• günümüz türkçesine çevirirsek "sorun-u kürt". işte oldu şimdi tartışma başlamıştır...
  • yedi aylık suskunluğumu kürt sorununun iktisadi olduğu önermesi nedeniyle bozmak zorunda kaldım, siz istediniz. şimdi bir ülke ki, düşünün 600'ün üzerinde kürt mahkum "anadilde eğitim, anadilde savunma, öcalan'a tecritin kaldırılması' talebiyle 54 gündür açlık grevi yapıyor. yani zamanında müdahale edilmezse ölecekler ve bu ölümlerin sorumlusu taleplere hiç bir şekilde karşılık vermeyen, hatta grevleri görmezden gelen hükümet olacak. (bugün binlerce mahkumun greve katılacağı haberleri olduğunu da parantez içi belirteyim.)

    bu talepler arasında iktisadi olanı var mı? yani daha fazla refah, daha fazla istihdam, kürt işçilere daha fazla hak gibi bazı istemler var da ben mi görmüyorum? yoksa iktisatın literatürdeki anlamı mı değişti? kürt sorunu en başta bir darbe sorunudur, o çok sevilen, yere göğe konulamayan generallerin halka yutturduğu 82 anayasası var ya, işte bugünlere gelen süreci, bak başlatan demiyorum, tırmandıran odur. baskıdır, zulümdür, yok saymadır. silahlı mücadelenin ya da terörün hiç bir biçimini desteklemem, ama frankeştaynı kimin ya da neyin yarattığını anlamak için, hele ki bir ideolojinin, canına kıyabilecek kadar bir fikre bağlanmışlığın temelini anlamak için iktisata değil, psikolojiye, sosyolojiye, edebiyata, şiire bakın. bakın ki kafanız gömülü olduğu yerden çıksın.

    ben düşünüyorum mesela: hangi insan -20 derecelerde dağlarda, kamplarda her an öleceği korkusu ve her an öldürebileceğinin bilinci ile yaşamak ister? bunu plazalarda çalışanlara sormak lazım, kayak elbiseleri olmadan dağda bir gün kalmışlar mı? hadi biri ikisi kendisine işkence etmeyi seviyor, peki binleri böyle bir tercihe iten nedir? iktisat mı? sanmam.

    kürtçe meselesi var mesela. konuşanların zamanında okullarda dayak yediği. yok canım öyle bir şey diyenlere ayşe hür'ün şu yazısını öneririm, okuyun, aydınlanın:

    http://www.radikal.com.tr/…id=1104843&categoryid=97

    köy yakmalar var. yaşlı bir kürt amcanın dediği gibi, "benim de bir zamanlar bir köyüm vardı". bunu anladık mı türk toplumu olarak, bu travmayla yüzleştik mi?

    daha uzar bu yazı, demagojiden çocuk haklarına, savaşsız bir dünya özleminden din dil ırka dayalı her tür ayrımcılıktan nefret etmeye kadar uzar. şunu da yazdırıyorsunuz bana, kürt değilim. ama kürt sorununu çözmek için kürtleri anlamak, kürtleri anlamak için de onları dinlemek gerektiğine inanlardanım ve keşke silahlar bugün sussa diyenlerdenim. ve keşke bazı sorunlar para ile çözülebilek kadar basit olsaydı. keşke bir iki yatırım, biraz kalkınma huzur getirseydi. ama "aidiyet", "kimlik", "anadil", "özgürlük" dediğiniz kavramları hiç bir para ile satın alamazsınız.

    politika insan için yapılır. umarım bu bir gün türkiye'de hatırlanır.
  • (bkz: #30951050)
  • kürt sorununun çözümlemesi yazılmaya başlansaydı eğer; sadece birkaç cildi önsözüne ayırmak gerekirdi herhalde. bütün insanlık tarihinin gölgesini bu sorunda sorgulamak gerekirdi, çünkü feodal toplumdan imparatorluk dönemlerine, ulus devletlerden postmodern çağa kadar tarihin neredeyse bütün dönemlerinde var olmuş bir sorunu analiz etmek insanlık tarihini baştan hatmetmek gibi bir durumdu. ama sorunun çözümü ise iki kelime: herkese eşitlik.
  • konunun bilgiden bağımsız olarak tartışılması kısır döngüler yaratıyor, ne oluyorsa arkaplanda oluyor. bu olay takım tutmak gibi bi şey değil, çoğunluğu oluşturan insanların duygusal savunmacılıkları, yani düşünmeyi ve kendi konumları sorgulamayı reddetmeleri ancak bu insanların bir şekilde konuyu oluşturan unsurlara değin bilgiye erişimiyle aşılabilir. bu erişimin mümkün olabilmesi için ya bir güven ortamının oluşması gerekir ki böyle bir durum yok, ya da kocaman bir zekaya ve uyanıklığa sahip olunup bu kaotik bilgi kirliliğinden doğruları ayıklayabilmek gerekir ki çoğumuz böyle bir yetiye sahip değiliz. ortada inanılmaz bir bilgi kısırlığı var, koşullara ve aksiyonlara uygulanmadan işe geldiğinde kullanılan ilkelerden öte bir tartışma, ortalama bir kamusal alanda gerçekleşmiyor. olayların tarihi, içyüzü yani kısacası nasıl vücuda geldiği hakkında ortaya konan ya da apaçık tartışıldığı bir durum yok.. varsa yoksa tarihsiz bir kimlik siyaseti. makul bir şekilde işinde gücünde olan kamunun aklıselim ile bu konuyu bu bilgi kısırlığında değerlendirmesinin pek bir mümkanatı yok..
  • kürt meselesine dair.

