• konservatuvarda lisans ve lisansüstü olmak üzere 8 senesini geçirmiş bir insan olarak şöyle söyleyeyim, bilal'e anlatır gibi anlatayım hatta; bir şan öğrencisi iki senesi hazırlık olmak üzere 6 sene eğitim görür. hatta bizim okulda (bkz: istanbul üniversitesi devlet konservatuvarı) hazırlık sınıfında kalırsan direkt okuldan atılmak gibi bir durum söz konusuydu. bilmem bu diğer konservatuvarlarda da böyle mi ama önemli değil, önemli olan bu 6 sene boyunca verilen emeğin ne kadar büyük olduğu. bir nevi tıp eğitimi gibi değil mi? ama tıp okuyorsan ouuuvv, şan okuyorsan "e nolmuş canım herkes yapabilir!". yani konuyla alakasız, opera şan tekniğinden tamamen bihaber amatör bir koro gidip puccini'nin efsanevi la boheme operasında koro olarak yer alabilir. yaav he he...

    buna ne denir biliyor musunuz? emek hırsızlığı! peki neden biliyor musunuz? işte bu gibi rezillikler yüzünden şan bölümünde 6 senelik başarılı bir eğitimden sonra para kazanmak için kitapçıda çalışmak zorunda kalan arkadaşım var benim! adam çok da iyi bir bariton ama bu rezil ülkede, bu rezil şartlar altında iş bilmeyenin iş bilenin emeğini ve hakkını gasp etmesi yüzünden işini yapamıyor...

    bence aranıza serdar ortaç'ı da alın. ne de olsa müzikte sadece 7 nota var...
  • tartışmaya bakıyorum da, konu net bir şekilde anlatılmasına rağmen hala "istemeyen gitmesin" tavrı ve "boğaziçi caz korosu çok iyi tamam mı" argümanı öne sürülüyor.

    öncelikle bahsi geçen koro gezi parkı'yla bağlantısız olarak gerçekten güzel işler yapan, müziği gerçekten seven, yetenekli insanlardan meydana gelen bir oluşum. eyvallah. kendileri konserlerinde istedikleri tarzda müziği seslendirsinler, albüm yapsınlar, ortak projelerde yer alsınlar... kimse elbette karışamaz. belki gerçekten de yeni bir soluk getirirler. bu koronun opera seslendireceği bir konsere de bunu bilerek bu deneyimi yaşamak isteyen gider. biletlere yine yüksek fiyatlar biçilebilir.
    ama, eğer siz "royal opera house" etiketi altında "müthiş prodüksiyon", "la boheme istanbul'da" gibi sloganlarla bir gösteri düzenliyorsanız opera konusunda belli bir standart tutturmak ve bunun için de deneysel takılmak yerine profesyonellerle iş yapmak zorundasınız. (ki profesyonel burada müzikten para kazanan anlamına değil, opera ile profesyonel olarak uğraşan anlamına geliyor).

    herkes iyi dinleyici olmak zorunda değil...
    opera seven birine bir hediye olarak da bilet alabilirim ya da operaya belki ilk kez tanıtımın etkisiyle de gitmek istemişimdir. belki puccini operalarına düşkünümdür. mümkün oldukça takip ediyorumdur.

    ancak siz lokal orkestra, lokal koro diye geçiştirip geri kalanı "kaliteli opera" ambalajı içinde pazarlayıp bilmem kaç liraya bilet satınca bu dolandırıcılık oluyor.

    genç sesler, tüsak vs. bilmiyorum, tanımıyorum. bir dinleyici olarak görüşüm budur.
  • sonuna kadar arkasında durduğum ve katıldığım emek sömürüsü göstergesidir. türkiye'de profesyonel ya da profesyonel olmayan tüm müzisyenlerin hiç bir sosyal hakları yoktur. hatta olması konusunda herhangi bir yaptırım da yoktur.

    müzisyen olmanın ne kadar zor olduğunu, ne kadar meşakkatli aşamalardan geçilerek yıllarca süren bir eğitim ve sabır istediğini göz ardı etmiş bir ülkenin vatandaşı olmaktan utanıyorum.

