• kurnazlık zeka ile doğrudan ilişkilendirilmemesi gereken bir niteliktir. zeki insanlarda nadir rastlanır. zihinsel sığlığın zavallı fakat gösterişli çırpınışıdır çoğu kez. içinde sanki hep bir olamamışlık, bir incinmişlik vardır.
  • kisisel beceri olarak degerlendirilmemesi gereken, kisinin karsisindakini -salak- yerine koyma futursuzlugu. bu tipler kendilerini zeki zannederler bir de.
  • özü şudur:

    ortada gerçekleşmesi sizin çıkarınıza olacak bir durum vardır.

    ancak, bu durumun gerçekleşebilmesi için de diğer kişinin veya kişilerin kandırılması gerekmektedir.

    onların kandırılması için de, o kişinin/kişilerin gerçekleşmesi gereken bu durumun kendisinin/kendilerinin çıkarına olacağına dair ikna edilmesi/edilmeleri gerekebilir.

    işte, bu kurgunun gerçekleşmesini sağlayan ikna yöntemine kurnazlık denir.

    özetle, kurnazlık, karşındaki insana bir anlamda tuzak kurmaktır. kişi o tuzağa düşerse görev başarılı bir şekilde tamamlanmış olur. sizin çıkarınız, başkasının sizin hazırladığınız o zokayı yutmasına ve kazık yemesine bağlıdır. bir anlamda, kurgulayarak kötülük yapmak olarak da yorumlanabilir.

    ben mi?

    istersem çok kurnaz olabilirim. ama, değilim. bunun iki nedeni var:

    (1) kurnaz insanlardan çok kazık yedim. acısını biliyorum. kurnazlık, bir anlamda şiddet uygulamak gibi; kazık yiyen insanın canını acıtabiliyor, o insanı duygusal, fiziksel ve mali açıdan zarara uğratabiliyor.

    (2) açık olmanın ayrı bir erdem olarak korunması gerektiğine inanıyorum. kurnazlığı algılamak ve kurnaz olanı tanımak, "hak edene" kurnazca davranmayı meşrulaştırmıyor. bu benim fikrim. kurnaz olmamanın temel koşulu da "ortak çıkar" için hareket etmek. bencilliği değil toplumsallığı, kendi çıkarına birikim yapmayı değil paylaşmayı ve çürümemeyi gerektiriyor.

    çok mu naif? çok mu hayalci.

    açıkçası; kurnazca davransaydım --ki zehir gibi çalışır aklım-- çok daha farklı yerde olurdum. ve şimdi yaşadığım parasal pek çok zorluk, kurnazca davranmamamdan kaynaklanıyor. pişman mıyım? hayır! ben nasıl olsa işlerimi yine rayına oturturum; ama, arkamda bana küfreden insan olmaz.

    son tavsiyem ise şudur:

    kurnaz olmayı öğrenin. kurnazları iyi inceleyin. kurnazca yöntemleri başkaları üzerinde uygulamak için değil, o kurnazlığın hedefi ve kurbanı olmamak; insanları daha iyi tanımak, mümkün olan en az zararla yolunuza devam etmek için.

    düşmanına karşı bile net olacaksın. asıl güç budur.
  • insanlık geçmişinde, zeka faktörü üssü akıl kare olarak birilerine kazık satmak için kullanılan üstün ırka mensup olma hali.

    türkiyemde, hayatta kalma mücadelesi.
  • kötüye kullanılmış, dejenere edilmiş zeka.

    kurnazlık sinsiliği getirir. sinsi olarak nitelendirilip korkulan biri olmak mı, akıllı ve zeki kabul edilerek saygı görmek mi?

    karar sizin..
  • zannedildiğinin aksine, zeka değil, aptallık göstergesidir. neden mi?

    kurnaz insan, karşısındaki herkesi kandırabileceğine inanır; onun karakterine, zekasına, eğitimine bakmaz. empati kurmaz, anlayış göstermez. etik yönü zayıftır.
    hayatı olması gereken dolambaçlı yoldan değil, kısa ve karlı yoldan yaşamaya çalışır. çünkü çetrefilli yolla başedecek donanıma sahip değildir.

    dikkat ederseniz, zeka ve eğitim düzeyi yükseldikçe, insanlar kurnazlıktan biraz daha uzaklaşırlar. çünkü hem egoları törpülenir ve empati yetileri güçlenir, hem hayata karşı daha güçlüdürler, hem de etik yönleri kuvvet kazanmıştır. (tabii ki "genellikle")

    ülkedeki kurnazlık katsayısını, zeki ve eğitimli insan oranıyla kıyasladığınızda, ne demek istediğimi anlayacaksınız.
  • çiğ zeka.
  • kefalet karşılığı antonio'nun etinden bir parça isteyenlerle, bu parçanın kan dökülmeden alınması gerektiğini ifade edenler arasındaki savaşım. (antonio; bütün bunlardan bihaber alınacak)
  • " kurnazlık herşeyden önce korkunun ifadesidir, bu yüzden de kadınlara ve çocuklara özgüdür."
    mme du chatelet
  • "kurnazlık, gerçek olduğu zaman, insan doğasının bilincinden çok bilinç-dışına ait bir şeydir ve sanırım ki aleminde başarı için gereken en önemli özelliktir. ahlaki açıdan ise, her zaman bencil olduğu için, küçümsenen bir özelliktir; bununla birlikte insanları en kötü suçlardan alıkoymayı da başarabilir. bu özellik eğer almanlarda var olsaydı sınırsız denizaltı harekatına girişmezlerdi; eğer fransızlarda var olsaydı ruhr'da yaptıklarını yapmazlardı; eğer napolyon'da olsaydı amiens antlaşması'ndan sonra tekrar savaşa girmezdi. bazı istisnaları olsa da, ortaya şöyle bir genel kural koyabiliriz: insanlar neyin kendi yararlarına olduğu konusunda yanılırlarsa, akla uygun olduğunu sandıkları tutum, başkaları için, gerçekten akla uygun olan tutumdan çok daha fazla kötülüğe yol açar. bu nedenle, insanları kendi çıkarlarını iyi değerlendirecek duruma getiren her şey yararlıdır. "
    *
hesabın var mı? giriş yap