• ikinci viyana kuşatması ile gelen bozgunla başlayıp karlofça antlaşması ile biten, 1683-1699 yılı arasında geçen savaşlar dizisi.

    balkan topraklarının kana doyduğu bu süre içinde yapılan onlarca savaşın çoğunluğu osmanlı mağlubiyetiyle sonuçlanmıştır. 1695'de başa geçen ikinci mustafa bu toprak kayıplarına dur deyip üst üste başarılı seferler yaparak belgradı ve temeşvarı geri alsa da 1697 de zenta'da karşısına ileride tokmakçı bir general olacak olan ve bizim de epey başımızı ağrıtan prinz eugen çıkar. zenta savaşında 500 habsburg kaybına karşı bizim kaybımız; sadrazam elmas mehmed paşa dahil 30000 bin asker, 90 top, hazine-i hümayun, mühr-ü hümayun ve binlerce hayvandır.

    zenta savaşı bizim için iplerin kopuşunu temsil eder. sultan istanbula çekilir. avusturyalılar saraybosnaya kadar gelir, yakıp yıkar. iki sene sonra imzalanan karlofça antlaşmasıyla kutsal ittifak savaşları son bulur.

    son derece heycanlı, politik ve askeri açıdan çok önemli olan bu dönemin, sırf tarihimizin kara zamanlarından olduğu için ders kitaplarında* bir iki cümle ile geçiştirilmesinin son derece saçma olduğunu düşünüyorum.

    edit: tokmakçımızın ismini yanlış yazmışım
  • bu "büyük türk savaşı" veya "kutsal ittifak savaşları" denilen muharebeler ve kuşatmalar serisinde habsburg kuvvetleri makedonya'ya kadar gelip üsküp'ü ateşe bile vermiştir. aynı anda habsburg imparatorluğu, venedik, polonya ve rusya ile mücadele ettiğini unutmamak gerekli. tüm bunlar göze alındığında osmanlı'nın iyi topladığı bile söylenebilir. belki de son kez devlet-i aliyye-i osmaniyye ne derece bir savaş makinesi olduğunu kanıtlamıştı
  • papa xı. innocentius, 21 eyül 1676’da, osmanlılarn ıı. defa viyana kapılarına dayanmasından 8 yıl önce papa seçildi. 65 yaşındaki papa hayırseverliği ile tanınıyordu; katolik kilisesi’nin başına geçtiğinde ilk işi kilisenin mali disiplinini sağlamak ve aşırı giderleri kısmak oldu. bu sayede elde ettiği mali gücü de yine katolik fakir ve hastaların ihtiyaçlarını karşılamak için kullanıyordu. kilisenin tüm mensuplarına gösterişten uzak, mütevazi bir hayat yaşamalarını ve her daim ihtiyaç sahiplerine yardım etmelerini telkin ediyordu. böylesi insancıl ve yardım sever olan yeni papa konu dış siyaset ve özellikle din olduğunda bambaşka bir kişiliğe bürünüyordu. özellikle kafirlere karşı en ufak bir merhamet dahi yoktu. dış politikada en önemli silahın savaş olduğu kanaatindeydi. osmanlı devleti ise hristiyan topraklarına saplanmış bir hançerdi ve derhal ne pahasına olursa olsun sökülüp atılmalıydı. bunun için de avrupalı devletlerin bir birlik altında ortak bir amaç için toplanmaları gerekiyordu. tanrıya hizmet etmekten daha iyi bir ortak amaç düşünülemezdi. peki bu birlik nasıl, hangi şartlar altında kurulacaktı. uzun yıllardır kendi içlerinde dahi tam olarak anlaşamayan devletleri nasıl olup ta ortak düşmana karşı bir araya getirecekti. işte tam bu noktada mustafa paşa’nın orduları papanın yardımına yetişti. kafir osmanlılar yine avrupa kapılarındaydı. şayet kapılar bir kere açılırsa bir daha kapanması imkansız olur ve müslüman osmanlılar hristiyan topaklarının kalbine kadar gelirdi. kuşatma haberinin gelmesi ile papa da kendi mesaisine başladı. imparatorlara papalık mektupları yazıldı yaklaşan tehlikeden bahsedilirken buna karşı birlik olmanın imparatorların tanrıya karşı en büyük görevleri olduğu hatırlatıldı. papa’nın birincil hedefi viyana kuşatması sırasında şehre gerekli yardımı sağlamaktı. bunun için derhal lehistan kralı’na mektuplar yazamaya elçiler göndermeye başlamıştı. osmanlılar viyana kapılarına dayandığından lehli askerler mutlaka şehrin yardımına koşmalıydılar. bu sadece papa’nın değil tanrının da isteğiydi.

