• kendini klavye başında özgür sanan, imkanı olsa türkiye’den ilk fırsatta siktir olup gidecek olanların dolduğu başlıktır.

    kübanın, batista diktatörlüğü altında nasıl fuhuş ve kumar merkezi olup amerikan’ın arka bahçesi olduğunu bilmeyenler konuşup ahkâm kesmeye başlamış.

    wifi kullanamadıkları, 3g ile internete bile zor bağlandıkları hatta sabun bile yapamadıkları, açlık ve sefalet içinde yaşadıkları için kaçmışlardır tabii, onlarında adidas ve nike giyme hakları var. sen ülkende çakma bile olsa nike ve adidas'ı her mağazada bulabilirsin elbette, nasıl olsa özgürsün.

    sosyalizm ya da komünizm öyle kötü bir şey ki arkadaşlar, ama kanada'da yaşam standartları o kadar yüksek ki, kapıları açsalar türkiye’nin yarısı iltica eder yani.

    refahlarını dünyadaki ülkelerin kaynaklarını sömürmek suretiyle elde eden ülkeye kaçmayacakta ne yapacak.

    küba ambargo altında kısıtlı kaynaklarla ayakta kalmaya çalışan, bu halde dünya'ya katkı sağlamayı başarabilen bir ülke.

    kimse kendi özgür sanan köleler kadar umutsuzca köleleştirilmemiştir. goethe.
  • maç esnasında gittiler sanırım 6-0 nedir
  • eti karneyle alan ülkeden kaçmak kadar mantıklı birşey yok ki... komunizm diktayı getiriyor halklar hep eziliyor. sonunda izm olan herşeyin sonu boka bağlar zaten o da ayrı bir tartışma konusu.
  • anladığım kadarı ile,

    kanada>küba ise sosyalizm bok.

    küba > etiyopya=dominik=trinidad=bilimum sikko karayip, güney amerika, afrika,asya ülkesi. ama bu sefer de kapitalizm bok.

    50 yıllık ambargo altındaki ermenistandan hallice ülke üzerinden , 2 dünya savaşında da ingiltere ve abd'nin yanında savaşmış, bunun mükafatını almış ülkeyi kıyaslayıp, sosyalizm boktur diyebilmek için, 70 senelik cia algı operasyonuna maruz kalmak lazım.
  • ulan insan o muhteşem ülkenin vatandaşıyken kaçar mı lan vahşi kapitalizme. cık, cık.
  • bu işin en traji-komik versiyonu.

    bir çok insan deniz yoluyla abd'ye kaçmaya çalışırken ölüyor ya da ölüm tehlikesi yaşıyor. insanlar bu ölüm riskini göze almaya değer görüyor. ege'de boğulan suriyeliler durumundan hiç bir farkı yok.

    küba'yı güzelleyen arkadaşlar umarım bunun farkındadır.

    https://www.youtube.com/watch?v=009a12a50vk

    https://www.local10.com/…-in-hazardous-vessel-video
  • emperyalist zincirin zayıf halkası olmaya aday, ağır şekilde sömürülen bir ülkenin cahil vatandaşlarının, kendi fakirliklerinden yükselen zenginliklere sahip ülkelerle hiçbir doğal kaynağı olmamakla birlikte sosyalizm sayesinde muadili ülkelere nazaran vatandaşlarına çok daha fazla refah sağlayan küba’yı kıyasladığı başlıktır.

    dalga geçen sevgili arkadaşlar, size kötü bir haberim var: siz cahilsiniz!

    2019 ekonomik krizi başlığı altında ağlıyorsunuz ya salak salak. işte bu yüzden ağlıyorsunuz. mezbahadasınız, kapıya yüklenelim diyenlere dışarıda ne yiyeceğiz ama diyenlersiniz.
  • “eti karneyle aldığın ülkeden kaçcan hacı xd” diye zırvalayanların barındığı başlık.

    bak bunu yazanın ülkesinde asgari ücretli açlık sınırının altında maaş alırken, etin kilosu (1 kg dana migros’ta, aşağı yuvarladım.) 50 lira. asgari ücretli yüm maaşıyla 40 kilo et alabiliyor.

    bak bu aşağıdaki paragraflar da dünya yiyecek programının sitesinden, yiyecek ihtiyaçlarının %70 ila 80ini ithal eden kübalıların en zayıf grupları gözeten birtakım beslenme politikaları geliştirdiğinden bahsediyor.

    over the last 50 years, comprehensive social protection programmes have largely eradicated poverty and hunger. food-based social safety nets include a monthly food basket for the entire population, school feeding programmes, and mother-and-child health care programmes. although effective, these programmes mostly rely on food imports and strain the national budget. ın 2011, in the context of efforts to make the economy more efficient, the government announced plans to make social protection more sustainable and streamlined, with an emphasis on the most vulnerable groups along “no one left behind” lines.

