• ahmet ümit romanlarından bir tanesi. 700 küsür sayfalık kitabı soluksuz okuyarak 3 günde bitirdim bu yaz. tabii okuduğum zaman 1 haftalık tatil dönemine denk gelmişti. kitabı okuduğum 3 günün 2'sinde denize giremedim doğru dürüst 'ay şu bölüm de bitsin, ay şu sayfa da geçsin..' diye diye.. bazı bölümlerinde okuyucuyu iyice şaşırtıyor, sesli tepkiler vermenize yol açıyor. (aaa, uuu, ohaaa, yuuh, vb..)
    yani diyeceğim o ki; kitap arayışı içinde olanlar, polisiye sevenler, ahmet ümit'e azcık da olsa bir sempatisi olanlar bu kitabı mutlaka okumalı.
  • son dört gündür okuduğum sonunda bitirdiğim ahmet ümit romanı. zaman zaman baysa da iyi vakit geçirdim. yakın tarih olayları eskisi gibi hoşuma gitmiyor sanırım. merak edenlere ufuk açıcı olabilir.
  • acayip bir adam tarafından tacize uğrayan yazardır.

    adamın öyle bir hayal dünyası var ki, bütün sosyal medya hesaplarını dağıttığımı, telefon numaralarını yaydığımı vs iddia ediyor. insan çok değil oturup bir saniye nefes alıp düşünse bu bilgilere (velev ki sahipsem) bunları paylaşmak için neden 1 sene beklediğimi kendisine sorar. 1 senedir troll listemde olan bir adam bu, hakkında 1 senedir 1 tek kelam etmemişim çünkü bunun için vaktim yok ama adamda nasıl bir hırs varsa artık yedek hesabıyla bana özel mesaj atıp küfrederek bu tartışmayı yeniden alevlendiriyor. yedek hesabını da trollere ekleyip kendisine yol veriyorum bu seferde sözlükte tanıdığım ne kadar adam varsa onlar aracılığıyla anneme küfrederek benden buluşma talep ediyor.

    edep yahu, edep. engelini kaldırdım. nerede isterse orada buluşalım. benim bu iş için ayıracak daha fazla zamanım yok.
  • ahmet ümit'in kahramanın iç çelişkilerini anlatayım derken zaman zaman ipin ucunu kaçırdığı romanı. evet, konu güzel, kitapta anlatılan hadiseler türkiye'nin yakın tarihinin yansımaları. dolayısıyla elde özü itibariyle oldukça sürükleyici bir polisiye var ama okuyucu da psikolog değil ki birader. bırak hikaye aksın gitsin işte
  • kuklacının hüneri doğrultusunda, ''helal olsun'' dedirten bir gösterinin can buldurulmuş konu mankeni.* bravo.

    neler de yaparmış
  • 1980 darbesi öncesinde ve sonrasında devlet tarafından kullanılan tetikçi doğan’ ın, hayatı boşvermiş bir gazeteci olan üvey abisi adnan’ la temasa geçmesi ile olayların başladığı ahmet ümit romanı. doğan; darbe öncesi dönemde komünist avında, darbe sonrası avrupa’ da asala ile mücadelede, en son da güneydoğu’ da pkk’ ya karşı mücadelede devlet tarafından kullanılmış biri. kitabın adı da buradan geliyor sanırım. adnan; bir dönemin sıkı gazetecilerinden, son dönemin her şeyi boşlamış, alkolün esiri olmuş, eşinden ayrılmış bir adam. her kitabın artıları, eksileri olur. ahmet ümit’ i okumayı sevenlerin, türkiye’ nin yakın siyasi tarihine ilgi duyanların, kitabı okuyup da sıkılacağını, pişman olacağını sanmıyorum.

    karakterlerin iç seslerinin, düşüncelerinin sıkça yer alması hoşuma gider. ama adnan için sürekli aynı şeylerin tekrarlanması çok sıkıcı geldi. sürekli aynı kaygı: “ ne yapayım? başımı belaya sokamam? yok olmaz. “. çok iştahlı içiyor namussuz. rakı içme isteği depreşiyor insanın. oluşturulan heyecan, merak, kitabın sonuna kadar bitmiyor. sanırım ahmet ümit’ in kitaplarını okunur kılan en büyük özelliği de bu. ölenlerin yaklaşık bir ay sonra, mezar dışından duyulabilecek şekilde karınlarının patladığını yeni öğrendim.

