• başarısız,yaşlanmış ve sürekli muz yiyen bay krapp'ın yıllar önce kaydettiği bir bandı aramasını,kendi geçmişi ile hesaplaşmasını anlatan,zamanla kişinin benliği ile nasıl yabancılaştığını,bu hesaplaşma sonucunda nasıl hiçe ulaştığını sahneleyen bir samuel beckett oyunu.
  • bütünsellik, bir sanat eserinde aradığımız sey bu olmamalı! herseyin dibine vurmuş bir adamın kaydettiği geçmişi küfürle anmasını seyrederken bunlar aklıma geldi. her ses kaydı bir küfür, her ses kaydı bir lanetti ve her ses kaydı krapp'in hayatında bir zamanda yokolan benliğimdi. geçmişe ait anımsamalar, şimdiyi parçalıyordu; ama ben bundan aşırı derecede zevk alıyordum, çünkü krapp kadar bende kaçabiliyordum şimdiden ve krapp uyandığında bende en az onun kadar sinirleniyordum geçmişin şimdisine. hele o sandal sefası, işte orada kayboldum ve krapp varoluşa başladı mı, krapp yokoluşa bitti mi bilemedim, çünkü benden en en çok orada kaldı.
    oyundan sonra sinema'da flash back'in bütünselliği bozduğunu söyleyen bir büyük yönetmen geldi aklıma, bilemiyorum ona göre öyledir, ama tiyatro'da bir tür flashback olarak nitelendirilebilecek ses kayıtları üzerine kurulu bu oyun bana gercekten çok taze geldi ya da benim farkına varmam tazedir bilemiyorum. bütünsellik mi yoksa dikkatin bir çizgide kırılma olmaksızın zinde tutulması mı tam olarak anlamını çözemediğim o şeyin bence pek önemi yok artık. kırılsın çizgiler ki ben zamanın estetiğinde yokolabiliyim ve krapp'in tüm küfürülerini ben sayabileyim hayata, geçmişimin şimdisinde.
    bu oyun yokoluşa bir umuttu ve bunu çok sevdim.

    "dün ve bugün akdeniz üniversitesi tiyatro kulübünce sahnelendi."
  • derrida "edebiyat yapsam beckett olurdu" der ..samuel beckett(1958) bir muz meraklısının üzüntüsünün notlarını düşer.atom egoyan tv icin 2000 de yapmıştır. protest bir yanı vardır

    tekrar deneyeyim:

    derrida "dil kendi eleştirisini kendinde taşır" der krapp'ın narsisistik paralıcı çarpıcıdır
  • mutluluk ihtimali geride kalmis olabilir, ama icimizdeki atesle birlikte daha az alkol ve daha az cinsel yasamli gunlerin gelecegine dair umudumuzu yeserten bant.
  • beckett'in 50'li yıllarda yazdığı kısa oyunlarından biri.
    her doğum gününde sesini banda kaydeden yalnız bir adamın hikayesi.
    29, 39 ve 69. yaş günlerindeki kayıtları 70. yaşında bölük pörçük dinleyen krapp, en sonunda şöyle der;
    "perhaps my best years are gone. when there was a chance of happiness. but ı wouldn't want them back. not with the fire in me now. no, ı wouldn't want them back."

    beckett'in kendi yaşam öyküsünden kesitler anlattığı bu oyunda, krapp karakterinin her ne kadar çok mutlu zamanlar geçirmiş olsa da tekrar onlara dönmek istememesi, geçmiş geçmişte kalmıştır deyip önüne bakması çok hoş.
  • ne övmüşsünüz be sevgili yazarlar, bize iş bırakmamışsınız.

    neyse azcık konuşmaya geldim. ancak uykum geldiği için yarıda bırakacağım başka bir gün düzenlemek adına.

    youtube'ta mükemmel bir performansı var oyunun. yarım saatinizi ayırıp izlemenizi öneririm. buyrun

    beckett proust'tan nefret ederdi, aklımızda bulunsun.

    krapp bir hayvan, bir zamanlar yaşamla dolu, bok seviyesine alçalmış. ne eksilmiş ondan? yaşama dair bir olumlama eksildi belki de, dinleyemediği teyipte "içinde yanan bir ateş"ten bahsediyordu. neden sorusunu parenteze alacağız ve bu değişimi inceleyeceğiz çünkü beckett nedenlerle ilgilenmiyor.

