• nedense herkese, hayatinda en az bir kere benzer bir iliski yasadigini dusunduren albumdur. gercekten guzeldir. sozleri ezbere bilinesi sarkilarla doludur.
  • ayni albumde

    kucuk bir oyku bu
    herkesin basindan gecen
    hay allah ne oldu dedirten
    gul gibi gecinip giderken

    diye devam eden bir sarki da vardir.
  • alem fmde eskiden öğlenleri program yapan, yanılmıyorsam seyma adındaki sıcak sesli hatunun programındaki bir bölümün adı. bu bölümde sıcak öyküler anlatırdı. bazıları çok şirin bazıları da çok absürt olurdu...
  • bu album olmasa ergenligine yeni adim atmis bir cok gencin bambaska dunyalari bambaska begenileri bambaska muzik zevkleri olurdu simdi. sen gurur duyulasi bir kadinsin zuhal olcay. sen ve senin gibiler. birlikte calistiklarin. bu album. nasil bir cesaret nasil bir niyet. nasil bir guzellik. tesekkurler.
  • annemin, "bak kızım dinle de ders al" diye bana dinlettiği albüm.

    (bkz: vedat sakman)
  • her sarkisi hem sozleri hem besteleri ile ayri guzel, siyah beyaz dinletiye defalarca gitme istegine sebep, cd koleksiyonunda, arabada, basucunda bulundurulasi, defalarca dinlenesi album.
  • kaderin hoş cilvesi midir bilinmez, bu albümle büyüyen bir takım entel (o zamanlar cd yok tabi) kasedin a yüzüyle coşup taşmış, b yüzüneyse takılıp kalmıştır. şöyle ki, albüm bir aşk hikayesini anlatır.
    ilk şarkıda (sizi gözlerdim hep) -ki melodisi albümün kapanış melodisiyle hemen hemen aynıdır, yalnız ve utangaç kadınımız adamı gözlemekte ve uzaktan uzağa ona hayran, etrafındakileri kıskanmaktadır. birbirine yakın hayatları vardır ama kadının biraz daha kapalı olduğunu sezeriz, zira adam kitap okumakta, mozart, vivaldi dinlemekte, şık insanlara partiler vermektedir.
    ikinci şarkının (memnun oldum) hikayesi 6 ay sonrasını anlatır. kadınımız muhtemelen zorla götürüldüğü bir doğum günü partisinde adamla karşılaşır. bir badak olan kadınımız elbette bir atılım yapamaz ama adam ataktır ve kadına içki ve sigara ikram eder*.
    3 gün sonra adam kadıncağızı yemeğe çıkaracaktır. sevgili naif aşığımız mutluluktan uçarcasına hazırlanır ve fakat ne olur, adam gelmez. (ve seni bekliyorum) aslında bence hikaye burda bitmeli, adamın öküzlüğü kadının elinde patlamalıdır ama öyle olmaz tabi.
    bir sonraki ay kadın adama sen farklısın diye methiyeler düzmeye başlamıştır bile, çünkü ziyadesiyle mutludur, orgazmdan orgazma koşmaktadır (uçmak) korunma güdüsüyle doludur (beni korumalısın)*
    böyle böyle bir yıl geçer ve a yüzü de biter. işte bundan sonrasında ilişkinin çözüldüğünü görürüz. özledim'de ilişkinin ne kadar da parlak, mesud edici olduğunu* ama artık o inceliklerin kalmadığını dinleriz.
    kadıncağızın kafası karışır, adam belli ki sıkılmış, ona buna kur yapmaya başlamıştır (kafam karışıyor). adam artık kapıları kapatmıştır, klasik telefon kapamalar, kapı açmamalar, çığlıklar başlar (neden).
    e daha fazla uzamadan ilişki biter tabi (kara güvercin). bu şarkının klibi de vardı yanlış hatırlamıyorsam. akabinde herkesin bildiği yalnızlığım şarkısı gelir ve kadınımız küçük bir öykü bu diyerek bitirir hikayeyi. bir yenisine hazır.
  • malum bu kaset (hadi albüm diyelim) çıktığında cd, mp3 ilan hak getire, repeat neyim de yok ama iki dinlemeden sonra anlıyordu insan, bir döngü vardı şarkılarda.. tekrar olmaktan kaçınarak söylersek, bir kadının yaşadıklarını adım adım izleriz; bir ilişkinin doğuşu, büyüyüp serpilmesi, sonbaharı, şusu busu ve sonunda yalnızlığım ile tanıdık bir yere geri dönüşü.. kaseti kapatan özet şarkımız küçük bir öykü bu ama sizi gözlerdim hep ile aynı huzur haliyle söylenmiş, hayat ritmine, rayına, kaldığı yere oturmuş gibi..