    innocentius’un girişimleri başarılı olmuş lehistan kralı viyana’ya yardım için ordularını yola çıkartmıştı. yine papa’nın girişimleri ile xıv. louis osmanlılar viyana’yı kuşatmaya başlayınca lüksemburg'u abluka etmeyi bıraktı ve imparatorlukla 20 yılı kapsayan bir ateşkes antlaşması imzaladı. batıdaki fransız tehlikesini bu ateşkes antlaşması ile önleyen avusturya, doğuda papa’nın koruyuculuğu altında osmanlı imparatorluğu’nun büyük düşmanlarını kutsal bir ittifak altında toplamayı başardı. papa xı. innocentius’un hayali gerçek oluyor avrupa osmanlı belasından kurtulmak için bütün gücünü bir araya getiriyordu.

    5 mart 1684 yılında avusturya’nın linz şehrinde yeni bir hristiyan müttefik birliği kuruldu. birliğim amacı; hristiyanlar tarafından kaybedilmiş olan bütün toprakların geri kazanılmasıydı ve müttefikler bu kutsal görevlerini papa’nın himayesinde gerçekleştireceklerdi. işte bu şartlar altında üç müttefik devletin temsilcileri kafir osmanlıların hristiyan topraklarından ille ebet atılması için “kutsal ittifak'ı” imzaladılar.

    avusturya, lehistan ve venedik mukaddes ittifakın savaşçıları olacaklar her cepheden osmanlı kafirinin üzerine gideceklerdi. ittifak kurulurken osmanlının büyük düşmanı ruslar da unutulmamış ve masa da bir sandalyede onlar için ayrılmıştı. hatta lehistan kralı sobieski ruslara yazdığı mektubunda “osmanlıları avrupa’dan kovmak günü gelmiş ise bu, ancak bugündür” ifadelerine yer vermişti.
    ittifak antlaşmasının imzalanması ile birlikte papa da zaman kaybetmeden bu devletlere açıktan destek vermeye başladı. bir yandan bütün hristiyan dünyasına kurulan bu ittifakın yeni bir haçlı seferi olduğunu söylüyor diğer taraftan da katolik kilisesinde sağlamış olduğu mali disiplin sayesinde edindiği serveti ittifak ordularının donatılması için gözünü kırpmadan harcıyordu.

    mukaddes ittifakın kurulduğu haberinin osmanlılara ulaşması uzun sürmedi. osmanlılar için bu birlik kutsal değil olsa olsa korkunç bir ittifaktı. viyana kuşatmasında ve sonrasında alınan utanç verici yenilgilerin üzerinden daha ancak bir yıl geçmişti. ve şimdi düşman bütün gücünü toplamış osmanlı’nın üzerine geliyordu. saraya gelen haberlerin arkası kesilmiyordu. gelen bazı haberlere göre ittifak devletleri asıl hedeflerini istanbul olarak belirlemişlerdi. bu gelişmeler çerçevesinde edirne’de büyük bir meclis toplanmasına karar verildi. yapılan uzun görüşmeler sonucunda yaklaşan savaşın kaçınılmaz olduğu konusunda ortak karara varıldı ve alınması gereken önlemler belirlendi. savaşın aynı anda birçok farklı cephede cereyan edeceği anlaşılmıştı. sadrazam edirne’de kalacak ve savaşın tüm cephelerini buradan komuta edecekti. bu savaşta osmanlı imparatorluğunun en büyük yardımcısının kırım hanlığı olacağı belli olmuştu. kırım hanı selim giray derhal edirne’ye çağrıldı; yaklaşan tehlike hakkında bilgi verildi ve savaş planları uzun uzadıya tartışıldı.

    artık iki tarafta da kılıçlar çekilmiş savaş hazırlıkları tamamlanmıştı. savaşın nasıl sonuçlanacağını kestirmek zordu lakin savaşın sonunda orta-avrupa, karadeniz ve akdeniz meselelerin nihai bir çözüme kavuşacağı ortadaydı.

