• eurosport'ta küçükken hep izleyip, anlamaya çalıştığım, buz üzerinde yapılan bir çeşit taş kaydırma sporu. eskiden iskoçya ve kanada'da donan göllerin üzerinde oynanırmış. bildiğim kadarı ile on oyundan oluşuyor, her takımda dört oyuncu var, ve her oyuncu bir oyunda iki kaya atabiliyor. bu da bir oyunda toplam on altı kaya fırlatma demek. oyunda, birinci oyuncu kayayı fırlatır ve sonra skip adı verilen şahıs(2.oyuncu) kayanın seyrine göre direktif verir ve diğer iki oyuncu da ellerindeki süpürgeler vasıtasıyla bu direktiflere uyarak kayanın seyrini belirler. kayanın güzergahındaki buzu süpürme, kayanın hızını arttırır. bir de curling kayaları özeldir, ağırlıkça yaklaşık olarak bizim damacana sulara eşdeğerdir, taşı quartz içermeyen özel bir granit olup, iskoçya'daki bir granit madeninden çıkartılır..
    bir de norveç curling bayan milli takımı var tabii..
  • oyuncuların kaya atıldıktan sonra "oaaaah oaaaaaaah" diye bağırmaya başladıkları, hatta kaya "ev" e girerken ( artık jargon bu mudur bilemiycem ) kayanın yanı başında kayaya karşı öfke ile bağırdıkları şahsım tarafından görülmüştür. nedir ki, kaya bağırıştan korkup istediklerini verecek midir? yoksa bu bir motivasyon mudur? nedir bu! niye bağırıyor bu insanlar! çok gürültülü oyun çook.!
  • aslinda acaip teknik, acaip eglenceli bir spor. ama o paspas işi biraz sayginligi, ciddiyeti azaltiyor. sen bu kadar teknik bir spor yap, bu kadar zeka ve yetenek istesin ama insanlar senin sporundan "ehehe paspasliolar demi eheh" diye bahsetsinler. acik konusuyorum, federasyon baskani olsam 3. günü adam bicaklamaktan iceriye girerdim.. böyle rezalet olmaz..

    sen paspasi hangi spora soksan o siporun ciddiyeti kalmaz ki arkadas. daha niye bunda israr ediyorsunuz ki..

    bence dünya curling federasyonu derhal kural degisikligine gitmeli. oyle yer falan paspaslanmamali. yapilacaksa da oyle fiti fiti yapilmamali. bir usturup bir adap, bir agirligi olmali sporun.. anasini satiim balikesirli kapicilar derneginin yil basi balosuna ceviriorsunuz güzelim oyunu.
  • anadili ingilizce olan takimlarin yaka mikrofonlari nedeniyle sorun yasadiklari spor dali. bu takimlarin oyuncularinin kendi aralarinda yaptiklari "biz suraya atarsak onlar soyle yapar, sonra da biz boyle yapariz" tarzi konusmalar, rakip tarafindan cogu zaman rahatlikla anlasilir. ayrica bu yil oynanan kanada-iskocya erkekler dunya kupasi finalini, aksan avantajiyla iskocya kazanmistir.
  • curling ısrarla kültür bakanlığı türkiye tanıtım videolarında es geçiliyor. bunu türkiye curling federasyonunun basiretsizliğine bağlıyorum. curling gibi golften ayrı tutamadığımız nadide kültürel değerlerimizi sahiplenmezsek onları kaybederiz. ne yazık ki son 4 yıldır görevde olan curling federasyonu başkanı koltuğunu terketmedikçe türkiye'nin gerçekte en az golf cenneti olduğu kadar curling cenneti olduğunu tanıtmaktan aciz kalacağız.

    gavur curling oynanmayan bir ülkeye niye gitsin? tuz gölünün tamamen buza çevrilip koca bir curling pisti yapıldığı bilgisini yabancılardan niye esirgiyoruz? koskoca videoda golfe üç beş saniye ayırmışsın tamam kabul. deniz kenarı olduğunu da söylemişsin. ama türkiye sadece deniz ve golf mü? curling gibi bir tarihi miras nasıl atlanır? golf her yerde oynanır. ama türkiye'de curling maçlarında yaşanan coşku, heyecan, curling tutkusu, curling dervishes. küçükken toprak arazide curling oynamaya çalışıp dizlerimizi az yaralamadık biz. golf maçı her yerde izlenir ama türkiye'deki gibi bir curling maçını nerede görürsün? turist curling coşkusundan korkar diyorsun. ispanya'da boğa güreşlerinden korkmuyor, bizdeki curling maçları daha mı vahşi? küfürleri anlamaz zaten gavur.

