• kaybolduğunda evi bulabilmesine dikkat edin. bunu yapabiliyorsa kaçırmadan alın.
    ben hep jbl alıyorum ve hep kaybediyorum. en son 3 gün önce aldım. neyse allahtan evden pek çıkmıyorum bu ara. bu kez bir iki ay dayanır herhalde.
  • sennheiser tavsiye edebilirim ama sık kullanımdan dolayı sünger vs gitti. bilen birileri varsa pad değişim falan iyi olur.
  • uzaktan egitimde ders anlatirken kullanmak icin bakiniyorum. alti ustu kulaklik degilmis mesele maalesef. pek onemli bir arkadasmis kendileri.

    en onemli beklentim sesimin net ve guclu gitmesi. "hocaaaam duyamiyoruuoommmm" nidalarindan azad olmak istiyorum.

    ortamdaki tum sesleri kesmesi de baska bir beklentim. cocuklarin dikkatini zar zor toparlamis ders anlatirken bahceye dalan inegin feryat etmesi ya da etraftaki evlerden birinde elektrikli testereyle odun kesilmeye baslanmasi gibi dis mihraklardan kurtulmam lazim.

    kolay tasinabilir katlanmali falan bir sey olmali ki, evde elektrik kesilince (gunde 26366472 kere olabiliyor) kostur kostur jeneratoru olan bir yerler aramaya cikarken kolayca cantaya atabilmeliyim.

    aksamlarinin yogun kullanima dayanikli ve kulagimin icine edip gunlerce bas agrisi cektirmeyen bir model olmasi da elzem.

    nasil bir sey alacagimi secemiyorum?
  • kablolu alınacaksa jackının l şeklinde olması. düz olanlar bana bugüne kadar en fazla 1 ay dayandı çünkü. kulakiçi ve düşük bütçeli ise philipsinkiler gayet iyi mesela.bluetooth ise şarj süresi,çalma süresi boyna takıldığında rahat olması,fazlalık hissettirmemesi.kulak üstü ise kulağı sıkıştıran bastıran esnek olmayanlar tercih edilmemeli,içine edebilir müzik dinleme eyleminin veya oyun içinse oyunun.sesi dışarı vermemesi yine kulak üstüyse bi zahmet olsun.kulakiçi dışarı vermeyen ben hiç görmedim. sennheiser kulak içi için bence fazla pahalı fakat kulaküstü alınacaksa şans verilebilir.adamlar her bozulduğunda gönderiyorlar diye kaliteli marka oldukları anlamına gelmiyor sonuçta.sürekli bozulmasını da istemem kulaklığımın.
  • ben iki kulaklık aldım (norveçte oluyor bunlar) birisi bose birisi sony, her iki kulaklık ta o markanın amiral gemisi.

    bose marka olanı o markadan üçüncü alışımdı, ve bose o pazarın lideri konumunda.
    sony olanının çok methini duymuştum, denemek istedim.

    bose hiç bozulmadı, daha önceki modelleri bozulduğunda servisten çok memnun kalmıştım. sony olanını galiba meraktan biraz fazlaca kullandım, bir sürü sorun çıktı, bazılarını kendim basit çözümlerle idare ettim, bazıları önemli değildi aldırmadım, kullanmaya devam ettim. ama gün geldi illa tamir edilmesi gerekti.

    tamiri ülke dışında bir merkezde, her şey postayla, sonuç, tamir edebildikleri "garanti dışı şu (fahiş) fiyatı lütfen ödeyiniz", tamir edemedikleri, "ürün hatası değil, şöyle kullanınız". ödedim, geri geldi, tarifleri üzeri kullandım bir fayda etmedi, kalan işlevini de biraz daha kullandıktan sonra yitirdi, bu arada bize gümrük işini yanlış yapmaları yüzünden, anlaştığımız ötesinde bir meblağ fatura edildi, korktum bir daha tamire göndermedim, hatalı ödemeyi uzun yazışmalar sonunda geri ödediler ama sonuçta iki firma arasında korkunç bir fark belirdi: birkaç yıl kullanımdan sonra birisi öbürünün nerdeyse iki misli paraya geldi ve şu an hurdada, diğeri ise hala sorunsuz çalışıyor, sadece eskiyen parçalarını ısmarlayıp kendim değiştirdim.

    yani iş firmada bitiyor. adamlar ne kadar ciddi, ne kadar iyi bir ürün, ne kadar satıp kar edebiliyorlar, ne kadar az hata giderleri var, ne kadar cimri olmak zorundalar, vs. türkiye'de de norveç'te de ayni.

