreminde rahip hayvan postu giyer, gözleri bağlanır, rastlantı ile eli kime değerse o kurban olarak ateşe atılır. aslında körebe, oyun kuramcılarının, çeşitli savlarını desteklemeleri açısından son derece velut bir oyundur (özellikle, oyunun taklit, cinsellik vb. kimi vecheleri itibariyle).

    bu arada, ekşi sözlük vesilesi ile öğrendim ki, emre aydın yeni bir grup kurmuş, adı da körebe imiş. aradım sordum aslı astarı var mı diye. şöyle söyledi ki; grubu (6. cadde) dağıtmamışlar, yalnız bir süreliğine barda çalmak üzere kurmuşlar körebeyi. 6. cadde ise başka bir kuruluşla, dolayısı ile daha iyi bir tanıtımla yoluna devam edecekmiş.
  • 1985 yapımı ömer kavur filmidir.

    sinematürk yazarı eylül fırtınası tarafından filme dair kaleme alınmış inceleme yazısı aşağıda görülebilir.

    "olayla hiç ilgisi olmayan masum insanların tesadüf ya da yanlışlık neticesinde kendilerini birdenbire karmaşık ve tehlike dolu durumların içinde bulması hitchcock sinemasının en belirgin unsurlarından birisidir.
    ustanın çok şey bilen adam,arka pencere ,gizli teşkilat,yanlış adam gibi filmleri bu temayı kullandığı filmlerinden bazılarıdır.örneğin,çok şey bilen adam filminde tatil için fas'a giden bir çift tesadüfen bir cinayete tanık olur ve bu tanıklık kızlarının kaçırılmasına sebep olur.kendilerini bir anda uluslarası bir casusluk serüveninin içinde buluverirler.
    ömer kavur'un 1985 yılında peşpeşe çektiği amansız yol ve körebe filmleri hitchcock'un bu favori teması üzerine kurulu ve sinemamızda iyisine rastlamanın pek mümkün olmadığı gerilim türünün iki güzide örneğidir.
    amansız yol filminde, iatanbul'dan mardin'e uzanan hatta ,arkadaşının dolandırdığı adamlar tarafından takip edilen ve başı belaya giren bir adamın, yanında arkadaşının karısı ve kızı ile beraber yaşadığı heyecan ve korku yüklü yolculuk anlatılır.
    körebe'de ise yanlışlıkla kaçırılan küçük bir kız çocuğunun,babasının avukatı tarafından fedakarca ve türlü tehlikelerle dolu bir süreçte izinin sürülerek bulunması konu edilir.
    körebe alttan alta dengeli şekilde yükselen gerilimi,heyecan ve merak duygusunun biran bile düşmediği ritmiyle gerçektende çok başarılı bir ömer kavur çalışmasıdır.seyirciyi sürekli empati kurmaya yönelten,filmdeki karakterlerin endişe ve kaygı duygularını birebir seyirciye hissettiren bir dramatik yapıya sahiptir.
    filmin başrol oyuncusu türkan şoray'dır.kızı kaçırılmış bir annedir, derin bir üzüntü ve kaygı içinde gece gündüz uyumadan pencere kenarında kızının yolunu gözlemektedir.ancak filmin asıl ağırlıklı karakteri ve sürükleyici gücü cihan ünal'ın canlandırdığı avukat turgay karakteridir.bitmek tükenmek bilmeyen bir azim ve sabırla küçük kızı arar,ipucu peşinde koşar durur.o kadar iyiniyetli ve güven veren birisidir ki bir süre sonra kızın annesinin dramını unutur,ya bulamazsa diye avukat için üzülmeye başlar ve başına birşey gelecek diye tasalanmaya başlarız.
    avukatın kızı kaçıran cengiz sezici'yi bulduğu ve lafla ikna edemeyip, kaba kuvvete başvurmak zorunda kaldığı sahnede ''elinden geleni ardına koyma,gel ulan'' diye allah ne verdiyse girişmesi filmin gevşeme ve kopma noktasıdır.
    o sahneye kadar merak ve huzursuzluk içinde kıvranan izleyici artık avukatında efendiliği bir yana bırakıp coşmasıyla rahatlar ve çözülür,adeta hep beraber döveriz yanlış kızı kaçıran cengiz sezici'yi.
    finalde bitkin bir halde pencere kenarında sabahlamış türkan şoray kızını görünce inanamaz ve sevinçle yerinden fırlar ve kızına sarılır.gayet duygusal bir sahnedir,bu mutluluğun mimarı avukata gidip sarılasınız gelir.
    körebe şüphesiz ömer kavur filmografisinin en önemli filmlerinden birisi değil.yönetmenin içerikten çok biçime önem verdiği ya da biçim arayışlarına girdiği filmlerinden birisi.ancak her ömer kavur filmi gibi farklı,özgün ve kaliteli...
    not:bu film,türkan şoray'ın kızı yağmur'u doğurduktan sonra çektiği ilk filmdir.şoray'ın dikkat çekici fazla kiloları doğum sonrası kilolardır."

