• dondurmanın içine oturtuldugu huni bicimindeki sey. bunun tadi saman gibidir. tadi kurabiyeye benzeyen ve leziz bisi olan kornetle karistirmamak lazim gelir
  • bi de kafaya takilan komik seylere denir. huni biciminde olmasi lazim. (bkz: al takke ver kulah)
  • -külah-
    serpus, sikke de denilen dervişlerin kullandıkları başlık..
  • farsçadan gelme bir sözcük. modernleşme öncesi dönemde erkeklerin giydiği, genellikle keçeden yapılma, ucu yüksek başlık. yeniçerilerin yaptığı gibi ortasında kıvrılarak bir ucu aşağı sarkıtılabilir, ya da sivri bırakılabilir.
    günümüzde, içine şekerden kuruyemişe kadar bazı şeyleri koymak amacıyla huni biçiminde kıvrılmış kağıt kaplara ve dondurma koymak amacıyla hamurdan yapılmış kaplara da külah denir.
    ayrıca, mecazi anlamıyla hile, oyun karşılığı da kullanılır.
  • eskiden bakkalların içine fındık fıstık, çekirdek ve dahi bilumum çerez ya da akide şekeri, cam şeker, nane şekeri, lokum koymak için kullandıkları nesne.. malzemesi önceden iki üç farklı boyutta hazırlanmış dikdörtgen gazete kağıtlarıydı.. içine konulacak nevalenin miktarına uygun boydaki gazete kağıdını bakkal eline alır ve gayet seri ve şık bir hareketle bir saniye içinde külah haline getirirdi.. külahın uç kısmını açılmasın diye iyice büker içini doldurduktan sonra da üst kısmını hooop diye içeriye katlayarak külahın ağzını kapatırdı.. bu külah olayının en keyifli yanı içindeki çerezler bittikten sonra hatta henüz bir taraftan içindekileri atıştırırken gazete parçasının üzerindeki yazıları, haberleri okumaktı.. bakkalın eski gazete stoğunun kapasitesine ve mal satış durumuna göre okuduğunuz haberlerin güncelliği değişiklik gösterirdi.. örneğin kasabadaki bakkalların külahlarında iki üç gün öncesinin haberlerini okumak mümkünken köyde arapça harflerle basılmış gazetelere rastlamak mümkündü.. neden sonra kese kağıtları çıktı ve türk köylüsünün aydınlanma süreci de bu şekilde nihayete erdi..
  • içerisine birşeyler de anlatılabilen başlık.
    (bkz: sen onu benim kulahima anlat)
  • dondurmanın ambalajıyla tüketilebilmesini sağlayan yiyecek maddesi..
  • evimizin altındaki pastaneden dondurmasız aldığımız şey. elbet paramız olunca dondurmalı alıyorduk. ama nadirdi bu paralı zamanlar...

    bizim dondurma dolabının etrafında sündük sündük dolandığımızı gören pastaneci başlarda bize acıyıp, külah isteğimizi karşılamıştı fakat önünü alamayacağını anladığından olsa gerek, bir süre sonra bu külahları bize dondurmasız satmaya başlamıştı. bana bu acıklı olayı yaşatan anneme babama da burdan selam ederim...

    bir de annesi babası harçlık konusunda çok cömert olan arkadaşlar vardı.. biz böyle acıklı acıklı külah yerken, onlar panda kornetleri götürürlerdi. biz de zaten gelişmiş hayal gücümüzü zorlayarak, boş külahın içine limonlu, çikolatalı, fındıklı, fıstıklı dondurmaları doldurur, yalamaya başlardık boş külahı.. külah kısmına gelince şartlarımız eşitlenir, hepimiz çatır çutur bitirirdik son kısmını.
    adam korneti, biz havayı yaladık yıllarca. hala havamızı alıyoruz birçok konuda, çocukluktan gelme bir alışkanlık olsa gerek...
  • etrafinizdaki insanlarin palavralarini sizin yerinize dinleyebilen bi aparat.. acayip kullanisli bisii.. peace of mind sagliyo bunyeye, hem dinlemek istemediginiz insanlara sirtinizi donup gitmis gibi de olmuyorsunuz, alan memnun satan memnun.
    (bkz: sen onu külahıma anlat)
hesabın var mı? giriş yap