• --- spoiler ---
    insan oğlunun kendisini bir şekilde keşfetmeye nasıl başladığını, otoritenin insan hayatında ne kadar etkili olduğunu gözler önüne seren bir baş yapıt sözlük sayesinde öğrendiğim ve de hoşnut olduğum ensest sahneler içeren film
    --- spoiler ---
  • sert bir yunan filmi.
    film standart kalıbın dışında, hatta hayata dair tüm bilindik kalıpların dışında; ahlak kavramını sorgulatan, birey kavramını sorgulatan bir yapım.
    mutsuz eden bir film.bittiğinde bir ağrı kesici almanız muhtemel.
  • epey çarpıcı film. daha izlemeden konusunu okurken aklıma direk şu olay geldi;

    http://www.hurriyet.com.tr/…koskundeki-sir-17610212

    acaba gerçek bir hikaye mi diye düşünmedim değil. bazı sahneler yukardaki olayla hayli paralellik gösterdiği için kanım çekildi resmen.
  • yönetmen, simgeselliği, gerçek ve düş arasına sınırlandırmadan yerleştirerek, sorgulayıcı ve cesur bir film ortaya koymuş. kesinlikle izlemeli.
  • haneke sevmeyen bir insan olarak doğal bir şekilde sevmediğim film.

    kötü mü? değil. vermek istediği sistem eleştirisini gayet kılçıksız ve sert bir şekilde veriyor. dersen ki ben filmde en çok mesaja bakarım. teknik tatmin benim için bir kıstas değil o zaman seversin.

    ben sevmedim. ruhu olmayan filmleri oldum olası sevmem. mesaj istiyorsam gider kitap okurum. filmi niye izleyeyim?

    bir şeyler anlatırken sıkıcı olmamayı bi öğrenemediniz. sen şimdi bana evrenin sırrını anlat, ama 50 saate yaya yaya bok gibi anlat; ben onu dinlemem ki. sinema bu mu yani?

    linç edilme pahasına söylüyorum: bu değil abi. sinema görsel ve işitsel bir sanat dalı. ben çok güzel yazdım, dur şunu bi sinemaya çekeyim değil. senin bana o filmi izlettirebilmen lazım. gözümü ekrandan ayırmak istememem lazım. işte o zaman efsane bir film olursun.

    yetti be.
  • öncesinde ya da bittiğinde the lobsterın izlenmesi gereken filmdir.
  • sert bir otorite eleştirisi. rahatsız edecek cinste.
    filmdeki beyazlar da aklayamıyor bu cam fanus içinde çocuk yetiştiren otoriter yönetimi.
    gonca vuslateri ve caner taslaman'ı oyunculuklarından dolayı tebrik edip filmin sonuna geliyorum..

    --- spoiler ---

    yönetmen filmin sonunu belki bize bırakıyormuş gibi görünse de o kız o bagajda maalesef ölüyor..
    çünkü baba fabrikada telefonla yaptığı bir görüşmede çok alakasız bir şekilde sıcaklıkların 5-6 derece daha artacağını söylüyor telefonun diğer ucundakine..

    --- spoiler ---
  • bir sitede bu film hakkında şöyle bir yorum vardı "böyle gereksiz, iğrenç bir filmi sadece felsefe ve sosyoloji okuyan boş işlerle uğraşan kişiler sever". güldürmüştü. ama yorumu yapan yanılıyordu çünkü boş bir film değil kesinlikle. tamam göreceli olarak sıkıcı ya da yetersiz bulunabilir ama içerik olarak dopdolu.

    hem sosyolojik hem psikolojik hem de felsefik bir film. bu alanlarla ilgilenen insanların en az bir kaç kez düşündükleri olasılıkları çekmişler. mesela malzemelerin isimlerinin farklı söylenmesi, düşman tanımı, özgürlük düşüncesi, isimsizlik ve algılarla oynanması.
  • the lobster dan akıp gelen bir izleyici olarak filmle ilgili yapmak istediğim yorum :

    yönetmen kafayı kırmış beyler. böyle filmler çekmek normal bir kafanın işi değil net.

    sanatsallığın zirve yaptığı, belli kırık parçaların birleştirilmeden izleyiciye sunulduğu bir film. yönetmen, duvarlar arasındaki boşlukları izleyicinin şekillendirmesini istemiş sanki.

    izlemek için düşünmek, düşünmek için izlemek gerek. işte öyle bir film bu.
  • michael haneke dünyasını sevenlerin kaçırmaması gereken bir film. nominalizmin, insanın otoriteyle nasıl biçimlendirildiğinin, izole yaşamların, toplum mühendisliğinin, aile baskısının uç noktalardaki çağrışımlarla tartışıldığı bir film.yönetmenliğini yorgos lanthimos'un yaptığı buram buram kalite kokan tek kelimeyle muhteşem bir filmdir. otorite, baskı sansür insan üzerinden ancak bu şekilde anlatılabilir sanırım. filmin rahatsız edici sahnelerinden çok genel olarak bakmak lazım bu filme. toplumdan soyutlanmış baskı ve otorite altına girmiş insanın hayvandan farkı kalmıyor. güzel bir eleştiriydi. her film illa mutluluk ya da hüzün bırakacak gibi bir kural yok. üzerimizde bıraktığı bu gerginlik ve rahatsız edici his baskının ve sansürün ne kadar kötü şeyler olduğunu anlamamız açısından daha iyi bir yol olmuş. .
hesabın var mı? giriş yap