    http://www.sinematurk.com/'dan alıntıdır.
  • 1985 yapımı, barış pirhasan ve ömer kavur tarafından yazılan ve yine ömer kavur tarafından yönetilen film. başrollerde ise türkan şoray ve cihan ünal var. 1980'lerin ikinci yarısından '90'ların sonuna kadar üretilen "buhranlı" filmlerdendir, ki bu filmlerin ortaya çıkmasının nedeni, en azından bence, 12 eylül rejimi'dir.

    sansürün sinemada politik ve toplumsal konuların göz ardı edilmesine ve bireysel hikâyelere ağırlık verilmesine neden olması mümkündür. murat belge'nin tarihten güncelliğe adlı kitabı bu konuda ufuk açıcıdır. kitabın sinemayla ilgisi yoktur; ancak bu kitap politik tartışmaların 12 eylül sonrasında kültür-sanat, eleştiri yazıları içinde ve üstü kapalı bir biçimde devam ettiğinin bir göstergesidir. aynı durum yazın kadar sinema için de geçerlidir. bireysel hikâyelere yönelinmesi, toplumsal sorunlarla ilgilenilmediği anlamına gelmez; zira toplum bireylerden oluşur. bireysel olan toplumsal, gündelik olan politiktir. körebe ve benzeri filmler - örneğin kiracı, düttürü dünya, aaahh belinda, muhsin bey, her şey çok güzel olacak vb. - tıpkı 1950 kuşağı ve ikinci yeni gibi toplumsal sorunları spesifikleştirir.

    bu ukalalıktan sonra filme dönecek olursak...

    körebe'nin önemi küçük burjuva hayatının ne kadar kırılgan olduğunu göstermesinde ve şehir hayatının getirdiği duyarsızlaşmayı kırmasındadır.

    türkan şoray'ın canlandırdığı meral karakteri eşinden ayrılmış, yedi yaşındaki kızı ipek'le birlikte yaşayan bir banka memuresidir. sabri bey kılıklı apartman yöneticisinden itibar görür. ama aynı yönetici; ipek'le akran sayılabilecek bakkal çırağı haydar'ı "bunlar"a dâhil eder. "bunlara güven olmaz," "siz, bunları bilmezsiniz," vs. bakkal dükkânının sahibi de aynı şeyi söyler: "bunlara güven olmaz." bunlar... haydar veremli ağabeyi ile birlikte soğuk, rutubetli, izbe ve de neredeyse eşyasız bir evde kalır. tabii, ipek'in kaybolmasından da evvela o sorumlu tutulur. meral, haydar'ın ağabeyiyle konuşurken anlarız ki "onlar" istanbul'a taşradan gelmişlerdir.

    cihan ünal'ın canlandırdığı avukat turgay ise kuvvetli bir ipucunun peşinden, ipek'i aramak için taşraya gider. burada kars'taki orhan pamuk gibidir. bu sefer yabancı odur, sorun çıkarmadan gitmesi istenir. neticede turgay, ipek'i kurtararak hikâyenin sonlanmasını sağlar; ama kalem erbabı şehirlilere özgü korkaklığından güç bela sıyrılarak, "erkekliğini ispat ederek" yapmıştır bunu. daha çok şey söylenebilirse de bu kadar laf salatası yeter.

    hikâyenin kimi yerleri, herhalde maddî yetersizliklerden dolayı biraz üstünkörü. ancak türkçe edebiyat için 1950 kuşağı ne ise sinema için de bu filmler sanırım aynı ilerlemeye tekabül ediyor. bir de, 12 eylül'ün olumlu bir sonucu varsa eğer, dolaylı da olsa böyle filmlerin ortaya çıkmasına yol açmasıdır.
  • eski bir oyun.. ebe'nin gozleri baglanir ve ebe etraftaki e$yalari kirip dokerek diger oyunculari ebelemeye cali$ir.. ebelerse ebelenen ebe olur.. (bkz: mudur mudur mudur)
  • basrollerinde yasemin unlu eylul solmaz mahir kaya leyla inan ve adnan saddam in oynadigi, romantik bir turk filmi.
    bir yolcu ucagi havada infilak eder. sevgilisini o ucakta kaybeden taner suursuzca yol alir. yorgun dusen uzuntulu genc bir motele gelir. yedigi darbelerden sonra erkekelere guveni kalmayan motel sahibi nilufer, taner'i tekrar yasama baglar. aralarinda ask baslar. nilufer cok kiskanc bir kadindir. ama surpriz bir gelisme olmustur. istanbul'da gizem o ucaga yetisemedigi icin kukrtulmus ve taner'i aramaktadir. arkadaslari tatile cikarken gizem'i de beraber gotururler. yollari ayni motele duser. gizem ve taner burada karsilasirlar. oldugunu sandigi sevgilisiyle tekrar eski gunlerine donen taner, nilufer'den anlayisli olmasini ister. nilufer anlayisli gorunse de kiskanclik onu cilgina cevirir. gulup eglenen genc gruba bir surprizi olacaktir. olaylar gelisir...

