• allah tarafindan hz muhammed'e soylemesi icin aktarildigi soylenen hadis ce$idi.. bu sebepten direk allah'in sozleri olarak kabul edilir.. anladigim kadariyla bu kavrami kabul eden ve etmeyen farkli inani$lar mevcut..

    (bkz: service pack)
  • "ofkelendigi zaman kim beni anarsa, ben de o nu gazaplandigim zaman anarim. mahvettiklerim icinde o nu mahvetmem"
  • "kulum bir gunah islemeyi kast edip de onu yapmazsa, onu, o nun icin bir sevab olarak kaydedin. sayet islerse, onu sadece bir gunah olarak yazin. kulum bir sevab kast edip de onu yapmazsa, onu, bir sevab olarak kaydedin. sayet yaparsa, onu on katindan yediyuz katina kadar yazin."
  • ey insanoglu!

    "dünyadan gitmesi yaklastigi halde hala dünya malina baglanan kimseye sasarim.yine ahiretin ebediligine ve sonsuz nimetlerine yaklastigi halde onlara kavusmak icin calismayan kimsenin haline sasarim".

    ey insanlar!

    eger beni ve benim muhabbetimi severseniz kalbinizden dünya sevgisini cikarin.

    zira ben dünya sevgisi ile muhabbetimi bir kalbde toplamam.

    cünkü zit seylerin bir yerde durmalari imkansizdir.

    su ile ates nasil bir arada bulunamaz ise dünya sevgisi ile benim muhabbetim de öylece bir arada durmaz".

    ey insan!

    "sen dünyayi seviyorken nasil oluyor da benim muhabbetimi istiyorsun?

    benim sevgi ve muhabbetimi dünyadan vazgecmekte ara.

    bana ibadet icin kalbini (dünya sevgisinden) bosalt. (dünya icin) cok calismaktan ve bedenen rahat etmekten uzaklas".

    ey insan!

    dünya fani ve nimetleri de gecicidir.

    ömrü cok kisadir.

    hal böyle iken siz hala nasil oluyor da dünyaya kiymet veriyor ve ona baglaniyorsunuz?

    benim katimda taat eden kullar icin hazirlanan cennetler vardir ki,
    onlar sekiz tanedir.benim rizami ve kendisine ikram etmemi arzulayan kimse kanaatkar olsun ve bunun icin de dünyayi terketsin".

    ey insan!

    dünya sevgisini kalbinden at ki kalbin benim sevgi ve muhabbetimle dolsun".

    " ey kulum, benim sana ihtiyacım olmadığı halde ben seninleyim, senin bana ihtiyacın olduğu halde sen nerdesin..."
  • "bana dua etmeden once iyiligi emredip, kotulukten sakindirin ki, yoksa duanizi kabûl etmem, benden dilersiniz de dileginizi vermem, benden yardim istersiniz de size yardim etmem"
  • "bir musluman kucuk bir dikenin veya ondan daha buyugunun acisina mâruz kalirsa*, allah (c.c) o muslumanin yaptigi kotulukleri orter"
  • yanlış iddia 1

    peygamberin her söylediği vahiydir. 53. sure’nin 3. ve 4. ayetleri der ki, peygamber arzusuna göre konuşmaz; söyledikleri vahiy edilenden başkası değildir. bu yüzden peygamberin hayatı boyunca söylediği her söz ve yaptığı her şey allah’tan gelen vahiydir.

    düzeltme 1

    kuran, peygamberin gün içindeki olağan konuşmaları ile “vahiy” olarak ona indirilenler arasında net bir ayrım yapmıştır. kuran’a göre, peygamberin günlük hayatta söyledikleri değil, sadece “kuran” allah’tan gelen vahiydir. aşağıdaki kuran ayetleri bunu kanıtlıyor:

    a) tevbe suresi’nde peygamber, allah yolunda canlarıyla ve mallarıyla mücadele konusunda gönülsüz davranan münafıklar (ikiyüzlüler) hakkında uyarılmaktadır:

    “allah seni affetsin; neden onlara izin verdin de beklemedin ki, doğru söyleyenler sana açık-seçik belli olsun da yalancıları bilesin.” (9:43)

    yukarıdaki ayette peygamber, yalancılar ile doğru sözlü olanlar birbirinden ayırt edilene kadar beklemeyip, savaşta inananlarla olmak istemeyenlere izin verdiği için eleştirilmektedir. eğer peygamberin her söylediği ve yaptığı allah’ın vahyi olsaydı peygamberin ikiyüzlülere savaşmamaları için izin vermesi kuran’da eleştirilir miydi? bu ayet göstermektedir ki peygamberin söylediği her söz ve yaptığı her eylem vahye dayanmaz.

    b) araf suresinde peygamber yeni bir vahiy ile gelmediği zaman, inanmayanların ona şu şekilde eleştiride bulunduğunu görüyoruz:

    “onlara bir ayet getirmediğinde, ‘onu da şuradan buradan derleseydin ya!’ diye konuşurlar.” (7:203)

    bu ayet açıkça gösteriyor ki peygamberin sıradan konuşmaları ilahi değildir. eğer peygamberin her söylediği allah’tan bir vahiy olsaydı, allah “onlara bir ayet getirmediğinde…” demezdi. peygamberin ağzından çıkan her söz allah’tan bir vahiy olsaydı, inanmayanlar, peygamberin günlük hayatta ağzından çıkanlar ile allah’tan gelen vahyi birbirinden ayırt edemezlerdi ve yeni bir ayet getirmediği için peygamberi eleştiremezlerdi. yukarıdaki ayet gösteriyor ki peygamber insanlara vahiy olarak sadece kuran ayetlerini getirmektedir. ayetin devamı bu gerçeği daha da açık kılıyor.

    “de ki: ‘ben sadece rabbimden bana vahiy edilene uyuyorum. bu, rabbinizden gelen gönül gözleridir, doğruya kılavuzdur, iman eden bir toplum için rahmettir. kuran okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, size rahmet edilsin.’” (7:203-204)

    c) tahrim suresi’nde peygamber allah’ın helal kıldığı bir şeyi kendisine haram kılıyor:

    “ey peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek, allah’ın sana helal kıldıklarını niçin haram kılıyorsun? allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (66:1)

    yukarıdaki ayet de peygamberin her söylediğinin ve her yaptığının vahiy olmadığını göstermektedir. peygamber kendi aldığı kararlarla da hareket etmiştir. aksi takdirde peygamber, allah’ın izin verdiğini kendisine yasaklayamazdı ve allah da peygamberini helal kılınan bir şeyi kendisine yasakladığı için uyarmazdı.

    d) bakara suresi’nde, peygambere gelen vahye dikkat çekilirken, inanmayanlara kuran’daki surelere benzer bir sure getirmeleri konusunda meydan okunmaktadır:

    “eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sure getirin, eğer iddianızda doğru iseniz allah dışındaki şahitlerinizi (yardımcılarınızı) de çağırın.” (2:23)

    yukarıdaki ayette yer alan meydan okumada, inanmayanlardan, peygambere indirilene benzer bir sure getirmeleri isteniyor. biliyoruz ki sure, kuran’daki parçaların adıdır.mezhepler tarafından allah’ın vahyi olarak nitelendirilen hadis kitapları ve diğer geleneksel kaynaklar surelerden oluşmaz. o halde allah’ın, peygambere indirilenden kastı sadece kuran’dır.

    e) maide suresi’nde inananlara canlarını sıkacak konularda soru sormamaları önerilmektedir. zira sorulara verilecek cevaplar, beraberlerinde yeni dinî yükümlülükler getirebilir. ancak bu soruları kuran indirilirken sorarlarsa, kuran onların sorularına cevap verecektir:

    “ey iman sahipleri! size açıklandığında canınızı sıkacak şeylerle ilgili soru sormayın. kuran indirilmekteyken onları sorarsanız size açıklanır. allah onları affetmiştir. allah çok bağışlayıcıdır, çok yumuşak davranandır.” (5:101)

    eğer peygamberin her söylediği vahiy olsaydı, inananlar dinle ilgili sorularının cevaplarını kuran’da aramak zorunda kalmazlardı. yalnızca kuran indirilirken değil her ne zaman peygambere bir soru sorsalar ilahi bir karşılık alabilirlerdi. inananlardan, sorularının cevaplarını kuran’da aramalarının istenmesi gösteriyor ki peygamberin her söylediği bir vahye dayanmaz.