    edit: bose modeli soruldu: qc 35. 2018 öncesi qc 25 kullanıyordum. bir kaç gündur qc45 kullanıyorum. yazıda bahsettiğim qc35'i beş yıl kullanmışım, aslında hala çalışıyor ama kablolu kulllanırken kablonun kulaklık ucu kafamı döndürdüğümde yakama dokunursa elektronik etkilenip cızırtı sesi çıkartıyor, bluetooth ile kullanırken iphone ile ok ama macbook ile bir kulağı çalışmaz oldu, ayrıca sert plastikten gövdesi zorlanınca mekanik çıtırtılar yapacak şekilde laçkalaştı. kullanım süresince yastıklarını yaklaşık yılda bir yenilmek gerekti.
    qc45 qc35in neredeyse aynisi ama en önemli farkları şunlar: şarj için usb mini yerine usb-c, biraz daha iyi bluetooth, biraz daha iyi pil ömrü ve müzikten çok konuşma için biraz daha uygunluk (bas yerine tiz ağır).
  • öncelikle ne tarz bir kulaklık alacağınıza karar vermeniz gerekiyor.

    halihazırda popüler 3 çeşit kulaklık var;

    -kulak içi kulaklık
    -kulak üstü kulaklık
    -kulak çevreleyen kulaklık

    kulak içi kulaklıklar genellikle hem taşıma kolaylığı hem de kulak zarına yakınlığı nedeniyle üstün bass performansı sunduğu için tercih edilir. fakat bu kulaklıkların iki temel sıkıntısı vardır. birincisi her takmanızda kulak kirlerini içeri doğru ittirdiği için uzun süreli kullanımlarda kulak tıkanıklığı yapabilir. (bkz: buşon) ikinci problem ise yine uzun kullanımda kulak zarına ciddi zararlar verebilir. çünkü bass sesler kulak içinde basınç oluşturarak kulak zarını bir hayli yorar. baş ağrısı yapar.

    kulak üstü kulaklıklar kulak kepçesinin üstünde duran kulaklıklardır. bu kulaklıklar kulak içi kulaklıklara göre biraz daha hantal yapıda olmaları sebebiyle daha az tercih edilmektedir fakat bu kulaklıkların sürücüleri daha büyük olduğu için sesler daha net ve canlı hissedilir. müzik dinlerken her bir detayı daha keskin alırsınız. yine bu kulaklığın da sıkıntısı uzun süreli kullanımlarda kulak kepçesinde baskı nedeniyle ağrı yapabilir.

    kulak çevreleyen kulaklıklar ise benim favorimdir. ne kulak içi kulaklıklar gibi tıkanıklığa neden olur nede kulak kepçesinde ağrı yapar. çünkü kulağınızı tamamen çevrelemektedir. tek sıkıntısı çok büyük boyutlarda olması diyebiliriz. dışarıda kullanırken biraz kaba durabilir kafanızda.

    sonuç olarak bu artı ve eksileri göz önünde bulundurup hangisi size cazip gelir, hangisi problem oluştur bunları karşılaştırırsanız en doğru sonuca ulaşabilirsiniz. bu arada son olarak kulak üstü kulaklık alırken denemeden almamanızı tavsiye ederim. çünkü kimisi bazı kullanıcılar için çok büyük veya çok küçük gelebiliyor.
  • kulaklık, ses ve hoparlör konusu benim için önemli bir konu olduğundan, özet ve temel bir şekilde bazı detayları aydınlatmak isterim;

    kulaklık sürücüsü türleri nelerdir?

    dinamik sürücüler
    fiyat olarak uygun olması nedeniyle en çok kullanılan kulaklık sürücüsü türüdür. çok fazla enerji tüketmeden iyi bir ses ve güçlü baslar yaratabilir. ancak diğer sürücülerin yanında daha düşük kaliteli kalabilirler. taşınması en kolay olan bu sürücüler, yüksek seslerde harmonik bozulmaya da yol açabilir.
    dinamik sürücüler diyafram, ses bobini ve mıknatıs olmak üzere üç bileşenden oluşur:
    diyafram, ses bobini ve mıknatıs...

    dengeli armatür sürücüler
    dengeli armatür sürücüler boyut olarak oldukça küçüktür. bu nedenle genellikle kulak içi monitörlerde kullanılırlar ve inanılmaz bir tiz kalitesi vardır. üstelik fiyatları da dinamik sürücülerden daha pahalıdır.
    dinamik sürücülerin aksine bu sürücüler, ses havaya çarpamadığı için bas konusunda zayıf kalır. bu sorun ise dinamik sürücülerin ve dengeli armatür sürücülerin beraber kullanılmasıyla oluşan hibrit bir model ile çözülebilir.
    bu armatürlerin bir başka özelliği ise, farklı frekanslar üzerine yoğunlaşabilmeleridir. bu sayede her armatür, kendi frekans aralığında yüksek kalitede ses üretir.

