• külleri malesef durmuyo çünkü courtney şuursuzu gazetecilerin "kocan daha yeni öldü,sen elalemle fingirdeşiyosun" cinsinden laflarına bozulup ( bozulabiliyormuş demek ki kendisi) o külleri klozete boşaltıp sifonu çekmiştir.herkes onun intihar ettiğini sansa da ölümünün cinayet olduğu hemen hemen doğrudur
    ,kanıtlar fazlasıyla mevcuttur.gel gör ki olayı intihar deyip kapatmak polisler de dahil olmak üzere herkesin işine gelmiştir.çünkü uyuşturucu kullanan,bunalım birinin ağzına hele de "the man who sold the world" ve "i hate and i wanna die" gibi şarkıları da söylemek çok yakışıyorsa e daha ne olsun intihar süsünden başka.gerçek şu ki adam grubu bırakmayı planlıyodu, karıdan boşanacaktı,beş kuruş para da vermeyecekti, mide ağrılarına derman bi doktor bulmuştu, kızını da pek seviyordu, herkes dio ki adam son demlerinde hiç olmadığı kadar mutluydu... ölü bulunduğunda kanında aşırıdan da aşırı uyuşturucu vardı ki uzmanlar bu dozda uyuşturucu alan birinin bırakın üstüne ağızdan üç el ateş etmek, parmağını bile oynatamayacağını söylüyorlar. intihar mektubu intihar mektubu gibi değil, zaten çok fazla karalamalar içeriyor ve courtney'nin eklemeler yaptığı ve yazısını taklit ettiği de malum.mektup ve kalem özenli bir şekilde başucuna konulmuş,kapı dışarıdan kilitlenmiş,onu öldürmek için para aldığını itiraf eden adamın o hafta defteri esrarengiz bir şekilde dürülmüş vs...o gerçek bir ikondu.
  • ölümü hakkındaki araştırmaları, raporları ve gerçekleri bulabileceğiniz ve courtney denen insan taklidine bi kez daha lanet yağdırmanıza sebep olan site için;
    http://www.justiceforkurt.com/
  • jim morrison'la aynı yaşta ölmüş, grunge tanrısı.
  • kurt cobain'in pearl jam hakkındaki düşünceleri, kendi ağzından ve görüntüsünden:

    http://www.youtube.com/…qnvtigvkde&search=pearl jam
  • ortaokul yıllarında durmadan nirvana dinliyorum böle x generation triplerinde filanım, bi gun kurt cobainin bi posterini buluyorum, kurt gitarına doğru eğilmiş, elinde sigarası, mahsun mahsun bakıyor.hemen odamın duvarına yapıştırıyorum.odama girip posteri gören annemin verdiği tepki:

    -ha şöyle efendi gibi adamların müziğini dinlesene kızım, bütün gün abuk subuk nirvana filan dinliyosun! * *
  • dun gidip besiktas'tan last days dvd'si almistim. aksam izleyecekken uykumun da gelmesiyle "yarin izlerim ya bosver" diyerekten bugune erteledim. farkinda olmadigim nokta ise bugunun 5 nisan olduguydu. 1 sene daha gecmis bile, rahat uyu kurt.

    hakkinda yukardaki satirlari girip bir "5 nisan" rituelini daha tamamlamistim. en azindan kendimi bunu yaptigima inandirmistim. ama bir gercek var ki bu sene 5 nisani son anda hatirladim. you know you're right nete dustukten, with the lights out ile gunyuzune cikmamis ve dise dokunur nerdeyse hic bir nirvana sarkisi kalmadiktan sonra bazi seyler de yavas yavas kayboluyor tabi. artik ne nirvanaclub.com'a hergun girip yeni haber var mi diye bakiyorum ne de gunde 8 saat nirvana dinliyorum. ama kurt'un olum yildonumunu bile nerdeyse unuttuktan sonra kendimden suphe etmeye baslamistim ki winamp'ten the man who sold the world'un girmesiyle bogazimda birseyler dugumlendi, gozlerim sizladi, o eski duygu tekrar hucum etti. anladim ki zaman cok seyi alip goturmus ama hayatimi bastan asagi degistiren o adamin kalbimdeki yerini degistirememis. rahat uyu kurt.
  • zamanında büyük bir etkisi olmuş, saygı duyduğum ama genç yaşta ölmemiş olsa bu kadar büyütüleceğini düşünmediğim insan.
  • muzige dair her seyimin baslangici olan balik burcu,guzel adam..omrum boyunca cok yakinimda veya uzagimda olsun,hic bir insanin beni bu kadar etkileyebilecegini dusunmemekteyim..ister 12 yil olsun,ister 32 yil,hala ayni sevgiyle ve ayni huzunlu gulumsemeyle anmaya devam edecegim bu catalli sesli,islak gozlu adami..huzur icindedir eminim ki..
  • hikmet temel akarsu'ya göre, mezarını soyan "nebbaş" lar çetesine katıldığımız ölüdür...