    bir adamın kendi üzerine kapanıp hayata karşı olan bütün arzusunu parçalamasından bahsediyoruz. neden teyipler peki? hafıza ve teyip arasında ne fark var? madelaine (proust) ve muz (beckett) arasında ne fark var? tanpınar'ın hülyaları ve beckett'in teyipleri? ya anılar sığınabileceğimiz güvenli ve sıcak bölgeler olmaktan çıkıp bizi tehdit etmeye başlarlarsa? ya anılar ancak onları teyiplere mahkum edip dışsallaştırmamız ile baş edilebilir hale gelirse?

    beckett neden teyipleri seçti? hafıza neden yeterli bir imaj değildi?
  • bu sezon çağdaş oluşum oyuncuları tarafından sahnelenecek olan beckett oyunu şevket çapkınoğlu yönetiyor.
    yalnızlaşma ve yabancılaşmada son nokta diye özetlenebilir oyun ya da ben öyle özetledim ....
  • tiyatro z'de beyti engin performansıyla sahnelenen beckett oyunu.
  • ilk kez 1958 yilinda bundan 50 yil once bir ekim ayinda, londra'da sahnelenen tek kisilik bir beckett oyunu. 2000 yilinda atom egoyan john hurt'un oynadigi versiyonunu filme almistir ki sinema ile tiyatro arasinda bir yerde gecer bu film. birak montaji, kamera ilk 10-15 dakika yerinden bile kipirdamaz. john hurt inanilmaz yorumlar oyunu. bir yerde, oyunun en onemli cumlelerinin soylendigi yerde oyle birsey yapar ki john hurt...dokunur gecmisine imkansizca:

    krapp o dinledigi ses kaydinin karanlik bir gercek kesfettigini soyledigi bolumune gelince kufurler savurarak ileri sarar teybi ama yine ayni karanlik bilgiden bahsedilir, bir kez daha kufurler eder krapp, bir kez daha ileri alir. rahatsiz edilen bir kedi gibi hircinlasir krapp. sonra durdurdugunda teybi:

    "...my face in her breasts and my hand on her. we lay there without moving. but under us all moved, and moved us, gently, up and down, and from side to side."

    krapp durdurur teybi, gecmiste aradigi yeri bulmus gibi geri alir kaydi, o ani en basindan yasamak icin:

    upper lake, with the punt, bathed off the bank, then pushed out into the stream and drifted. she lay streched out on the floorboards with her hands under her head and her eyes closed. sun blazing down, bit of a breeze, water nice and lively. i noticed a scratch on her thigh and asked her how she came by it. picking gooseberries, she said. i said again i thought it was hopeless and no good going on, and she agreed, without opening her eyes...i asked her to look at me and after a few moments...after a few moments she did, but the eyes just slits, because of the glare. i bent over her to get them in the shadow and they opened...let me in....we drifted in among the flags and stuck. the way they went down, sighing, before the stem! i lay down across her with my face in her breasts and my hand on her. we lay there without moving. but under us all moved, and moved us, gently, up and down, and from side to side."

    burda john hurt'un krapp'i yavasca teybe dogru egilir, sevgilinin saclarini oksar gibi dokunur teybe. orda oyle sana birseyi yeniden yasatacak bir ses kaydi var ama o yasadigin seyin yerine koyacak biri yok. sevgilin ikamesi degil teyp. zaten krapp de bunu bildigi icin cok acikli hersey. krapp bunu bile bile teybe sarildigi icin, beckett bunu boyle yazdigi icin...
    sonra krapp kendine sinirlenir, ofkesini kayit etmek icin bir teyp cikarir, ama onu da yarida birakir. ve bir daha:

    "gooseberries, she said. i said again i thought it was hopeless and no good going on, and she agreed, without opening her eyes...i asked her to look at me and after a few moments...after a few moments she did, but the eyes just slits, because of the glare. i bent over her to get them in the shadow and they opened...let me in....we drifted in among the flags and stuck. the way they went down, sighing, before the stem! i lay down across her with my face in her breasts and my hand on her. we lay there without moving. but under us all moved, and moved us, gently, up and down, and from side to side.
    here i end this reel. box...three, spool five....perhaps my best years are gone. when there was a chance of happiness. but i wouldn't want them back. not with the fire in me now. no, i wouldn't want them back."

    bu oyunun benim icin en guzel yani da ilk izledigimde baskalarindan saklayamayacak kadar sikilmis olmamdir. sikildigim icin degil, sonraki izleyisimde dikkat ederek izleyince, onumde olan biten seye, aliskin oldugumdan daha cok, emek verince aslinda gozumun onunden akip giden seyin derinligini anlamami sagladigi, bunu ancak ikinci seferde sagladigi icin.
hesabın var mı? giriş yap