• akp'ye oy veren arkadaşların son 2 gündür pişman olduklarını gördükçe üzülüyorum. ama dedik ki zamanında arkadaşım, demedik mi?
  • kaygı bozukluğudur.
  • etkisi uzun vadede, bu borç-dolar krizinin resesyona dönüşmesiyle gözlenecek olsa da yavaş yavaş belirtileri görülüyor olsa gerek. ben mesela kedi maması siparişi verirken, tütüncüye girdiğimde ya da bakkaldan damacana su alırken sürekli "zam geldi mi ya, gelmedi mi hâlâ? alla alla" diye sorar oldum. sanki her an birileri benim arkamdan bir şeylere yüzde 15 yüzde 20 zam yapacakmış gibi geliyor. paranoyayla karışık orta direk şaban psikolojisine bağladım
  • (bkz: umutsuzluk)
  • zaten içinde bulunduğum; işsizlik, parasızlık ve borçluluk kaynaklı depresyonumun ikiye katlanması olarak tanımlayabileceğim bir etkisini şu anda hissetmekteyim.
  • olay fazlaca makro ekonominin ve finans piyasasının kurallarına göre işliyor ve sen bu dili bilmiyorsun, etki edemeyecek kadar küçüksün, dolayısıyla kendini fazlaca mikro hissediyorsun. tamam krizin nedenlerini, risk-kur-ithal girdi fiyatları-maliyet-enflasyon-faiz-finansman maliyeti-risk döngüsünü anlıyorsun ama anlamadığın daha çok şey var, sanki biri senin yanında kendi dilinde konuşuyormuş da sen de çomarca bir refleksle "türkçe konuşun lan, ben ne bileyim anama bacıma sövmediğinizi" diyormuşsun gibi.

    kendini küçük hissetmemek için de işte, swap ne demek diye aratıyorsun, döviz depo işlemlerini anlamaya çalışıyorsun, disponibiliteyi, zorunlu karşılıkları bilmek istiyorsun, belki merkez bankası'nın sitesinde geç likidite penceresi, reeskont kredisi gibi tanımlar içinde kayboluyorsun, anlıyorsun ki çok küçüksün ve işler sarpa sardığında -ki çoktan sardı- ilk ezilen sen olacaksın
hesabın var mı? giriş yap