• genelde sergilerin oluşturulmasından açılışına kadar geçen her aşamayı ayarlayan insanlar. kimin/kimlerin katılacağı, yerleşme planı, hatta katılanların işlerini nasıl yerleştirecekleri, mekan, medya, sponsor işleri ile uğraşırlar..
  • sanat emlakçısı.
  • "herhalde kreatör yazacaklarmış, salak gibi küratör yazmışlar." demiştim ilk gördüğümde. cehalet işte... (bkz: bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp)
  • türkiye için söylüyorum; işsiz entelleri istihdam projesidir. cihangir'de yaşayan bir avuç kültür simsarının aralarında top çevirdiği yüksel sanat aleminin patron söğüşleyen puştlarıdır bunlar. kültür yatırımı yapıyoruz, sosyal sorumluluk yapıyoruz diyen holdinglerin boktan sergileriyle hayatlarını idame ettirler.

    neticede ekmek parasıdır, yarın öbür gün ben de yapmak zorunda kalabilirim ama açık söylüyorum işimi tanıdıklardan saklarım.

    doğrudan halkın parasını söğüşlemedikleri sürece kendileriyle hiç işim olmaz ama kuratör lafını duyunca elim silahıma gidiyor.
  • "küratörün rolü müzeden müzeye değişir. fakat küratör hiçbir zaman, . . . 'müzeden sorumlu kişi' değildir; çoğunlukla, sorumlu olan yöneticiye yakın bir kademededir. küratörün görevleri, (1) müze için eser satın almayı, (2) depoda korunmasının denetlenmesini ve (3) onu sergilemeyi, sergiye koymayı kapsar. bu geleneksel görevler, sürekli serginin idaresine ve ek olarak, geçici sergiler düzenleme işine dayanır. aslında bu, kendini modern sanata adamış küratörlerin temel görevidir. bu alanda yaratıcı bir çaba göstermek ve sergileyeceklerine karar verirken gerekli araştırmayı yapmak zorundadırlar. (...)
    küratör herhangi bir anda; sergiler için sanat dünyası tarafından sunulan çoklu olanakların içinden, sunmak istediği şeyi seçer ve projenin uygulanabilirliğini hesaplar. bu nedenle, dört bir yandaki sanat hakkındaki etkili bilgiyi ayıkladıkça, görevi, üretim öğelerinden biri olmaktır. bir sergi ortaya koyduğunda konumu değişir: sergi ziyaret edildikçe müzenin üretiminin bir parçası olarak takdir edilir. böylece küratör, bir kurum olarak müze ile tüketiciler olarak halkın arayüzünde durur.", lawrence alloway, “great curatorial dim-out”dan (thinking about exhibitions, ed: reesa greenberg, bruce w. ferguson, sandy nairne, routledge, londra, 1996).

    (bkz: sergi yapımcısı)

    ayrıca,
    (bkz: levent çalıkoğlu)
  • burada yazanların çoğuna göre aslında çok elle tutulur bir iş yapmayan ama bir şekilde para kazanan, sanatçı olmayan ama sanatı pazarlayan kişi olarak görülen insanlar olduğu çıkıyor ortaya. bu bakış ülkemizin sanata bakış açısının bir sonucu elbetteki.

    küratör bir müzenin kalıcı eser seçiminde ve eser ediniminde rol oynadığı gibi, müzelerin bir tema altındaki süreli sergileri için farklı eserleri dünyanın çeşitli müzelerinden/koleksiyonlarından seçer ve bir araya getirir. iki tane basit örnekleme yapılırsa:

    1. müzelerin küratörleri müzenin satın alacağı eserlerin seçimini müzenin sanata bakışına göre yönlendirir. kaplumbağa terbiyecisi, pera müzesi için kalıcı eser olarak her koşulda elde edilmesi gereken bir tablo iken istanbul arkeoloji müzesiiçin - kurucusu bu tablonun ressamı ahmet hamdi bey olsa bile - koleksiyon hedefi olarak satın alınacak bir eser olmayabilir.

    2. süreli bir sergi için bir müzenin ülkemizdeki çeşitli kolleksiyonerlerden topladığı tablolarla oluşturduğu "osmanlıda kadın" başlıklı bir sergisine, değeri ne olursa olsun da vinci'nin mona lisa'sını almak süreli sergi temasına uymamasından dolayı uygun olmaz.

    bunun yanı sıra modern sanatta, küratörün görevi neyin sanat olup olmadığına ya da neyin özgün olup olmadığına karar vermektir ki istanbul modern gibi bir müzenin koleksiyonuna yeni eserler katabilsin. modern sanattaki rolünü daha iyi açıklamak için şöyle bir örnek verilebilir: atatürk'ün, ürettiği türkçe matematik terimlerini not aldığı defteri sanat eseri olmasa da anıt kabir gibi bir ulusal tarih müzesi için çok önemli bir parçadır. ancak bir sanatçının tuvale çizdiği geometrik desenlerin sanat değeri olup olmadığı ya da özgün olup olmadığının değerlendirmesi küratör'e aittir.
  • fularlı bir meslek erbabı.
  • "anglo-sakson dünyasının sergi yapımcılarına verdiği isim. fransızlar buna "sergi komiseri" diyor. mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi, eski adıyla akademi'de yapılan sergilerde daha önce "sergi komiseri " adı kullanılırdı. fransız'dan amerikan'a değişen kültürde ingilizce'deki "curator" sözcüğü kullanılır oldu. sanatçılarla çalışan, sergi kavramını oluşturan, sanatçıların işlerini takip eden, serginin mali yapısıyla uğraşan kişidir, denebilir." (kaynak: ali akay).
  • sınırsız mesai ile çalışan ve çoğu kimse tarafından bir şey yapmadan çok para kazandığı zannedilen sergi organizatörü, sanatçı danışmanı.
    işini iyi yapanlar da vardır. vurmayın bu kadar.
  • sanıldığı aksine müze, kütüphane yönetmez. bu meslekler için ayrı bir bölüm vardır zaten. ama küratör, sanat yönetimidir. sanat etkinliklerini düzenleyen, yarıtıcı fikirlere sahip olan, yöneten, organizasyon düzenleyen kişidir. mesela, bu yılki bienalı gerçekleştiren hou hanru buna örnektir.
    ayrıca;
    (bkz: sanat yönetimi)
hesabın var mı? giriş yap