    turist dediğin bir ülkenin kimliğini tanımaya gelir, golf oynamaya değil. golf oyun, curling kimliktir bu unutulmasın. curling federasyonunu acilen protestoya çağırıyoruz.
  • sivilde araba tamircisi olan asker arkadaşım ali'nin en sevdiği spor. ali'nin diğer ali'lerden tek farkı soyadıydı. zira aşağı yukarı 50 asker, yüzlerce rütbeli personelin olduğu birliğimizde yirmiye yakın ali vardı. bir komutanın içtima esnasında yapacağı en büyük kabahat "ali, buraya gel" emrini vermekti.

    ali bir dönem fenerbahçeye gönül vermiş gibi gözükse de takım tutmayan, futbolla ilgisi olmayan, verilen işi yapan, namazında niyazında bir askerdi. çeşitli zamanlarda gerek üst devrelerin, gerekse tertiplerinin kendi takımlara katma çabasını görünce dayanamadım.

    "hey dostum, ali sizin gibi futbol teröristi değil, o curling sporuna gönül vermiş bir insan"

    "evet" dedi ali, "ben körlink seviyorum" diyordu "curling ne allahın aşkına" der gibi bakan gözlerle. müteakip 02:00-04:00 nöbetinde badi olduk aliyle. klasik "şafak atmıyor" muhabbetinden sonra konuyu curling'e getirdi. şöyle bir etrafıma baktım, 1800 m. yükseklikte, kalınlığı 1,5 metreyi bulan, buzla çevrili ovadan daha iyi bir yer olamazdı curling'i atlatmak için.

    vakit kaybetmeden anlatmaya başladım; "2 numaralı nöbet kulesine bak, o kadar uzaklıkta bir yere aynı çapta bir çember çizilir, sonra 7 numaralı sipere kadar, elinde taşla kaya kaya gidersin ve taşı bırakırsın" taş mı? diyerek sözü mü kesti ali. "evet, taş ama yolun kenarına duvar yaptığımız taşlardan değil, kaymak taşının büyüğünü düşün" bir de süpürgeciler var? kahkahayı patlattı ali, 2 numaralı kuledekilerin bize baktıklarını gördüm. elimle sus işareti yaparak devam ettim. "süpürgeciler de ellerindeki süpürgeye benzer sopalarla taşın önündeki buzu silerler, bu sayede taşın yönünü ve hızını ayarlayabilirler".

    curling hakikaten ali'nin ilgisini çekmiş, kral tv den fırsat buldukça eurosport'u kontrol ediyor, ali'ye curling'i göstermek istiyordum. uzun zaman sonra denk geldi. ali o gece haberci olarak operasyondaydı. 2 kişinin curling taşına benzer mayına basarak ayaklarını kaybettiği operasyonda.
  • bocce ailesinden gelen sporlardan bowls ile benzer prensiplere sahip, kavis olayini da süpürge ile cozmus oyun. bence bowls on ice.
  • futbolsever babamın tuhaf bi sekilde eğlenceli bulup izlediği spordur
  • hep bu sporu yapan biriyle tanışmak istemişimdir. çok enteresan bir muhabbet olurdu eminim. bundan birkaç yıl önce bodyci bir arkadaşımla bir hoca arasında ilginç bir muhabbet geçmişti. hoca; "ben de yıllarca spor yaptım." dedi. ne yaptınız diye sorunca; "ping pong oynadım yıllarca" cevabını vermişti. bu da çok büyük bir geyiktir bodyde. nispeten ince birine falan söylenir, napiyosun sen ping pong mu oynuyosun diye.
    şimdi curling sporuyla uğraşan biriyle muhabbet ilerlerken ben de curling sporuyla ilgileniyorum falan dese utanmadan gülerim suratına. buzun satrancıymış bir de saygı durmak lazım. aslında çok enteresan karikatürlere de konu olabilir. belki de olmuştur ayrı. ben hiç görmedim. hademe kılığında ellerindeki stickle viyk viyk buza bir şeyler yapan adamlar.
    bir de biraz önce ntv spor'da gördüm türkiye'de de yapılıyormuş bu spor. takım falan var yani.

    not: hemen hemen her türk zaping yaparken bu spora denk geldi mi şöyle bir durur 30-40sn. anlam vermeye çalışır. sonra da bu ne lan? deyip kanal değiştirir. ilgi çekici bir spor olduğu kesin. fakat 30-40 saniyeden sonra bayıyor be abi.
hesabın var mı? giriş yap