• kuantum, ihtimaller fiziği olduğundan kuantum fiziği şüpheyle beslenir ve ihtimali az olan olayları ele aldığından çekici gelir. aynı zamanda kuantum fiziği, atom altı dünyaya inerek, oradaki gerçekliğin kendi algı dünyamızdan çok farklı olduğunu keşfeden, böylece evrende bağımsız tek tek nesneler olmadığını bize anlatarak, evrendeki her şeyin birbiriyle bağlı ve birbirine özdeş olduğunu ortaya koyan bilimdir. e tabi işin içine şüpheyi de katarak. işin içine felsefenin girişini direk yazarından okuyun derim ben.

    okuması zevkli ve merak uyandırıcı bir yazı; devamı için http://blog.milliyet.com.tr/…efe/blog/?blogno=35196
  • klasik fizik evrenden madde ve enerji var derken; kuantum fiziği evrende her şey sadece ve sadece enerjiden oluşmaktadır diyor ve enerji madde halindeki sıkıştırılmış enerjinin formunu değiştirebilir.

    evrendeki en büyük enerji de düşünce enerjisidir; kısacası, bizler düşüncelerimizle hayatımızı değiştirip yeniden yapılandırabiliriz! hedeflerimize varmak için önce gerçekçi hedefler belirleyip; bu yolda doğru eylemlere geçmek için de bizdeki en güçlü enerjiyi yani düşünce gücümüzü kullanabiliriz.
  • herhangi bir popülist kuantum fiziği felsefesi kitabı okumadım veya bu konuda yapılan seminere katılmadım. internette gördüğüm kadarıyla kuantum ismi insanlara garip ve çekici geldiği için bazı kişiler, neredeyse tamamı aslında bu konuda gerçekten bilgi sahibi değil, bu işin kaymağını yemeye çalışıyor. kuantum ve teknolojileri alanına biraz hakim biri olarak bu konuda yazabileceğim bir şeylerin olduğunu düşünüyorum.

    öncelikle çok basit bir şekilde birazdan anlatacağım şeyler için gereken asgari fiziği anlatıp bunun atomlar ve dolayısıyla canlılar üzerindeki etkisini kısaca (çoklu evren modeli vb. teorilere girmeden) açıklayacağım.

    kuantum evreni, klasik evren dediğimiz yani içinde bulunduğumuz, yaşadığımız ve newton fiziğiyle kusursuz biçimde açıklanabilen evrenden farklı fizik kurallarını içinde barındırır. fiziğin ve evrenin temeli maddedir. madde ise enerjidir. peki enerji nedir. yıllarca bu soruya cevap arandı. newton fiziği madde, ya parçacık ya da dalga şeklindedir diyordu. fakat kuantum evreninde görüldü ki madde hem dalga hem de parcacık olarak davranabiliyordu. yine newton fiziğine göre evren deterministikti. yani bir parçacığın konumu ve hızı biliniyorsa bu parçacığın geçmişteki ve gelecekteki bütün konumları bilinebilirdi. işte tam da bu noktada kuantum fiziği newton fiziğine kafa atıyordu. kuantum evreninde(atom altı parçacıklarda) belirsizlik vardı. bir parçanın konumunu ve hızını bilmek o parçanın geçmişi ve geleceği hakkında kesin bilgi sahibi olamayacağımızı söylüyordu.

    işin içine belirsizlik girmişti. yine kuantum evreninde çok önemli rol oynayan dolanıklık ilkesi işleri daha da garip hale getirmişti. bu ilkeye göre evrendeki 2 parça dolanıksa(kafa kaıştırmaması için detayını burada açıklamıyorum) bu parçalar sanki bir bütünün iki yarısıymış gibi davranır. bir parçayı alıp uzayın bilinenen en uzak noktasına koysanız bile diğer parça üzerinde meydana gelecek herhangi bir değişim aynı anda diğer parça üzerinde de görülecekti. bu da aslında parçaların bir bütün olduğu anlamna geliyordu ve dolayısıyla evrendeki tüm parçaların bir bütün olduğunu söylüyordu. bu düşünce, tasavvuftaki vahdet-i vücud (batı dilinde panteism) düşüncesiyle neredeyse aynı.