    1684 yılının yaz ayı geldiğinde müttefikler her yandan saldırıya geçtiler. avusturya ordularının ilk hedefi budin’di. eş zamanlı olarak venedikliler de harekete geçmişlerdi. onların öncelikli hedefi mora adasının istilasıydı ve bu amaçla aya-mavra adasını ve preveze’yi ele geçirdiler. en kuvvetli orduyu lehistan kralı toplamıştı ve hedefi hotin kalesiy’di ama asıl hayali avusturya orduları ile birleşip daha sona istanbul üzerine yürümekti. bu şekilde başlayan savaş tam 16 yıl sürecekti. 16 yıl! tarihte sayısız defa tekrarlandığı üzere; yüzbinlerce insan krallarının ya da sultanlarının hedeflerini gerçekleştirmek için düşman bellediklerinin üzerine koşacaktı.

    1683 yılından 1699 yılına kadar savaşın ağırlık merkezi avusturya cephesi olmuş ve bütün diğer cephelerdeki durum ve mücadelenin sonucu buradaki harekata göre belirlenmişti. osmanlı imparatorluğu’nun bu halinde bile lehler, ruslar ve venedikliler taarruzlarında önemli sonuçlar alamıyorlardı.

    viyana’nın kurtuluşundan sonra mücadele macaristan üzerinde toplandı ve başlıca üç safha gösterdi;*

    ilkin 1683’ten 1689’a kadar osmanlılar avusturya orduları önünde sürekli bozgunlarla bulgaristan’da niş’e makedonya’da üsküp’e kadar geri çekilmek zorunda kaldılar. rumeli’ndeki islam halkı bile yerlerini yurtlarını bırakıp anadolu’ya kaçmaya başladı. bu sırada herkes niş üzerinden sınır çizilmesi şartıyla elde edilecek bir barışı nimet olarak görüyordu. bab-i ali barış istemek için viyana’ya imparatorun ayağına bir elçi gönderdiyse de bu girişimden bir netice alamadı.

    1689’dan 1693’e kadar süren ikinci dönemde avusturalyalılar balkanlar’dan geri sürülüyor. belgrad geri alındı bu dönemde iki tarafta ileri bir harekata cesaret edemeyerek savunma durumunda kalıyordu.

    kutsal ittifak savaşlarının son dönemi 1693’ten 1697’te yaşanan zenta bozgununa kadar geçen süredir. zenta muharebesinde alınan ağır yenilididen sonra artık macaristan’daki kayıplarını geri almaktan ümidini kesen bab-i ali ile viyana sarayı arasında barış görüşmeleri başadı. 1699 yılında imzalanan karlofça antlaşması tımışvar hariç, macaristanın tamamı avusturya’ya bırakıldı. orta- avrupa meselesine köklü bir çözüm getirmek amacıyla 16 yıl önce başlatılan macaristan seferi de büyük bir hüsran ile sonuçlanmış oluyordu.
  • osmanlının ii. viyana kuşatması'ndaki yenilgisininden ceserat alan bir grup avrupa ülkesinin (kutsal roma imparatorluğu, lehistan-litvanya birliği, rus çarlığı ve venedik) kutsal ittifak adı altında birleşip osmanlı'ya karşı giriştikleri savaşlar dizisidir. savaşlar sonucunda ittifak macaristan ile dalmaçya'da hâkimiyet kurup balkanlar'daki osmanlı hâkimiyetine büyük bir darbe indirmiştir.

    bu savaşlardan; bazı osmanlı kaynaklarında dokuz yıl savaşı olarak ve bazı yabancı kaynaklarda büyük türk savaşları olarak bahsedilir..

    osmanlı tarihinde ise bu dönem felaket seneleri adını almıştır..

    http://tr.wikipedia.org/…ı-kutsal_İttifak_savaşları
  • empire total war oyununun başlangıcı* bu savaşın bittiği dönemdir. anası laciverde boyanmış bir osmanlı ile oyunda dahi uzun yıllar belinizi doğrultamazsınız.

