• dünyada gidilmesi gereken son yer, hatta gidilmemesi gereken yegane kara parçası.
  • 4 haftadır lagos'ta kalıyorum. evim ikoyi bölgesinde bir site içerisinde, ofis victoria island bölgesinde. bazı sabahlar koşuya çıkıyorum tek başıma. şu ana kadar bana yönelik hiçbir olumsuz olayla karşılaşmadım. üstelik söylenenlere göre, 5 sene öncesi, şu anki haline göre daha iyiymiş. o yüzden yukarıdaki yorumlar ilginç geldi bana.

    olumsuz bir olayla karşılaşırsam (öldürülmek harici), er yada geç, bir büdüt ile karşınızda olacağım.

    senelerden sonra gelen büdüt: olumsuz bir olayla karşılaşmadım, lakin lagos'a gidecek veya giden arkadaşlardan çok fazla mesaj gelmiş. ben de uzun süre login olmadığım için mesajları göremedim haliyle. bu arkadaşlar için iş işten geçti tabi, çoktan gitmişler veya giden insanlar ölüyorlar galiba diye düşünerek çoktan vazgeçmişlerdir.

    ölmedim, sağım. hatta benim gittiğim 2015 senesinde oldukça güvenliydi deneyimlediğim kadarıyla. tek başıma dışarı çıkmam önerilmiyordu. geçmişte tek tük fidye için iş adamı kaçırma vakaları olmuş. fakat "ne olur, ne olmaz. başımıza iş açılmasın şimdi durduk yere" düşüncesiyle yapılan uyarılardı sanıyorum. yukarıda da bahsettiğim gibi sabah koşularıma da çıktım tek başıma. şehir merkezine ve sahiline tek başıma yürüyüşe de çıktım. sadece beyaz insan görmeye alışık olmadıkları için aşırı bir ilgi ile karşılaşabilirsiniz. bir grup lagos'lu kadın ve çocukları beni 15-20dk esir alıp farklı kombinasyonlarda (bir kadın yanımda, çocuğu kucağımda; arkadaşı kadın da yanımda, tüm çocuklar önümde sıralı; kadınlar yok sadece çocuklarla vs) fotoğraflar çektirdiler. ha ben de karşılığında artık bi tane de bana fotoğraf çekin dedim de güzel bir anı fotoğrafım oldu :)

    lakin, birincisi, aradan uzun zaman geçti, şu aralar nasıldır bilemem. şartlar değişmiş olabilir tabi. ikincisi, söylediğim gibi benim deneyimlediğim kadarıyla oldukça güvenliydi diyorum. yine siz dikkat edin. sonra vicdan azabı çektirmeyin bana. son olarak, söylediklerim sadece lagos için geçerli, nijerya'nın tamamı için değil tabi. farkındasınızdır, ama bir kez daha belirteyim yine ben :)
  • şehir ışıklandırılması yok lagos'ta. her yer karanlık. ancak trafik var; caddelerde otomobil ışıkları. sayısı biraz az sayılacak motosiklet ve 3 tekerlekli araçlar. (güzel otomobiller de azımsanmayacak sayıda).
    hava, yüzünüzde bir ağırlık hissetirecek kadar nemli.
    caddelerden arabayla geçerken her mahallede rastladığınız pazarlar, seyyar satıcılar. her tezgahın üzerinde bir lamba. yerler çöplerle dolu. alt yapı sanırım yok ki su birikintileri her yerde.
    ingilizce biliyor nijerya'lılar, telaffuzlarını anlamak bazen zor olsa da.