    with few vegetables consumed and low food diversity, the diet of the average cuban family is poor in micronutrients. since 2011, the government has been making efforts to strengthen its national plan for the prevention and control of anaemia, particularly among children under 5. at the end of 2015, the food security and nutrition monitoring system (sısvan) indicated a persistently high prevalence of anaemia in the five eastern provinces: 31.6 percent among children aged two, and up to 39.6 percent among children aged six months.

    cuba imports 70 to 80 percent of its domestic food requirements, with most imports slated for social protection programmes. the government is prioritizing higher domestic food production – particularly of beans, a critical source of protein. part of this effort has involved converting of state farms into cooperatives.
  • bi de castro demiş ki "tırı tırı vırı vırı devrimci cesareti olmayanlar gitsin"

    sanki sen her gidene izin verdin de insanlar gitmedi zorla kaçıyorlar çünkü ekşın seviyorlar !!!

    küba'dan kaçma şansı olan yüzbinlerce insan on yıllarca amerika'ya ve başka ülkelere kaçtı. acaba neden?

    pardon, sosyalist ülkücülük "çevir kazı yanmasın" oynayacak. onlar dışında herşey kötü ve haksız.

    ay kıyamam ya...
  • ana kok nedenlerinin yani sira, dunyanin cesitli yerlerinde gozlenegelmis "komunist parti" icindeki yozlasmalarla, kokusmayla da ilgildir elbette.
    (bu yozlasmayi gormek istemeyene, aytmatov'un yapitlari, yahut bizzat gorusturebilecegim cinli, cin'de yasayan, turkmen, turkmenistan'da yasayan arkadaslarin soyleyecekleri yararli olabilir)

    ana kok nedenleri gormek icin ise daha yakina odaklanmak gerek.
    kubalilar, a.b.d.'ye iltica etmis. cunki, toplumculuk kakadir, sermayecilik cicidir.
    bunun icindir ki, a.b.d. "komunist" meksika sinirina duvar orup, "komunist parti zulmunden kacan" seller gibi kacak gocmenleri onlemeye calisiyor.
    bunun icindir ki, dunyanin dort bir yaninda, canindan olmayi goze alip -cogu batili ulkelere- kacmaya calisan kacak gocmenler var. bunlarin cogu da, afganistan gibi "komunist" ordularin talan ettigi, irak gibi "komunist" ordularin yikip dagittigi, suriye gibi "komunist" devletlerin bizzat "komunist" militanlari silahlandirip egiterek kanli parcalara ayirdigi yerlerden geliyor.

    bir de soyle diyenler olmus.
    kuba'nin mevcut durumunun a.b.d. ambargasu ile ilgisi yokmusmus. cunki, kuba'ya yalnizca a.b.d. ambargo uyguluyormus. bu, abluka degilmismis. kubali comarlar 'dij gusler'i bos yere suclamasinmis. dunyanin a.b.d. disindaki tum ulkeleriyle istedikleri gibi ticaret yapmakta serbestmisler halbuki bu comarlar.

    kuba, devrim oncesi a.b.d.'nin batakhanesi olarak sefaletin icindeydi. herhangi dise dokunur bir yer alti, yer ustu kaynagi yok. kahve, tutun urunleri, seker kamisi filan var. haritadaki yerine bakarsaniz, nicin a.b.d.'nin arka bahcesi deniyor, hangi korfezin icinde etrafi cevrili, gorebilirsiniz.
    hal bu iken, yeralti kaynaklari acisindan dunyanin en zengin yerlerinden biri olan katar, 2014'deki suudi (ve kuyrukculari) ambargosuna (suudiler de "biz ambargo yapiyoz canim, ne ablukasi ekikii" dediydi), tum limanlari diger ulkelerle ticarete acik olmasina karsin, direnememis, ve katar ozur dileyip geri adim atmis, baba emir sahne onunden iyice cekilmis idi.

    ote yandan, "abluka degil ambargo!" diyenlerin atladigi onemli iki nokta daha var.
    birincisi, a.b.d.'nin lobi gucu, bel alti kavga etme aliskanligi vs. bunun neticesinde, kuba limanina mal goturen gemiler 180 gun a.b.d.'ye giremiyordu, kara listeye aliniyordu. (cunki, ozgur ticaret, liberallik, laissez faire laissez passer, helelooo loyloyloy hulaaooggg).

    ikincisi, yine ayni lobicilik, bel alti hareketler vs. ile, kuba ile ticaret yapan herhangi bir ulkeye ait sirkete, a.b.d.'de dava acilabiliyor olmasiydi. bu cercevede, "kuba ile ozgurce ticaret edebilen" italya, meksika, kanada, ingiltere kokenli firmalarin kimilerine a.b.d.'de dava acildi, sirket yoneticileri, aileleri, a.b.d.'ye girmekten men edildi, baska baskilara ugradilar. hulasa, sirketler kuba ile ticaret yaparlarsa, a.b.d. pazarini gozden cikarmak, gerekirse a.b.d. ile yasal kavgaya girmek, takibata ugramak, dusman bilinmek gibi durumlari goze almak durumundaydilar. (cunki, ozgur ticaret, liberallik, laissez faire laissez passer, helelooo loyloyloy hulaaooggg).
hesabın var mı? giriş yap