• keats'in 1819 yılında yazdığı bir şiirdir.

    konusu özet olarak şöyledir;

    lamia, aslında mitolojide bir yılan kadındır fakat keats'in şiirinde farklı bir türde işlenmiştir. tanrı hermes bir gün bir inilti duyar ve karşısında ağzı, yüzü, gözü tıpkı bir kadın olan yılan görür. fakat bu noktada, bu yılan kadının bir talihsizlik, lanetlenmişlik sonucu mu böyle olduğu veyahut bu şekilde mi doğmuş olduğu bilinmez. fakat yılan kadının tek bir isteği vardır tanrı hermes'ten, o da bir kadın formuna ve bedenine sahip olmaktır zira kendisi lycius adlı genç bir adama aşıktır.

    tanrı hermes, onu bir kadın formuna kavuşturur, ve lycius'u kendisine aşık eder. fakat bir yandan ise lamia'nın içi içini kemirmektedir çünkü asıl kimliğini ve özünü lycius bilmemektedir. bu sonradan olmuşluk, gerçeği saklama ya da açıklamayı öteleme durumu lamia'nın endişe ettiği bir konu haline gelir. düğünlerinin olacağı gün ise apollonius onun bir yılandan olma olduğunu fark eder ve yılan, yılan! diye tekrar ederek lamia'nın asıl kimliğini ifşa eder. lamia ise bir çığlık atarak yok olur.

    bu hikaye neyi hatırlattı aniden? hans christian andersen'in the little mermaid, yani küçük deniz kızı hikayesini. andersen'in keats'i okuyup okumadığını bilemiyoruz, fakat hemen hemen aynı kurguyu sahip bir hikaye ile çıkabilmesi acaba bir tesadüf müydü?

    zira, the little mermaid hikayesinde de, deniz kızı bir prense aşık olur ve cadıdan onu bütünlüklü bir kadına çevirmesini ister. bildiğimiz gibi cadı da bunun karşılığında deniz kızının dilini keser ve ona bir kadın vücudu bahşeder. deniz kızı da tıpkı lamia gibi prens ile beraber olmak ister fakat önündeki engel konuşamamaktır. bu noktada lamia ile deniz kızı hemen hemen aynı dertten mustariptir, "gerçeği" anlatamamak. deniz kızının sonu da lamia gibi yok olarak bir belirsizliğe atılır.

    bu her iki kadın karakterin sonu da tam bir muamma içindedir. lamia çığlık atarak ortadan kaybolur, düğün günü deniz kızı da bir hava kabarcığına dönüşür ve göğe yükselir.

    konu gene nereye gitti.
  • mai ve siyah romanında ahmet cemil 'in aşık olduğı kadın karakter. lamia, ahmet cemil'in galatasaray 'dan en yakın arkadaşı olan hüseyin nazmi'nin kardeşidir. ahmet cemil'in şair yönünün orataya çıkmasına vesile olmuştur. ahmet cemil'e mai hayaller kurduran ve daha sonra bu mai hayalleri söndürüp siyah bir gecede ahmet cemil'in başına “baran-ı durr-i siyah" (siyah elmas yağmuru) yağdıran da odur. ayrıca, türk edebiayatında yeni başlayacak bir tarz olan güçlü kadın (yabancı dil bilen, piyano çalmasını bilen, çok kitap okuyan, güzel kadın), tipinin öncüsü ve en kesif örneği lamia olarak kabul edilebilir.
  • parıldayan, parlak anlamına gelen arapça kökenli isim.
  • attila ilhan'ın "korkunun krallığı"ndaki lamia'sı, kocaman adamı ağlatabilir tek başınayken yakalarsa,

    lamia'yı görseydiniz...

