• istanbul devlet tiyatrosu'nun 2018-2019 sezonu yeni oyunlarından biri olan oyun 27 aralık 2018 akşamı cevahir sahnesi salon 2'de prömiyerini yapacaktır. oyunun diğer gösterim tarihleri ise 28-29 ve 30 aralık 2018'dir.

    yeton neziray'ın yazdığı ve saydam yeniay'ın yönetmenliğini yapacağı oyunun oyuncu kadrosunda erşan utku ölmez, fatma öney, yener sezgin, hakan şahin, volkan ışılay, duhan şahin, yusuf can sancaklı, nurhayat boz ve ozan dağara yer almakta.
  • istanbul devlet tiyatrosu‘nda bu gece prömiyerine gidebilme şansına sahip olduğum tiyatro oyunu.

    konusu itibarıyla dram ve trajedinin yoğunlukta olacağını, belli bir modda ilerleyeceğini düşünüyordum; fakat beklentimin aksine oldukça keyifli, sosyo-ekonomik ve politik olayları ironiyle karışık sahnelemeleri eğlenceliyken aynı zamanda savaş dönemi, peer’ in oradan oraya savrulan hayatı, annesiyle olan ilişkisi de hüznü fazlasıyla hissettiriyordu.

    dekor, sahne, müzik ve oyunculuk tam manasıyla eksiksiz bir uyum içerisindeydi.

    ayrıca;
    prömiyer olması sebebiyle oyun sonunda sahneye çıkan yazar yeton neziray ve çevirmenin yanı başımda oturduklarını son anda fark etmek de keyifli bir rastlantı oldu.*
  • istanbul devlet tiyatrosu'nun 2018-2019 sezonundaki aralık sonunda gösterime girmiş oyunudur. oyunun biçim olarak mizahi ve zaman zaman da interaktif bir yapısı söz konusu. dekorun ve müziğin etkin olarak kullanıldığı oyunda, kosova'nın 1990-2014 yılları arasında yaşamış olduğu savaş dönemlerinin insan psikolojisine olan etkisi işlenmiş.

    --- spoiler ---

    bir arnavut genç olan peer, babasının mücadeleci kimliğine zıt bir gençtir. babasının ülkesi için ölümü göze alarak mücadele etmesini umursamaz. meydanlarda atılan gaz bombalarından korunmak için kullanılan soğan, mücadeleyi simgelediği için ağzına dahi almak istemez. tiksinir adeta. annesinin korumacı tutumu oğlunun izole ve şımarık bir şekilde büyümesine sebep olur. bir mülteci olarak avrupa tarafından nasıl da dışlandığını tecrübe ettikten sonra arnavutlar için ölümle yaşam arasındaki en önemli yemin olan "besa"nın değerini anlayacak kadar özüne döner. oğluna da kendi babasının verdiği öğütleri vererek hayat çemberini tamamlar.
    --- spoiler ---

    *annenin söylediği yerel ninni çok etkileyiciydi.
    *soğanın türkiye için de son zamanlardaki yeri göz önünde bulundurulduğunda insanın yüzüne buruk bir gülümseme yerleşiyor izlerken. "bana bir soğan verin!" diyen babanın özgürlük tutkusunu hissetmek ve özdeşim kurmamak imkansız!
    * avrupa ülkelerinin mültecileri incelerken dalga geçmeleri ve sık sık "şaka şaka!" demeleri oldukça ironik detaylar içeriyor.
    * yaşlı alman kadının savaşa dair duyduklarına karşılık "aman tanrım çok korkunç!" repliğini tekrar etmesi ve sonunda da duyarsızca duymaktan rahatsız olması, dünyada böyle şeyler yaşanıyor mu diye sorgulamasına rağmen duymak istememesi de düşündürücüydü. çok tanıdık...
  • oldukça keyifli ve mutlaka izlenmesi gereken, 27 aralıkta prömiyerini yapmış olan oyun. süresi 2 saat 15 dakika. 2 perde.

    (bkz: jagar alban)
  • bugün cevahirde izlediğimiz, yalnızca müzikleri için bile gidilebilecek bir oyun.

    yalnız yönetmen bey gerçekten o sis boğdu bizi. bir ara nefes alamadım k sırasında oturmama rağmen.
  • kosovalı bir gencin, işgal altındaki ülkesinden, gelecek göremediği için kaçıp kurtulma çabalarını anlatan oyun.

    kosova çok yakın bir tarihe kadar sırp işgali altında olan, savaş halinden çok yeni kurtulabilmiş bir ülke. o sebeple bu ülkeden savaş temalı oyunlar çıkması normal.