    en iyi sürücü hangisidir?
    bu sorunun net cevabını veremeyiz. çünkü bu sorunun cevabı bütçeye ve kullanıma göre değişmektedir. sürücüler incelendiğinde hepsi birbirinden farklı ve hangi sürücü veya sürücüler arasında genel bir seçim yapmak oldukça güçtür. işte tam da burada her kullanıcının kendi sürücüsünü seçmesi gerektiği ve en iyi sürücünün bütçeyi zorlamadan en iyi performansın alınabildiği sürücü olduğunu söyleyebiliriz.

    frekans aralığı nedir?
    insan kulağı 20hz - 20.000 hz arasındaki sesleri duyar. kualklıklardaki bu değer ise kulaklığın hangi frekanslarda ses üreteceğini gösterir. küçük değer düşük ses frekanslarını yani bas sesleri, büyük olan değer ise yüksek ses frekanslarını yani tiz sesleri temsil eder. bu aralık ne kadar fazla olursa o kadar farklı ses tonlarını kulaklıktan duyabilirsiniz. düşük değerin olabildiğince düşük değer olması önemlidir; bu, kulaklığın daha çok bass vermesi demektir.

    20 hz - 22.000 hz: daha iyi tiz sesler
    15 hz - 20.000 hz: daha iyi bass sesler
    20 hz - 24.000 hz: çok tiz ses, tavsiye etmem
    15 hz - 24 000 hz: bass ve tiz daha iyi
    6 hz - 24. 000 hz: bas ve tiz oldukça iyi. bu noktada bas 4 veya 5 hz olursa çok daha iyi olacaktır.

    çoğu kulaklık 20 hz – 20000 hz frekans aralığını destekler. daha fazla basstan hoşlanıyorsanız, normal frekans yanıt aralığından daha geniş bir desteği tercih edin. dinlediğiniz müzikten zevk almak istiyorsanız 10 hz – 25.000 hz frekans aralığındaki kulaklıklardan almanızı tavsiye ediyoruz.

    ohm (empedans değeri)
    genelde 16 ve 32 ohm olur (çok daha yüksekleri var elbet). empedans değeri kulaklığın ne kadar güçlü ses verebileceğini belirtir. burada unutulmaması gereken nokta kulaklığı hangi müzik cihazında kullanacağınızın da önemli olduğudur. büyük bir müzik sisteminde çıkış gücü yüksek olan bir kulaklık çıkışına bağladığınızda 32 ohm rahatlıkla iş görürken 16 ohm zorlanacaktır. tersini düşünürsek küçük bir müzik çalarda -düşük müzik gücü çıkışına- 32 ohm takarsak cihazın çıkış gücü küçük kalacaktır ve müzik çaların aktardığı güç empedans değerinden dolayı daha sınır seviyelerde olacaktır. burada da 16 ohm daha avantajlı gibi görünebilir. ben yine de yüksek değerli olana yönelmenizi tavsiye ederim.

    db (ses hassasiyeti)
    desibeli basite indirgersek, sesin şiddeti olarak tanımlayabiliriz. yüksek olan, her zaman en iyi sesi sunmaz. yalıtım ve ses sürücüsünün kalitesi ile de alakalı olarak, sesten alacağınız kalite ve haz değişkenlik gösterir.

    desibel değerindeki 10 birimlik artış algılanan ses kalitesinin 2 katına çıkması demektir. zaten desibel değerleri arasında logaritmik olmasından kaynaklı sayısal değerler çok büyük farklar olarak karşımıza çıkmaz. 102/104 db ortalama bir kulaklıkta bulunan değerdir. 114 biraz daha iyi kulaklıklarda bulunur ama en iyisi 125 db ve üstüdür.
  • kulaklik.com 'a girilip, incelemeleri ve bilgilendirici yazıları okumak
  • kulaklıkları deneyip yorumlarken, gerçek bir dinleyici testine ihtiyaç olduğunu düşünürüm (referans monitörler için de geçerli tabi bu durum) olabildiğince izleyicinin de dinleyeceği testler yapmaya çalıştım. buyrunuz.

