• ''bütün afrika bağımsızlığına kavuşmadıkça bizim bağımsızlığımızın hiçbir değeri olmayacaktır.” sözüyle en iyi şekilde siyasi felsefesi özetlenebilecek, bugünkü ortadoğu'da sorunların çözümü için de perspektif sunabilecek yüce bir şahsiyettir.
  • 1909-1972 yılları arasında yaşamış anti-emperyalizmin afrika'daki en önemli sembollerinden biri olmuş eski gana lideri. 1957'de kurulan gana'nın ilk lideri olmuş ve osagyefo (zafer kazanan lider) lakabını almıştır.

    (bkz: jomo kenyatta)
  • adı pek bilinmeyen, ikinci dünya savaşı dönemin bağımsızlıkçı liderleri arasında en önemli gelenlerinden.
  • afrika birlikçi sosyalizminin liderlerinden. ghana yani altın sahili nispeten sancısız bir şekilde ingiliz emperyalizminden kurtulduktan sonra ülkesini yönetmeye başladı. ghana'ya eski adını veren altın rezervleriyle önce başarılı bir ekonomik gelişme sağladıysa da daha sonra anglo-amerikan güdümlü bir darbeyle alaşağı edildi.

    milliyetçi-sosyalist görüşlere sahip olan nkrumah, ünlü uluslararası politika teorisyeni immanuel wallerstein'in favori üçüncü dünya lideriydi.
  • pan-afrikacı ve sosyalist önemli lider. afrika, afrikalilarındır bakışıyla pek çok özgürleşme çabasına esin olmuş ve bolca düşman edinmiştir.
    "afrika fakir değil, zenginliklerimizi çalıyorlar".
  • nkrumah, zengin bir kuyumcu olan babasının çok-eşliliğine rağmen, yine köklü bir aileden gelen annesinin tek çocuğuydu ve onun çabaları sonucunda, o zamanlar bir afrikalıya kolay kolay nasip olmayacak şekilde çok iyi bir eğitim gördü abd'de zencilerin burslu olarak öğrenim gördüğü lincoln university'de ekonomi ve sosyoloji okuduktan sonra, teoloji ve felsefe branşlarında yüksek lisans eğitimi gördü, felsefe doktorası yaptı.

    1945'de manchester'da toplanan v. panafrikanist kongreye katıldı ve orada tanıştığı kenyalı lider jomo kenyatta ile dost oldu. bütün afrika'nın bağımsızlığını savunduğu towards colonial freedom adlı ilk kitabını 1947'de yayınladı ve aynı yıl ülkesine döndü bu arada altın sahili'nde (şimdiki gana) danquah önderliğinde ugcc (altın kıyısı birleşik kongresi) kurulmuştu. ülkesine döner dönmez, yasal araçlarla kazanılacak bir özerkliği hedefleyen bu partiye katıldı. nkrumah, kısa surede genel sekreteri olduğu partinin radikalleşmesini istiyordu. ugcc için bunlar giderek partilerini yasattıktan uzaklaştıracak düşüncelerdi; nkrumah ile görüş ayrılıkları hızla derinleşti. haziran 1949’da, hâlâ resmî olarak ugcc'nın genel
    sekreteri olmasına rağmen cpp (halkın kongre partisi) adlı partiyi kurdu.

    12 haziran 1949'da partinin ilk eylemi olan saltpon'dakı miting gerçekleşti. bu miting nktumah’nın ajitatif konuşmasıyla siyasetin altın kıyısı'nın her alanına yayılmasına yol açtı. ocak 1950’de nkrumah, üçüncü aşama dediği "pozitif hareket"i başlattı: "şiddete başvurmadan bütün yasal araçları kullanarak emperyalizmin gücünü kırabilmeyi" hedefliyordu. daha önceden başlamış olan grevler ve yer yer ayaklanmalar sonucu vali olağanüstü hal itan ederek geniş çaplı tutuklamalara girişti. 2 1 ocak ta cpp'nın önde gelen liderleri, ertesi günde nkrumah tutuklandı. önceleri sadece sevilen bir liderken, hapse girdiğinde halkın gözünde büyük bir kahraman haline geldi. 1951'dekl genel seçimlere henüz hapisteyken, seçimlerde adaylığını koydu. cpp seçimleri büyük bir başarıyla kazandı. seçimlerden 5 gun sonra cpp liderleri serbest bırakıldı. valiyle nkrumah arasındaki geçen görüşmelerden sonra, nkrumah bir süre için özerk yönetimden vazgeçerek yem hükümeti ingilizlerle birlikte kurmaya razı oldu. ancak önemli bakanlıklar ingilizlerdeydi ve içişileri ve güvenlikte hiç hakları yoktu. partinin ıngilizlerin isteğini kabul etmesi ve ülkenin zaten var olan sömürge kanunlarıyla yönetilmesine göz yummak zorunda kalması cpp'yi giderek sağa kaydırdı ve parti içinde çelişkiler doğurdu.
    ıngılızler bağımsızlık talebinin ciddileştiğini görerek ülke ıçinde kendilerine müttefik aradılar ve tabu ki bu müttefikler yerel şefler oldu. bu amaçla kurulan nlp ile cpp arasındaki çekişme yer yer kanlı çatışmalara dönüştü. fakat nlp'nin çabaları boşunaydı; 1954 seçimlerinde cpp büyük bir farkla seçimi kazandı. seçimlerden sonra artan kriz, ıngılızleri 1956'da yeniden seçim yapmaya zorladı. bu seçimlerde de başarısını tekrarlayan cpp 104 sandalyenin 71ini kazanınca ıngılizler için bağımsızlığı kabul etmekten başka çıkar yol kalmamıştı; 6 mart 1957'de şimdiki gana böylelikle kurulmuş oldu.