    konulu porno dalinda bir devrim olan film, boyle de detayli bir senaryoya sahiptir. oyuncularin yetenekleri gorulmeye deger, sevisme sahneleri ise altiniza sica sica gulmek icin birebirdir. bir kicim vcdcilerde bulunabilir, bulunmayadabilir. fanatik goruntu sistemleri tarafindan yapilmistir.
  • bir ömer kavur filmi. sosyolojik bir eleştiri. kişisel travmaların ülkedeki karşılıkları.

    arabesk film furyası ve arabeske yuvarlanan ülkenin kaydı ve eleştirisi. orhan gencebay'ın bir afişi görünür manidar bir sekansta. kimsesiz çocukların yaşadığı mağara gibi bir uzam ve diğer tarafta arabeske, kaderciliğe teslim olan bir ülkenin yazgısı. çocuklarına sahip olamayan devlet babaya orhan baba şarkılarıyla sahip çıkmaya çalışacaktır! (bkz: hor görme garibi)

    kuşkusuz çok az türk filminde böylesi bir korelasyon kurulabilmiştir. ömer kavur'un muhteşem detay zenginliğinden bir diğeri.

    filmin başında, evin içinde saklanan kızını arar orta yaşlı anne (türkan şoray), güya sevgili kızı kaybolmuştur. sonra bir şeyler olur ve kızı gerçekten de kaybolur. kaçırılmıştır. bir çocuk oyunu kabusa dönüşmüştür.

    yine bir arayış hikayesi. yine izolasyona vurgu yapan planlar. apartmanlar arasındaki sokaklarda kaybolanların resmi.

    diğer ömer kavur filmleri -ki yavaş yavaş sonuna geliyoruz ey sözlük:

    (bkz: akrebin yolculuğu /@hanging rock)
    (bkz: amansız yol /@hanging rock)
    (bkz: anayurt oteli /@hanging rock)
    (bkz: gece yolculuğu /@hanging rock)
    (bkz: gizli yüz /@hanging rock)
    (bkz: göl /@hanging rock)
    (bkz: karşılaşma /@hanging rock)
    (bkz: kırık bir aşk hikayesi /@hanging rock)
    (bkz: melekler evi /@hanging rock)

    diğer türkan şoray filmleri:

    (bkz: acı hayat /@hanging rock)
    (bkz: cemo /@hanging rock)
    (bkz: çalıkuşu /@hanging rock)
    (bkz: otobüs yolcuları /@hanging rock)
    (bkz: selvi boylum al yazmalım /@hanging rock)
    (bkz: soğuktu ve yağmur çiseliyordu /@hanging rock)
    (bkz: sürtük /@hanging rock)
    (bkz: vesikalı yarim /@hanging rock)
  • ömer kavur'un 1985 yılında çektiği 2 filmden biri. ( diğeri amansız yol)

    göl filmindeki gerilim havasına bu sefer suç ögeleri ve polisiye kurgu da ekleniyor.

    ayrıca, türkan şoray'ın -benim tanık olduğum- en vasat performanslarından birini içerir bu film : neredeyse bütün filmi aynı mimiklerle, başına hiçbir şey gelmemiş gibi götürür şoray bu yapımda. izleyince (ya da tekrar izleyince) bunu farketmemek elde değil...
  • göksel'in rock sounduna en yakın; karanlık-kasvetli olduğu kadar da mükemmel; sanatsal açıdan doruk noktası olan albümdür.

    türk popunda son 10-15 yılda çıkan en iyi albümlerden dersem abartmış olmam herhalde.

    (bkz: uzatmalarda)
    (bkz: parıl parıl)
    (bkz: depresyondayım)
  • körebe

    hayli zaman olacak kendime, yalnizca kendime ait bir kara sinek edineli. miyop gözüme yerlesmis de bütün gün yoldaslık ediyor bana. öyle çok sevmis ki beni, rüyalarima bile giriyor, büyülü ekranlarinda bir alameti farika.

    alfabenin benim siraladıgim bütün harfleriyle durmaksizin tahterevallide oynuyor ve penceremin disinda her zaman ayni kalan manzarayla beraber dinlenmek için duruyor.

    siz, çok önemli bir tavir takinarak herhangi bir ayriliktan konusuyorsunuz; bu arada o (kara sinek) alninizda, yanaklarinizda, çenenizde yer degiştirerek sizinle dalga geçiyor.

    gelip gidiyorsunuz, ben de gerçekten kendimi öylesine sanslı sayiyorum ki her zaman en yakin dostum körebeyle her daim yarenlik ettiğime...

    angeliki sidira
    yunanca’dan çeviren: melissaki
  • ali ulvi elöve'nin bir $iiri. favorilerimdendir. hatta sozlerini de yazayim tam olsun:

    şarkı söyler döneriz
    bil bakalım biz kimiz*
    değneğin var körebe
    göster bizi körebe*

    buldun buldun beni sen
    ebe benim gerçekten*
    değneğini bana ver*
    haydi dönün beraber*

    hayır hayır ebesin*
    eğlencesi herkesin
    elindeki değnekle
    ortamızda dur bekle*
hesabın var mı? giriş yap