• bir makoto shinkai basyapiti. hikaye, karakterler, her sey sizi icine cekiyor. ama her seyden once gorselleri inanilmaz etkileyici. her ayrintiya ozenle dikkat edilmis.

    filmin ozeti de su cumleyle yapilabilir sanirim.. (bkz: we have met, for each of us to walk forward.)
  • hobi olarak ayakkabı tasarlayan ve imal eden 15 yaşındaki bir lise öğrencisiyle, kendini çikolata ve biraya vurmuş 27 yaşındaki bir kadının, yağmurlu günlerde, bir parktaki çardakta rastlaşmalarını ve yakınlaşmalarını anlatır.
    şahsen bir başyapıt diyemesem de, makoto shinkai en iyi yaptığı şeyi yapıyor, görselliğe abanıyor da abanıyor. 45 dakikayı, anaaa ağaçlara bak, ebeee yağmır negzel diye diye ne olduğunu anlamadan bitiriyorsunuz.

    gözlerim acıyo lan!
    http://anime.mx/…uploads/2013/07/gardenanimemx6.jpg
    http://lh6.ggpht.com/…20large%252012%255b2%255d.jpg
    http://1.bp.blogspot.com/…wa - movie - large 02.jpg
    http://2.bp.blogspot.com/…wa - movie - large 03.jpg
    http://1.bp.blogspot.com/…wa - movie - large 04.jpg
    http://4.bp.blogspot.com/…wa - movie - large 05.jpg

    "a faint clap of thunder
    clouded skies, perhaps rain comes
    will you stay here with me?"
  • aşkı anlatan hoş bir anime.

    http://www.youtube.com/watch?v=httrwej7jvs
  • tam anlamıyla bi' görsel şölen. müzikler de arada kaynamasın, altlarında, daisuke kashiwa* imzası var.

    - spoiler gibi ama degil -
    ama nefes almanın bile zor oldugu o zamanlarda, sen, çevrendekileri dinledin. ve bana inanmadın.
    - spoiler gibi ama degil -

    - spoiler gibi ama degil -
    bir gün, tek başıma daha uzaklara gidebildigimde, onu görmeye gidecegim.
    - spoiler gibi ama degil -
  • bir makoto shinkai eseri oturun sevgilinizle izleyin (sevgilim yok ama iyi olur herhalde) , konu çok orijinal değil ama işleniş süper birde her saniyesi duvar kağıdı olabilecek güzellikte o derece çizmiş adam. izleyin,izlettirin.
  • makoto shinkai'nin son eseri. ahenk içindeki renkler ve devinimlerle görsel şiire yakınsayan bir film ortaya çıkarmış yeniden yönetmen. "ben çocukken gökyüzü daha yakındı" cümlesi, yağmurun gökyüzünün özünü yeryüzüne taşıması fikri ve görsel açıdan pek çok kez gökyüzü odaklı sahnelerin kullanımı ile eski filmlerinde son derece aşikar olan gökyüzü sevgisine selam etmeyi de ihmal etmemiştir shinkai. bu yönüyle miyazaki'nin uçma sevgisini hatırlatmıştır hep bana ki kendisinin favori animesi de miyazaki'nin tenkû no shiro rapyuta filmiymiş.

    --- spoiler ---

    birkez daha bir shinkai filminde ana karakterlerin iç konuşmalarıyla biçimlenen görüntülere tanık oluyoruz. karakterler mükemmellikten uzak bir hayat içerisinde yine mükemmelliyetçi olmayan hayaller peşindeler. hikayeyi özgünleştiren takıntıları var: takao'nun yağmur yağarken metroyu kullanmaması ve ayakkabı yapma tutkusu ile yukino'nun çikolata-bira sevgisi ve şiir sevgisi. kendi küçük dünyalarındaki dertlere hapsolmuşken "kelimelerin bahçesi"nde yağmur ile özdeşleşmiş bir soyutlanmış dünya kuran ve bu dünyaya gerçek hayatlarında çekindikleri özlemleri, hayalleri sığdıran ikili daha sonra güneş olsa da diğerini yalnız bırakmayacağını anlıyor.
    --- spoiler ---