    f) tevbe suresi’nde ikiyüzlüler kuran’da indirilen her mesajdan korkan kişiler olarak gösterilir:

    “ikiyüzlüler, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin tepelerine inmesinden çekinir dururlar. de ki: ‘siz alay edin! allah, o çekinip durduklarınızı ortaya çıkaracaktır.’” (9:64)

    peygamberin kuran dışında kalan sıradan konuşmaları ikiyüzlülerin sakladıklarını ortaya çıkarmaz ve onları korkutmazken, kuran’daki mesaj, ilahi mesaj olduğu için içlerindekini yüzlerine vurabilmekte ve onları korkutmaktadır.
    başka bir ayette ise inananların kuran’ın mesajını almak için sabırsızlandıkları anlatılmaktadır:

    “iman edenler derler ki: ‘bir sure indirilseydi olmaz mıydı?’ fakat hükmü kesinleşmiş bir sure indirilip de içinde savaş da anılınca, kalplerinde hastalık olanların,ölüm baygınlığına tutulmuş bir bakışla sana baktıklarını görürsün. onlara uygun olan da odur.” (47:20)

    eğer peygamberin hayatı boyunca her söylediği “vahiy” idiyse, inananlar neden peygamberin kuran dışındaki sözleriyle tatmin olmadılar? inananların, kuran’daki surelerin vahiy edilmesini sabırsızlıkla beklemeleri, sadece kuran’ın allah’ın vahyi olduğunu göstermiyor mu?

    g) hud suresi’nde allah’ın tek vahyinin kuran olduğu belirtiliyor:

    “belki de sen; onlar, ‘o’na bir hazine indirilseydi, yahut beraberinde bir melek gelseydi ya!’ diyorlar diye göğsün sıkışıp daralarak, sana vahiy edilmekte olanın bir kısmını terk etmeye kalkarsın. gerçek olan şu ki, sen sadece bir uyarıcısın. allah ise her şey üzerinde bir vekîl'dir. yoksa, ‘onu kendisi uydurdu’ mu diyorlar! de ki: ‘öyleyse hadi, onun benzeri, uydurma on sure de siz getirin; eğer doğru sözlüler iseniz, allah’tan başka çağırabildiklerinizi de çağırın.’” (11:12-13)

    yukarıdaki ayette geçen “sana vahiy edilmekte olan” ifadesi peygambere indirilen vahyin tamamına karşılık gelmektedir. burada geçen vahiy kuran’dır. zira peygamberin getirdiği mesajı yalanlayanlara meydan okuyan allah, onlardan kuran’daki sureleri taklit etmelerini istemektedir. allah, inanmayanlara meydan okurken onlardan, başka bir kitap ya da sözü taklit etmelerini istememektedir. eğer peygamberin kuran dışındaki sözleri de vahiy olsaydı, o zaman meydan okumada inanmayanlardan sadece kuran surelerini taklit etmeleri istenmeyecekti.

    yukarıdaki ayetler açıkça göstermektedir ki allah tarafından indirilen, vahiy edilen tek kaynak kuran’dır.
    şimdi necm suresi’nin ilk dört ayetine bakalım:

    “battığı zaman yıldıza and olsun. ki arkadaşınız ne saptı ne de azdı. o arzusuna göre de konuşmuyor. indirilmiş bir vahiyden başkası değildir o.” (53:1-4)

    yukarıdaki ayetlerde geçen “vahiy” nedir? peygamberin her sarf ettiği sözcük vahiy midir? şu ana kadar üzerinde durduğumuz ayetler peygamberin ağzından çıkan her sözün vahiy olmadığını bize gösterdi. peki o zaman vahiy nedir? vahyin ne olduğunu anlamak için şura suresi’ne bakalım:

    “işte böyle! biz sana arapça bir kuran vahiy ettik ki, ülke ve medeniyetlerin anasını ve çevresindekileri uyarasın. ve toplanma günü konusunda da uyarıda bulunasın. hiç kuşku yok o günde. bir bölük cennettedir, bir bölük ateşte.” (42:7)

    allah bu ayette, peygambere vahiy edilenin arapça bir kuran olduğunu söylüyor. peygamberin kuran’da yer alan bir ifadesi de bunu destekliyor:

    “bu kuran bana vahiy olundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım.” (6:19)

    h) allah, peygamberden kuran’da değinilmeyen işler hakkında diğer inananlara danışmasını istemektedir. eğer peygamberin her söylediği ve yaptığı vahye dayansaydı allah peygamberinden inananlara danışmasını ister miydi?