    bir de şu var; bu savaş(lar), balkan harbi, ankara savaşı, kavalalı isyanı, bab-ı ali ve daha nice hezimetler, isyanlar okullarda öğretilmez. sanki tarih sadece zaferlerden ibaretmiş gibi. bir tek inebahtı anlatılır, kıbrıs zaferi olmasa ondan da haberimiz olmazdı.
  • avrupalı'nın great turkish war dedikleri savaşlar silsilesi. aslında mesele türkler'den çok doğu avrupa'daki çıkarlar idi. çeşitli muharebelerde değişmek üzere genel olarak osmanoğlu, erdel, macaristan, eflak boğdan bir taraf; kutsal roma, leh, rusya, papa, venedik bir taraf idi. görüldüğü gibi din millet uğruna değil, toprak ve çıkar uğruna yemişler birbirlerini. sonucunda karlofça antlaşması ile çok büyük topraklar el değiştirdi.
  • türk tarihinin en büyük savaşı ve maalesef yenilgisidir.
  • sadrazam merzifonlu kara mustafa paşa'nın büyük bir siyasi ve askeri kumar oynayarak giriştiği viyana seferinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine ertesi sene papallığın büyük çabalarıyla kutsal roma imparatorluğu, venedik cumhuriyeti, polonya-litvanya commonwealth'i, rusya çarlığı ve malta şövalyelerinin türkleri avrupadan atmak amacıyla bir araya gelmesiyle bu savaşa da ismini verecek olan kutsal ittifak teşekkül etmiş oldu.

    osmanlılar, kanuni sultan süleyman devrinden beri hristiyan avrupa'nın türk imparatorluğu karşısında birleşik bir cephe oluşturmalarını engelleyecek bir siyaset izliyor, bu çerçevede avrupadaki protestan azınlıklar devlet-i aliyye'den himaye görürken kutsal roma imparatorluğu (ve ispanya'ya karşı) başta fransa olmak üzere ingiltere ve hollanda gibi milli monarşilere destek veriliyordu.

    1680'li yıllara gelindiğinde ise kara mustafa paşa orta avrupa sorununu osmanlılar lehine kalıcı olarak çözmek için doğrudan kutsal roma imparatorluğunun kalbi olan viyana'ya yürümeye karar verir. seferin kötü yönetilmesi ve papalığın gayretleriyle araları bozuk olan avusturya ve lehistan güçlerinin bir araya gelerek viyana önlerine şehri kurtarmaya koşmasıyla türk ordusu viyana önlerinde tam bir bozguna uğrar. (bkz: kahlenberg muharebesi)

    lakin burada şunu belirtmek gerekir ki viyana önlerinde yaşanan bozgundan sonra türk birlikleri budin civarında tekrardan bir araya gelerek toplanmış, karşı saldırıya hazırlanan avusturyalılara karşı koyulabilsin diye de sınırdaki kalelere destek birlikler gönderilmiştir. nitekim asıl ordu kışlamak üzere belgrad'a çekilirken başta budin olmak üzere pek çok kale düşman kuvvetlerine karşı başarıyla direnir. ancak asıl olaylar ertesi seneden itibaren başlayacaktır.

    viyana'ya yönelik başarısız türk saldırısına hristiyan avrupa papalığın doğrudan organizatörlüğüyle çok kuvvetli bir karşılık vermeye hazırlanır. orta çağların haçlı ruhu dirilmiştir adeta. ilk başta bütün almanya, avusturya'nın yardımına koşar ve kutsal roma imparatorluğu bir bütün olarak savaşa girer. lehistan ile ittifakı zaten yukarıda bahsetmiştik. bu devletlere ertesi sene venedik ve malta da katılarak orta avrupa'daki savaşı akdeniz'e taşır. bu tarihten iki sene sonra ise çarlık rusya'sının savaşa girişiyle kuzey cephesi de açılır. öte yandan her ne kadar devlet düzeyinde bir katılım olmasa da ispanya, fransa ve ingiltere'den çok sayıda gönüllü birlikler türklere karşı yapılacak mukaddes savaşa katılmak için harekete geçerler. orta çağların haçlı ruhu dirilmiştir adeta.