    yahu arkadaş bu müzisyenlerin evinize gündeliğe gelip temizlik yapan kadınlar kadar değeri yok mudur. elbette evimize temizliğe gelen kadınların sosyal haklarının savunulması gerekir ancak ben henüz herhangi bir konserde, herhangi bir müzisyenin sigortalandığını ne gördüm ne duydum.

    türkiye'nin önce gelen şarkıcılarının; orkestralarında bulunan müzisyenleri, bir gün dahi sigortalı çalıştırdıklarına inanmıyorum. inanmamayı bir tarafa bırakırsak bunun olmadığını şahsen biliyorum. geceliğine binlerce lira alan şarkıcıların ekibinde çalışan hiç kimsenin herhangi bir sosyal hakkı yoktur! tek yeteneği müzisyenlik olan bu kişilerin başka işlerde çalışabilme imkanları da olmadığından resmen sürünmeye terk edilmişlerdir.

    zorlu center rezilliğine değinecek olursak; bu tip taşeron orkestra ve koro kurulması konusunda sinekten yağ çıkaran özelliklerini bir çok defa işittim. hatta kendilerinin kadrolu bir orkestrası olmaması konusundaki açıklarını da defalarca konuştum. ancak amele pazarından sıva ustası seçer gibi oluşturdukları orkestraları ve sırf cv olarak göstermek isteyen canım ülkemin müzisyenlerini üç paraya çalıştırdıklarını da ayrıca biliyorum. yüzlerce konser salonu yapabilirsiniz betondan ancak sizin bu beton kafalarınız değişmediği sürece, içerisine dünyaca ünlü müzikalleri getirseniz de dolduramazsınız.

    şunu da yazayım tam olsun... lan vergi memurları; mekanlara gidip resmi adisyonlara, mekanın çalışanlarının sigortalarına, çıkan solistin serbest meslek makbuzuna ya da faturasına, kapıda kesilen biletlerin resmiyetine bakıyorsun da neden orkestrasındaki müzisyenin sigortasına bakmıyorsun! lan bir tane sigortalı müzisyen bulun kendimi keserim be... makama çıkıp göt yalayacağınıza, çalıştırdığınız insanların hakkını yemeyin ayıptır. yıllardır halka sahte yüzlerinizle "-bakıp beni sizler var ettiniz" diyip, hak yemeye kendinize hak gördünüz ya haram zıkkım olsun bu insanların sizler için verdiği emek!
  • opera dediğin süreyya opera da izlenir zaten cümlesini söylemeye neden olan durumdur. olay zaten çıkan grubun iyi veya kötü olması değil, emek veren insanların haklarının verilmemesi ve bunu kılıflara uyduran bir sistemde yaşıyor oluşumuz.
  • emek sömürüsü durumu ikinci planda olan rezilliktir. asıl büyük rezillik seyirciyi aptal yerine koymaktır.
  • elde olan imkanlarla hazirlanilmis bir gosteride lokal koro kullanimi uzerinden yaratilan "rezillik"tir. bas sorumlusu zorlu center psm'deki zihniyettir, bogazici caz korosu denemek istemis ve kabul edilmistir. iki hafta icinde zorlu bir tarz degisikligiyle calisan, sanati sevdigi icin icra etmeye calisanlara yapilan icin (bkz: ostracism)
  • olaya çok hakim olmamakla birlikte, koronun nispeten suçsuz olduğunu düşünüyorum bu noktada.

    sebebi şu, diyelim siz iş yapmak isteyen birisiniz. ya sevdiğinizden, ya ihtiyaç duyduğunuzdan; motivasyonunuz önemli değil. sizden çok daha mukabil birilerinin olabileceğini de biliyorsunuz, ama yine de bir işi yapmak için başvuruyorsunuz bir şirkete. sonra şirkete sunmayı vaat ettiğiniz kalite kadar sunuyorsunuz, ama bu kalite yine de işin standardı için yetersiz bir kalite. burada siz mi suçlu olursunuz?

    bence asıl suç işletmecide, yalan beyanda bulunan onlar, insan sikme temalı çalışan onlar.

    bck'nın hiç mi suçu yok? elbette var ama müzik endüstrisinin genel sorunlarıyla ilgili nispeten hafif sorumlulukları var bence. bu tartışmanın muhatabı gerçekten bunlar değil ama.
  • sanırım zorlu center pahalı diye orijinal orkestrayı tercih etmemiş. en amatöründen profesyoneline kadar bu topraklarda herkes şark kurnazı ve fırsatçı sanırım.
  • kısmen haklı bir dava nasıl savunulmaz, bunun rezilliğidir. ah ne kibir, ne kendini beğenmişlik.