    yuxexes'in geçen yıl bu zamanlar yayınlanan sayısında hikmet temel akarsunun "kurt ve müzik medya"sı ilişkisi üstüne yayınlanan bir yazısı vardı... yazının yer aldığı mecranın da hikmetin "fırça"sından pay aldığı bir yazıydı (kapak konusunda yazarın bir yıl sonrasına dair isabetli öngörüsüne dikkat!)

    ......................................................................................

    ölümsüzlerin mezarı olmaz...

    ölüm yıldönümünde kurt cubain & nirvana & seattle sound...

    hikmet temel akarsu
    istanbul, mart 2005

    nasıl ki doğanın, dönencelerin, mevsimlerin, günlerin hatta ve hatta cins-i latiflerin muayyen zamanları varsa “rock’n roll” yazarlarının da aynı şekilde muayyen zamanları vardır. benzer dönemlerde benzer çağrılar alırız. bu yılki çağrılar yine mutad mecralardan gelmekte. yine bir nebbaşlık teklifi aldım. nebbaşlığın ne demek olduğunu bilemeyecek yeni nesil, testle yetiştirilmiş, bbg tedrisatından geçmiş değerli “z” kuşağına açıklayayım: nebbaşlık mezarlık soygunculuğu anlamına gelir asil türkçemiz’de. hani şu altın dişlerin gözde olduğu zamanlarda çok yaygın olan ilginç ekonomik faaliyet...

    aslında her “rock’n roll” dergisi kurulurken kimden, hangi tarihte, hangi mezarlık soygununa katılma teklifi alacağımı önceden tahmin ederim. kurt cobain, jimi hendrix, janis joplin, jim morrison, jeff buckley... bu tahminlerimde kolay kolay yanılmam. nitekim, “yüxexes” dergisi yayına girişirken de takvimi oluşturdum. ilk sayıdaki kapakta zaten bu işin başarılı uygulamalarını görmüştüm. taktir etmiştim.

    beklenen haber fazla gecikmedi. daha ikinci sayıya gelmeden “bay erkal” aradı ve kurt cobain’in ölüm yıldönümünü öne sürerek, mezarını soymamız gerektiğini, bu konuda yardımcı olup olamayacağımı söyledi. yanıtım: “why not?” şeklindeydi. çünkü rock ölülerinin mezarını soymak dergiciliğin ana kurallarındandır. son derecede piyasacı bir faaliyet olan bu girişim garantili tiraj getirir. zaten yüxexes 2’nin kapağında şimdiden kurt cobain’in baygın bakan, nihilist bir fotoğrafını görür gibi oluyorum.

    aslında bu tür nebbaşlık tekliflerine olumlu yanıt vermek ve sonra yazıyı isteyenin canını yakmak en büyük zevkimdir. geçmişte bu konuda benden yazı isteyenlere masumca evet deyip sonra öyle yazılar döşenmişimdir ki adamcağızlar yazıyı yayınlamak bir yana, yayıncılığı, dergiciliği, yazarlığı, hatta rock’n roll’u bırakıp münzevi hayatına çekilmişlerdir. bay erkal için de bazı sürprizlerim olacaktı kuşkusuz. nitekim daha önceki nebbaş adayları için hazırladığım yazılardan bir iki tanesini peşin peşin kakalamaya çabaladım. ama yemedi. çünkü nebbaşlık teklifine karşı yazdığım yazılar dolayısıyla işi terkeden ve pastoral hayata geçen bu değerli şahsiyetlerin pek çoğu bay erkal’ın kadim dostlarıydılar. ben taze bir değerlendirme istiyorum dedi bay erkal. kurt cobain, 90’lar, grunge rock ve seattle sound hakkında. ne diyelim; kendi kaşındı!

