• ankara'da açılalı 5 ay olmuş bir mekan. adını moliere in cimri (lavare) oyunundan almış, e sahne eki içindeki tiyatro sahnesinden geliyor. https://i.hizliresim.com/v3a3pr.jpg
    https://i.hizliresim.com/o636pk.jpg

    (bkz: tiyatromuz) oyuncularının sergilediği doğaçlama gösterileri ve tiyatro oyunları izlerken yemeğinizi yiyebileceğiniz, içeceğinizi yudumlayabildiğiniz bir konsept. resmen ankaranın büyük bir eksiğini kapatmış. ha bu arada yemekler de 10 numara. baya iyi yani.

    şimdilik oynanan oyunlar ise: (tahmin edildiği üzere)cimri ve sırça hayvan koleksiyonu.
    https://www.facebook.com/lavaresahne/
  • bu zamana kadar neden kesfedemedigimi anlayamadıgım mekan. harika yemekleri ve sangriası, hos ve abartısız dekorasyon ve ısıklandırmayla birlesince kendimi avrupa'da bir cafede hissedip cok mutlu oldum tam bir ozenti gibi. bundan sonra devamlı gidecegim pek tatlı bir yer artık kendisi.
    ayrıca, tatlım tennessee williamsın the glass menagerie oyununu kusursuz sahnelemis ekip/olusum/guzellik. ben bu oyunu ilk okudugumda zaten cok etkilenmiştim, o yuzden halihazırda ozeldir kendisi. dolayısıyla bir beklentiyle gittim oyunu izlemeye, ve acıkcası amator bir ekibin beklentilerimi karsılayabilecegini dusunmemistim. lakin oyuncular da muhtesemdi, yonetmenlik de. oyun baslarken narratorın oyun ve 30lar amerikası hakkında kısacık bilgi vermesini cok zekice buldum. oldukca kucuk bir salon/sahne olmasına ragmen katiyen tuhaf hissetmedim. oyunun her anından inanılmaz zevk aldım diyebilirim. cogu artık pek tat vermeyen dt oyunundan sonra boyle guzel bir oyun izlemek ruhuma cok iyi geldi. bir diger ilginc ayrıntı da oyunu izlerken bazı avrupa sehirlerinde oldugu gibi ickilerinizi yudumlayabilmeniz. gereksiz ve olmasa da olur bir ayrıntı diye dusunmustum baslangıcta ama sahiden daha samimi, rahat ve sıcak bir ortam olmasına katkı sagladıgını dusunuyorum simdi.
  • ankara’da yeni keşfettiğim müthiş mekan, tasarımı avrupa’da bir restorandaymış hissi veriyor. ışık kullanımı ve renkler abartısız. benzerini hiç görmediğim küçük ama muhteşem bir de sahnesi var. michelin yıldızlı italyan şefin, denediğim tapas ve yemekleri çok lezzetliydi.
    hemen yan tarafında da devam niteliğinde olduğunu düşündüğüm yeni bir mekan daha yapıyorlar. merakla bekliyorum.

    edip: l’avare sokak, christina benitez flamenco gösterisiyle açılışını yaptı. beklenenin çok üzerinde bir mekan olmuş. paris sokaklarında geziyor gibi hissediyorsunuz. ankara için çok büyük bir kazanç olduğunu düşünüyorum.
  • arzunun dokuz parçası adlı tiyatro oyununun sahnelendiği ankara’nın güzel bistro mekanlarından. dekoru, yemekler ve kokteyller güzel fakat biraz ekşicilik yapmak gerekiyor. o sahne olmuş mu allasen? oyunu layıkıyla izlemek ve özümsemek için en öne oturmak ya da locaya geçmek gerekiyor. ben hiç beğenmedim. oyuncunun ayakta olmadığı süre boyunca resmen kafaları seyrettim. bir daha gidersem de en öne kurulacağım biraz da benim kafayı izlesinler*
  • yemekleri ve atmosferi çok güzel olan bir mekandır.
    ayrıca iki tane sahnesi vardır.
    biri fransız sokağı biri l'avare sahnedir. ikisinde de farklı ve alternatif oyunlar sahnelenmektedir.

    (bkz: kayıp arkadaş)
    (bkz: gizemli cinayet)
    (bkz: murder mystery)
    (bkz: terapi kara kabare)
    (bkz: arpa vs. üzüm)
  • hamburgerleri şahane olan bir mekan.
  • tam da insanlara avrupa'da bir restorandaymış hissini vermek üzere tasarlandığı için bana aşırı samimiyetsiz gelen dekorun içine oturmuşuz hissi veren içi boş mekan. yemekleri güzeldir, ona diyecek lafım yok, ama kendisi hiç bir zaman samimiyette ve doğallıkta bi gramafon cafe olamayacaktır. evet konseptleri farklı ama yapmacık ve sevebilecegim bi konsepttense, doğal yaşanmışlıkları barındıran ve gene sevebileceğim bir konsepti tercih ederim. hele bir de bu mekanın yanında l'avare sokak diye bir kısmi daha vardır ki, sentetiklikte anlamsızlikta boyut atlamış. dükkanın içi bir fransız sokağı gibi dekore duvarlarda vitrinler balkonlar var, tavanda da yıldız hissi veren kücük ışiklar var. bir çok kişi için tatlı ve güzel bir fikir gibi olan bu dekor, yaşadığımız yerde sokakla ilişkimizin ne kadar kötü olduğuna ve bu sokak kültürünü ne kadar kaybetttiğimize, sokakların giderek içinin boşaldığına ve tabelalara sıkıştıklarına (bkz: if sokak) (bkz: armada hayat sokağı) ve kendi anlamlarını giderek kaybettiklerine acı bir işarettir. fransa'da ya da barselona'da tutup içi sokak gibi olan bi cafe açsanız kimse anlam veremez çünkü o şehirlerde sokak hala canlı meydanlarla dolu,meydanlar dükkanlarla dolu insanlar yaşamak icin evlerinden ve her yani kapalı dükkanlardan çok şehri ve sokakları tercih ediyorlar.dolayısıyla kimse truman show gibi bi dekor içinde sangria içmeyi tercih etmez.
  • cinnah'ın paralelinde müthiş bir mekan. paellası gayet güzeldi, günlük tapas menülerinden güzel şeyler bulunabiliyor.
  • mekan güzellemesi yapmayı sevmem ama burası için yapabilirim. ankara'da çok az yerin müdavimiyim ama buranın olabilirim. sadece nachos ve bira için gidebilirim. her yemeğini seve seve tadabilirim. geç buldum çabuk kaybetmeyeceğim. (oh be açıldım rahatladım)
hesabın var mı? giriş yap