    albümü sürekli tekrara alıp dinlediğinizde bu döngüye kapılıp gitmek ziyadesi ile mümkün, kafanızı kaldırma ihtiyacı hissetmiyorsunuz bile..

    dinlerken aklıma candan erçetin hanımefendi'den "korkarım" şarkısı geliyor, o tek bir şarkıda anlatmaya çalıştı yaşananları; ancak zuhal olcay'ınki kadar detaylı değil..

    (ya da bana sadece öyle gelmişti bütün bunlar, kendi halimde saçmalıyorumdur)
  • efendim bazı albümler, eski dille kasetler vardır ki onların yeri sandığın içidir, mümkün olduğunca en altta bir yerlerdir, üzerlerinde kat kat çarşaflar, yastık kılıfları olmalıdır.. ahan da bu albüm onlardan biridir, hele ki bu şarkı onların içinde önde gidenidir..

    madem albümü anlatmışız azcık, biraz da bu gıcık şarkıya bakalım (ama lütfen önce diğer şarkıları sırayı bozmadan dinleyelim, yoksa havada kalır kendisi).. dinledik mi? tamam o zaman..

    nedir? malum küçük öykümüz sona ermiştir, önceki şarkılarda evre evre anlatılan ilişkimiz yalnızlığım ile mezara alınmıştır, toprak serpilmiştir.. özne kişinin bir akşam evde tek başına oturup muhasebe yapması zamanı gelmiştir, loş ışıkların altında kağıtsız kalemsiz muhasebe başlamıştır, başka zaman akla gelmeyecek bütün detaylar sapır sapır dökülmektedir :

    evet bu küçük, küçücük bir öyküdür "hani herkesin başından geçen", bilirsiniz ya "ayrılmadan önce birbirini çok çok seven bir kadın ve bir erkek" arasındadır.. masal bu ya, bu ikisi "hiç ayrılmayacak gibi"dir, "hep düşleyen, sadece düşleyen"lerdir.. işte "o kesit", "minik bir parantez", şu hayata atılmış, "tırnak içinde hepimizin" başından geçen öykülerden birisi işte.. dönüp bakılınca "hay allah, ne oldu" bu böyle olmamalıydı, "gül gibi geçinip giderken", daha sabah aynı yatakta sarılıp uyurken, sanki "her şey yolundaymış gibi "sırtüstü uzanıp sabah keyfini düşünen" insanlarken, nereye gelmiştir bunlar? ne olmuştur da döngü tamamlanmıştır..

    allah allah diyerek kaset başa sarılırdı, şimdi ise bir düğmeye basıyoruz cd yeniden okuyor öyküyü bize.. bu arada sormadan edemiyorum; "pardon mehmet teoman bey, siz gıcık mısınız?"..
  • vedat sakman ustanın geri planda kalıp, mehmet teoman'ın sözleri üzerine eşsiz bestelerle zuhal olcay'a bir çift kanat taktığı muhteşem albüm.
    size tavsiyem, bu albümün şarkılarını bir kez de vedat sakman'dan dinleyin...
hesabın var mı? giriş yap