    efendiiim; grunge rock ve 90’lar neo-liberal politikalarına karşı gelişen gençlik başkaldırıları ve de seattle sound hakkında bir otorite olarak görülmem gerçek bir yüzkarasıdır aslında. tamam, o dönemi eserlerinde en çok işleyen yazarlardanım. insanların birer “loser” ya da “homeless” haline getirilip mahvedildikleri sosyo-ekonomik dizaynı kıyasıya eleştiren ve bunun sanatsal yansımalarını irdeleyen bir tarzım vardır. fakat bu tarzın en önemli gereklerinden biri de asosyal, antimedyatik, anti-piyasacı, anti-pragmatik ve yadsıyıcı olmaktır. oysa ben bu konularda popüler alana servis vererek, bu işleri metalaştıran bir günah işliyorum. peki bunu neden yapıyorum? çünkü hakedilmiş bir “ikon”luk rütbesi varsa eğer, bunun layıkıyla teslim edilmesi gerekiyorsa eğer ve yeni kuşak rock’n roll kitlesinin bazı değerleri kavraması gerekiyorsa eğer, bu konuda bazı tavizler vermenin bir anlamı olabileceğine inanıyorum.

    savunma faslının ardından gelelim sadede...

    nirvana’nın etkileyici solisti ve ruhu kurt cobain, neo-liberal sosyo-ekonomik gidişatın insanlığı içine düşürdüğü sıkıntıları ve insanlığın girdiği yeni buhranlı dönemi öncel anlamda duyumsayan, dile getiren, erişilmez duyarlılığı ve sanatçı kavrayışıyla şarkılara döken ve bunu yaşamsal uygulama alanında da gerçekleştiren ve bu adaletsiz ve anlamsız dünyaya katlanamayıp öte aleme erkenden göç eden çarpıcı bir kişiliktir. o, bugün, yaşadığı zamandakinden çok daha etkili bir ikon. çünkü o, sanatçı sezgileriyle gelmekte olan felaket yıllarını görmüş ve derin bir yadsıyıcı “sada”yı(sound) dile getiren eserler vermiştir.

    rock’n roll, heavy metal, grunge vs. müziğin avangard uygulamalarından hoşlanan bütün otoriteler çok çok iyi bilirler ki kurt cobain ve nirvana’nın müziği, besteleri, hatta albüm performansları hiç de abartılacak özellikler taşımaz. ikon olarak anılmak sözkonusu olduğunda yetersizdir. fakat kurt cobain, naifliği, öncü sanatçı duyarlılığı, karizmatik kişiliği, sanatta çok önemsediğimiz samimi ve içten duruşu ve yaydığı fikirsel dalgalar dolayısıyla müziğinin ötesine geçerek bir rock ikonu olmayı haketmiş bir figürdür. onun bu özelliklerini en iyi göreceğimiz alanlar da unplugged konserleridir. özellikle de tarihi “unplugged in new york” konserinde, onun giysilerinden duruşuna, eserlerini icra edişinden bakışına, alkış kabul edişinden ses tonuna kadar her şeyiyle ne kadar içten ve muhalif olduğunu görürüz.

    bu denli etkileyici bir “rock’n roll” figürünün ölümsüz olması doğaldır. o yüzden kurnaz prodüktörlerin kırpıp kırpıp eski kayıtlardan ve klip görüntülerinden yeni imalatlar, yeni albümler yapmasına, (biz dahil) herkesin onu piyasalaştırmakta yarışmasına, müzik şirketlerinin onu metalaştırmasına; kısacası herkesin onun mezarını soymak için yarışmasına rağmen bu olanaksızdır.

    onun mezarı soyulamaz; çünkü ölümsüzlerin mezarı olmaz.

    smells like teen spirit, where did you sleep last night, come as you are, rape me şarkılarının; in utero ve nevermind albümlerinin ölümsüz yaratıcısını “aramızdan ayrılışının” yıldönümünde saygıyla anıyoruz.
hesabın var mı? giriş yap