• kör görüş (ingilizce adı blindsight, aradım mamafih bulamadım), görüş alanında eksiklik olan (yani büyükçe bir bölgeyi göremeyen) hastaların, birtakım basit objelerin farklılıklarını algılaması, ancak yine de objeleri gördüklerini reddetmesi olayına verilen addır. açıklayayım:

    mesela görüş alanının sol yarısını göremeyen bir hasta olsun. bu adamı ikna edip göremediği bölgenin bir yerine ışık verelim, sonra o ışığın yerini tahmin etmesini isteyelim. şaşırtan varsayım isimli kitaba göre, hasta genellikle 5-10 derece şaşmayla isabet sağlar. bazı hastaların bir "x" şeklini bir "o" dan ayırdıkları da görülmüştür. ilginç olan, hastaların bu tepkilerine rağmen birşey görmediklerini söylemeleridir.

    bu deneylerin yorumu şu şekilde yapılabilir; göz, dış dünyadan bilgiyi almakta, ve beyin bunu işlemektedir. ancak bu bilgi, "bilinç" dediğimiz şeye ulaşmamakta, dolayısıyla "görüş" olmamaktadır. tek yorum bu değildir elbet, başka bir açıklama da olabilir.
  • körgörüyle ilgili anlaşılması gereken en önemli şeylerden biri, körgörü hastalarının çeşitli durumlardaki performanslarının asla normal insanlar gibi olmadığıdır. körgörü hastaları göremedikleri alandaki bir objeye doğru kendiliğinden hareket yapmazlar. göremedikleri şeyler hakkındaki yorumları/yargıları ancak laboratuvar ortamında, basit uyaranlar ve görevlerle, ve -en önemlisi- zorlama ile ortaya çıkar. körgörü durumu, görsel deneyimlerin yoksun olduğu ancak görsel işlevlerin normale yakın çalıştığı bir durum olarak algılanmamalıdır.

    körgörü hastalarına "önündeki topu tut" ya da "elindeki zarfı deliğe at" dendiğinde verdikleri ilk tepki (doğal olarak) "görmüyorum, nasıl yapayım ulan?" olur. ancak yapmaya zorlandıklarında elleri müthiş bir kesinlikle hareket eder ve görevi gerçekleştirir. boyutunu bilmedikleri bir objeyi ellerine almaları istendiğinde, parmaklarının objeye ulaşmadan önce objenin büyüklüğü kadar açıldığı gözlenebilir örneğin.

    ancak körgörü hastaları, çok susamış olsalar bile göremedikleri alanda duran su dolu bir bardağa erişmek için kendiğilinden bir hareket yapmazlar. kör olan görsel alana ne kadar yoğunlukla uyaran verirseniz verin, kendiliğinden bir davranışa yol açmaz.

    ilk olarak 1967'de l. weiskrantz tarafından, görme korteksi alınmış maymunlarda gözlemlenmiştir. 1974'te de durumun ismi koyulmuştur. bilincin neden-sonuç ilişkilerine girmediği, beynin çalışmasının bir yan ürünü olduğu iddiası için kanıt olarak sunulduğu olmuştur. (bkz: epifenomenalizm)
  • adeta ete kemiğe bürünmüş bir düşünce deneyidir.

    "görsel deneyim" ve "görsel işlev"in birbirinden ayrı olduğunu düşündürtür. körgörü hastalarında görsel işlevlerin bir kısmı devam ederken, görsel deneyim yoktur. bu açıdan körgörü oldukça ilginç bir durum, zira günlük tecrübelerimiz bizleri böyle bir ayrım olmadığına inandırmıştır.

    güven güzeldere'nin konuyla ilgili sağlam ingilizce makaleleri var.
  • ilgili bir baslik buldum; (bkz: charles bonnet sendromu)
  • davranışımız, bilincinde olmadığımız duyusal bilgilere göre ayarlanabilir. körgörü bu iddiayı açıkça doğrular. görme işlemini beynin tek bir kısmı gerçekleştirmez. farklı zamanlarda evrimleşen iki adet sistem mevcuttur. biri ilkel sistem, balık ve kurbağalarda bulunan, ilk evrilen. bir diğeri ise memeli sistemi, daha sonra evrilen. memeli sistem etrafımızdaki dünyayı algılama yeteneğimizin sebebidir. ilkel olan ise, göz hareketlerini ve görüş alanının dışında gerçekleşen hareketlere dikkatimizi vermemize olanak sağlar. siz kafanıza aldığınız bir darbe sonucu memeli sistemi iş görmez hal alır. gözden gelen bilgiyi görsel kortekste işleyen sinir lifleri işlevini kaybeder. fakat bu durumda ipi eline ilkel sistem alır. ve el hareketlerinizi görmediğiniz bir hedefe doğru hareket ettirmenizi mümkün kılar. yani görsel bilgi, herhangi bir bilinçli duyu üretmeden, davranışı kontrol edebilir. bu da bize bilincin beynin tüm bölgeleri ile ilgili olmadığını gösterir. bilinç beynin sadece bazı bölümleri ile alakalıdır. bilinç daha çok iletişim ile alakalıdır. ve ilkel sistem iletişimden çok daha önce evrilmiştir. bu yüzden bilincine varmadan görsel bilgileri tespit edebilmemiz mümkündür. ilkel sistemin bilinçle bir bağlantısı yoktur ancak el hareketleri ile bağlantısı vardır. sadece memeli sistemin bilinç ile direkt olarak bağlantısı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
  • (bkz: blindsight)
  • bu vakalar görsel kortekslerindeki haraplanmaya bağlı olarak görme alanının belli bir bölgesinde görsel fenomenal yaşantıya sahip değildir.
    ancak bu kör alandaki bazı uyaranları fenomenal olmayan bir şekilde algıladıklarını gösteren deneyler olduğunu biliyoruz. bu durum görsel enformasyonların sadece görsel kortekse değil evrimsel
    açıdan bazı arkaik yollarla beynin farklı bölgelerine de ulaşmasıyla
    açıklanır.

    kör görü olaylarında fenomenal olmayan görme
    olaylarını sağlayan nöral olaylara n 1 tipi nöral olaylar adını verelim.
    görsel kortekste fenomenal görmeyi de sağlayan olaylara ise n2 tipi nöral olaylar adını verelim. n 1 tipi olaylarla n2 tipi olaylar arasında fiziksel bir fark olduğunu düşünebiliriz. ancak n2 tipi olaylar
    aynca diyelim f tipi görsel fenomenal yaşantıya da yol açmaktadır.
    demek ki n 1 tipi nöral olaylarla n2 tipi olaylar arasındaki fark sadece fiziksel olarak ifade edilecek bir fark değildir
hesabın var mı? giriş yap