• "la dame aux camélias"... (bkz: kamelyali kadin)
  • sözlükte de bulunan bir dame türü
  • romandan bir sahne(!)..

    --- spoiler ---

    genç aşık, deli gibi sevdiği kadının (yani kamelyalı kadının) bir fahişe olduğunu öğrenince şöyle der: “onu elde edebilmek için tüm hayatımı vermeye hazırdım, ama 20 frank veremeyeceğim kadar ağır geldi…"

    --- spoiler ---
  • alexandre dumas fils'in genclik yillarinda yasadigi ask hikayesini kaleme aldigi roman. soylu bir gencle kibar bir fahisenin paris'te gecen imkansiz askini anlatirken, 19. yuzyil fransasinda soylular dunyasinin ve bu dunyanin bir parcasi haline gelmis fahiseler dunyasinin kapilarini aralar. o doneme ait gercek olaylarin anlatildigi ve roman yayinlandigi donemde oldukca yanki yarattigi rivayet edilir.
  • edebi metinler dersinin mufredati icinde oldugunda okumak zorunda tutuldugum baslarinin korkunc bayici gittigi ama bir klasik oldugu icin kendimi okumaya zorladigim kitap.
  • hancerli hanim hikaye i garibesi ile birlikte tüm tanzimat romanına -özellikle de intibah ve sergüzeşt'e ve felsefe-i zenan'a- etki etmiş; hatta orhan okay'a göre tüm türk edebiyatında verem sentimentalizmini başlatmış olan, roman.
  • ilk turkce roman olmasa da ilk turk romani sayilan intibah'in, nam-i diger uyanis'in model aldigi [taklit demeye dil varamiyor] romantik roman. bu model alma meselesi turk edebiyat tarihi bakimindan bir matruska olusturur; zira osmanli edebiyatcisi jenerik siyasetci oldugundan, namik kemal'i sadece bir kamusal kisilik olarak degil, edebiyatci olarak da takip eder. dolayisiyla kamelyali kadin, ozellikle de üslubuyla haddi asan bir model haline gelir.

    'turk filmi nasil turk filmi oldu' ve 'turk toplumsal cinsiyeti nasıl boyle oldu' konulu metinler de zorunlu olarak namik kemal-kamelyali kadin iliskisine ugrayacaktir.
  • kişinin hissi münasebetlere genel bakışına, deneyimlerine ve/veya kitabı okurken içinde bulunduğu duygusal durumun niteliklerine göre ya aşk kavramına aşk objesinin ötesinde tutkunluğu ifade eden (aşka aşık olmak) ya da aşk objesinin, iki kişinin birleşmesini engelleyen tüm bireysel, sosyal, kültürel, ekonomik...v.b. engellere rağmen, kendisini her durumda mücadele etmeye değer kıldığını (boyle sevgilim olsun 250 300 milyon borcum olsun) biz fanilere gösteren yarmış aşk romanı.

    buna göre, ya armand'ı platon kafadarı, iflah olmaz bir romantik olarak kabul ederiz ya da marguerite'in, tüm kötü şöhretine rağmen, bir erkeği kendisine mutlak biçimde bağlayacak kadar eşsiz bir genç kız olduğu yargısına varırız ( '' armand'da da sike sürülecek akıl yokmuş, elin orospusuna aşık olunur mu! '' demeyiz, çünkü bu bir aşk romanı ve standart bir drama takip edermiş gibi okumamalıyız onu. ).

    nereden bakarsak bakalım, '' aşk iyi bir şeydir ''e getirir bizi ( ama kötü bir şey de olabilir, lakin kötü tarafı ondan mahrum kaldığımızda ortaya çıktığı için iyi bir şeydir son tahlilde. ). aşk denilen şey ister doğal olsun, ister kültürel veya mahalle baskısı ürünü, bir kadının (ya da bir erkeğin) uğruna müstakbel faydalardan anın büyüsü sayesinde vazgeçebiliyorsan; bir şekilde edindiğin ( marguerite'in kendi tercihleri ve zorunluluk sonucunda, armand'ın ise aileden miras edindiği ) kimliğine uygun, rasyonel hesaplar içermesi gereken ve o kimliğin sınırladığı duygusallık ölçüsünde yaşanması öngörülen hayata aykırı davranıyorsan, o kadın ( veya erkek ) ya da yaşadığın şey kutsal/iyi/yarmış/erotik/romantik..vs'dir.
hesabın var mı? giriş yap