    milliyet, millet; feodal nizamdan çıkışta burjuvazinin temel argümanları. ideolojinin yönü öncelikle kendisinin egemen olduğu bir pazara sahip olmak. sosyolojik-tarihsel ortaklığa sahip, kültür-dil birliği etrafında kümelenmiş insanların burjuvazi önderliğinde hattı ve sathı belli bir kuruluştur milliyetçilik. milliyetlerin kendini ifade eden üst örgütlenmesi modern burjuva devletidir.

    burjuvazinin kapitalist ekonomi temelinde örgütlenerek egemenleştiği nokta aynı zamanda artık kendi sınırlarına sığmadığı emperyalist nitelik kazandığı moment.

    bu süreçte milliyet-milliyetçilik, burjuva egemenliğine-emperyalizme duruş karakteri kazanmıştır. burjuva milliyetçiliğinin zıddını yaratmasıdır bu oluş. zıddının ifade ettiği bağlam, egemenliğin bir sınıftan geniş yığınlara geçmesi talebidir.

    sosyalistler bu tarihsel koşulda meseleyi milletlerin kaderlerini tayin hakkıyla formüle etmişler; sosyalizmi hedeflemese de burjuva-yarı feodal türden egemen yapıya başkaldırışları enternasyonalist bağlamda yüreklendirmiş, desteklemişlerdir.

    sovyet rusya ve türk milliyetçiliği dayanışmasının temeli de budur. lenin ve sovyetler doğu halkları kongrelerinde meseleyi bu yönde ele almış; sosyalist bilinçle doğu-orta doğu halklarının islami hareketlerle dayanışma kanallarını açmışlardır.

    1. muazzam savaş ve sonrasında yaşanan iç savaş koşulları, leninin siyasetten erken tasfiyesi; sovyet rusyanın emperyalizme karşı dayanıklı olabilmesi gibi aslında milliyetçi ve anti enternasyonal fikirler; ulusların kaderini tayin ilkesinden öte parçanın bütüne tabi olma ilkesi gündemleşmiştir.

    1. savaş sonrası cemiyeti akvama giden günlerde meşhur wilson prensipleri arasında, bir vakitler sosyalistlerin-sosyal demokratların formüle ettiği ulusların kaderini tayin etme ilkesinin yer alması ilginçtir.

    amerikan uluslar topluluğunun 1. savaştan güçlenerek çıktığı, ingiliz yayılmacılığının rakibi olmak yanında öncüsü sıfatını kazandığı bir noktada tek rakibin sovyet devleti olması, artık milliyetler meselesini emperyal bir düzleme taşımıştır. bu bağlam ihraç model siyasetin ortaya çıkmasıdır. iki dev rakip, kendi hinderlandında yandaş ülkeler-milliyetçilikler peşindedir.

    2. muazzam savaş ve sonrası bu görüntü netleşmiş, dünyamız iki bloğun didişinde arsızca paylaşılmıştır.

    türk milliyetçiliği, kuruluşu takip günlerinde evvel emir yazı ve konuşma dilini, ekonomik kaynakları-mevcut artı değer birikimini misakı milli sınırları dahilinde türkleştirmekle işe başlamıştır.

    bir adım öncesinde osmanlı imparatorluğunun bir kara parçasını ifade eden anadolu, ve burada yaşayan türk köken dışı her boydan ahali, insan topluluğu bu yeniden yapılanmada payına düşeni almış, baskılanmıştır.

    hilafetin reddiyesi bağlamında inançlarda baskıya maruz kalmış, osmanlı bakiyesi inanç birlikleri dağıtılmıştır.

    kürt meselesi tam da bu günlerde yeni yapılanmanın eseri olarak doğmuş; bütün bir orta doğu bağlamında çözümsüz olarak günümüze taşınmıştır.

    anadoluda yaşanan bütün kürt başkaldırışlarında türkleştirme ve inkar politikaları vardır. tarihen ortaklığı yaşamış, örf-adet kültür birliğine sahip bir kavmin varlığı-dili-kültürü reddedilmiş, yok sayılmıştır.

