• filmin bir yerinde yonetmen rolundeki truffaut, biricik alter-egosu jean pierre leaud'yu, filmdeki adiyla alphonse'u karsisina alir. (alphonse, antoine doinel'in de oglunun adidir, hatirlayalim) kalbi kirik alphonse' a soyle der: "bak cocugum, hic kimsenin ozel hayati gulluk gulistanlik degil. senin ve benim gibiler ancak isimizle mutlu oluruz, filmlerimizle."

    truffaut, leaud ile, antoine doinel ile, ama aslinda tam da kendisiyle konusur bu sahnede. huzunludur bence.
  • film truffaut nun yönetmenliğe başladığından itibaren geçen onbeş-onaltı yıllık süre boyunca sinemasının bir özeti, bir sentezidir. film içinde film vardır ve bu sefer truffaut nun kendisi ferrand adında bir yönetmeni canlandırır. dolayısıyla birçok otobiyografik öğenin filme dâhil olması kaçınılmazdır. kalabalık set ekibini yönetmenin zorlukları, film boyunca yaşanan aksaklıklar, yapımcının filme doğrudan –gerekli, gereksiz- müdahalesi, ünlü oyuncularla çalışmak ve onların kaprislerini çekmek zorunda kalmak gibi daha çoğaltabileceğimiz birçok unsur film boyunca süren gerilimli, sıkıntılı atmosferi besler. bu hem hollywoodvari film yapım tarzının bir eleştirisi, hem de film boyunca herkesin ağzının içine baktığı yönetmenin setteki “yalnızlığının” resmidir.
  • filmde anılan diğer isimlerse lillian gish ve dorothy gish kardeşler. filmin hemen başında bu filmin onlara adandığı yazmaktadır ikisinin bir arada olduğu bir sahneyle birlikte. o sahne hangi filmden onu bilemiyorum ama.

    --- spoiler ---

    bu arada truffaut'nun oynadığı duyma engelli yönetmen tiplemesi bağıra çağıra konuşuyor olmasa da bana twin peaks'teki david lynch'i hatırlattı.

    --- spoiler ---
  • bu son derece ilginç filmin oyunculuk anlamında da yıldızı bence yönetmen françois truffaut'dur ve birçok sahnede oyunculardan rol çalmaktadır. film içinde film olunca sinema sanatı ve oyuncular dünyasına dair ilginç detaylar da yakalamak mümkündür. 1974'te en iyi yabancı film oscar'ını almış bir filmdir.
  • 1974'te bafta sahibi olmuş filmdir.
  • (bkz: day for night) filmlerdeki gece sahnelerinin gündüz çekilerek özel teknik ve filtrelerle gece çekilmiş gibi görünmesini sağlayan teknik. b tipi filmlerde ve film noir'larda sıklıkla kullanılır. maliyeti düşüren bir tekniktir. sahte olan geceyi temsil eden kelimenin "amerikan" olması amerika'nın herkese yaşamayı vaadettiği fake dünyaya göndermedir. halbuki rusya öyle mi. (son 2 cümle tamamen subjektif.)
  • valentina cortese'in séverine karakteriyle adeta sempatiklik ile çekicilik arasında gidip geldiği, 70'lerin sade ve dünya güzeli kadın figürlerinden jacqueline bisset'in ise güzellikten, feminenlikten kırıldığı, 1973 yapımı filmcaption fransız, film seti/bunalım filmidir.

    --- spoiler ---

    julie'nin köy tereyağı istediği ve joëlle'nin lavaboda birkaç karışımla elde ettiği tereyağı aklıma hababam sınıfı'ndaki tereyağı 'nı getirmiştir. *
    --- spoiler ---
  • jean-luc godard ile françois truffaut dostluğunu sona erdiren filmdir. filmin çekim aşamasında godard, truffaut'a bir mektup yazar ve film yapım aşamalarını yanlış tasvir ettiğinden mütevellit kendisini yalancı olarak ilan eder. truffaut da cevaben kendisine "bok" der.

    bu anekdotun dışında, set yaşamını anlatan, ya da godard'ın iddiası ile anlatmayan, alelade, akıcı bir filmdir. puanım 7.
  • francois truffaut'nun en iyi filmlerinden biri.
    film setlerinin ilginç ortamını gözler önüne serer.
  • başıma bir iş gelmeyecekse başarılı filan olmayan film. hatta düpedüz kötü. en iyi yabancı oscar ödülü, imdb 8.1 puanı filan. üff aşırı güzel film deyü açıp (ki yıllardır bu filmi arıyordum. torrentini bulamamıştım. bir sitede bulunca çığlık attım) iki güne yayarak bitirebildim. bir film ekibinin günlük çekim hallerini ve oyuncuların psikolojilerini aynı filmde irdelemek konu olarak ilginç ama mizahi yönünü ben bulamadım. sevenlere saygılar.
hesabın var mı? giriş yap