• literatürde sürekli devam edecek olan ya da ne kadar süreceği belli olmayan hastalıklar için kullanılan tanım.

    tıbbi bilimlerin çaresiz kaldığı ya da henüz çözüm bulamadığı bu tür hastalıkların yaşam kalitesi ve süresi üzerinde birincil olarak hissedilen olumsuzluklarının yanında hayatın her alanında karşımıza çıkan simsarların suistimal ettiği ve etik olmayan yollardan kazanç sağladığı alanlar haline gelmesi, üzücüdür. bunun önünü açan en önemli olgu ise birer organizma olarak insanların büyük farklılıklar göstermeleri, hastalıklara karakteristik tanılar ve tedaviler uygulanamamasıdır. örneğin, ortopedik rahatsızlıklarda; genetik mirasın ve dekonstrüktif hastalıkların dışında kişinin birçok yaşamsal alışkanlığından kaynaklı yanlış ya da bilinçsiz süreçlerin yaşanması durumu ile karşı karşıyayız. yani, anatomimizi doğuştan etkileyen olumsuz faktörler ve bilinen hastalıkların dışında kişinin yürüme, oturma, uyku pozisyonu gibi otonom ya da rutin alışkanlıkları da gerek hastalığın oluşumu ve ilerlemesi aşamalarında gerekse tedavi aşamasında bir kaos etkisi yaratmaktadır. hal böyle olunca kronik tanımındaki 'belirsizlik' faktörü, sorunu büyüten ve kötü niyetli umut taciri insanların eline en çok koz veren yön olmakta. örneğin ortopedik uyku ürünlerini ele alalım; ortopedik yatak ve yastıkların çözüm olduğu iddia edilen rahatsızlıkların bir çoğu, kişinin uyku alışkanlıkları ile doğrudan alakalıdır. çeşitli malzemelerden, çeşitli formlarda üretilen bu yatak ve yastıkların birincil amacı, kişinin doğal iskelet pozisyonlarını korumaya çalışmak olmalıdır. ama bu pozisyonu kontrol etme aşamasında tamamen etkisiz kalırlar. fahiş fiyatlardan, fantastik pazarlama yöntemleri ile satılan bu ürünler, kağıt üzerinde mucizevi etkiler yaratıyor gibi görünse de hastalığa en ufak bir olumlu etki edemeyebilirler de. ne yazık ki bu tip 'rafine' hastalıklar, hayatı olumsuz etkileme açısından gayet başarılı oldukları için hastalar ve yakınları, her türlü çözüm ihtimalini sorgulamadan denemekten çekinmezler.
  • benim var bir tane ama sebebini bilmiyorum. yani tam olarak virüsten mi ya da usutmeden mi bilemiyorum çünkü bazen üsutünce de olmuyor virüslerle banyo yapınca da olmuyor.

    3 yılda 1 kesin , ama bazen 2 yılda 1 ya da yılda 1 de olabiliyor ve bu doğduğumdan beri böyle.

    önce hafif salak bir baş ağrısı.
    ertesi gün hafif tıkanıklık ve su gibi burun akıntısı ama öyle böyle bir akınti değil. elimde tuvalet kağıdı ile geziyorum.
    3. gün ateş başlıyor hafiften akıntı kıvamı yoğunlaşıyor ve bununla beraber sumkurmeyle beraber burun kanaması. ve ne oluyorsa işte bu burun kanamalarindan sonra oluyor.
    4. gün hafiften öksürük başlıyor ateş biraz daha artıyor ve tıkanıklık hat safhada ilerliyor ve sumkuremiyorsun. sumkurmeye çalıştıkca burun kanıyor, burun kanayinca ateş ve öksürük daha da artıyor. bir kısır döngü. bu aşamada gece uyuyamamalari başlıyor. daha sonra bu durumlar yavaş yavaş geçiyor ve toplam 10 gün civarı sürüyor bu durum ve kesinlikle ilaçla geçmiyor. ilacın allahını alsanizda bu cileyi çekeceksiniz.

    benim kendi yöntemim var biraz çileyi hafifletmeye yönelik o da şu. 1 litre su içip , her yerimi vicks ledikten sonra alt üst içlik giyip yun yorganın altında 2 saat uyuyup terlemek. sonra hafif ılık duş. biraz insanı kendine getiriyor ama kesin çözüm değil tabiki.

    bu hastalığın kesin çözümünü bilen varsa yesillendirsin kurban olayım.
  • herhangi birinden muzdaripseniz ve hayatınızı fazlaca etkiliyorsa yavaş yavaş çevrenizdeki herkesi kaybetmenize sebep olan hastalıklardır.

    uzun süre boğuşup yıpranıp yoruluyorsunuz. sonra bakmışsınız ki sabah kalkacak gücünüz bile kalmamış. ister istemez izole oluyorsunuz.

    işin başında size yardımcı olmak isteyen ve samimiyetsiz geçmiş olsun dileklerinden ibaret olmayan nadir insanların da hayatlarında yeriniz kalmadığında; sadece moral bozan ve keyif kaçıran bir tanıdığa dönüşmeye başladığınızı, ne kadar yalnız ve önemsiz olduğunuzu farkediyorsunuz.

