• durdurulamadığı ya da en azından yavaşlatılamadığı takdirde uzun vadede tüm insanlığın anasını belleyebilme potansiyeli barındıran süreçtir. küresel ısınma denildiğinde pek çok insanın aklına, havanın daha fazla ısınması, iklim dengelerini bozulması ve denizlerin yükselmesi gibi klişeleşmiş kavramlar geliyor. ancak küresel ölçekte yaşanacak ve uzun vadeye yayılacak bir iklim bozulmasının dünya coğrafyasında tetikleyebileceği katastrofik etkiler çoğun insan tarafından hakkıyla bilinmiyor.

    küresel ısınmanın etkileri devam ettiği müddetçe dünyanın çeşitli coğrafyalarında yaşayan milyarlarca insan, açığa çıkan kuraklık ve iklim felaketlerinden olumsuz etkilenecek, tarım alanları ve tarım endüstrisinden beslenen ekonomiler büyük hasar alacak, kullanılabilir su kaynakları zarara uğrayacak ve akabinde oluşacak süreçle birlikte kitlesel boyutta göç hareketleri ve çatışma bölgeleri açığa çıkacaktır.

    küresel ısınma iklim dengeleriyle birlikte, dünyanın jeopolitik dengelerini da sarsma gücüne sahip bir tehdittir. artan nüfus ve ihtilaflı siyasi çatışmalarla birleşerek dünyanın pek çok bölgesinde ekstrem yaşam koşullarının açığa çıkmasına neden olabilecek yapıdadır. sayısız insanı göçe zorlayacak ve etkileriyle ülkeleri siyasi çatışmaya itecek ciddiyettedir.

    bu şekilde devam ederse dünya üzerindeki pek çok ülke yönetimi, zamanı geldiğinde gereken önlemleri almadığı için başını taşlara vuracak fakat iş işten geçmiş olacak. mesele sadece iklimin değişmesi meselesi değil, iklim değişikliğinin tetikleyeceği olumsuz koşulların pek çok coğrafi bölgeyi cehenneme çevireceği gerçeği.
  • ilkokul sıralarında, hayat bilgisi kitaplarındaki ağlayan dünyaya bıyık çizerken güldüğümüz,

    an itibariyle şubat ayında havanın 25 dereceleri bulmasıyla düşündüğümüz,

    yakın zamanda da özür dileyerek söylüyorum götümüze girecek olan gerçek.
  • kuresel isinma'ya daha dogrusu iklim degisimine inanmamak nedir yav. sanki tanri'dan ya da ruh'tan bahsediyoruz da birileri ben buna inanmiyorum heroro diyebiliyor.
    bilimsel gercekler inanc meselesi degildir, bu inanmama retorigi (ozellikle de politikacilarin gotlerini buyuk sirketlere sattigi amerika'da populer) asil tartismayi inanilmaz derecede zedeliyor. su an bu var mi yok mu safhasini geceli cok oldu. konusmamiz gereken bu sorunu nasil cozecegimiz. ne yapacagiz, ne kadar surede yapacagiz. bunun icinde uluslararasi, gercekci hedefler belirlenmesi lazim.

    bir seyin komplo teorisi olarak kabul edilmesi icin belli basli zengin kimselere faydali olmasi lazim. kuresel isinma bir komplo teorisiyse ve bu kadar bilimadamini da ikna edebilecek kadar para sacan bir grup tarafindan ortaya atildiysa, bu grup kim amk. kimin isine yariyor bu sey diye bir sorun, kucucuk beyninizi calistirin.
  • son aylarda okuduğum ve birkaç kez daha okunması gerektiğini düşündüğüm yuval noah harari’nin homo sapiens kitabının içinde tüm soruların cevapları var; insanoğlu iyiye gitmiyor…
  • (bkz: mart 2016'nın en sıcak mart ayı olması)

    --- spoiler ---

    2016 mart ayı, sıcaklık ölçümlerinin yapılarak kayıtlara geçirilmeye başlandığı 1880'li yıllardan bu yana "en sıcak mart ayı" olarak kayıtlara geçti. *

    --- spoiler ---

    denklem çok basit. sıcaklık artar > buzullar erir > su seviyesi yüksekliği artar > okyanusların dengesi değişir > iklimler doğrudan etkilenir

    --- spoiler ---

    dünyadaki tüm buzul kütlesinin yüzde 90'ı, tatlı suyun da yüzde 70'i antarktika'da bulunuyor. dolayısıyla kıtadaki erime dünya su kaynaklarındaki binlerce yıllık dengenin bozulmasına yol açacak.

    --- spoiler ---
  • bize en sicak mart ayi yasatan olaydir. iklimler de hersey degisti. bu yaz cook yanacakmisiz.
  • bazı görüşlere göre geri dönülemez noktada olduğumuz kavram. bugün tüm fosil kaynaklı ürünlerin kullanımı durdurulsa bile, küresel ısınmanın durdurulamayacağını savunan bilim insanları var.