    “yapılacak işler hakkında onlara danış. kararını verdiğin zaman da artık allah’a dayanıp güven. çünkü allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.” (3:159)

    tüm bu kanıtlar açıkça göstermektedir ki peygamberin günlük hayattaki konuşmaları vahiy değildir. allah tarafından peygamberimize indirilen tek mesaj kuran’dır.

    (bkz: #52568394)
  • gayri metluv hadis ya da vahy-i gayri metluv olarak da ele alınan; mahiyeti, biçimi oldukça tartışmalı olan kavram. kuran'daki pek çok ayetten de buna destek bulunabiliyor, mesela:
    "peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip allah da bunu peygamber'e açıklayınca, peygamber bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. peygamber bunu ona haber verince eşi: bunu sana kim bildirdi? dedi. peygamber: bilen, her şeyden haberdar olan allah bana haber verdi, dedi." --tahrim 3
    varlığının kabul edilmesi hem felsefik hem de kuran'ın yapısına yönelik pek çok cevaplanması gereken soruyu da beraberinde getirir aslında, o yüzden pek sevilmiyor anladığım kadarıyla.
  • geleneksel islami teolojide kırk adet olduğu söylenmektedir ancak bu kırk kudsi hadisiin hangileri olduğu konusu bile tartışmalıdır. gerçekten peygamber tarafından söylenip söylenmedikleri konusunda yoğun şüpheler olan hadislerdir bunlar. örneğin "ey muhammed sen olmasan cenneti yaratmazdım", "sen olmasan alemi yaratmazdım" gibi farklı şekillerde rivayet edilen ve kudsi hadis olduğu söylenen sözün peygamber tarafından söylenmediği hususunda ciddi kanıtlar vardır. ama mevlana bile bazı öğretilerinde bu sözü reel veri olarak almakta ve buna dayanmaktadır.
  • allah ve peygamberleri arasındaki tek vahiy, kitap olarak kaydedilmesi istenenler değildir, nitekim peygamber olduğu halde kendisine kitap verilmeyen binlerce nebi vardır. kudsi hadis, peygamber efendimiz'e vahiy olarak inmiş, ama kur'an'a yazılması istenmemiş ilahi beyanlardır" hadisler gibi, sıhhat derecesi farklı olan kudsi hadisler vardır. sahih olanları, mana olarak direkt allah'ın beyanı olarak kabul edilmelidir. kudsi hadislerle, kur'an'ın uslubu birbirinden çok farklıdır.

    yüce allah (c.c) şöyle buyurmaktadır: "ey âdemoğlu

    tövbede kusurlu davranıp emelini uzun tutanlardan olma! amel etmeden âhiret saadetini bekleyen, âbidlerin sözlerini söyleyip münafıkların amellerini yapanlardan da olma

    bu kimse, nimet verildiğinde doymaz, verilmediğinde sabretmez, başkasına hayrı emreder ama kendisi yapmaz, insanları kötülükten sakındırır ancak kendisi sakınmaz. o, salihleri sever ama onlar gibi olmaz, münafıklardan nefret eder fakat onlar gibi olur. yapmadığı şeyi söyler, emredilmediği şeyi yapar. başkasından vefakârlık bekler ama kendi vefasızdır.

    ey âdemoğlu

    her yeni günde yeryüzü sana şöyle seslenir: ey âdemoğlu! benim üzerimde yürüyorsun lâkin bir gün içime gömüleceksin. üzerimde istediklerini yiyorsun ama bir gün içime gömüldüğünde böcekler seni yiyecek. ey âdemoğlu! ben, insanı ürperten bir evim. ben sorgulama, yalnızlık ve karanlıklar yurduyum. akreplerin ve yılanların eviyim. öyleyse beni (salih amellerinle) mamur eyle, (kötülüklerinle) harap eyleme"

    imam-ı gazali'nin derlediği 40 kadar kudsi hadise şuradan ulaşılabilir.
hesabın var mı? giriş yap