• kurban olduğum avrupa sinemasından bir örnektir, en azından filmden sonra insan, ulan adamlar bmw bilmem kaç patlatmış demek yerine, ölüm ani hacı, sevelim sevişelim der.

    küçük kızımızın giyim tarzı, yaşı için dünyanın en tatlı tarzıdır.
  • koca salonda bir avuç izleyiciyle birlikte izleyip, bir benim ağlayıp ve yine bir benim güldüğüm film. ve bir kez daha anladım ki, bu memleketteki yegane nanni moretti fanı benmişim. diğer filmlerinden farklıydı velhasıl. bir aprile, bir kızıl güvercin tadında değildi misal yani sinirden gülemiyordu insan. nedir, ağırdı konu. ölüm, kaybetmek neymiş, nasıl yaşanırmış; fazla salya sümük bulaştırmadan anlatıvermiş yine, vermiş hakkını da pek güzel. helal olsun altın palmiyesi de.
  • brian eno'nun by this river şarkısının hoş bir biçimde kullanıldığı film...
  • "hayat devam ediyor" safsatasına 90 dakikalık bir cevaptır.
  • ben bu filme “araf”ta kalmanın filmi derdim.

    ne derlerse desinler, hayat devam etmiyor. ne ölebiliyorsun ne yaşayabiliyorsun. sadece basketbol müsabakasında, coşkulu tezahüratlar eşliğinde durup bekliyorsun. hırka satın alırken deneme kabininde ağlıyorsun. o şarkının ısrarla hep aynı kısmını dinlemek istiyorsun.
  • sevdiklerimizle hala biraradayken tadını çıkarmamız gerektiğini hatırlatan film.
  • filmdeki baba, terapist. her duyguya kadir olamıyor ama ruh bütünlüğünü iyi koruyor.
    işi bitince birkaç kapıdan geçerek evine ulaşabiliyor.
    hemen her gün koşuyor. koşmadığı gün dünya duruyor.

    görüşmecileri sürekli kendini tekrarlayan tipler. hangimiz değiliz ki?
    (uğraşıyoruz, çabalıyoruz...)

    öyle işte, filmin son sahnesinde adam, karısı ve kızı fransa kıyılarında bir kumsalda farklı yönlere yürüyorlar.

    *
  • bu filmde baba, evlat acısını tattıktan sonra bir şarkının (michael nyman - water dances) 7-8 saniyelik bir bölümünü geriye sara sara dinler ve her şeyin çok daha başka olabileceğini düşünür. düşünmekten dellenir adeta. az evvel, balkonda sigara içerken fark ettim ki water dances yerine musa eroğlu'dan acı ölüm adlı türkü bu sahneye çok daha iyi oturuyor. ben de bu türkünün hep aşağıdaki linkte başlayan kısmını (2.38-3.08 arası) dinlerim. o 30 saniyenin üzerimde bıraktığı etkiyi ben bu halimle kaldıramıyorum, yavrusunu kaybeden adama ne koyar allah bilir. nereden nereye.

    http://www.youtube.com/…ilpage&v=eh2wbaj8qec#t=158s
  • unutulmaz bir sahne vardır bu filmde. baba, yürüyüş için oğluyla sözleşmesine rağmen oğul son dakikada ''arkadaşlarla takılacam ben'' diye satış yapar. sonra birtakım olaylar gelişir. baba bu talihsiz olayların ardından bir gün müzik dinler; ancak parçanın hep aynı yerini dinler, sürekli geriye sarar. parçanın o birkaç saniyelik kısmı, ''böyle olmayabilirdi'' düşüncesinin onun beynini kemirmesine neden olmaktadır. işte bu parça michael nyman - water dances'dir.

    http://www.youtube.com/watch?v=fl_s0jr3y_c
  • içerdiği yoğun hüzün nedeni ile abd'de 17 yaşın altındakilere tavsiye edilmeyen film.
hesabın var mı? giriş yap