• hem miguel littin'in hayat tasarlaması, senaryosu olağanüstü güzel, ironik; hem marquez!in anlatısı tüm diğer kitaplarından sıyrılıyor, dolu dolu, içine çekici, sahiciliğiyle kavrayıcı, düşündürüp hesaplaştırmasını saymıyorum. bir çağrışım daha, marquez ve miguel littin salvador allende ve pablo neruda'yı şili'nin asla ölmeyen ölüleri olarak tanımlarken antonio skarmeta'nın ateşli sabır'ını, dolayısıyla ıl postino'yu akla getiriyor, yakın düşüyor.

    gabriel garcia marquez'in şili'de gizlice kitabını okurken, hep olduğu gibi gene çok büyülü ve görsel, araştırmaya, meraklanmaya kışkırtan tarzda yazdığını, arkasında araştırılacak koca alan(lar) bulunduğunu fark ediyorum. örneğin kitabın kahramanı miguel littin sinemacı, sinema yöneticisi, bir sürü filmi var. bu şili'de gizlice kitabında anlatılan filmi de mevcut youtube'da galiba. ayrıca daha kitabın ilk beşte biri sırasında alejo carpentier diye bir latin amerika yurtseveri çıktı. onun ise müzik ve edebiyat tarafı var.

    yeni teknoloji bir yandan dünyayı karatıyor, bir yandan aşırı ışıkla gözümüzü kamaştırıyor. hasılı, uygun zaman ve zeminde yapacak hep bir şeyler var, olanaklı, göze ve ruha uygun adaptörler/uyumlandırıcılar takılarak.

    "eğitmenlerim sakalımı azar azar kırptılar, her seferinde de görünüşüm ve kişiliğim üzerinde nasıl bir etki olduğunu gözlediler, sonunda sakalımın tamamı kesildi."

    "böyle giderse, yeni bir 11 eylül olur," diye tehdit ediyordu pinochet, 1973 yılında, ekonomi karmaşa içindeyken salvador allende'yi devirdiği güne alaycı bir dokundurmada bulunarak."

    ne dokundurma, ne alaycılıkmış ama...

    "yeraltı direniş örgütlerinin koruması altındaki littin, ülkeyi baştan başa dolaştı, bu arada avrupa'dan gelen üç film ekibini (bunlar şili'ye çeşitli filmler çekmek üzere yasal yoldan girmişlerdi), ayrıca şilili genç direnişçilerden oluşan altı değişik film ekibin de yönetti. bu ekipler başkan pinochet'nin özel çalışma odasında bile çekim yaptılar."

    başka alıntılar:
    "asıl yeteneğinin silahlı mücadele, suikastlar ve cüretli eylemlere girişmek yönünde olduğunu yetmiş yaşında keşfetmişti."

    "allende'nin kampanyası başlayıp kazanabileceği anlaşılınca büyük bir değişiklik olmuştu. onun kazandığı zafer ülkeyi bir gecede tümüyle değiştirmişti. sokaklarda şarkı söylüyor, duvarlara resim yapıyor, tiyatro gösterileri düzenliyor, açık havada filmler gösteriyorduk; bir araya gelip hep birlikte dönüp duruyor, sevincimizi dışa vuruyorduk."

    "(...) ne var ki giriş bir kalasla kapatılmış, üzerinde de mezar taşlarındaki yazılar gibi, "sonsuza kadar kapalıdır" yazan bir levha asılmıştı."

    "filmcilik işinde olan herkes, kendini kaptırmış bir kameramanı zaptetmenin ya da onu yönetmenin olanaksız olduğunu bilir."