    lamia'yı görseydiniz aydınlık bir hayret
    yüzünden eksilmezdi / biraz da kimsesiz
    büyümüştü / teyzesi vardı bereket
    derlitoplu giyinir eli yüzü tertemiz
    daima kış solgunu kırık döküktü evet

    lamia'yı görseydiniz başında kasket
    kız lisesi öğrencisi hep öyle sessiz
    çantası koltuğunda / vapura bilet
    izmir'e geçiyor yarı hayatı deniz
    iftihar levhasında bu yıl da elbet

    lamia'yı görseydiniz gözleri bir memleket
    nasıl da cana yakın mutlaka severdiniz
    samsun'da tutuklandı / en büyük felaket
    verem mi neymiş orası çok belirsiz
    ölüsü sokaklarda kaldı nihayet

    şair her ne kadar isimlerini değiştirmişse de, kitabın "eskiden başka kızlar" bölümünde yer alan tüm kişiler gerçektir. ilk gençliğinin üzücü sayfalarından biri de lamia'nın başına gelenlerdir hiç kuşkusuz. tüm hayatımı gözlerine baktığımda içlerinde bir memleket görebileceğim kadını aramaya adayabilirim ben. tabi eğer öyle kadınlar annemin döneminden kalma ilizyonlar değilse...

    edit: arkadaşlar suyun öte yanından rüya gibi bir kız buldum ve evlendim. gözlerinde bir tanesi kaybedilen ama aklımızdan hiç silinmeyen, diğeri de ebediyen bizim olarak kalacak iki memleket birden olan kızla... mutluluğumuz daim olsun. 11 yıl önce bir ekim ayında aramızdan ayrılan attila ilhan'a sonsuz sevgi ve saygılarımla...
  • knight online da vucudunun ust kısmı insan alt kısmı ise kuyruktan olu$an dişi yaratık.oyunda buna saldırırsanız orospu gibi inlemeler duymak mumkun.

    (bkz: test edilmiştir)
  • * *nişanlısı tarafından sokulduğu depresyonun * etkisiyle kendi köye doğa yaşantısına vermiş ve oradan bir delikanlıya aşık olmuş kemalettin tuğcu karakteri.göçmen kuşlar idi kitabın adı.
    hey gidi günler hey.
  • guzelim bir bayram balci $iiri.

    -lamia-

    i.

    damarında siyanür dolaşıyor şehrin
    aşk bizden güçlü. bizden uzak
    cinnetli bir cinayet saklı gelen her günde
    eksiliyor bizim olan zaman. kederli sarsak

    ben öyle uzak durmayı bilmezdim
    insanlar geçerdi kalbimden
    acıtarak düşlerimi geçerdi
    bakır bir sürahide kanardım
    iflah olmaz gençliğimi

    gölgesi vuruyor şimdi sağılmayan bir yaranın
    yalnızlığın üstüne uzak bir şarkı gibi düşüyor
    kalbi kanıyor şehirlerin lamia
    avucuma akan sudan anlıyorum bunu

    bilmezdim ben sofraya erdemle gelen ekmek gibi
    uzak durmayı sevdiğim şehirlerden

    ii.

    sana hayatı tutsak alan acılardan söz ediyorum
    adli tıp morglarına takılı kelebekşarkısı
    dalından koparılan yaprakağrısı
    sana yüzünü dağlara dönmüş hayattan sözediyorum
    şehir sansartuzağı kondular ağıt halkotobüsleri üryan
    sabah felaketlerle çalıyor kapıları
    kadavrasız yaşamın çağıldayan sevdası
    aşk bana kahır lamia. bana serkeş

    sana oğlu kaybedilmiş bir annenin acısıyla sesleniyorum
    ben ölürüm lamia
    nefes alarak kalbim çarparak
    şehrin belleğini zonklatarak ölürüm
    salgın vebadır şehre kayıpoğulsancısı
    bitirim mahçup gayriresmi
    yıkar tahtını saltanatın
    korku öde çığlık anamın sancısına karışır
    ben yeniden doğarım lamia
    bir avuç et üç gram kanpıhtısı
    sonrasız canhavli
    çağötesinden kalma bir fosilim
    anamın evlat deyip bağrına bastığı

    iii.

