• fransız sinemasının son yıllardaki başyapıtlarından.

    (bkz: götünden sallamanın en güzel örneği)
  • efendim, kulağa küstahca gelebilir ama şahsen iç anadolu şivesi üzerine tez yazmayı düşünecek kadar konuya hakim olduğumu iddia ediyorum. dolayısıyla "la bebe" kullanımı üzerine de dilim döndüğünce bir iki kelam etmek isterim.
    öncelikle "la bebe" kalıbının manasını irdelemeye çalışalım sonrasında ise kalıbın en doğru nasıl telafuz edileceğini tarif edelim.
    efendim, "la bebe" ankara yerlileri yahut iç anadolu'dan bu şehre göç edenler tarafından kullanılır. ama yapılacak kısa bir araştırma göstermektedir ki kalıbı ilk kullananlar ankara yerlileridir. ankara yerlileri arasında bir sempati aracı olarak kullanıldığı düşünülür. ve genelde kavramı "öğrenenler" tarafından "abi işte bu la bebe 'gadasını aldığım' gibi bi kalıp olsa gerek" diye düşünülür. oysa bu düşünce eksiktir. la bebe kullanımı içinde bir değer yargısı barındırır. "la bebe" denilen kişi mahalle literatüründe artık delikanlılığını kaybetmiş kişidir. bebe olmak demek aşağıda vereceğim bizzat başıma gelen örnekle daha iyi anlaşılır.

    yaşım 7 falan olmalı, mahallede maç yapmaya çalışıyorum. çalışıyorum zira hayatım defansta ellerim cebimde beklemekle geçti, zaten ne zaman kaleye konmaya başladım orada futbol hayatım da bitti. neyse uzatmayalım, 7 yaşlarında olmalıyım. ben böyle defansta ellerim cebimde sırıta sırıta gezmekteyim ve takımımız da mütamadiyen gol yemekte. bu gelişmelerin üzerine takımımızın en güçlüsü olan benden bir hayli büyük bir "abi" öfkeyle bana yaklaştı ve "nabüyoğn la? bak adam gibi topa dal atarım takımdan" dedi. ben de her duyarlı insanevladı gibi "abicim ne önemi var topa dalmanın, gollerin. şurda fair play çerçevesinde takılan bir grup mahalle arkadaşıyız. ben zaten bunları ilerde anlatacak anım olsun diye yaşıyorum yoksa ben futbolun kitlelerin afyonu olduğunu--" falan demekteyken bir an için bu vatandaş beni itti ve yere düştüm. ben tam kendimden büyük bu heyhula karşısında ayağa kalkacak ve kallavi bir dayak yeme pahasına onurumu savunacaktım ki takımda beni iten godoş kadar nüfuz sahibi bir başka "abi" araya girdi. "bırak la bebeyi" dedi. bunun üzerine ben hakkım bir adalet dağıtıcısı tarafından savunulduğu için keyiflenecek oldum, oysa "la bebe" lafı -her ne kadar "la" kısmı bana söylenmiş olmasa da- beni bitirmişti. zaten olmayan itibarım zedelenmişti. ben her ne olursa olsun hakkını dayak yeme pahasına koruyan bir martin edilen iken artık "bebe" olmuştum. o günden beri mahalle arkadaşlığı kurmadım.

    neyse efendim ne diyorduk mevzu dağıldı. çocukluk hezeyanlarımı anlattığım bir psikolog koltuğunda hissettim kendimi.
    "la bebe"nin doğru telafuzuna da değinecektik. şimdi bilader bu konu çok önemli ve hassas. zira yarın bir gün ankara'da mahalli statüsünü geliştirme ihtiyacı duyabilecek bir yeğeniniz/evladınız/kardeşiniz olabilir, titizlikle öğretiniz bu kullanımı kendisine.
    "la" kısmı, mümkün olduğunca kalın söylenmeli. kesinlikle nota olan "la" gibi okunmamalı. yoksa daha baştan taşakoğlanı olursunuz. bu kısımda katabildiğiniz kadar kalınlık katın "la" sesine.
    "bebe" kısmı ise "la"nın aksine ince okunacak. iki "e" de ince okunmalıdır. bibi der gibi yapın ama ince "e"leri hissederek aslında "bebe" deyin. inanın zor değil.
    veya siktiredin "la bebe"yi falan, öğretmeyin kimseye de, napıcak mahalle arkadaşlarını, 7 yaşından sonra dünyaya çıktım şerefsizim.

    edit: entrinin girşindeki "kulağa küstahca gelebilir" lafına takıldım. ahaha sanki kuantum hakkında uzmanım demişim gibi. milletin çok da sikindeydi "la bebe"
  • ankara (ve sanırım genel olarak iç anadolu) veletlerinin kavga öncesi edasındaki seslenme ünlemi. bir diğer ankara nidası için (bkz: bebeye bak la).
  • ankara menşeili kavga ünlemi.
    bu kavga öncesi ritüeli tamamlamak için yapılması gerekenler: (tercihan) sol el, kafa hizasına kaldırılır, parmakların arası en gergin biçimiyle açılır (tokat atıcakmışsın gibi), kafa hafif sola yatırılır ve karşıdaki müstakbel yaralı "bebe"ye alttan bakılarak "la bebe, la yörü git" denir.. bebe gitmez, itişmeyle başlayan kavga allah ne verdiyse devam eder..
    bir başkadır benim memleketim.
  • günün birinde karşınıza size bu şekilde hitap eden bir kimse çıkar ise, kendisiyle konuşurken evet yerine "he la", hayır yerine de "yogh la" demeniz şüphesiz ki olası kahveden adam summon etme* operasyonlarınızda size "goş la goş, abime yardım edegh" olarak geri dönecektir...
  • hoşlandığım kız bana la bebe! diye hitap etse o anda evlenme teklifi ederim.
    boy boy çocuk yaparım o muhteşem kadından.
  • tunus'ta london pub'ın hemen yanında açılacak mekan. henüz tadilat aşamasında...
    hıhı isim çok yaratıcıymış kardeş...
  • bim için alternatif bebek maması, bebek bezi vs. ismi
    (bkz: le porta)
  • los angeles bebesi.
hesabın var mı? giriş yap