181 entry daha
  • maaşlı, düzenli bir işte çalışırken kütüphanelerin açık olduğu saatlerde mesaide olduğum (sanki çalışan halkın yüzde doksanı cumartesi de mesai yapmıyormuş gibi kütüphaneler cumartesi de açık ve pazarları kapalı), fakat istediğim kitabı satın alacak param olması sebebiyle kendisinden genelde uzak kaldığım (şimdiye dek bir tek rüya gibi işim olmuştu, sürekli ilçe halk kütüphanesinin yakınındaki devlet dairelerinde işim çıkıyordu ve muhasebecimiz de kütüphanenin sokağındaydı ve bir tek o zaman çalışırken de işimi ona göre ayarlayıp yanımda kitapları da götürerek kütüphaneye gidip kitap değiştirebiliyordum) ve işsiz olduğum zamanlarda da mesai saati diye bir şey hayatımda olmadığından, ücretsiz olarak sürekli kitap okuyabilmemi sağlayan harikulade yer.

    tanım bittiğine göre, devam edebilirim. kendi satın alacağım kitapları seçerken önümde genellikle idefix ve d&r sayesinde neredeyse sınırsız bir seçenek genişliği oluyordu. kütüphaneye düştüğüm bu dönemde, neyi okuyacağımı genellikle raflardaki romanlardan gözüme çarpanlar belirliyor ve bazen şaşırtıcı sürprizlere gebe olan bu durum, bazen de canımı sıkıyor. hakkında hiçbir şey bilmeden "bu hafta bunu da okuyayım..." diye ödünç aldığım ve dakota yerlisi kızılderililer hakkında, sudan iç savaşı hakkında, paris hakkında birsürü şeyi hiç de amaçlamadan öğrendiğim birsürü güzel kitaba da denk geldim fakat çoğu zaman da "niye bir ilçe halk kütüphanesinde bunlar tüm rafları kaplıyor?" diye düşündüğüm young adult kitaplarının arasında düzgün bir şeyler arandım. benim sürekli gittiğim ilçe halk kütüphanesinin yeni kitap getirme aralığı hoş bir şekilde seriye bağlanmış durumda, birkaç haftada bir "yeni gelenler" rafı doluyor fakat yeni getirilecek kitapların neye göre seçildiği hakkında hiçbir fikrim yok. kütüphane bunları satın mı alıyor, birileri bağışladıkça mı yeni gelenler rafı doluyor, eğer satın alınıyorsa satın alınacak kitaplar listesini kim belirliyor, kütüphaneye istekte bulunabiliyor muyuz, bu gibi soruları düzenli kütüphane kullanan biri olarak ben bile bilmiyorum. bazen yeni basılmış bir kitabı da raflarda görebiliyorum, bazen de yeni gelenler rafı tamamen adını bile bilmediğim, kenarda köşede kalmış yayınevlerinden basılmış yerli yazarların öykü ve şiir kitaplarıyla dolu oluyor. bazen komple bir seri yeni gelmiş oluyor ki, bu da yeni gelen kitapların sadece bağış yoluyla değil, satın alınarak okuyucuya sunulduğunu düşündürüyor, bir kere tüm a song of ice and fire serisiyle, bir kere de ayın kardeşleri serisiyle karşılaştım.

    fakat diyeceğim o ki, daha önce her kelimesine "vallahi aynen, bravo!" dediğim bir entry'de de belirtildiği gibi, halkımızda kütüphane alışkanlığı hiç yok, gerçekten yok.

    (bkz: #65300976)

    yaptığı sıradan, normal işleri çok büyük bir başarıymış gibi gösteren insanları sevmem, hayvansever olduğunu büyük bir kanaat önderiymiş gibi sürekli belirtip de sokakta bulduğu kedi yavrularının hepsini annesinden ayırıp internet üzerinden sahiplendirmeye çalışan, "bakın, ben çok iyi bir hayvanseverim!" reklamı yapanları, instagram hesabı ile yüz tane çevrimiçi kitap kulübüne üye olup da kitapla tek ilişkisi fotoğrafını çekmek olan, "halkımız kitap okumuyor!" diye bağırıp duranları sevmem, o yüzden onlardan biri gibi görünmek de istemem. zaten olması gereken şeylerin, insanlarda olması gereken özelliklerin parlatılmasından hoşlanmam, kütüphaneler de işlevsel bulduğum ve herkesin hayatının belli dönemlerinde kullanması gerektiğini düşündüğüm yegane devlet kurumlarından, normal olan bir şeyi yaptığım için başkasını eleştirecek kadar eksiksiz bir insan değilim ama bizim kütüphanelerden bu kadar uzak olmamızın sonucu olarak sanırım her kütüphane kafasına göre, bağımsız işliyor. biz bir talepte bulunmadığımız için kitap seçimleri devletin ya da kütüphane müdürünün zevkine göre yapılıyor. biz bu kadar ilgilenmediğimiz için sanırım kütüphaneler bakımsız ve etrafında her zaman kitaplarla ilişkisinin çok ileri olduğunu iddia eden insanlar olan ben bile, kendi arkadaşlarımdan, eşimden, dostumdan birinin bile kütüphanenin nerde olduğunu bildiğine rastlamadım. ben bile sürekli kütüphaneye gidip kitap alırken (ki ilk kez çocukluğumda annem memleketteki ilçe halk kütüphanesine, kitaba para yetiştiremediğimiz için üye yapmıştı) herkes bana anormal bir şey yapıyormuşum gibi takdirle baktı, tanıdığım insanların gözünde "vintage zevkleri olan, kütüphane kokusu seven" falan biri oldum ki gittiğim ilçe halk kütüphanesi iki odacık, şekilsiz, ara sokakta, sanki hayvani mimarisi için, zevk alarak gittiğim bir yermiş gibi beni övdüler dsfşj allahaşkına? keşke böyle daha kullanışlı, daha işe yarar, daha üye dostu bir yere dönüşse de aylık getirilmesi istenen kitaplar anketleri yapılsa. internet üzerinden kütüphanede bulunan kitapların kataloğuna ulaşabildiğimiz, bazı kitapları "gelince başkasına vermeyin, ben ödünç alacağım" diye işaretleyebildiğimiz bir çevrimiçi sayfaları var mesela, ne zaman girsem hata veriyor, bu kadar halk için yapılmış bir şeye halkın bu kadar ilgisiz kaldığını ve o şeyin halktan kopuk, başınabuyruk ve özensiz bir hale geldiğini daha önce hiç görmedim, ayıp.
204 entry daha
hesabın var mı? giriş yap