    shinkai filmleri bana her ne kadar genelde kullanıldığı anlamıyla olgunlaşma karşıtı bir insan olsam da direnmeme karşın çocuk özümden bir şeylerin değişmesine engel olamadığımı hissettiriyor. insanın yavaş yavaş bir meziyetmiş gibi dayatılan renksiz gerçekçilik fikrinin ve bu fikrin getirdiği tatsız zeki hissetme durumunun esiri olduğunu anısmatıyor. bunlara ihtiyaç duymadan, fazla da zeki hissetmeye gerek duymadan mutlu olmayı unutmaya başlamışım. shinkai gibi bu unutulan nostaljik ruh parçasına adanmış işler yapabilen birinin varlığı beni mutlu ediyor. hayalet uzuv sahiplerinin kaybettikleri parçalarının bulunduğu yerde acı hissetmesi gibi bana bir vakit orada olan bir duygu, fikir, hayal topluluğunun varlığını hatırlatıyor. saf hissettiriyor belki de. bu öğrenilmiş çaresizliğe benzeyen hayaller ile gerçekliğin çizgilerinin uyuşmaması durumunda hayal etmez hale gelme durumunu yadırgatıyor.
  • sonunda çalan şarkı harika olan anime.

    şöyle gelsin. [https://youtu.be/whiecaf2av0 https://youtu.be/whiecaf2av0]

    edit: link
  • uzun zamandır ilk defa izlediğim, çizimi ve müziği açısından bir şaheser olan film. karakter açısında maalesef kadın karakterimiz biraz geride kalmış olsa da, bu eksiğini sonuna doğru gelen duygu patlaması ile tamamlamaktadır. büyük bir şehirdeki küçük bir aşk hikayesi, bu kadar güzel anlatılırdı.

    anime içerisinde geçen, günlük hayatlardaki önemsiz karakterlerin, kısa hayatlarındaki normal aşkları anlatan bu tip filmlere bayılıyorum. insan, izlerken kendini bulabiliyor bu tip filmlerde.

    başka bir örneği için; (bkz: byousoku 5 centimeter)
    ost için; http://www.youtube.com/watch?v=_xlh7gsvakc

    şiirin tamamı ise;
    narukami no sukoshi toyomite (a faint clap of thunder)
    sashi komori (clouded skies)
    ame mo furanu ka? (perhaps rain comes)
    kimi wo todomemu (if so, will you stay here with me?)

    narukami no sukoshi toyomite (a faint clap of thunder)
    furazo to mo (even if rain comes not)
    warewa tomaramu (i will stay here)
    imoshi todomeba (together with you)
  • shinkai elinden çıkan filmlerden izlediğim ikincisidir. zaten topu topu beş tane anime izledim. 5 centimeters per second izledikten sonra merak edip kimin elinden çıkmış bu dedim ve shinkai ile karşılaştım. hata etmemişim buda diğeri kadar iyiydi.

    --- spoiler ---

    diğer filmde olduğu gibi saf, temiz duygular ile karakterleri birbirine, bizi ise filme bağlıyor usta. usta diyorum çünkü özlem duyduğumuz duygusallığı o kadar güzel harmanlıyorki bu adam imrenerek izliyorsunuz.

    15 yaşında, ailevi problemler yaşayan ve yalnızlık çeken bir lise öğrencisi ile karşılaşıyoruz bu filmde. liseli kardeşimiz çevresindekilerin inançsızlıklarına rağmen tutku ile ayakkabı tasarlıyor ve gelecek hayalleri ile birlikte çevresindeki kocaman dünyayı merak ediyor.bir gün sadece yağmur yağdığında gitmek üzere karar aldığı bahçedeki kamelya'ya vardığında hoş bir kadın ile karşılaşıyor. bu kadın, gencimizin merak duyduğu dünyaya ait bir insan ve hepimizde olduğu gibi ulaşılamayan daha tatlı ve hoş geliyor. gel zaman git zaman gözümüze sürekli sokulan pamuk ayaklara sahip genç kadınında henüz adımını attığı gerçek dünyaya alışamayıp arada kaldığını ve tutunacak bir fidan, bir ilham ve çıkış yolu aradığını anlıyoruz. genç kadın, beklentisiz, saf sevgi karşısında kayıtsız kalamıyor fakat şartlar işte ne yaparsın. aklına kötünün gelmediği genç liseli, bu depresyona girmiş genç kadının bir nevi koltuk değneği olup, içindeki inanç ve hayalleri ile onun için ilham kaynağı oluyor. kendisi ise bir süre sonra acımasız gerçekler ile karşılaşıp kendine tutunacak bir amaç belirleyerek ilerlediği yolda adımlarını sağlamlaştırıyor.

    --- spoiler ---

    benim anladığım buydu. nitekim herkesin algıları farklıdır, -sen nerenden anladın be kardeşim insaf- diyenler olabilir. demesin.
  • jenerik başladı diye filmi kapatmayın jenerik ardından da birkaç sahne gösteriyorlar.
hesabın var mı? giriş yap