    "uzun ve zorlu bir opera eğitim sürecini alabilmek için birden fazla eleme sınavından geçip bu alanda öğrenim görmeye hak kazanan bizler; konservatuvar çatısı altında şan, müzik teorisi, mimik rol, opera oyunculuğu, koro gibi temel dersleri alarak ve üzerine ağır psikolojik süreçler geçirerek eğitimimizi tamamlıyoruz."

    ooo eğitim süreci, alırım bir dal. tam bir "kendini her şeyin en iyisine layık gören türk kızı", tam bir "sen benim ne acılar çektiğimi biliyor musun"culuk. biz opera sanatçısı olmayan faniler hayatımızda sınav mı gördük? psikolojik süreçler bizde çok acayip, bebekken bali mi çektirdiler nedir, paso üstündeyiz bulutların. en çok acıları sen çektin kardeşim, en büyük sensin. bu kardeşlerimizi kim tehdit edip zorla opera bölümü okumalarına sebep olduysa, açık söyleyeyim, bundan sonra karşısında beni bulur.

    "üniversiteye girdiğimiz ilk günden itibaren gelecek ve meslek kaygısına düşen bizler, hükümetin sanat politikaları nedeniyle iyice daralmış olan iş sahamızda varlığımızı korumak ve meslek etiklerini oluşturmak üzere mücadele veriyoruz. sahnede var olma isteğimizden dolayı kurum yönetimlerinin insan sesini ve eğitimini küçümseyen hatta maddi açıdan hiçe sayan tutumlarını çoğunlukla görmezden geldik."

    üniversiteye girdiği ilk gün meslek kaygısına düşen insanı ciddiye alamam arkadaş, kimse kusura bakmasın. olum git bir etrafı gör, birkaç insanla tanış. iki bira iç, çimlere yayıl, olmadı batak falan oyna lan. şu beylik lafları bırak be hacımın oğlu. bak bir de sonunda "bıçak kemiğe dayandı" vurgusu var, şimdiye kadar sesimizi çıkarmadık, sırf sahnede olmak adına sustuk diyor. susman hata değil mi? yok eğer; bu kutsal sanatı icra edebilmek adına türlü eziyete katlanılır diyorsak, zorlu'dan para almayınca da susalım.

    "artık emek sömürüsüne dur demenin vakti geldi.!!!!"

    nihayet lan. kaç senedir ne zaman diyeceğiz, ne zaman diyeceğiz diye sağa sola sormaktan helak oldum.

    "ülkemizin her alanında olduğu gibi özelleştirme politikalarıyla beraber sanatta da ucuz, sosyal güvencesiz, niteliksiz istihdam yapılmakta ve son aşamada "taşeron sistemi ile" sanat adı altında eserler sergilenmek istenmektedir."

    vay ki ne vay. "sanat adı altında eserler" sergileme çocuk, gece trenlerine binme. yani eser falan sergileyeceksen yine sergile de, sanat adı altında sergileme. başka adlar bul, başka yollara yürü. hobi olarak gene yap. adına sanat deme ama çünkü onun kararını biz veririz. bir bakışta anlarız neyin sanat olup olmadığını, bunu söylemek bize düşer. tevekkeli değil o psikolojik süreçler. tabi lan manyak mısın.

    "zorlu performans sanatları merkezi'nde" yapılacak olan "royal opera house" prodüksiyonu "la bohéme" operası bunu bizlere bir kez daha göstermiştir. anlaşılan o ki yapımcılar, bütçe kalemleri içerisinde "la bohéme" operasında önemli bir yer teşkil eden koroya bütçe ayırmamış ve bu işi ücretsiz yapma ya da kabul edilemeyecek az bir ücret karşılığında yaptırılma yoluna gidilmiştir.