    (bkz: venüs)

    [https://tr.wikipedia.org/wiki/venüs https://tr.wikipedia.org/wiki/venüs]
  • co2 güneş ışınlarını tutar. hiç co2 olmasaydı dünya buz tutardı. fazla olsaydı da dünya venüs ile aynı kaderi paylaşıp cehennem sıcaklarına maruz kalırdı.

    dünya üzerindeki yaşamın çoğu ormanlarda, ormanların çoğu da kuzey yarım kürede yer alır. kuzeye bahar geldiği zaman, ormanlar havadaki co2 i çekip büyür, yeşillenir ve atmosferdeki co2 seviyesini düşürürler. sonbahar gelip yapraklar dökülünce, bunlar çürüyerek, almış oldukları co2 i tekrar atmosfere bırakırlar.

    bu olay güney yarım kürede de bu şekilde olur, ancak güney yarım kürenin büyük çoğunluğu okyanus olduğu için, dünyadaki co2 miktarını kuzey yarım küre belirler.

    dünya milyonlarca yıldır bu şekilde nefes alır, bunu 1958 yılında okyanus bilimci charles david keeling tespit etmiştir. atmosferdeki co2 miktarını doğru bir şekilde ölçmüş ilk kişidir.

    aynı zamanda atmosferdeki co2 miktarında insanlık tarihinde görülmemiş bir artış olduğunu da tespit etmiştir. dünyada 3 milyon yıldan beri görülmemiş bir artış.

    son 800 bin yıllık iklim değişikliklerini tespit etmek için, okyanus bilimciler, gronland ve antartika buzullarını kazıp, buzulların içerisine hapsolmuş havadaki, co2 miktarını ölçmüşlerdir. böylece 800 bin yıl boyunca havadaki co2 miktarı değişimini de tespit etmişlerdir.

    yapılan ölçümler son 800 bin yıllık tarih boyunca co2 miktarının hiçbir zaman %1 in %2 sini geçmediğini göstermektedir. 20. yüzyılın başında ise bu miktar inanılmaz bir oranda yükselmiş, günümüzde de yükselmeye devam etmektedir. hatta günümüzde sanayi devriminin başlangıcındaki döneme göre %40 daha fazla co2 gazı havaya salınmaktadır. insanoğlu kömür, petrol ve gaz yakarak co2 i dünyanın soğurabileceğinden daha hızlı atmosfere salmaktadır. yani fosil yakıt dediğimiz ve milyonlarca yıl boyunca toprak altında kalan co2 atmosfere salınmaktadır.

    havada biriken bu co2 nedeniyle gezegenimiz ısınmaktadır.

    ısınan her nesne, gözle göremediğimiz bir ışık yayar. termal kızılötesi ışık. güneşten gelen ışınlar yeryüzüne çarpınca dünya bu ışığın büyük bölümünü emer, bu da gezegeni ısıtır ve yüzeyinin kızılötesi ışıkla parlamasını sağlar. atmosferdeki co2 de yayılan termal radyasyonun çoğunu emer, büyük bir kısmını yüzeye geri gönderir, böylece gezegen daha da sıcak olur, işte sera gazı etkisi denilen şey budur.

    bunun birazı iyi, yaşamamız için gerekli, ancak fazlası, yaşamı dünyadan silecektir.

    insanoğlu fosil yakıtları kullanarak yılda ortalama 30 milyar ton co2 yi atmosfere salmaktadır.

    sorumlular biziz, hepimiz. eğer bu şekilde giderse, 100 sene sonra bile dünya yaşanılmaz bir iklime sahip olacak, fosil yakıtlarla üretilen ürünleri kullanırken bir daha düşünün.
  • yeni dünya düzeni küresel ısınma ile özdeş demek değil ama yeni dünya düzeni diyebileceğimiz tekno cahiliye, uygarlık-sonrası dönem küresel ısınmayla iç içe ve paralel yürümekte. kuramsal olarak anlamlı mı bilmem, bir kesişme-karşılaşma-geçişme var.

    ek: küresel ısınma orta doğudaki kalkışmaların, mısır'daki el sisi darbesinin, suriye iç savaşının, ışid filizi ve vahşetlerinin arkasındaki manyetik alan olarak öne çıkıyor. 15 temmuz 2016 darbe girişimi* de bunların bir uzantısı, türk islam sentezinin yeni bir yorumu olarak türk ışid sentezi, kavimler göçü gibi kadim bağlantılara dokunabilecek yorumlar olası.

    laz fıkralarından sonra şimdi arap fıkralarına hazır olmamız gerekiyorsa, bu ne anlama gelir?
    demek ki, bizi aşanları fıkralarla yeniyormuşuz. rüya gibi, arzu doyurumu, telafi. tarih bu dönemi de "arap akınları" olarak anıp, kavimler göçü benzeri biçimde ele alacak. araplar orta çağda da istanbul'un fethi için ter dökmüşlerdi.

    (bkz: evrenin genişlemesi/@ibisile)
hesabın var mı? giriş yap