    evren tek parçadan oluşuyor, o parçayı oluşturan alt parçaların farklı konumlarda bulunması bir şeyi değiştirmiyor. bütünü oluşturan parçalar birbirleriyle etkileşim içindeler. dolayısıyla bu parçaların birbirini etkileyebilmesi mümkün. bir deney yapılmış. o deneyde rastgele(random olarak) 1(bir) veya 0(sıfır) üreten bir cihaz var. normal şartlarda 100 tane sayı ürettiğinde bunların yarısı(50 tanesi) 0 diğer yarısı da 1 oluyor. fakat bu cihaz sayı üretirken birileri tamamen yoğunlaşıp cihazın 1 üretmesini düşündüğünde cihazın ürettiği 1 sayısının toplamı 60 oluyor(kuantum olumlama). bu deney defalarca tekrar ediliyor ve yakın sonuçlar veriyor. burdan çıkarılacak sonuç, örneğin siz sevgilinizi çok düşündüğünüz zaman kendisinin bunu hissedebilmesi gayet olağandır. yine bir şeyin gerçekleşmesi için bu şekilde düşünerek o şey üzerinde etki sahibi olabilirsiniz.

    eskiden sık sık duyardık x şirketinin ceo'su netwon fiziğini bırakıp kauntum fiziğine geçerek şirketin karlılığını bilmem kaç kat arttırdı. bunlar kolpa haberler. eskiden prim yapıyordu neyse ki son yıllarda millet okuyup biraz daha bu kuantum olaylarına aşina olunca bu haberler de azaldı. ceo aslında şirketin karlılığı için olumlu düşünme, dua veya temenni etmiş oluyor ama sanki dalga-parçacık denklemlerini üretim hattına uygulamış da başarlılı olmuş izlenimi yaratıyordu. ayrıca kuantum düşünce gücüyle mutluluğu yakalıyoruz tribinde olanların da yine olumlu düşünme (elleri açıp dua etmekten hiçbir farkı yok) dışında yaptıkları farklı bir şey yok. çevrenizde böyle kimseler veya kitaplar varsa ciddiye almamanızı tavsiye ederim. ilk başta da dediğim gibi adamlar ne kuantum mekaniğini biliyorlar ne de kuantumun tam olarak ne demek olduğunu. bir yerden bir şeyler duyuyorlar sonra da onu başkalarına parayla iteliyorlar.
  • (bkz: bullshit)
  • (bkz: james t cushing) (paul m dirac) (bkz: erwin scrödinger) (bkz: max bohm) gibi isimlerin peşinde olduğu felsefedir. tarihteki en başarılı teorik fizikçilerin kariyerlerinde bir dönem illa ki bu mevzu ilgilerini çekmiştir.

    sağda solda gördüğü mistik kişisel gelişimci teyze kitaplarını felsefe zannedenlerin (bkz: yok öyle bişey) demesi kendi çapsızlıklarındandır, dikkate almayınız her gördükleri sakallıyı dedeleri sanarlar.

    bal gibi de vardır böyle bir alan. bilim felsefesinin alt dallarından olan fizik felsefesinde çalışılır. modern fiziğe yoğunlaşmıştır, en aktif araştırma alanlarından biridir.
    ne doğu dinlerini bilim sosuyla pazarlama derdindeki mistik teyzelerin paçası yer bu işe gerçekten bulaşmaya, ne de onlarla dalga geçeyim derken felsefeyi gömen buradaki çok bilmiş cahillerin.

