• orjinal adı jeg forbanner tidens elv olan bir per petterson romanı. diğer romanlarında olduğu gibi yazar bu romanında okuyucuyu geçmişe götürür. iskandinavya'nın büyülü sadeliği ve güzelliği ile bezenen roman okunmaya değer. nobel ödülüne boşuna aday gösterilmemiş per amca.
  • mide kanseri teşhisi konan arvid’in annesi memleketine gitmek için yaşadığı yerden ayrılıyor ve arvid onu takip ediyor, hem de bütün hayatının belirsizliği ile. üstüne üstlük boşanmak üzereyken. annesini teselli etmek hatta iyileşmesi için desteklemek istiyor ama onu da memleketinde bekleyen yüzleşmesi gereken sorunlar açığa çıkıyor.

    zaman nehrinin lanetli su görüntülerinde aslında ikisi de sürükleniyor. tahmin edileceği gibi romanın içinden geçen derin bir keder var. bir an için bu kederin üstesinden gelmeye çalışan arvid, erkek kardeşinin yanından uzaklaşıp hastanenin penceresinden dışarı bakar. hastane binasının bir köşesinde koşan, oynayan bu kadar trajedinin ortasında hayatına devam eden bir çocuk görür. arvid o çocuğu küçük kardeşi olduğunu ve koşarken kendi hayatından da kaçtığını düşünür. beni en çok etkileyen bölüm buydu.

    sonuç olarak okurken kendinizi nehrin akışına bırakın.
  • "bu yürüyüşler sonbahardaydı, kasımda, daima kasımda, akşamüstü çiseleyen yağmurun ve başımın üzerinden hızla geçen sokak lambalarının altında; öyle hızlı yürürdüm ki lambalar yanıp sönüyor gibi olurdu, bazen nemli havada bir çatırtı sesiyle mavi kıvılcımlar çıkarırlardı ve tam o sırada beynimi kesip içinde ne olduğuna bakılsa, kelimelerin girdaplandığı, düşüncelerin de elektrik akımı gibi kıvılcımlandığı ve mavi mavi parladığı görülürdü belki."
  • (bkz: #109038872)
hesabın var mı? giriş yap