• hayirli olay. neden ayakta tutmak icin bu caba? olmuyor belli ki, bu yuzyilda yurumuyor. artik insanlar ayni urune farkli ucret odemek istemiyor, kimse parasini verdigi urun icin rica minnet olup da sumuk gibi bakislarinizla karsilasmak istemiyor normal olarak. kapatin, gidin.
  • kapatıp gittikten sonra ne yapacaklarına yönelik bir çözüm sunsanız biz de nobel ödülüne sizi aday göstersek beyefendi.
  • işini iyi yapmayan tüm esnaflar bitsin dediğimdir. bunun küçüğü büyüğü yok. alışmışlar milleti kazıklamaya bu hep böyle sürsün istiyorlar.

    örneğin bim geldi kazıkçı küçük esnaf bitti oh oldu,lcw geldi köşedeki kazıkçı manifaturacı amca bitti oh oldu vs.

    işini iyi yap ayakta kal. bu kadar basit kimse seni ömür boyu finanse etmek zorunda değil.
  • küçük esnaf köşede ki manifaturacı değil ki sadece,
    küçük esnaf binanın altında ki bakkal da değil sadece,
    kendine özgü yemekleri olan yerler de küçük esnaf,
    kendine göre tarzı olan dekorasyonu ona göre yapıp salaş bir ortam sizlere
    sunan çayınızı,biranızı içebildiğiniz yerlerde küçük esnaf,
    küçük esnaf kazık atıyor diye bir algı var,
    kazık atsa bile küçük atıyor,
    düşüncesi küçük,
    sanırsın kurumsal firmalar atmıyor kazığın babasını onlar atıyor,
    digitürk rezaletlerini yazan sizler değil misiniz?
    turkcell rezaletlerini yazan sizler değil misiniz?
    bankaların rezaletlerini yazan sizler değil misiniz?
    sizler değil misiniz bir yer biliyorum küçük bir lokanta yemekleri şahane diyen,
    az kişinin bildiği ve sizinde diğer arkadaşlarınıza burayı gösterirken
    aya ayak basan ilk insan gibi gururla orayı gösteren,
    küçük esnaf sadece bir yerler işletmez küçük esnaf hizmet de sunar,
    madem küçük esnaftan şikayet ediyorsunuz,
    evinizi mimarlık ofislerine verin onlar boyasın,boyacı çağırmayın
    bakalım kazık nasıl atılır görün.
    küçük esnaf aynı zaman da birşeylerde üretir,
    madem küçük esnaftan şikayetçisiniz,
    araçlarınızı her zaman servislere götürün kazık nasıl olur görün,
    küçük esnafın bitmesi demek,
    fakir daha fakir zenginin daha zengin olması demek.
  • ben 30 tl'ye pijama satıyorum, aynısını siz akmerkez'de 150 tl'ye alıyosunuz aynı marka ile bu arada...

    şimdi küçük esnaf sayılmam ama burda atıp tutanların hepsi avm gülü sanıyorum. mesela penti'ye gidiyosunuz 60 tl'ye sütyen alıyosunuz ama ben aynısını 25 tl'ye satınca ölsün gebersin ben oluyorum. yahu avm denen yerler her şeyin pahalı fiyata romantik şekilde sizlere yerleştirildiği yerler. anlayamadınız değil mi hala bunu? ama sorsan biz kazıkçıyız değil mi... ayrıca türkiye gerçeklerine çok uzaksınız sanıyorum! herkes victoria secret don alıyor erkekler vakko giyiyor sanıyosunuz sanırım.

    istanbul'un yarısı eminönü civarında alışveriş yapıyor hala hatırlatayım, herkes herkesi kendi gibi yaşıyor sanıyor ben ona yanıyorum. ki bahsedilen yer sözlük! yahu yarımız 2000 tl maaşa ay sonunu getiremiyoruz ama alışverişi büyük kurumsal markalardan yapıyoruz anlaşılan.

    kurumsal markaların pahalı olmadığını iddia edene hareket çekerim bu arada, adamın kurumsallık giderini tek tek siz ödüyosunuz, ama 90 tl'ye jean alınca bunu ucuz sanıyosunuz değil mi? aynısı eminönü civarı 40-50 tl haberiniz olsun. arada bir kaç istisna var lcw gibi. ama onun gibi kaç tane marka var allah aşkına birisi saysın.

    bahsettiğim tekstil sektörü için geçerliydi bu arada, market bakkal tarzı konularda haklı olma ihtimaliniz kesinlikle var. ama zaten yaşayan bakkal da pek kalmadı hepsini yiyip bitirdiler.
  • küçük esnafın tamamen bitmesi demek, geçimini kendi parasından kazanan ailelerin bitmesi demektir. bu da ekonomiyi ele geçiren dev şirketlerde üç kuruşa işe girmek için birbiriyle savaşan insanlardan meydana gelen bir toplum olacağımız anlamına gelir.

