bu köprü kültür ve onun insanı olma potansiyel olarak bir
değer, zorunlu değer değil. zorunluluğa kalırsa
üstün zekalı çocuk da tüm yeteneklerini inadından
*, disipline olmayı reddettiğinden yadsıyabilir. örtük kota ve kapasite bu coğrafyadaki her birimizde var. köprünün batısında bir ayağımız, doğusunda bir ayağımız olduğundan ve bu böyle 1000 yıldan uzundur sürdüğünden.
arada kalmak veya arada kalmış
hiç olmak doğu ve batının her ikisine hem
yabancılık hem
kavrayış ve anlayışla birlikte geçerli. ama bu kapasitenin kısıtlı olduğu kültürler de var. tipik
amerikalının coğrafya ve tarihi derin değil,
öte yandan batılı sayılacak bir
japon algı ve hissedişinde ne kadar otantikse o kadar batı ruhu cahili. biz üst düzeyde
kültürlü sayılanlar batı dillerinden "
no, it isn't" kalıbını alıyoruz, yalnız pratik içinde bunu
hanutçu da iyi kötü alır. oysa
aynı anda japon ile "evet, it isn't (yes, it isn't)" tarzı kalıbı paylaşıyoruz. çünkü biz (evet,
olumsuz) dediğimizde (evet, olumsuz olduğunda anlaşıyoruz/
hemfikiriz) demiş oluyoruz.
(bkz:
kültür farkı/@ibisile)
(bkz:
kültür/@ibisile)