• üzerine gide gide korkuyu balon gibi şişirmek ve akabinde belki unutacakken zangır zangır titreme ile de sonuçlanabilir.

    misal yalnızken ses kelir, üzerine gitmessin unutur gidersin. ama, lan, başkası mı var, yoksa, belki de cin dir. ama o olmaz ki ya varsa, arkamı dönsem, belki kapıdan geçip yanıma gelmiştir, anaaaaaaaam!!!
  • dayak yeme korkusunu bu yöntemle yenmenizi sağlayacak insanlar tanıyorum. zihinsel rahatlama için fiziksel yıkım gibi bir sloganları var. sağlam kafa sağlam vücutta bulunur deyişine dokandırmalarından dolayı biraz da geleneklere karşı deli dolu insanlar. ateşle yaklaşmayınız.
  • köpek korkunuzu yenebilmeniz için köpeğe dokunmanız gerektiği görüşü de kanımca bu yöntemin sonucunda doğmuştur. arkadaşınız ısrar eder, köpeği elinizle severseniz bir daha korkmayacağınızı söyler. bir an için cesur davranıp, arkadaşınızın sevimli sevimli yere uzanmış olan köpeğine çekinerek yaklaşır ve elinizi değdirirsiniz. evet gerçekten kolaydır ve hoşunuza gitmiştir. bu sefer daha da cesur olarak, elinizle aynı arkadaşınız gibi köpeği okşarken, o mazlum köpek sevinçten mi sevildiğinden mi bilinmez şahlanır ve ön ayaklarını size doğru kaldırır, siz çığlık atar kaçmaya başlarsınız, köpek oyun sanar kovalar, köpeğe zarar vermemek ama gitmesini de sağlamak adına bir yandan koşarken bir yandan da havaya tekmeler savurursunuz, arkadaşınız ise sizin ve köpeğin adını haykırarak arkanızdan koşmaktadır. sonuçta elinizde kalan; artık insan fobisine sahip bir köpek, hüsran yaşamış biraz da kızmış bir arkadaş ve köpek korkusunun yanına köpek seven arkadaşı da eklemiş olan siz.
  • müthiş bir mutluluk kaynağı. bugün yürüyen merdiveni kullanmaktan korkan 4 yaşındaki bir kız çocuğunu gördüm. babasına "hayıy baba koykuyoyum çıkamicam" diye yakınıyordu. babası "hadi kızım korkacak bir şey yok yapabilirsin" diyordu. kız neredeyse ağlayacaktı. babası ilk adımını atmasına yardımcı oldu ve kız yürüyen merdivenle yukarı çıktı. anlaşılan kız korkusunu yenmiş olacak ki yüzünde kocaman bir mutluluk. korkuyu yenmenin verdiği haz adeta tüm hücrelerine sinmiş. geçtim çocuğun karşısına, eğildim önüne ve alkışladım. "aferin sana prenses!". kız gülücüklere boğuldu. bir insanın, korkusunu yenmesine bu şekilde tanıklık etmek çok güzeldi.
  • korkuyu yenecem derken altına şıçmak sonrada bu çözümü ona söyleyen ibneye gönderilen küfür dolu güzel mesajlar
  • (bkz: chris hadfield)

    https://www.youtube.com/watch?v=zo62s0ulqha (türkçe altyazı seçebilirsiniz)
  • korkuyla temas diyor buna krishnamurti ve devam ediyor:
    fiziksel korku var. biliyorsunuz, bir yılan, vahşi bir hayvan görürseniz içgüdüsel olarak korkarsınız; bu normal, sağlıklı, doğal bir korkudur. bu korku değil, kendini koruma isteği, normal bir şey. ama kendini psikolojik olarak korumak yani her zaman emin olmayı isteyen bir zihin ölü bir zihindir, çünkü yaşamda kesinlik yoktur, süreklilik yoktur... korku ile yüz yüze geldiğinizde sinirler harekete geçer. ondan sonra, zihin sözcükleri kullanarak veya herhangi bir eylem ile kaçmaktan vazgeçerse gözlemci ile gözlenen, yani korku, arasındaki bölünme ortadan kalkar. yalnızca kaçan bir zihin, kendisini korkudan ayırır. ama korku ile doğrudan temas oluşursa gözlemci kaybolur. ‘ben korkuyorum’ diyen bir varlık artık yoktur. böylece, yaşamla veya herhangi bir şey ile doğrudan temasta iseniz bölünme olmaz -yarışı, hırsı, korkuyu doğuran işte bu bölünmedir.
    demek ki önemli olan, ‘korkudan nasıl özgürleşirim’ konusu değildir. korkuyu atmak in bir yol, bir yöntem, bir düzen arayışına girerseniz sonsuza dek korkuya takılırsınız. ama korkuyu anlarsanız -bu onunla doğrudan temasa geçmek demektir, tıpkı açlıkla temasta olmanız, işinizi kaybetme tehdidi ile karşı karşıya kalmanız gibi- o zaman bir şeyler yaparsınız; ancak o zaman tüm korkuların dindiğini göreceksiniz. tüm korkulardan söz ediyoruz, şu veya bu çeşit korkudan değil.
hesabın var mı? giriş yap