    https://youtu.be/c9u2preu3la
  • kulaklık konusunda bayağı bir seçici olduğum için ve sesler arasındaki ufak farkları dahi algılayabildiğimi düşündüğüm için bu konuda bir iki kelam da ben etmek isterim.

    ultra profesyonel kulaklıklar ilgi alanım dışındadır. (bkz: parasal şeyler)

    giriş ve orta segment kulaklıklar (maks 10 bin tl) hakkında olacak yorumum.

    tek meselem müziklerdeki ses kalitesi. şarj süresi, kullanışlılık, sağlamlık, mikrofon ve çağrı kalitesi, oyun kalitesi, ses gecikmesi, bluetooth bağlantı kalitesi gibi konular entry dışıdır.

    bence kullanıcı yorumlarına bakılarak mutlak fikir edinilemeyecek konulardan biri de budur. genelde bir ürün alırken en çok değerlendirilen ürünlere şans veririm. öğrencilik yıllarımda ilk kulaklığımı alırken de bu yolu seçmiştim. jbl'in giriş seviyesi bir kablolu kulak içi kulaklığı vardı, yuvarlak olan. en çok yorumu almıştı, puanı yüksek ve fiyatı ucuzdu. basları şöyle muhteşem, ses kalitesi böyle güzel yazılmıştı ama beni hiç tatmin etmemişti ve iade etmiştim. sonra birkaç kulaklık daha aldım ve aradığımı bulamadım. yorumların benim açımdan bu denli yanıltıcı olmasını birkaç sebebe bağlayabildim. ya o ürünü alanların beklentileri düşüktü. sesin biraz kaliteli olması onlar için yeterliydi. ya çoğu kullanıcı sesler arasındaki farkı tam anlayamıyordu. ya ben bu işten anlamıyordum. ya da kulaklık seçimi çok öznel bir konuydu. her sebep biraz haklılık payı içermekle beraber son sebebin ağır bastığına hak verdim.

    öznellik konusuna hak verdikten sonra mediamarkt gibi ürün deneyebildiğimiz büyük mağazalarda birçok kulaklığı denedim. buralarda daha çok kulak üstü kulaklıklar denenebilir durumda olduğu için kulak üstü kulaklıklarda fikir toplayabildim. sony, philips, sennheiser, anker, jbl gibi iddialı markalar arasında aynı paraya alınabilecek jbl'ler bana pek hitap etmiyordu onu eledim (bkz: jbl 500bt). philips'in iyisine denk gelemedim sanırım. geneli küçük boy ve ses kalitesi zayıf olan kulaklıklardı. sennheiser'ı tizleri konusunda başarılı bulsam da ses dengesini çok iyi bulmadım. ama bu markanın pahalı üst segment kulaklıkları çok iyidir herhalde izlenimini almıştım. sony'nin kablolu bir kulak üstü kulaklığını denedim ve en beğendiğim o zamana kadar oydu. model kodu biraz karışık olduğu için tam hatırlamıyorum ama pedleri büyük hafif koyu kırmızı figürler içeren siyah parlak bir kulaklıktı. onu satın aldım ve bayağı bir süre idare ettim. sonra bluetooth kulak üstü olarak anker soundcore life q10'a bir şans tanıdım. o dönemde anker için son çıkan oydu. bir süre idare etti beni. daha üst ses kaliteleri ararken anker q30'u denedim. q10'dan fazla farkı yoktu. ve en sonunda bayağıdır denemeye çalışıp deneyemediğim bir kulaklıkta aradığım sesi buldum (bkz: marshall major 4). indirimde de yakalayınca satın aldım. gerçi 5 yıl önce marshall major 2'yi denemiştim ve aklımda kalmıştı bayağı. kulak içinde de samsung'u başarılı buluyorum. uzun bir süre ses kalitesi ihtiyacımı tatmin edecek gibi görünüyor.

    şimdi bu yazıdan çıkacak sonuç gidin marshall veya samsung alın değil tabi ki. vurguladığım gibi bu konuda en önemli husus deneyip almak. kendinize en çok hitap eden ses kalitesini kendiniz bulmalısınız. benim için enstrümanları net ve ayırt edebileceğim şekilde duymak önemliydi mesela bunu marshall'ın iyi yaptığını düşünüyorum. ama bazısı gümbür gümbür bas ister, kulaklarım titresin ister. ona hitap edecek marka sony olabilir. ama en nihayetinde ne istediğinizi anlamak için dahi kulaklık denemeden alınmamalıdır. ses kalitesi konusunda dikkat edilmesi gereken en önemli husus bence budur. diyeceklerim bu kadar, kendinize iyi bakın. bol dopaminler.
hesabın var mı? giriş yap