• (bkz: the earth trembles)
    italyan komunist partisi (bkz: pci) tarafindan italyan neorealist yonetmen visconti'den siparis edilen film. italya'nin guney problemlerinden (bkz: turkiye'de dogu sorunu) bahsetme ve kitlelere duyurma amaci guden bu kult filmde guney italya proleteryasinin birlesip dunyayi sallayacagi iddiasi var. propaganda yapan bir film olarak addedilmez, sadece guneydeki yasama kosullarinin zorlugundan bahseder.. bir balikci'nin artik tekne sahiplerine hizmet etmek yerine bankadan kredi alip kendi teknesini satin almasiyla baslar film. kisa bir mutluluk tablosundan sonra teknenin bir firtinada parcalandigini ve balikcilarin zorlukla kiyiya cikabildiklerini goruruz. sonradan turk filmlerinde rastladigimiz kliseler etrafinda olaylar gelisir. kizkardes orospu olur, kahramanimiz alkol batagina saplanir, aile paramparca olur falan filan. efendim kotu sonlardan iyi anlamlar cikarilmaliymis, proleter topluluk bu filmden sonra birlesip akillanacak, aydinlacak ve ayaklanacakmis. gel gor ki italya'nin guneyi hala ayni sorunlarla bogusmaktadir (bkz: feodal yapi) (bkz: fakirlik) (bkz: cehalet) (bkz: issizlik) (bkz: prostitution) (bkz: child abuse) (bkz: slums), talented mr ripley de ve hannibal'de bu temadan cokca bahsedilmistir. visconti'nin lokal dialekti, mizansen teknikleri, alan derinligi ve goruntu frameleri oldukca etkileyici bulunsa da ben bir olaganustuluk bulamiyorum. ustelik yonetmenin voguemodelleriyle calisircasina uzuuuun uzuuuun koylu kadinlari goruntulemesi oldukca fazla tartismalar yaratmis zamaninda. bunu da "red count" olarak da bilinen visconti'nin oldukca varlikli bir aileden gelip marxizme ve komunizme gonulden bagliliginin inandirici olmayisina baglamislar. soyle bir gercek vardir ki, her ne kadar coco chanelve bilimum fransiz aristokratla takilip, satolarda buyutulmus olsa da visconti gercek bir komunisttir. bir de yunan mitolojisini italyan komunizmiyle mixleyebilmek gibi ilginc yetenekleri de bulunmaktadir.
  • türkçeye yer sarsılıyor adıyla çevrilmiş filmdir.
  • andre bazin, sinema nedir? kitabında la terra trema'nın savaşa hiçbir şey borlu olmadığından bahseder. burada 'savaşdan' ima edilen; genel itibariyle anlattığı hikayeleri savaş zamanından seçen italyan yeni gerçekçiliği filmlerinden bahsetmektedir.

    film, roberto rossellini'nin direkt savaşın içinde olan belge filmlerinden ziyade aynı italya dönemine; savaşdan ziyade ezen ve ezilen noktasından bakarak; yoksulluk, açlık, sömürü gibi konuları işlemektedir.

    uzun süresine rağmen izleyicisini, uzun planlara sahip olsada sıkmayan bir film var karşımızda.

    filmde iki nokta vardı dikkatimi oldukça çeken; ilki iç mekandan ziyade dış mekan çekimlerinin yoğun olduğu filmde (kamera'nın dışarıda olması fikrinden ötürü akım'ın filmleri zaten bunu gerektirir) mizansenler yaşanırken müzik kullanımının az olduğu filmde bir ağıt edasında sürekli olarak söylenen şarkılar çalınan mızıka ve ıslıklar filmin atmosferini oluşuturuyorlar. diğeri de; sonda toptancıların arka fonunda duvardaki mussolini yazısının filmin savaş ortamında geçmese dahi faşizmin her yerde her şekilde olabileceğini niteleyen yapısıyla zirveye ulaşıyor.
  • zamanımız sinema izleyicisi açısından hem sarkan, temposuz, hem klişeleer içinde gidiyor izlenimi veriyor. yalnız unutmayalım, klişelerin büyüğü olan klasik trajediye hem uyuyor, hem gönülden bağlı. en zaından "gururunuz yüzünden en sevilmeyen aile oldunuz." repliğinden aklınıza gelsin. bir de en sonunda tayfa yazılmaya zorunlu kalacağı dükkanın adı ciclope, yani cyclops, odysseus'un uğraşacağı mitolojik unsurlardan tepegöz oluyor.

    filmin başrolü antonio gerçekten sürmeli gözlü erkek, derinlere, uzaklara bakışıyla, yönetmenin eşcinselliğine, duyarlığına katılmakta gibi. bilgiye ulaşmazdan önce, bu filmin atmosferinde fassbinder ve querelle var diye hissediliyordu. bir unsur daha, filmin alt imgesel mesajları arasında ensest de oldukça geniş ve çeşitli yer tutuyor.

    bazı çekim bölümleri antikalığa, arkeolojik değere hızla ulaşacağa benziyor. hem tadları başka, hem oyuncu yönetimi ve sahicilik hissi apayrı, hem de dönemin, bölgenin belgesi olarak parlıyor. bütünlük bazen tutmuyor, olsun, yönetmen kendisi, en azından inancı olarak kalıyor.
hesabın var mı? giriş yap