    türkiye'nin 16. yydan beri geleneksel müttefiki olan fransa'nın da batıda avusturya'yı serbest bırakması üzerine mukaddes ittifak 1684'ten itibaren birkaç farklık cepheden tüm güçleriyle saldırıya geçerler. türkiye'de ders kitaplarında vs. bu savaşın sonucu olarak macaristan başta olmak üzere ilk defa önemli ölçüde bir toprak kaybının yaşanması olarak verilse de bu tam olarak doğru bir anlatım değildir. mukaddes ittifakın toplanma amacı sadece macaristan'ı 'kurtarmak' değil türkleri topyekün avrupa'dan atmak ve hatta istanbul'u ele geçirerek imparatorluğu yıkmak üzerine kuruluydu. nitekim savaşın ilk safhasında da bu emellerine az daha da ulaşıyorlardı.

    avusturya-alman orduları macaristan'ı 1684'ten itibaren hızlı bir şekilde işgal ederek kısa süre içerisinde belgrad önlerine geldiler. güneyde venedikler dalmaçya ve mora'yı işgale başlarken kuzey'de lehistan da boğdan'ı işgal etmek üzere harekete geçti. kuzeyde özellikle kırım hanlığının olağanüstü gayretleriyle başarılı bir savunma savaşı verilip düşman defaatle püskürtülmüş olsa ve güneyde sınırlı bölgesel kayıplarla durum bir şekilde stabilize edilmiş olsa da merkez de tam bir çöküş yaşanıyordu. kayzer'in orduları şimdi orta avrupa'nın kilidi belgrad'ı da almış bir şekilde balkanların istilasına başlamış, bosna ve sırbistan süratli bir şekilde işgale uğruyor ve düşman kuvvetleri üsküp yakınlarına kadar sokuluyordu. öyle ki orduyla beraber sofya'ya kadar gelen padişah cephede önlenemeyen bozgunlar sonrası kendini burada güvende hissetmeyerek edirne'ye çekilecektir. öte yandan rusya'nınn 1686'dan itibaren savaşa girmesi ve kırım hanlığını istilaya hazırlanmasıyla da kuzey cephesindeki denge de türkler ve tatarların aleyhine bozulacak gibi görünüyordu.

    bu noktadan sonra dışarıda fransa'nın batı avrupada kutsal roma imparatorluğuna karşı 9 yıl savaşlarını başlatması ve içeride imparatorluk idaresinde dizginleri selim giray han ve köprülü fazıl mustafa paşa gibi iki dirayetli devlet adamının ele almasının sonucu olarak savaşın birinci safhasının bitip osmanlıların durumu dengelemesini sağlayacak ikinci safha başlayacaktır. bu çerçevede kuzeyde tatarlar kırım'ı rus istilasına karşı başarıyla savunurken türk orduları da cermenleri balkanlardan çıkartıp belgrad'ı geri alarak macaristan'da karşı saldırıya hazırlanacaktır. fazıl mustafa paşa'nın salankamen muharebesindeki şehadetine rağmen tahta yeni geçen 2. mustafa macaristan'a düzenlediği peş peşe 2 seferde nispeten önemli kazançlar elde edecektir. ümitlerin tekrar yeşerdiği bu safhayı ise ne yazık ki 1683'de viyana surları önündeki savaşa eş değer bir felaket olan zenta muharebesi getirecektir.

    bizzat sultan'ın komutasındaki ordunun zenta'da tüm zamanların en büyük askeri dehalarından birisi olan savoy prensi eugen karşısında korkunç bir bozguna uğraması ve aralarında sadrazam'ın da olduğu binlerce kişinin kaybı üzerine osmanlılar artık macaristan'ı geri almaya yönelik tüm umutlarını yitirerek barış arıyacaklardır. 14. lois fransasının kıta avrupasında tekrardan harekete geçmeye hazırlanması üzerine ingiltere ve hollanda diplomasisinin çabalarıyla kutsal ittifakı oluşturan devletler de barışa yanaşacaklar ve zenta muharebesinden kısa bir süre sonra mevcut statüko üzerine (herkes elde ettiği toprağı tutmaya devam ediyor) karlofça anlaşması imzalanacaktır.
hesabın var mı? giriş yap