• baraka'dan sonra en beğendiğim, çekimleri ve müzikleri ile büyüleyen belgesel. kutbun soğukluğunu, yalnızlığını ve dayanılması neredeyse imkansız olan şartlarını daha güzel veren bir belgesel bulunur mu ondan emin değilim. emin olduğum tek bir şey var, o da; bu dünyaya ikinci bir kez gelme şansın olsa, "ne olmak istemezsin ?" diye sorulabilecek bir soruya kesinlikle "penguen" cevabını yapıştıracağımdır.

    havada beceremedikleri uçuşlarını, suyun içerisinde ziyadesiyle becerebilen bu kuşların hayatları, gerçekten de çekilir çile değilmiş.

    --- spoiler ---

    * ruh eşimi bulacağım ve neslimi devam ettireceğim diye günlerce gecelerce yürü..
    * ruh eşini bulmak için uğraş didin, sonra tam buldum dediğin anda başka biri gitsin göz koysun senin eşe, pata küte dövüş [ki bu noktada şunu belirtmem gerek; bu dövüşme yöntemi hayatımda gördüğüm en komik şeylerden biri. hani ufak çocuklar gözlerini kapatıp son derece seri ama gelişigüzel bir şekilde birbirlerine vururlar ya...aynı o hesap işte]
    * ruh eşini yanına aldıktan sonra doğada var olabilecek en romantik ambiyanslardan birinde başrol oyna [bu penguen olmanın tek güzel yanı sanırım]
    * kar-tipi altında bekle ki eş yumurta versin..
    * dişi penguenimiz yumurtayı verdikten sonra, karnını doyurmak için okyanusun yolunu tutsun, erkek penguenimiz de, dişinin bıraktığı yumurtayı sıcak tutmak için onu iki ayağının üzerine koyup, tüylerinin arasına alsın ve aylar boyu bu şekilde beklesin.
    * dişi penguen karnını doyurmaya çabalarken okyanus içinde fink atan foklardan birinin midesine iniversin, sağ kalan dişiler ise erkeklerinin ve yumurtadaki yavrularının yanına dönebilmek için yeniden amansız bir yürüyüşe başlasın.
    * bu arada babaların sıcak tutmaya çabaladığı yumurtalardan bir çoğu buzun üzerine düşsün kırılsın, yumurtadan çıkmayı becerebilen yavruların bir kısmı yoğun tipi altında donsun, yavrusuz kalan babalar etrafa saçılmış başka penguen yavrularını çalmaya çalışsın, yeniden kavga dövüş olsun. [bu arada dikkatinizi çekmek isterim ki, bu baba penguenlerin tamamı aylardır aç...anneler zamanında geri dönmezlerse, ölecekler]
    * anneler geri dönsün, babalar yavruları koruma görevini annelere bıraksın ve annelerin teptiği yolun aynısını gıda için bu sefer onlar yürüsün.
    * yürüyebilir duruma gelen yavrular kendi aralarında bir kreş oluştursunlar. sayıca fazla, ebat olarak ufak olan bu yavruları gören acayip kuşlar, onca zahmetle büyütülen yavruları mideye indirmeye çalışsın.
    * hava ısınsın ve sen tekrar başka yerlere göç etmek için yürüyüşe geç...

    --- spoiler ---
    yeminle, yazarken fenalık geldi...bundan sonra penguen dedikleri zaman: "öyle şirin bir hayvan işte" deyip geçmeyeceğim..her bir tanesi, ayrı bir eyüp sultan bunların.
  • 4. sinif amerikali sinema elestirmeni deyimiyle exhilarating ve olmazsa olmazimiz, two thumbs up.

    gercekten tek basina goruntulere kaptirip gitmek mumkunken, morgan freemanin peygamber sesi esliginde daha da bir rahatlatici olmus. biyoloji ogrencisi olmasi sebebiyle daha once hic kameralarla hasir nesir olmamis olan arkadasimizin, 14 aylik bir emek sonucu boyle bir film ortaya cikarmasina hayran olmamak elde degil.

    lakin biraz daha belgesel niteliginde olmasini, daha dogrusu biraz daha ogretici ve aciklayici olmasini isterdim. o penguenler yemekleri nasil tasiyorlar, yavrularini o yolculuktan sonra nasil besliyorlar, penguen nufusu nedir, o predatorler nereden cikiyorlar, ne kadar penguen yiyorlar, onca kalabalik arasinda her defasinda ciftler birbirlerini tanirlarken ses tonlarini mi yoksa degisik otus sekillerini mi kullaniyorlar, denize kadar idare edebilen yavrularin sayisi baslangictakinin kacta kaci... bunlar hafif sorular gerci ama ozellikle anlamadigim ve merak ettigim bir tanesi var; onu da buraya bir sarki ismi soruyorum hemen silicem tadinda girmekten hic cekinmiyorum:

    simdi efendim, bu penguenler denizden ciktiktan sonra (spoiler ibaresi de koymayalim, yani penguenlerin denizden cikip ciftlesmesini surpriz olacak addeden birinin varligina inanmamayi istiyorum) epey bir yol aliyorlar (spoiler: 70 kilometre) ve buz tabakasinin aylarca erimeyecek kadar kalin oldugu bir noktada bulusuyorlar. simdi yumurtaya can veren evrim, bu mahluklara da oyle bir yetenek vermis ki, yumurtalarini karinlarinda saklarken de yuruyebiliyorlar. e o zaman bu hayvanlar ne diye ilk ciktiklarinda denizden, kiyida bir yerlerde toplanmiyorlar? boylece yemek kaynaginin dibinde olurlar, isinmalari da sorun olmaz, buzlar inceldikce ufak ufak yururler, hep denize yakin kalmis olurlar. yaaa yaaa, evrim dediginin de kafasi bir yere kadar basiyor iste, halbuki bize sorsalardi bastan, yahut efendi gibi intelligent design kabul edilseydi, hic boyle sacmaliklar olmazdi. o allahin unuttugu yere gel git gel git, her seferinde yiyecek tasi, yazik gunah ya helak oldu onca penguen.

    bu arada 600 kusur entry sonunda ilk defa ahahahah yazmama izin verin, zira buzda acilmis tek penguenlik delige iki tane ac disi penguenin ayni anda atlayip sikistigi ve kiclarinin disarda kaldigi sahne gozumun onunden gitmiyor, yerlerde yuvarlaniyorum. ayrica, sakin ola film biter bitmez ayrilmayin, cekim ekibinin guzel bir montaji var.
  • tam bir melodram. adam penguen gagasında yiyecek saklıyor aylarca açken ki olur da anası yetişemezse birkaç saat daha yaşasın diye, hesaba kitaba bak. şuursuzca çocuk doğuranlara artık hayvanlar gibi çiftleşiyorlar diyemeyeceğim bu hayvanlar öyle asil öyle estetik sevişiyorlar ki penguenliğe özenir insan.
  • antartikanın dondurucu atmosferinde insanın içini ısıtan bir belgesel... imparator penguenlerininin en zor koşullarda ortaya koyduğu akıl almaz yaşam mücadelesi...mutlaka görülmeli...imparator penguenlerinin önünde saygıyla eğiliyor ve bir daha asla mesafelerin uzunluğundan şikayet etmeyeceğime söz veriyorum.
  • luc jacquet'nin yönetmeni olduğu, 2005 yapımı fransız filmidir. oyuncu kadrosu penguenlerden oluşmaktadır.

    (bkz: hepiniz ördeksiniz)
  • microcosmosdan daha cok begendigim muhtesem bir belgesel.

    ama asil yavru penguenlerin bir lafi vardi, kelimesi kelimesine olmasa da;

    -beyaz gorduklerimiz geliyor ve toklar, siyahlarsa gidiyor, hepsi ac, biz ise griyiz yani hep aciz.
  • inanılmaz keyifli olmasının yanısıra penguenlerin aklından şüphe ettiren filmdir. madem kayarak daha hızlı gidebiliyosun ve eşin soğuktan donmak üzere bir halde yavruya bakmak için ayakta senin karnını doyurmanı bekliyor, o zaman neden illa geyşa adımlarıyla ilerleyecem diye kasıp vakit harcıyosun? hepiniz yatın göbeklerinizin üstüne, biriniz vursun kıçınıza tekmeyi kaya kaya gidin di mi yemek bulmaya?
  • bir emilie simon müzikali.
  • herkesin izlemesi gereken müthiş belgesel. bir penguen kadar olamadık diye üzülebilirsiniz ama sonunda, ya da neden bir penguen arkadaşım yok diye, benden söylemesi.

    sevgili penguenler, sizi yerim ya ben. kargalarla birlikte yeryüzünün en müthiş canlıları bu keratalar gözümde.

    izleyin ama ya. çok istiyorum insanların bunu izlemesini, çünkü çok güzel. hatta indirmeye üşenenler için linkini buldum işte durun;

    http://www.egitimvideosu.com/…the-march-of-penguins;

    heh.
  • bir antarktika turu bulup penguenlerin arasinda dolasabilmek, onlari kucagima alip minciklayabilmek (bkz: elmyra) hatta gerekiyorsa bu ugurda kariyermis hedefmis her seyi bir kenara birakip national geographic ya da discovery channel ekibiyle kaynasip orada onlarla kalmak konusunda beni oldukça gaza getirmis olan film ama tabii realist olmakta yarar var, donmayalim oralarda
hesabın var mı? giriş yap