    ps: 140 iq altı net hiçbir halt anlamaz, 140 iq üstüne de kafayı sıyırtabilir, temkinli yaklaşmakta fayda var.
  • şurada hakkında rastladığım en kapsamlı türkçe yazının bulunabileceği baya kafa açan, gerçekliği sorgulatan hede.
  • sahte bilimin en fazla yuvalandığı felsefe türlerinden diyeceğim ama tabi ki bunlar felsefe de değil, sürekli uyduruyorlar durduramıyoruz.
    bilimsel temellere dayanıyormuşcasına başlayıp, tamamen alakasız kavramların çorba edildiği, üzerine paralel evren, olasılık, enerji vb sosları eklenen, geleneksel tanrılara alternatif bir çeşit doğa tanrısı yaratmaya çalışan, okumuş cahil zırvalarıdır.
    bu anlamsız zırvaları alıp daha da şarlatıp, kişisel gelişime evirenlerden bahsetmek bile istemiyorum.
    cahil özgüvenini öyle sadece sokakta, pazarda, saraylarda, hanlarda aramayın. üç üniversite bitirmiş, 40 yaşında doktorayla uğraşan insanlardan bile frekans, dördüncü boyut, hede hödö çarpıtmalarını dinleyebilirsiniz, bu noktaya geldi artık bu zırvalığın boyutu.
    bilimi bilim adamlarından, bilim anlatıcılarından dinleyin, fantastik hikaye anlatıcalardan değil.

    edit: bu başlığa da ekşişeyler sayesinde geldim, bu zırvaları içeren bir girinin ekşişeylerde yayınlanmasını esefle kınıyorum.
  • "kuantum felsefesi ve kedi nane: sıradışı bir deneysel deney"

    sizlere düşündüren ve merak uyandıran bir deney hakkında bir şeyler anlatmak istiyorum. ismiyle bile ilgi çeken "kuantum felsefesi ve kedi nane" adlı bu deneysel deney, bilim dünyasında oldukça ilgi görmüş bir çalışmadır.

    deney, kuantum fiziğiyle ilgili ünlü düşünce deneyi olan "schrödinger'in kedisi"nin bir uyarlamasıdır. ancak bu sefer kediyi gerçek hayatta değil, kuantum dünyasında düşünmeliyiz. deneyin temel amacı, kuantum süperpozisyonu ve gözlemciliğin etkisi konusundaki tartışmaları derinleştirmektir.

    deneyin özeti şöyle: öncelikle, deney için bir kedi ve bir nane hazırlanır. kedinin üzerine kuantum bir cihaz yerleştirilir ve bu cihaz, kediyi bir süperpozisyon durumuna sokar. yani, kedi hem canlı hem de ölü olarak kabul edilir.

    daha sonra, gözlemcilerin farklı grupları, deneyin sonucunu belirlemek için ayrılır. bir grup, kedinin canlı mı ölü mü olduğunu belirlemek için deneyin sonucunu gözlemlemeye çalışırken, diğer grup, sadece kuantum süperpozisyonunu ve gözlemciliğin etkisini tartışmaya odaklanır.

    bu sıradışı deneyin sonucunda ilginç bir durum ortaya çıkar: gözlem yapanlar, kedinin durumunu belirlemeye çalıştıkça, kuantum dünyasındaki süperpozisyonun kırıldığına ve kedinin ya canlı ya da ölü olduğuna dair sonuçlar elde ederler. yani, gözlemcilerin müdahalesiyle kuantum durum dengelenir ve belirli bir duruma "zorlanır".

    bu deney, kuantum felsefesinin temel sorularını ve kuantum dünyasının sırlarını araştıran bir düşünce deneyi olması bakımından oldukça dikkat çekicidir. gözlemciliğin, kuantum dünyasının gerçekliği üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu anlamak için sıradışı bir yaklaşım sunar.

    "kuantum felsefesi ve kedi nane" deneyi, bilim dünyasında tartışmaları ateşleyen ve sınırları zorlayan bir çalışmadır. kuantum fiziğiyle ilgilenen herkesin bu deney hakkında daha fazla bilgi edinmesi ve farklı bakış açılarıyla tartışması önemlidir.

    unutmayın, bu deney bir düşünce deneyidir ve gerçek hayatta gerçekleştirilmiş bir deney değildir. ancak, kuantum felsefesi ve gözlemciliğin sıradışı dünyasına dalmak için oldukça ilginç bir nokta sunmaktadır.
hesabın var mı? giriş yap