    sigara satın almak isteyince sorduğunuzda akıllarına gelen kenevir oluyor. zira sora sora bulmaya çalışınca kenevir satan yere yönlendirdiler. sigaradan kastımın normal sigara olduğunu söyleyince onu o çevrede nerede bulabileceğimi bilmediklerini söylediler.
    yani sigara almak istenirse normal sigara olduğu söylenmeli. onlar esrar anlıyorlar ve herkes biliyor nerede satıldığını. he tek başınıza sokaklarda bir beyaz olarak soramazsınız çok tehlikeli gerçekten. benim yanımda hotelin iki koruması vardı ve onlar da ben söyleyene kadar esrar aradığımızı sanıyorlardı.
  • nijerya nın istanbuludur. eski başkenti, yeni liman ve en büyük şehri.
    daha önceki gelislerime göre daha da berbat buldum bugün, halbuki duzelmistir diye umuyordum bu sabah.
    havaalaninda artık nereden yolabiliriz diye dolaşan memurlar, birine 5 dolar valize kusur bulmama parası verdiğimi görünce 10 metre sonra bir daha durdurdular.
    asi kartında problemi nasıl buldular akıllara zarar.
    daha önceden beni alıp bırakan taksici valizleri arabaya yüklerken elinde tüfek bekleyen güvenlik görevlisi valizlere sarıldı yardım etmek için ve arabaya binerken bahşiş istedi.
    devletin yozlasmisliginin aynası lagos. halbuki abuja buraya göre sahte bir duzenliydi, kano ise ticaretin verdiği bir ahenk vardı.
    lagos barakalarda okyanus üstünde teneke evlerde insanların yaşadığı şehir,
    lagos havaalaninda onlarca özel jetin hazır bekletildigi şehir.
    bütün sınıfsal ayrimlarin icice geçtiği metropol...
  • orfoz ile çok benzeşirler. ikisi de önce dişi sonra erkek olurlar. o yüzden belli boyun altında avlamak neslin tükenmesine kadar gidebilir. eti lezzetli ,iri ve pahalı bir balık olduğundan dolayıdır ki zıpkınla avlanması ve avlanmak istenmesinin anlaşılması zor değildir. avlanmasının yasaklanması gündemdedir.
    zıpkıncılar alınmasın ama o zıpkını eline alıp suya daldılar mı önlerine ne gelirse vurma eğilimindeler. balığın boyu , cinsi , üreme zamanı mı değil mi hiç kafa yormuyorlar. tek düşünceleri ya akşam yapacakları rakı sofrası ya da satıp para kazanmak. bi de bunların sırta tüpü takıp eline zıpkını alanları var ki o konuya hiç girip ağzımı bozmamayım. yiyosa hamsiye sıkın o şişi diyorum onlara.
  • nijerya'nın istanbul'u diyebiliriz.. ticaret daha çok burada dönüyor.. zengin fakir ayrımı jilet gibi kendini hissettiriyor..fakirlik, garibanlık hat safhada.. hayatımda ilk defa, hırsız girmesin diye lüks evlerin etrafındaki dikenli tellere elektrik verildiğine şahitlik ettim..fazla vicdansızca geldi..

    gece dışarı çıkmak çok zor..hatta gündüz de kafanıza göre dolaşmak çok zor..güvenlik en büyük sıkıntı..

    binbir çeşit hastalık var..aids'in anavatanı diyebiliriz.. sıtma çok sık rastlanan ve yabancılar için korunması en zor hastalıklardan biri.. sarı humma aşısı zaten mecburi..

    beyaz erkeklere karşı inanılmaz bir ilgi var..

    trafiği rezalet..şehir merkezinden havaalanına gitmek 4,5 saat sürebiliyor, bizzat şahidim..havaalanındaki prosedürler insanı yormak maksadıyla özellikle bulunmuş gibi..rüşvet hat safhada, gümrük memuru da polisi de alenen para istiyor..insanın tüm enerjisini sömüren bir yer..

    herşeye rağmen halkı ilginç şekilde mutlu..dans etmeyi de çok seviyorlar..
  • nijerya'nın eski başkenti olduğunu yazmışlardı zaten. evet pis ve tehlikeli olduğunu da yazanlar olmuş. ama kimse şu günlerde yaşadığı kış mevsiminde dahi hissedilen hava sıcaklığının 45-50 derece arasında olduğundan bahsetmemiş. bir allah'ın kulu ucundan kenarından bahsetse; uçaktan inmeden önce ekipçe, yorgunluktan 5 karış dışarı sarkan dilimizi toparlamaya çalışmazdık en azından. (gitmeden önce havasıcaklığına da baktım ama http://www.wunderground.com/ yalan söylüyor, ciddiyim.) çünkü sıcaktan ve dolayısıyla insanların ter kokusundan 3 gün boyunca dilimiz 5 karış dışarda gezdik.
    ayrıca ömr-ü hayatımda gördüğüm en pis memleket. temizliğe karşı duyarlılık sıfır. umuma açık yerlerin temizliğinde kullandıkları malzemelerin pisliğini anlatamam, görmeniz lazım. adamlar pisliği temizlemek yerine sıvıyorlar resmen. sıçtıktan sonra popişlerini sildiklerine olan inancımı bile tamamen kaybetmiş durumdayım.

    "hayatımda gördüğüm ilk gay zenciyi de lagos'ta gördüm" diyerek daha fazla hatırlamak istemediğim lagos entarimi bitirmek istiyorum.
  • ''bayadır sağlıklı yaşıyorum, götüm de hala tek parça. şimdi bir miktar sıtma, taciz ve tecavüz olsa çok iyi giderdi'' demiyorsanız, gidilmemesi gereken nijerya topraklarından biri.
  • 01.09.2016 tarihi itibariyle, 2020 yılına kadar tutmanın, satmanın, almanın yasaklandığı balık. amaç türü korumak.
  • eğer beyaz bir dişi iseniz kaçmak için çok vaktinizin kalmadığını anlatan şehirdir. korkunçluklarla doludur. zira dışarı çıkmak hiç mantıklı bir karar olmayacaktır. zaten normal insanların da gelip göreceği bir yer değildir. hala şansınız varsa koşarak uzaklaşın.
hesabın var mı? giriş yap