    1950 1960 arası demokrat parti iktidarının doğu güneydoğu da dahil ekonomik tedbirleri, kürtlere karşı şoven olmayan yaklaşımı nispeten sükunet içinde bir on yıl olmasına karşı, 27 mayıs ve sonrasında giderek artan bir baskıyla, kürt meselesi bu günlere doğru sancılı döneme girmiştir.

    türk sosyalistleri 1960lardan sonra güçlenen siyasi hareketlerinde kürt meselesine daima ilkeli yaklaşmış; meseleyi çifte boyunduruk bağlamında programlaştırmıştır. kürtler egemen burjuvazi tarafından sömürülürken, öte yandan kürtlerin geleneksel varlığını reddederek, kürtlerin bir de bu açıdan ezildiğini ifade ediyordu çifte boyunduruk.

    özellikle türkiye işçi partisi saflarında siyasi kardeşlik, kurtuluşun sosyalizmde olduğu fikrini yaygınlaştırmış, türk ve kürt sosyalistleri ortak mücadelle etmiştir.

    12 mart-12 eylül darbeleri, uluslararası jeo-politik stratejik kırılmalar; özellikle ülkemizde yeni-köklü; ayrılma talebini bağrında taşıyan kürt hareketi doğmuştur.

    bu hareket, 1990lara, amerikan emperyalizminin yeni orta doğu yaklaşımının sahne almasına kadar; türkiyede diğer silahlı-silahsız sol mücadele gruplarına benzer nitelikte hareketti. türk burjuvazisinin ağır ekonomik sömürüsüne, darbeci niteliğine, inkarcılığına karşı bir nitelikte ulusal mücadele tarzında gelişmiştir.

    ırak müdahaleleri, kürt hareketinin ekseninde oynamaya yol açmış, ulusallık özü uluslararası niteliğe bürünmüştür. ancak bu değişim enternasyonal bağlamda sosyalist nitelikten uzak, emperyalist mihrakların bölge ve özellikle türkiyeye dair planların gölgesinde pragmatist, uzlaşmacı, emperyal güçlerle açık gizli ittifak şeklinde kendini göstermiştir.

    2002 ve sonrasında türkiyede yaşanan demokratikleşme, askeri dayatmalara geçit vermez tavır, kürt realitesini tanımaktan öte kürt meselesinin varlığıyla yüzleşmek, çözüm yolunda hakkaniyetli arayışlar gölgesinde yine nispeten sükunet dolu bir dönem yaşanmış; ancak türkyenin ekonomik-politik-askeri- ve dış politik açılımlarının kendisine kazandırdığı öz güven, özellikle bölgede hakim bir güç olma endişesi emperyal güçleri yeni arayışlara sevk etmiş, bir vakitlerin ihraç milliyetçi politikalarını takibe zorlamıştır.

    ergenekonun büyük ölçüde tasfiye edildiği bir dönemde kürt milliyetçi hareketi bu yeni oluşumda kendine fırsat doğduğu inancıyla sıcak mücadeleyi başlatmış; emperyal güçlerin ihraç malı arap baharı günlerinde çıtayı bir adım yükselterek, halk savaşı senaryosunu gündemleştirmeye çalışmıştır.

    işte bu defa evdeki hesap çarşıya uymamış, hakkari-şemdinli yöresinden başlatılmaya çalışılan kurtarılmış bölge ve taarruz planı, siyasi-askeri birlikteliği karşısında akamete uğramıştır.

    son açlık grevi dalgası, bozulan planın telafisi yolunda insanlar telef etme hamlesiydi. bu da istenilen sonucu vermemiştir.

    siyaset kurmaylık bilgisine muhtaç, analitik düşünmeyi gerekli kılan bir olgu. iç ve dış şartları iyi analiz edemeyen hareket bu gün belki en sıkıntılı dönemini yaşamaktadır.

    çözüm ne kadar silahlı gücü varsa sınır dışına çekmek, yaşanacak sükunet döneminde meselenin çözüm noktasında aşırı isteklerden uzak bir normalleşme süreci yaşamaktır. açılım bu bağlamda başlayacak ve hayırlara vesile olacaktır. inanmak istiyorum.
  • türkler için kürt sorunudur. kürtlerin kürt sorunu yoktur. kürdistan sorunu vardır.
  • ilker başbuğ ve gültan kışanak'ın sözlerinden çıkarak soruna ilişkin bir şeyler anlatan bir yazı: kürtler ve yaraları
  • olmayan sorundur aslında. kendimizi kandırdığımız sorundur. hiçbir zaman kürt-türk sorunu, kürt sorunu diye bir şeyler olmamıştır benim gözümde. çok başka sorunlar vardır. açlık sorunu, yokluk sorunu ve soğuktan donarak ölme sorunu.
hesabın var mı? giriş yap