    (bkz: düşenin dostu olmaz)
  • dr. dre - the chronic hastasıyız.
  • (bkz: sars-cov-2) nin yada coronavirüs türlerinin ölümcül olma sebeplerinin başında kronik hastalıkların geldiği uzmanlarca açıklanmakta. bu virüs pandemisinden çıkarılacak bir sonuç varsa kronik hastalıklar toplumun en büyük sağlık sorunlarından olup mücadele edilmesi gerektiğidir. iş en başta toplum sağlığı uzmanlarına düşmekte ve genetik yatkınlık kadar halkı kronik hastalıklardan korunma yolları (kişisel hijyen, spor, sigara, aşırı alkol, beslenme) hakkında bilinç uyandırılması şarttır. topyekün savaş gerektirir.
  • çevresel risk faktörü' terimi genellikle bir kişinin maruz kaldığı kimyasallar veya kirleticiler anlamına gelir.

    ancak bilim adamları daha geniş bir tanım kullanırlar:

    çevresel risk faktörü, normal bir işleve sahip olma ihtimalini değiştiren ve bireyin dna'sında kodlanmayan herhangi bir şeydir.

    dna mızda kodlanamayan neler biliyoruz?

    ağır metaller, (bkz: #142384356) (bkz: benzen) ve formaldehit gibi uçucu organik bileşikler, pestisitler (örneğin, klorpirifos ve glifosat), bazı yiyeceklerde ve çeşnilerdeki mikroplastikler, reçeteli ve reçetesiz satılan ilaç kalıntıları, küfler ve mayalar (örneğin, kötü şöhretli candida albicans), bakteri ve virüsler, kontrast mr çekimi için enjekte edilen godolinyum, egzoz gazları ve kirli hava, böcek ilaçları, amalgam diş dolguları, tarım ilaçları, gıda katkıları, asbest vb… (bkz: glifosat)

    cıva ve diğer ağır metaller boyutlarının küçük olması nedeniyle vücuda kolayca girerler dna çift sarmalının yapısına girerek dna’mızı bozabilirler. bu durum hücreler arası iletişimin bozulmasından, hücre protein ve dna yapısının bozulmasına ve hücreye hasarına neden olur.
  • günümüz tıp bilgisinde tedavisi olmayan hastalıklar. verilen tedavi yöntemleri (ilaç, iğne, ameliyat vs.) sadece hastalığın ilerleyişini yavaşlatmak veya ilerleyişini durdurmak üzerinedir. hastalıklar listesi
  • (bkz: kronik hastalığı olan sözlük yazarları/@la lykia)

    (bkz: polikistik over sendromu/@la lykia)

    yakınınızda biri kronik bir hastalıktan muzdaripse özellikle ilk aşamada yararlı olabilecek bazı bilgiler:

    1. kronik hastalıklar iyileşmez ancak kişinin şans seviyesine göre;

    - ilerlemeleri yavaşlatılabilir.
    - ilerlemeleri durdurulabilir ve semptomlar belli koşullar altında kontrol altında tutulur.
    - çok uzun süreler kişiye semptom bile yaşatmadan derin uykuya yatabilirler.

    2. kronik rahatsızlıklar çoğunlukla ataklar ile yaşanır. yani çok kötü olduğunuz 1 ay sonrasında birkaç ay çok iyi olabilirsiniz veya 2 gün kötü, 3 gün iyi olabilirsiniz.

    3. kişinin ataklarını neyin tetiklediğinin farkında olması, atak oluşumunu mümkün olduğunca engellemeye çalışması, tedaviye uyması, kontrollerini aksatmaması esastır ancak tüm bunları uygulamak hayatın olağan akışı içinde her zaman çok kolay değildir.

    4. kronik hastalıklar tamamen iyileşmediği için kişiye "geçmiş olsun, hay allah çok üzüldüm, acil şifalar" gibi akut hastalıklarda söylediğimiz sözleri söylemek çok anlamlı değildir. hatta kişi atak döneminde ise incitici dahi olabilir.