    [allende o kadar çok seçime girmişti ki, mezar taşında şöyle yazılacağını söylerdi kendisi: "burada şili'nin gelecekteki başkanı salvador allende yatıyor." (...)
    politika sanatı konusundaki neredeyse hayvansı içgüdüsü, kendisini destekleyenler arasında bile karşıt duygular uyandırmıştı.(...)
    "bu hükümet bok gibi, ama yine de benim hükümetim." allende ayağa kalktı, alkışladı, gidip adamın elini sıktı.]
  • nobel ödüllü ünlü yazar, kolombiya'nın yaşar kemal'i gabriel garcia marquez'in şili'li ünlü yönetmen miguel litttin'in sürgündeyken kılık değiştirerek doğduğu topraklara dönmesini, diktatör pinochet yönetiminin şili'si hakkında çektiği uzun filmi anlatıyor.

    kitabı can yayınlarının 12. baskısından okudum, toplamda 144 sayfadan oluşuyor. gabo kitabı yönetmenin ağzıyla ve kendi üslubu ile anlatmış, muhteşem bir belgesel kitap. özellikle şili'de yaşanan suni zenginlik, görkemli yapılar, inşaatlar, dış borçlarla kurulan çıplak kralın sayı bana günümüz türkiyesini de hatırlattı. ancak sanat ve aydınlık öyle müthiş bir dal ki sonunda kendisine katıtoprakta sızacak bir kılcal çatlak bulabiliyor, çünkü insanlık onuru öyle bir şey ki bir yerde "yeter be" diyebiliyor. aynı ince memedin gözünün kenarında beliren ışık gibi...

    kitabın en önemli bölümleri ise bence iki defa geçiyor, littin bu altı haftalık serüvenine başlamadan önce çocuklarına "kör ebe" oynarken gözü bağlı kişinin arkasına taktıkları "eşek kuyruğu" gibi bir kuyruk takacağını bildiriyor. kitabın sonunda da gücünden körleşmiş bir diktatörün üstelik kendi iktidarının başkentinde, üstelik sonuncu karesi kendi sarayının koridorunda olmak üzere 35 km'lik bir eşşek kuyruğu takması ile sonuçlanıyor. kitabın en duygusal bölümü yönetmenin annesini yıllar sonra görmesi ve çalışma odasını birebir aynı şekilde bulmasıdır.

    tüm kitabı özetleyen cümle ise yazarın ağzından kitapta iki defa geçiyor; "bu altı hafta en kahramanca yaşadığım günler değildi, ancak yaşamımın en onurlu günleriydi"

    unutmayın ki özgürlük, insanın boynuna asılan en güzel madalyadır.

    okuyunuz, okutunuz...
  • şilili yönetmen miguel littin'in 1973 yılında şili'de yapılan askeri darbe sonrası ülkesinden sürgün gönderilip, ülkeye girmesi yasaklı olanlar listesinde adının yer alması sonucu, 12 yıl sonra aksiyon dolu film gibi ülkesine bambaşka bir kılıkla girip, şili'deki yaşamı belgesel olarak çekmek için giriştiği işlerin, kurduğu bağlantılarının anlatıldığı, aynı zamanda gazeteci olan yazar gabriel garcia marquez'in kaleme aldığı okunası kitap.
    --- spoiler ---
    bir yerde diyor ki littin, 12 yıl önce ülke çok düzensizdi, şimdi ise her şey intizamlı görünüyor, fakat halk tepkisiz kalmış, fısıltıyla konuşuyorlar, korkuyorlar, mutlu değiller. ülke çok zengin gibi görünüyor, oysa halk nehirin kenarındaki atıkları topluyor yemek için. 23 milyar dolar borcu var şili'nin. yeni yönetim her şeyi özelleştirmiş.
    --- spoiler ---
    başka ülkelerin yıllar sonra benzer kaderi yaşaması bu olsa gerek.
  • marguez'in cok bilinmeyen kitaplarindandir, lakin şahanedir. miguel littin'in askeri darbeden 12 yil sonra gizlice fakat buyuk bir ekip ve hazirlik ile girdigi ulkesindeki askeri yonetimin yarattigi tum olumsuzluklari gostermek amacli super bi macera ile cektigi otuz bin kusur metrelik filmin, 600 kusur sayfalik seneryosunun ve roportajinin kitaplastirilmasidir.

    darbelerin cokca yasandigi bir ulkenin vatandasi olarak ayna vazifesi goren zevkle okunacak kitaptir. ayriyeten littin'in yonetmenligini, sahne ve aci kurgularini vs sinemayla profesyonel olarak ilgilenenler, farkli bakisla kitabi algilayabilir.

