• 8 yaşında üniversiteye başlayacak olan 145 iq'lu belçikalı bir çocuk.

    "belçika 'nın rtbf radyosuna konuşan simons, en sevdiği dersin matematik olduğunu, daha önce bir doktor veya astronot olmayı istediğini ancak şu an bilgisayar alanındaki mesleklere yöneldiğini söyledi."
  • dünyanın en genç üniversite mezunu adayı 9 yaşındaki dahi çocuk laurent simons'un hayali yapay organ geliştirmekmiş.
    hayali gerçekleşirse kanserli organlardan dolayı ölecek olan milyonlarca insanın hayatını kurtaracak.
  • university of antwerp'in fizik bölümünden 12 ayda mezun olmuş.

    daha önce eindhoven university of technologyyi yarım bırakmış.
  • böyle tiplerden genelde bi boh olmuyor size diyeyim. bir kısmı anne babası tarafından medya maymunu olmak üzere kullanılıyorlar. mesela bu çocuğun üniversitesinde okulunu yarım bırakmasının sebebi mezuniyetinin gines rekorlar kitabına girmeyecek kadar "geç" olması, eindhoven üniversitesi diyor ki konuları biraz sıra ile öğrensin dersleri ardışık okusun 16 ayda bitirsin 11.5 yaşında üniversite mezunu olsun gibi bir şey diyor, anası babası yok oğlumuz 10 yaş 8 ay olmadan mezun olacak diye tutturdukları için başka üniversiteye geçmiş. sırf bunun için dünyada 200. sırada bir üniversiteye gönderilmiş. böyle sirk maymunu edilen çocuk işler yolunda giderse 24 yaşında üniversite hocası oluyor güzel araştırmalar falan yapıyor ama yetişkin hayata adım atınca kendisini bir başarısızlık abidesi sayıyor, çünkü kendisi gibi bir sürü insan var, hani ben aya fezaya uçacaktım diyor. dünyada öyle üstün beyinlerin tek başına çözeceği sihirli buluş bekleyen sorunlar yok. üstün beyinlerin keşfedeceği sihirli formüller olabilir ama bizim hayatımızı ve dünyayı anlama şeklimizi değiştirecek, geliştirecek "sorun çözümleri" bütüncül araştırma ve geliştirme projeleri işi, ekip işi.

    çocuğu medyaya pazarlamak istemeseler bile gelişimine ve başarısına aşırı odaklı ve "çocuğumuz dahi" diye yüksek hedefli işlere koşan aileler de bu dahilerin doğal gelişimini ve kendi yolunu bulmasını hatta genel toplamda mutlak başarısını olumsuz etkiliyorlar. çocukların bir kısmı psikolojik durumu düzgün olsa bile yetişkin hayatında tam tersi bir inziva hayatı yaşıyor ve rekabetçi bir işin projenin hedefin peşinde koşmuyorlar.

    konuya ilgili bir haber/araştırma: https://www.bbc.com/news/world-europe-50856999
  • (bkz: child prodigy)

    maalesef bu harika çocukların çok azı yetişkin yaşlarında insanlığa önemli katkılar sunabiliyorlar. çocuk, çocukluğunu doğru dürüst yaşayamayınca ileriki yaşamında sıkıntı çıkıyor sanırım.

    tarihte yüzlerce harika çocuk olmasına rağmen john von neuman, terence tao, enrico fermi ve belki anımsayamadığım bir iki kişi dışında matematik ve doğa bilimleri alanında insanlığa katkı sağlamış pek "child prodigy" örneği bulamazsınız. umarım bu çocuk fark yaratır ve sicim teorisini ya da büyük birleşik kuramı tamamlar. çünkü bu teorileri geliştirmeye "normal" insanların ömrü yetmiyor. ya uzaylı olacak, ya makina olacak ya da işte böyle doğuştan anormal olacak. gerçi edward witten uzaylı olabilir* ama o bile sicim teorisini götürüp bir yerde bıraktı, ilerletemedi. ömür yetmiyor..
  • “dahi çocuk”, ölümsüzlüğü hedefliyormuş.
  • buralar degerlenir, bakalim buyuyunce bu cocuk insanliga neler katacak
  • erken yaşta mezun olmak kendisi için önemli değilmiş. bunu hava atmak için kullanmak gereksizmiş. daha fazla bilgiye ulaşmak için zamanının daha fazla olması asıl önemli olanmış. *
  • kuantum fiziği alanında yüksek lisansını tamamlamasıyla ileride bu alana dair güzel çalışmaları olacağına inandığım çocuk.
  • hayatının en büyük hatasını yapan çocuk, lan ben 23 yaşında mezun olmuş adamım şu anda diyorumki keşke entellektüel ve sosyal gelişmem., hatta cinsel olgunlaşmam için üniversite ortamlarında daha fazla kalsaydım, pipisi kalkmadan üniversiteye gitmenin bir anlamı yok. üstteki bir arkadaşım dediği gibi ne akademik ne sosyal olarak bu aile tarafından ittirilenlerden bir halt olmuyor.
hesabın var mı? giriş yap