    --- spoiler ---

    karakterden en sempatik geleni amatör filozof rahmetli tufan abi. “yaşam kaybetmeyi öğrenmektir.” adamsın tufan abi. adnan’ ı, hayatın sıkıcılığı, monotonluğu, anlamsızlığı, evlilik, iş, tanrı gibi konulardaki düşüncelerini ve gençliğindeki siyasi görüşünü yakın bulsam da sevemedim bu karakteri. kötü karakterleri sevmemden dolayı doğan’ ı takdir ettim. çok güzel bir kumpas. allahın dediği olur deyip dur, en sonunda güçlü olan ayakta kalır, güçsüz olan ayıklanır düşüncesine geç. daha çocukken annesi babasından sonra tekrar evlenmiş, hiç tanımadığı adamlarla aynı hayatı paylaşmak zorunda kalmış, kendisininden rahatsız olan bir üvey baba, bir üvey kardeş ile karşı karşıya kalmış. vatan millet sakarya edebiyatıyla defalarca kandırılıp bir köşeye fırlatılmış. tüm bunlar duygusuz, eli kanlı biri olmasını haklı çıkarmasa da, insanlar bu şekilde yoğrulduğunda ortaya pek de güzel sonuçlar çıkmıyor. adam planı kusursuz devam etsin diye delirmiş arkadaşını bile boğdu. çıkmaza girip herkesi tek tek temizlemesi de normal. emekli yüzbaşı, aşiret reisi ve emniyet görevlilerinin olduğu illegal gruplarda ilk harcanan doğan gibi adamlar olur. müfit’ ten kitabın başın sonuna kadar hep bir şey bekledim. zaten seni hiç gözüm tutmamıştı oğlum.

    tufan abinin yaşam kaybetmeyi öğrenmektir konuşmasını yazacaktım ama başlık bile açılmış. ben de kötü karakter doğan’ dan bir kuple vereyim:

    “ en yakın arkadaş, teşkilat, devlet hepsi palavra. insan yalnızdır. dünyaya yalnız gelir, yalnız gideriz. yalnız olduğumuz için de güçlü olmak zorundayız. güçlü olmayan insan bir hiçtir. sistemin çarkları arasında ezilir gider. dağ ya da şehir, hayvan ya da insan hiç fark etmez, güçlü olan ayakta kalır. temel kanun budur. allah da güçlü olanları sever zaten; yoksa onların kazanmasına neden izin versin. kitaplardan değil, sokaktan öğrendim ben bunu. bana ihanet eden dostlarımın, ucu zehirli hançerinden öğrendim. yattığım hapishanelerden öğrendim. kendilerini öldürmemem için ayağımı öpmeye kalkışan mevkileri büyük kendileri küçük kurbanlarımın, sönmekte olan gözlerindeki son parıltıdan öğrendim. evet, ben bir katilim, evet ağır bedeller ödedim, ağır bedeller ödettim, ama yaşamın matığını öğrendim. sen katil değilsin, kötü de değilsin, bırak annenin cesedini başka bir mezara taşımayı, sen annenin ölüsüne bile bakamayacak kadar duyarlısın, ama ne öğrendin hayattan? neyi başardın? şu haline bak, dökülüyorsun, işe bile benim sayemde girdin, karına başkası atlıyor, sen zor durumdasın, oğlun yanında değil. bu mu onur? bu mu saygınlık? bırak bu işleri. onur, saygınlık, insanlık filan bunlar palavra oğlum... “
    --- spoiler ---
  • insan olanı korkutucu. ipinin birinin elinde olması fena bir durum.
  • okuduğum ilk ahmet ümit romanı. sürükleyici, heyecanlı, güzel bir siyasi polisiye. doğan kötü karakterleri sevme duygumu gıdıkladı. adnanın ezikliği boşvermişliği çok güzel yansıtılmıştı. diğer kitaplarını da okuyacağım ahmet ümit tanıştığımız iyi oldu.
  • ellerimden değil tut iplerimden
    dolandır beni sahnenden indir
    okşat saçlarımı sırayla izleyicilerine
    şefkat kopar benim için onlardan

    önce sevdir beni oynat ardından
    batır beni oyunun icabı pis sularına
    yıkat beni acıyanlarının gözyaşlarıyla

    dilediğince sarkıt beni senaryonun en derin uçurumuna
    sonra çek beni geri bırakma korktuğum karanlığına
    verme iplerimi bir başkalarına

    avuçlarında dağılayım
    bir daha yarat
    sonra tekrar oyna benimle bırakma bir başkasına
    sen dik elbisemi
    bayramlık çocuklara özendir beni
    boya rengarenk olayım
    kırmızı saçlar yap bana elma kabuklarından

    kral olmak için kullan beni
    alkışlat kendini soytarılarına
    can ver bana yaşat beni
    sonra sen gel al canımı ruhsuz bedenimden

    siyah gölgeler dik peşime korkut beni
    duvarlarım ol kavgaya tutuş onlarla
    mutlu seslendirme beni ağlat hep
    çekmem sineye kendimi beklemem istediğim ilgiyi
    susarım zamanla ben
    seviyorum ne de olsa sessizliği

    şimdi iyi dinlemeni istiyorum beni sevdiğim
    zaferlerinden sonra bekletme elinde beni
    bırak usulca iplerimi yaşarken korktuğum karanlığına
    bulandır suları pisliğe karıştır beni
    hükmettiğin topraklarını beslesin oynanmışlığım
    kanım yok damarlarımda benim
    kuklayım ben sevdiğim
    saçlarım dökülsün ezdiğin her adıma öylece bulan kanıma
    acıma sakın bana özleme beni
    yaratma sakın yeniden
    eğer dayanamazsan da kurtulamazsan azaptan sevdiğim
    ellerinde benden kalan iplerimle öldür kendini
    böylece tekrarlasın aklın küçük kuklanın mücadele tarihini
hesabın var mı? giriş yap