    hacı o değil de, bu koro işinin rayici ne oluyor? esnaf ve sanatkarlar odasından tarife var mı? hangi ücret kabul edilebilir, hangisi kabul edilemez, bunu kim belirliyor? en başından, şunu anlamıyorum aslında; madem bu belli bütçelerle yapılıp, belli bir kar karşılığında satılacak bir iş, madem zorlu holding kar etmek ve bunun yanında sanata destek veriyor gibi yapıp marketing yapmak istiyor, ve siz bunu çok iyi biliyorsunuz, o zaman koroya bütçe ayırmamış diye niye şaşırıyorsunuz? hep aynı moderation, hep aynı orta yolculuk. sanatınızı satmaya razısınız ama ancak uygun fiyata. zorlu'yla çalışmakta beis görmüyorsunuz ama paranızı öderse. emek sömürüsüne karşısınız ama ancak serbest piyasa yaptığınız işe artık ihtiyaç duymadığında.

    "amatör korolar genellikle farklı meslek gruplarından bir araya gelmiş ve bu işi hobi olarak yapan kişilerden oluşur. amatör koroların varlığı ülkemizde müzik ve çok seslilik kavramının gelişimi açısından önemlidir ve desteklenmelidir. amatör korolar, farklı müzik türleri ve farklı söyleme biçimleriyle bir birlerinden ayrılır ve kendi koro tınılarını yaratırlar. opera koroları ise operadan bağımsız olarak düşünülemez. çünkü opera koroları, solistlerle oyunculuk ve sahne eğitimleri konusunda ayrışmaz ve aldıkları eğitimi sahnede uygularlar.
    amatör korolarda söyleyen farklı meslek gruplarından kişilerin sadece müzik yapma iyi niyetlerini kullanarak profesyonel oldukları şeklinde lanse etmek ve yüksek bilet fiyatları ile satışa sunulan bir opera eserinde söylemeleri sağlamak ne kadar etiktir? bu aynı zamanda izleyiciyi yanıltmak değil midir?"

    birincisi; bir konuda profesyonel olmak için, o konuda formal bir eğitim almaya gerek yoktur. herhangi bir formal eğitim almadan bir çok meslekte çalışabilirsiniz, para kazanabilirsiniz, o meslekte profesyonel olabilirsiniz. yalnızca sanat alanında da değil, her alanda böyledir. daha önemlisi, bu bildiriden anlaşılan biletler ucuz olsa, amatör koroların söylemesinde bir sakınca olmayacağı. şair diyor ki, bilet ucuz olursa, zaten bu işler bize gelmez, onları işte amatörlere verseniz de olur diyor. "izleyiciyi" ya da daha isabetli bir deyişle müşteriyi yanıltma savı da bence komik; operadan anlamazlığıma verin, herhalde gösteride bahsi geçen koronun olacağını bilen operasever bilet alıp almama kararını ona göre verir, operadan pek anlamayan adama da sivrinisek saz.

    "bu durum bu işi meslek olarak seçen ve geleceklerini bu alana adayan bizlerin zaten kısıtlı olan iş alanlarının varlığını yok etmekte ..."

    aslında olay bu, şunu desene güzel kardeşim: piyasada zaten üç beş tane iş var, sen bu işleri amatör korolara verdiğinde biz aç kalıyoruz. öğretmenlik okuyan adam nasıl devletin kendine belli bir maaşı vermesini hak olarak görüyor, mantık aynı mantık, kafa aynı kafa.

    "opera, tiyatro, bale , resim,heykel gibi tüm sanat dallarında; sanatın profesyonellik gerektirmediği algısını oluşturmaya yönelik yapılan atamaları, yasal düzenlemelerini kabul etmiyoruz."

    sanat profesyonellik gerektirmediği gibi bir algı oluşturmaya gerek yok, zira sanat profesyonellik gerektirmez. asıl tam aksi için algı oluşturmak gerekir ki; bu başarısız bildiride yapılmaya çalışılan şey tam da bu. (belki de şair burada, sanatı meslek edinmiş kişilerin toplumun diğer profesyonellere sağladığı haklardan mahrum bırakılmaması gerektiğini söylemek istiyor, öyleyse meramını anlatmaktan aciz)

    "ses çıkartıyoruz !!!!"

    1'leri unutmuşsunuz hacı !!bir!1!
  • işsiz güçsüz halimle meraklısı olduğum için almaya karar verip son kredi kartı adımında vazgeçmiştim satın almaktan. iyi ki yapmışım .196 liram cebime kaldı
hesabın var mı? giriş yap