    bu, muhtemelen kaçınılmaz olan bir dönüşümdür. küçük esnafın dev şirketlerle rekabet etmesine olanak yok. ama bu dönüşüm sonrası varacağımız noktanın iyi bir yer olacağını sanmıyorum.
  • herkese kosgeb faiz desteği kredisi dağıtarak çözmeye çalışıyorlar.

    ama bu devletin sgk ve vergi borçlarını tahsil etmek için bulduğu yeni yoldur. başvuru için esnaf kişisinden vergi ve sgk'dan borcu yoktur yazısı istenir, borcu varsa önce borç tahsil edilir kalan kısım ödenir esnafa ve sevgili esnafımız borcuna borç eklenmiş ve vergi-sgk borcu ödenmiş olarak "bitmeye" devam eder.

    tüm esnaflar arasında devlete borcu olmayanların oranı %10'u geçmez bence ama bazılarına yakın olursan vergi borcunu bile silerler orası başka.
  • küçük esnaf tanımına göre değişkenlik gösterebilecek olan iddia. bakkallar ve tekelciler çok rahat. restoran tipi yerlerden bahsedeceksek kazandıkları parayı duysanız küçük diliniz dingilder. hakeza nargileci ve içkili mekanlar için de bu böyle. süpermarketler sadece kasapları falan üzmüştür belki, ama onda da tüketicinin gidip her gün taze ve daha çok çeşit etin bulunduğu süpermarketi tercih etmesinden normal bir şey yok.

    bir de şu var, topluma faydası olsa, insanlar gidip oradan alışveriş eder zaten. topluma bir faydası yoksa niye korumak için böyle manyaklar gibi çabalayıp romantik romantik triplere giriliyor onu anlamıyorum. sanki süpermarketler küçük esnafı zincire vurdu, çocuklarının da kolunu bacağını kırdı dilendiriyor.

    ha ayrıca, süpermarketler ve zincir restoranlar, birçok yere kalite ve fiyat standardı getirmiştir. dümbelek küçük esnaf "tuttuğumu sikeyim, ne kadar geçirsem kardır" diye bakar anca. inanmıyosanız gidin taksimdeki mekanları bi irdeleyin. bana gelip "buranın insanı zengin, etrafta da başka rakip olacak bi yer yok zaten, gazlayın a.k fiyatları iyice" diyen bi migros ya da burger king falan gösterin, ondan sonra acımaya başlıyım ben de küçük esnafa. kredi kartı ile 4 paket sigara alırken paket başına 3 tl ekleyip toplamda 12 lira komisyon sokmaya çalışan tekelci var lan kadıköyde, akmar'ın üst çıkısının az ilerisindeki göt. bunu bana büyük ve kurumsal bir yer yapmaya çalışsın, şikayet ettin mi götünden kan aldırırsın bunu yapanın.

    ha bi de sanki bakkallar bu işin eğitimini almış, hayatını buna adamış insanlar gibi acındırdıklarında daha da delleniyorum. herif sanki 20 sene okul okuyup bugüne hazırlanmış da birileri haksız rekabet ile onun elinden bunca yıllık emeği alıyormuş gibi ağlıyolar falan.

    haaa bir de şu var, büyük işletmeler çok daha fazla kişiye iş imkanı sağlar ve düzgün iş imkanı sağlar. küçük esnaf puşt gibi sigortasız çocuk çalıştırır, ama bunun adını "çırak" koyunca çok sempatik olur dimi? mantığınıza dimağınıza sıçam.
  • yine bir "yapamıyoruz, o zaman komple kapatalım" cümlesi, kobilerin türk ve dünya ekonomisinin ne kadar önemli bir bölümünü teşkil ettiğini bilmeyenlerce yapılan mantıksız bir temenni.

    ekonomide granülasyon iyidir, yaratıcı yıkım ve dolayısıyla inovasyon denilen olgu girişimciliğin bir uzantısıdır. girişimcilik ise genel itibariyle küçük ölçekli, bağımsız organizasyonlarda yeşerir. bunun yanısıra o tek fiyat olsun dediğiniz ürünün fiyatını 2-3 kocaman şirket belirlemeye kalktığında, o olacakları görmek için milton friedman olmaya gerek yok.

    bir başka bakış açısı ise şu: aile şirketlerinin 99% u hayatlarına kobi olarak başlar ve bunların oranı dünya ekonomisinde 60-70% e tekabül eder. bu şirketlerin sosyal bağlamda topluma ve çevreye daha çok değer verdiğini gösteren araştırmalar göz önüne alındığında, bunların önünü kesmeye çalışmak düpedüz toplumun kendi ayağına sıkmasıdır.
  • hayatının hiçbir döneminde kazıklanmayacak halk arzusu.

    sermayesi 6-7 lira olan ürünleri 89.90 liraya alamayan halk, indirimle 49.90 liraya alıp çılgınlar gibi sevinmek, bir sezon kullanıp sonsuza kadar yok etmek istiyor. aynı zamanda kurumsal firmaları, 'ama onlar marka, çok giderleri var' diye savunarak mutlu olmak istiyor. böylelikle halk hiç kazıklanmamış oluyor. halk çok çilekeş. halk çok yorgun. halk çok naçar.
hesabın var mı? giriş yap