    dün cevahir sahnesinde izledim. kendi eleştirilerini kendileri de yapmışlardı, yönetmen oyunu sise, müziğe ve dekora boğmuş diye :) müzikleri güzeldi. sis benim gibi astımlı insanlar için biraz kötüydü. ayrıca yönetmenin hemen yanımda oyunu izliyor olması da güzel bir rastlantı oldu.

    kosova'da priştine ve prizren şehirlerinde bulunmuştum. kendi halinde şehirler. çok fazla türkçe bilen insan var. bizim türk olduğumuzu anladıklarında hemen türkçe konuşmak istemeleri çok hoşuma gitmişti. güzel insanların olduğu bir ülke.
  • müzikleri ve sahne geçişleri güzel olan bir oyundu. lakin senaryo gereksiz uzatılmış ve bir sonuca bağlanamamış gibi geldi bana. hikaye yarım bir sona ulaşıyor ve ikinci yarıda çok fazla yalpalamaya başlıyor. ilk yarının yüksek dozuna yetişemiyor. yine de gidip izlenebilecek bir yapım, savaşın etkilerini güzel gösteren bir iş. favorim ülkelerin göçmen bürosu başkanını oynayan abimiz oldu.
  • oyuna interaktif bir hava katmak istemişler, fakat kendi açımdan bu hoşuma gitmedi. arada bir kesilmelerden ötürü dikkatim dağıldı. duman konusunda bir sıkıntı yaşamadım.
    avrupa ülkelerinin kabulleri reddetmesi ve bununla birlikte kararların açıklanması sırasında çalan müzikler çok hoşuma gitti.
    alman sisteminin kurallara bağlı olarak hareket etmesi, balkan kültür sisteminin söze ve geleneklere bağlı olarak hareket ettiği çok iyi bir şekilde yansıtılmış. kısacası doğu batı kültür çatışması esprilerle iyi harmanlanmış, mesaj açık şekilde verilmiştir.
    bence bu oyun izlenmelidir.
    merakımdan ve bu ikinci olduğu için soruyorum: devlet tiyatroları neden balkanlardaki problemlerle alakalı oyunlar çıkarıyor?
  • yeton neziray'ın yazdığı, saydam yeniay'ın yönettiği, istanbul devlet tiyatrosu 2018-2019 sezonu oyunu..

    oyunda; peer gynt adında bir gencin, kendi ülkesindeki olumsuzluklar dolayısıyla avrupa ülkelerine sığınma talebi ve akabinde yaşadıkları anlatılmakta..

    gayet keyifli, eğlenceli göründüğü kadar alt metni oldukça hüzünlü ve dramatik.. bu tarz harmanlanmış metinleri ekstra sevdiğimden oyunu çok beğendiğimi öncelikle belirteyim.. interaktif bölümler ise dozunda ve hoştu..

    oyunun dekoru harika tasarlanmış.. sis efektleriyle de muhteşem bir uyumu olmuş.. yönetmenin aksesuarları dekor gibi kullanma fikrini de çok beğendim.. kostümleri de eksiksizdi..

    oyunda kullanılan müzikler de çok güzeldi, amma velakin müziklerin sesinin yüksekliği bazı replikleri duymakta engel teşkil ediyor.. ek olarak efekt sesleri de ses yüksekliği sebebiyle ani korkutabiliyor.. eski sinema salonu olması kaynaklı hoparlörler çok güçlü zannedersem.. ses ayarında düzenleme yapılırsa şahane olur..

    oyuncu performansları güzeldi.. sadece alman yaşlı kadını canlandıran oyuncunun vücut hareketleri biraz abartılı olduğu için rahatsız ediciydi.. peer gynt'i canlandıran erşan utku ölmez ve peer gynt'in annesini candırandıran fatma öney enfestiler.. özellikle fatma öney çok profesyonel ve güçlü bir oyunculuk sergiliyor.. muazzam oynuyor..

    velhasıl kelam; başta oyunun yönetmeni saydam yeniay olmak üzere, emeği geçen herkesin ellerine, emeklerine sağlık.. bol alkışlı, nice sezonları olsun..
  • bu yıl izlediğim ve en çok beğenmediğim devlet tiyatrolarından çıkmış oyun.

    akmıyor efendim. oyun bir türlü akamıyor. tam bir şey olacak olamıyor. aslında oluyor da sahneye yansımıyor.

    yönetmen bunu fark etmiş olacak ki etkileşim alanları eklemiş. bunları eklerken de kendi özeleştirisini yapmış. oyun epik mi drama mı anlamak güç. kendisi de tam olarak bu kelimeler ile ifade ediyor.

    sanata beğenmedim demek pek adetim değil ama gerçekten beğenmedim.
hesabın var mı? giriş yap