    bağımsızlıkla birlikte gana’da bunalımlı yılları da başlamış oldu ekonomisi büyük ölçekte kakao'ya dayanan gana, kakao fiyatlarının düşmesi üzerine büyük bir ekonomik darboğaza girdi. altyapı yatırımlarına verilen hız, halkın yaşam standardını bağımsızlık öncesi yılların çok gerilerine itti. 1960'larınbaşında yapılan referandumda, yüzde 88.5 gibi oyla cumhuriyet kabul edildi ve nkrumah cumhurbaşkanı oldu. aynı yıl nkrumah için baştan beri en önemli hedef olan afrika'nın birleşmesi ülküsü tekrar gündeme geldi. bir taraftan kongo’ya saldıran belçikalılara karşı birlikler gönderiyor, sosyalist blokla iyi ilişkiler kurmaya çalışıyordu, obur taraftan da ülke içindeki huzursuzluklar arttıkça giderek sert önlemler alarak ülke içindeki gerilimin artmasına neden oluyordu. aslında cpp'nin bir kuruluşu olan sendikalar birliği konan ek vergilere karşı ilan ettiği grev , nkrumah için sonun başlangıcı oldu .nkrumah grevi bir kışkırtma olarak niteledi ve işçilere yaptığı işe dön çağrısı bir işe yaramayınca 19 sendika liderini tutuklattırdı. grevden sonra nkrumah’ın işin içinden çıkabilmesinin en iyi yolu sosyalizme dönmekti. fakat bu, hayatiyeti olmayan bir projeydi, kendisi dahil etrafında sosyalist olarak nitelendirilebilecek hiç kimse yoktu

    başarısız kalan sosyalistleşmenin ilk adımı olarak, yeni parti zenginlerine meclisten çekilmeleri çağrısında bulundu. 1961 ’de yayınlanan bir hükümet bildirisi gereğince aralarında ugcc lideri oanguah’ında olduğu 31 kışı tutuklandı. 31 haziran 1962'de komşusu volta'yla girdiği bir ekonomik anlaşmanın kutlama törenleri sırasında nkrumah’ya suikast girişiminde bulunuldu. polis araştırmalarının sonucunda çok kısa bir süre önce en güvenilir insanlar olarak bilinen iki kişi tutuklandı; her ikisinin de olayla bir ilgisi olmadığı anlaşıldığı halde nkrumah serbest kalmalarını engelledi ve böylece halkın da güvenini yitirdi. 2 şubat 1964'de yapılan göstermelik ve hileli olduğu düşünülen referandum sonucu tek partili yönetim biçimi başladı. bu arada ikinci bir suikast girişimini de atlattı. nkrumah'ın çin'e gezisi sırasında. 24 şubat ta ordu yönetime müdahale etti ve bir ulusal konsey kuruldu. gine'ye sığınan nkrumah bir daha ülkesini göremedi- 27 mart 1972'de tedavı edilmekte olduğu bükreşte öldü
  • yeni sömürgeciliği "afrika'ya bir elle bağımsızlığını verip öteki elle alma metodudur ve yeni sömürgeci devletin eski sömürgesine, onu bir müşteri-devlet haline getirip siyaset dışı yollarla kontrol altına alabilmek için bir çeşit egemenlik tanıdığı yalancı bir bağımsızlıktır" şeklinde tanımlayan ex-lider. yani ulusal mücadeleyle emperyalist güçlere karşı bağımsızlığını kazanan devletlerin anti-emperyalist değil, sadece anti-sömürgeci olabildiklerini, yani yalnızca siyasal bağımsızlığı elde etmekle bağımsız olunamayacağını ifade etmiştir.
  • afrika'nın yetiştirdiği en bilgili, en önemli ulusçu liderlerinden. klasik anlamda ulusçu bir lider değildi; daha doğrusu dünya görüşü "klasik ulusçuluk"la sınırlı değildi. bu da bir süre sonra dayandığı siyasal ve sosyal tabanla kendi arasında bir kopma getirecekti. siyasal kurtuluşu kesin bir amaç değil, bir aşama olarak görüyordu. o'na göre siyasal bağımsızlık kazanılsa da, emperyalizmin egemenliğinden kurtulmak bir yana, bu egemenlik daha da yoğunlaşabilirdi. bu konuda şunları söylüyordu: " kapitalizm, bu son döneminde, yeni-sömürgeciliğe, son aşamasına dönüştü; tekelci kapitalizm ya da emperyalizm biçiminde son kozunu oynuyor. çağımızda tecrübesiz, genç devletlerin onayı hatta isteği ile afrika, yardım perdesi arkasına gizlenen bu yeni yöntemle kapışılmaktadır. bu yağmanın indireceği darbe, birinciden de ağır olabilir.
hesabın var mı? giriş yap