    çocuk yanıma tetik çekiyor hayat
    her sabah başka yerimden vuruluyorum
    uyumsuzluğun kahredici sessizliği
    şehirler teslim alınmış lamia
    aşka ayakbağı şehirler
    ankara : yürüyen bir sürgün salyangoz burunlu
    sıvas : yüreğimin tuncunu eriten yangın
    istanbul : iki yakası biraraya köprülerle getirilen zavallı
    ne verebilir ki hayata karavana yaptıran bir aşka

    ben sabahı vuran sürmanşet haberim lamia
    "teslim ol çağrısına" aşkla karşılık veren
    adını kurşunkırığı camlara çizen
    dilinin ucunda patlayan ateşim
    dağla kuşanmış bir bildiri gibi
    parçalanırım şehrin koynunda

    iv.

    benim aşk dediğim lamia. aşk bildiğim
    bombalar arasında yiten
    tozbulutlarının taneciklerindeki günışığı
    dağın koynundan kopup gelen
    rahmine akıp giden ateştohumu
    kefensiz gömütsüz meçhul denizler kervanı
    benim aşk dediğim aklı çürüten tez
    dağdan kopan ezgi

    ben bir deprem uğultusuyum lamia
    yağmurlu bir kırlangıç kanadı
    kaynağını arayan ırmak
    semah duran turnadirenci

    inerim birgün şehrin koynuna
    gecenin yıldızını koparan sabahın ilkışığı gibi
    şehrin cenderesinde yangınlara sarılmış bir annenin
    ateşli yüreği gibi inerim
    yakarak yokluğun acısını
    sığmaz şehre içimden kopan fırtına
    çünkü aşk değil bu lamia. herşeydir

    parçalanır şehrin rutinağrısı sel olurum
    oyunlarda unutulmuş afet bir çocuk
    varoşlardaki delikanlılığın vitrine vuran hıncı
    gençkızların kitabaralarında kuruttuğu falpapatyası
    sabahına kahır düşmüş kalpağrısı
    devinen ve kirlenen bir yalnızlıktır şehirkalabalığı
    acılarını bas yarama lamia. yoksa vurur beni de
    aşka kasdeden bu çaresiz hayat

    v.

    sana sabahın sisini kalbine sarıp şehri süpüren
    genç bir çöpçünün aklından geçirdiklerini sesleniyorum
    hergün dolup boşalan sırça bir okyanustur şehir dediğin
    yağmursuz riyakar ölümkurusu

    ah... lamia
    sen umuttan daha güzel şeyler de olduğunu öğrenemedin
    dolarla markla tercüme ediliyor yaşam sanılan yanılsama
    artık aşkını leylekler kanatır senin
    diplomatik ihanetlerde ziyan olur bahar
    dellenmiş bir tetikçi düşürür korkusunu şehrin ihanet dolu avuçlarına

    lamia... güzelim aşkarasında unutulmuş gültadım
    şehri kuşatan hayatın gücü erişmez aşkın doruklarına
    zehir bir hançerdir saklı durur yaranda
    ağla...ağla... ağla
    karışsın gözlerin dağların kıvrımlarında çoğalan tozkabarcıklarına
    ben artık şehirlerde yaşayamam lamia

    bayram balcı

    ic. "canima degmez hayat", utopya yayinevi, istanbul-aralik 1999, s. 35.

    http://www.siir.gen.tr/siir/bayram_balci/lamia.htm
  • izmir alsancak'ta gayet lüks bir bar. hizmet ve müzik, fiyatları ile doğru orantılı olarak oldukça kalitelidir.
  • knight onlinedaki bot yaratığın ismi. (bkz: şahmaran)a benzer. gövdesi yılan, kafası ve kolları kadındır. buna benzeyen türenleri de vardır.
  • mitolojide, çocuklarla beslenen bir şeytandır. fakat çok kibar bir kız ismidir.
hesabın var mı? giriş yap