    kitapla birlikte, marquezin bildiginiz muhtesem dili yaninda littinin anlatimini da cok seversiniz, esprili ve orjinal kisiliginden haz duyarsiniz, ayrica icinizde inanilmaz derecede latin amerikayi, şiliyi gorme arzusu uyanir, neruda'nin kara adasina gitmek (ısla negra), "generallar: ask asla olmez , "allende ile neruda yasiyor"a hak verip karanin sallantisina eslik etmek istersiniz, gidenin surgunlugu kadar kalanin surgunlugunu de gorursunuz.

    neruda`nin dedigi gibi

    "ulkemde yenilgiye ugrayan kara kaptan, gururlu kanatlarin son dalganin, olum dalgasinin ustunde suzulsun."
  • miguel littin'in hayatının bir bölümünün anlatıldığı enfes kitap. çok heyecanlı ve bir günde bitirilebilecek bir 150 sayfa. latin amerika'ya dair çok fazla şey var içinde.
  • dünyayı gezmek istemeyen insan yok zaten (herhalde, var mı lan?) keşke bir adet tardis'imiz olsa da zamanda ve mekanda "anywhere, everywhere" dolaşsak, eyvallah.

    bu (okumadığım) kitap da (ve sinema da sık sık) tardis'i olmayanlar için doctor who dizisini izlemenin yaptığı şeyi yapıyor muhtemelen: şili'ye dört bin liralık uçak bileti alamayanlar için bir pencere açıyor. sanki dört bin liram vardı da hepsini güney amerika üzerine kitaplara yatırdım gidip oraları görmek yerine.
  • pinochet döneminin diktatoryasını öyküleyici bir dille sıkmadan anlatan muazzam bir kitap.
  • her sinema sever ve özellikle sinema ile ilgili bir meslek edinmek isteyen ergenlerin okuması gereken kitaptır. 1973 yılında şili'deki darbe sonucu ülkesinden kaçan ama ülkesinin yaşadığı bu kötü dönemi dünyaya gösterebilmek ve durdurabilmek adına, en iyi bildiği şey olan, yani film çekmek için sahte bir pasaportla, başka bir ülkenin vatandaşı gibi ülkesine geri dönüp özgürlüğünü tehlikeye atan bir yönetmenin öyküsüdür. vatan hasreti ve sinema aşkı çok güzel anlatılmıştır.
  • bütün edebiyat dünyasını karşıma almak istemem, içinde muhakkak nefis şeyler vardır ama şili sahillerinde oturup bir bira içmek gibi olmaz yani. sinemasever ergenlere dostane bir uyarı.
  • şili'deki pinochet yönetimi altında toplumdaki kültürel değişme ve bozulmalarla günümüzdeki türkiye'nin nasıl benzerlik gösterdiğini gözler önüne seren kitap. sadece isim ve tarihleri değiştirmek yeterli.

    ... allende rejiminin sonuna kadar şili yalnızca alçakgönüllü bir ülke olmakla kalmıyordu, aynı zamanda tutucu burjuvazisi bile sadeliği ulusal bir erdem olarak görüyordu. işbaşına gelen cunta, ülkenin varlık içinde yüzdüğünü etkileyici biçimde göstermek isteyince allende'nin kamulaştırdığı her şeyi hemen yeniden özelleştirdi, değerli ne varsa özel girişimcilere ve çokuluslu şirketlere sattı. bunun sonucunda, gösterişli lüks mallarda büyük patlama oldu, kamu işlerinde göz boyayıcılık aldı yürüdü, böylece de ülkede görülesi bir zenginlik ve ekonomik denge yanılsaması yaratılmış oldu.

    mapocho ırmağı kıyılarındaki halk pazarlarında şöyle bir dolaşırsanız ziyan edilen milyar dolarların toplum yaşamında yol açtığı sorunların acı gerçeğini gözlerinizle görürsünüz. açlığın pençesindeki kitleler, halk pazarlarından mapocho'ya atılan artıkları kapmak için köpekler ve akbabalarla savaşıyor. ekonomik mucize üç beş zengini çok daha zengin, geri kalan şililileri de çok daha yoksul hale getirdi.
hesabın var mı? giriş yap