    5. kronik hastalığa sahip kişilerin çoğu en azından 30+ bir yaştaysa şimdiye kadar onlarca doktora gitmiş, farklı tedavileri denemişlerdir. onun için konunun detaylarına çok hakim olmadan "glutensiz beslenmeyi denesene, su içiyor musun" vb. yüzeysel yorum ve sorular çok sinir bozucu veya en azından yorucu olabilir. hastalık ve kişinin öyküsü ile ilgili en azından genel bilgi sahibi oluncaya kadar yorum yapmamak daha iyi olabilir.

    6. üstte bir yazarın dediği gibi;

    (bkz: kronik hastalıklar/@king of shit)

    eğer kişinin kronik hastalıkları sosyal hayatını yakından etkileyen bir durumdaysa kişi kendisini insanlardan izole etmeye meyillidir veya çoktan etmiştir. bu sizi şaşırtmasın veya kişinin depresyonda vs olduğunu düşündürtmesin.

    bunun çok farklı sebepleri olabilir:

    - kişi olası bir atağı engellemek için sağlıklı insanların kolaylıkla uyum sağladığı programlara uyamıyor olabilir.
    - sağlık sorunları yüzünden programlara geç kalıyor veya programları son dakikada iptal ediyor veya erken bitiriyor olabilir bundan çok rahatsızlık duyuyor olabilir. arada yeterli samimiyet yoksa bu durumu açıklayamıyor olabilir.
    - sağlık durumunu anlatmak istemiyor olabilir veya anlatmaktan yorulmuş olabilir.
    - bazılarının aşağılayan, ezen, dalga geçen vb. davranışları ile karşılaşmış ve incinmiş olabilir. (evet, acı ama gerçek, var böyleleleri)
    - hastalığı nedeniyle sevgilisi, eşi tarafından terk edilmiş olabilir veya kendisi ilişkisini bitirmiş olabilir.
    vs vs.

    naçizane, "ama olmaz ki böyle biraz dışarı çıksana" falan dememenizi tavsiye ederim.

    örnek olarak, ben mümkün olduğunca şunlardan uzak durmaya çalışıyorum:

    alkol, sigara dumanı, uykusuzluk, uzun süre çok soğuğa, çok sıcağa, rüzgara maruz kalmak, çok nemli hava, aşırı fiziksel yorgunluk, uzun süreli açlık, sadece bir günlüğüne de olsa öğün geçiştirmek, dengesiz ve kalitesiz beslenme

    sadece biri bile bir atağımı tetikleyebiliyor. bu da "normal" insanların yaptığı birçok programa katılmamam ile sonuçlanıyor.

    7. son olarak; kronik hastalık ile yaşamak genellikle tam zamanlı işin yanında ek iş yapmak kadar yorucu, mesai isteyen ve üzerine para harcatan bir durumdur. muzdarip kişinin duygularını, duygusal ve fiziksel dayanıklılığını, tahammül sınırlarını, bütçesini sonuna kadar zorluyor olabilir.

    muzdarip kişi yakınınız ise ilişkinizde bu gerçekleri de göz önünde bulundurmanız kıymetli olacaktır.

    imza: birden fazla kronik hastalık sahibi sözlük yazarı, 35, k.
  • seninle birlikte, seni dönüştüren ama sen olmayan bir şey. sana yapışık, sarılıp kalıvermiş minik bir canavar.
  • "dünyada hiçbir kronik hastalığın tedavisi yoktur. ömür boyu ilaç alır, onu baskılarsınız ve tedavi edemezsiniz."
    hayat şunu öğretti ki beslenme, uyku, spor; okuma yazma, kültür sanat faaliyetlerinizi belli, üst bir standart dizgesine sabitlerseniz kronik hastalıklarınız "pufff!" sesi ile yok oluveriyor(?). yok olmuyor. stresörler kontrol altına alındığı için var olan hastalık deaktive biçimde ölene dek kalsa da bir derideki zararsız bir ben gibi varlığını sürdürüyor... "big pharma" da "supplement" sağlayıcılar da bunun bilinmesinden yana değil. hibrit ve sağlıksız tohumlarla üretilen sebze meyveler yüzünden de kısır döngüye giriliyor. sağlıklı, doğal sebze meyve ile ömür boyu beslenmek ve onlarla beslenen hayvanların etlerini yemek ilk seçenek. yoksa, mecburen 'supplement'ler. ilaçlarsa son çare(!).
hesabın var mı? giriş yap