• lale kemal, lale sarıibrahimoğlu, lalezar sarıibrahimoğlu artık hangisi uygunsa bilemiyorum hanımlar taraf gazetesindeki bugünkü köşelerinde isim vermeden ahmet şık'ı gözden düşürme kampanyasına katılarak, eski günlerin intikamını almak konusunda ön sıralara yerleşmiş. ahmet'in kalleşliğini lale hanımdan bu şekilde öğreniyoruz. yarın muhtemelen zaman gazetesinden de "işte o kalleş gazeteci" vs. manşetleri eşliğinde okuruz.
    (lale kemal'in bu yazısını ve genel olarak taraf gazetesinin çeşitli köşe yazılarını tarafın online hizmetleri paralı hale geldikten sonra mail gruplarına 'işte gerçek fikir adamları' havasında forward eden en "devrimci sosyalistlere" de ayrıca teşekkür borçluyuz onu da geçerken ekleyelim.)

    lale hanım isim vermeden, biraz da bir tekme de ben atayım havasını çaktırmadan, soruşturmanın gizliliği vs. anlamsız bir şekilde konuyla ilgisi olmayan sözler sarfederek, ahmet şık'ın gazetecilik etiğinden mahrum sefil bir gazeteci olduğunu ve kendisini zor durumda bıraktığını, 301'den yargılanmasına neden olduğunu hınçla şu şekilde ifade ediyor:

    "bazı gazetecileri kapsayan ergenekon soruşturmasını bir kenara koyarak gazetecilik etiği açısından beni derinden yaralayan bir olayı okuyucularla paylaşmak zorundayım. zira meslek etiğinden emin olmadığınız kişilere kefil olmanız bir gün sizi de zor durumda bırakabilir. ergenekon soruşturması kapsamında tutuklandığı için adını vermeyeceğim bir gazeteci, bir profesör arkadaşın tavsiyesi ile geldiği için kendisiyle söyleşi yapmayı kabul etmiştim. konumuz, hrant dink’in öldürülmesinin ardından polis ve jandarma’dan iki kişinin, dink’e suikast zanlısının arkasında gülümseyerek verdikleri fotoğraf ve güvenlik güçlerinin tutumuyla ilgiliydi. bu gazeteciye, bir arkadaş aracılığıyla geldiği için güvendim ve kendisiyle, sonradan metni mutlaka görmek şartıyla sansürsüz konuştum. kimilerinin gazeteciliğine kefil olduğu bu gazeteci, hiçbir sansürden geçirmeden ve bana da metni göstermeden söyleşiyi yayımladı. bu tutumu kalleşçeydi, meslek etiğini ayaklar altına almaktı. yıllarca askerî konuları işlediğim halde oltaya takılmamayı başarmışken, bu kalleş gazeteci yüzünden 301’den yargılandım, beraat ettim ama manen çok derinden yaralandım. üstüne üstlük çok ciddi bir hastalık geçirdiğim dönem idi. profesyonel kamerası ile çektiği fotoğraflardan çalıştığı dergiye basmayı uygun bulduğu fotoğrafım ise, bu gazetecinin ne denli etik dışı, duyarsız ve kural tanımaz olduğunun bir diğer kanıtıydı." http://taraf.com.tr/…ligin-bedeli-agir-olabilir.htm

    lale sarıibrahimoğlu'nun nokta'daki fotoğrafta nasıl çıktığını bilemiyorum arşivlerden bakarız ancak, "oltaya takılmasına" neden olan söyleşide ise herhangi bir suç unsuru olmadığını konuyu takip eden bütün gazeteciler de biliyor. bu koşullarda 301'i ve dava açan savcilari eleştirmek yerine ahmet şık'ı, hem de tam bugünlerde eleştirmeyi başaran bu büyük "gazetecilik hamlesine" ise ayrıca saygı duymanız gerekir.

    gazetecilik etiğinden, meslek kurallarından vs. sözetmekte beis görmeyen, öfke kusup intikam yiyen lale kemal ve benzerleri adına utanmak isterseniz o da serbest...

    iletişim fakültesi öğrencilerine de yaptığınız röportajı, görüştüğünüz kişiye göndermeniz gibi bir zorunluluk yoktur, hatta böyle bir "kontrol"e göndermemeniz sizin gazeteciliği ne kadar ciddiye aldığınızı gösteren, işinizi ne kadar doğru yaptığınıza ilişkin bir karinedir şeklinde küçük bir not düşelim o da eksik kalmasın lale kemal haklı sayılmasın..
  • (bkz: akp sizi buralara salmasın) lafının muhatabı. ahmet şık'ın tutuklanmasının üzerinden neredeyse 4 ay geçmişken eski defterleri karıştırıp, zamanında bana bunu yapmıştı diye zırlayacak tıynette biri için cuk oturmuş.
  • göl lalesi ile ali kemal'in bileşimi olan kadın.
  • yandaş kelimesinden rahatsız olduğunu ve kullanmayacağını ifade eden taraf ankara temsilcisi. kimse kullanmanızı beklemiyor zaten. ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz.
  • "sizin gibi gazeteciler olduktan sonra tabi akp'liler buralara gelmez." sözünün muhatabı. otursun bir düşünsün bir değerlendirsin kendini ben neyim ne yaparım diye... utanılacak, cevap verilemeyecek bir sonuç bulursa da çıksın gitsin...
  • iktidarının gazetecisidir;
    http://taraf.com.tr/…k-in-ibretlik-gazeteciligi.htm

    http://www.turnusol.biz/…apka�c�, kalle�, hunhar...
    ahmet şık için kullandığı "kapkaççı, kalleş ve hunhar" laflarını okuyanlar değerlendirecektir elbette.
    kimin "kapkaççı kalleş hunhar", kimin "yavşak" "yalaka" ve alçak" olduğunu bilecektir elbet, zerrece vicdan, zerrece adalet duygusu kaldıysa...
    zannımca tek kullanımlıklardandır, son kullanma tarihi iktidara endekslidir.
  • az önce samanyolu haber'de 14 temmuz 2011 silvan pkk saldırısı'nın bizzat türk silahlı kuvvetleri tarafından organize edildiğini iddia etmiş, mevcut generallerin biran önce emekli edilmesini tavsiye etmiştir. herhalde çok sağlam delileri var ki "güvenilirliği" ve "tarafsızlığı" ile meşhur samanyolu haber de ciddiye alarak ana habere taşımıştır konuyu...
  • fetö kapsamında tutuklanmış.
  • dünkü tartışmayı önce mahalle kavgası seviyesine indirmeyi denedi olmayınca ve sonunda diyebileceği bir söz kalmayınca da koşa koşa programdan kaçmayı tercih etti. akp fanatizmi, karşısında süheyl batum gibi bir hatip olduğunu görmesini engelledi...

    (bkz: akp sizi buralara salmasın)

    yediği bu ayardan sonra en azından akp'yi bir daha böylesine ölçüsüzce, bir gazeteci gibi değil adeta o siyasi partinin bir temsilcisiymiş (süheyl batum'un da ifade ettiği gibi zaten dün akp nin tartışmaya bu hanımefendi gibi "gazeteciler" varken temsilci göndermesine gerek yoktu.) gibi savunabileceğini sanmıyorum.
  • 1 temmuz'da habertürk'teki tartışmada süheyl batum'un her sözünü keserek medeniyet seviyesini, tartışmayı bambaşka yerlere çekerek de bakış açısını ortaya koymuştur.
hesabın var mı? giriş yap