• imdb'de ingilizce adı "nothing to hide" olan, "bir netflix yapımı" etiketiyle gösterime giren 2018 fransız yapımı film.

    ne kadar netflix yapımı orasından emin değilim.

    bu kadar tanımın ardından;

    italyan orijinali perfetti sconosciuti olan, ingilizce'ye "perfect strangers" olarak çevrilen sonradan ferzan özpetek (serra yılmaz) tarafından türkçe'si yapılan "cebimdeki yabancı" filminin fransız klonu.

    italyan yaptı
    türk yaptı
    fransız yaptı
    ispanyol versiyonunu bekliyoruz inşallah.

    hayır adam telif hakkında vurdu voleyi...

    edit: imdb linki

    aha bir edit daha;
    ispanyol versiyonu da yapılmış aha;
    (bkz: perfectos desconocidos)

    yeni edit:
    meksika ve kore modelleri de yapılmış. 6 ülke... adam ne para yapmış teliften.
  • komedi filmi kategorisine sokulmuş ama izlerken "ben gülüyo muyum arkadaşım?" diye izledim. komik olmak için çok gerçek.

    bir gecede bu kadar olayın meydana gelmesi film bütünlüğü için elzem ama hangimiz bunu daha uzun bir zaman ayırarak oynayabilirdik? hangimiz bir açığımız çıkacak diye aklını yitirmezdi? daha kötüsü hangimiz partnerimizden gelecek bir saçmalığı kaldırabilirdi? cesareti olan oynasın da görelim.

    filmin orijinalini izlemediğim için bir kıyaslama yapamayacağım ama bu versiyonu kesinlikle izlemeye değer. izlerken kendime bir kahve koymaya bile yeltenememişim öyle soluksuz izledim. ben bunun türk versiyonu var ise de izlemek isterim. hayatın güzel bir simülasyonu.

    9/10
  • az önce bitirdiğim film. orijinal versiyonu olan daha perfetti sconosciuti de, cebimdeki yabancıyı da izlemiş biri olarak sıralamam şu şekilde: cebimdeki yabancı > le jeu > perfetti sconosciuti. bide ispanyol versiyonu varmış, denk getirebilirsem onu da izleyip edit olarak eklerim.

    --- spoiler ---

    taksi şoförünü oynayan oyuncu ki adı vincent elbaz diğer versiyonlara göre oyunculuk olarak epey düşük kalmış. normalde o karakterin daha maço bir tip olması gerekirken fazla naif bir performanstı bence.

    diğer oyuncular arasında bizde şebnem bozokun canlandırdığı misafir evli kadın rolü de burada epey soğuktu. diğer iki versiyonda da daha iyi performanslar izledik.
    --- spoiler ---

    velhasıl, senaryoyu merak ediyorsanız bizim versiyonu izleyin derim :)
  • 2018, fransız yapımı komedi.* birçok uyarlaması mevcut, türkiye versiyonu da "cebimdeki yabancı" imiş.

    akşam yemeğinde bir araya gelen -çiftlerin çoğunlukta olduğu- bir grup arkadaş oyun oynamaya karar verir. oyunun kuralları basittir; herkes telefonları masaya koyar ve o gece boyunca telefonlara gelen her sms, e-posta birlikte okunur aramalar herkesin duyabileceği şekilde cevaplanır. gecenin ilerleyen saatlerinde ise olaylar gelişir.

    günümüzde mahremiyet alanlarımıza teknoloji vasıtasıyla çektiğimiz sınırlar pek güzel işlenmiş. sürpriz sonlu çerezlik film. sıkıntıda gideri var.
  • ev sahiplerinin üst sinifi, misafirlerin orta sinifi temsil ettigi bir aksam yemeginde toplanan arkadaslar bir cep telefonundan cok sey bekliyor: sadakat, dostluk, samimiyet. dijitallesmenin arttigi bu cagda ne kadar anonim kalip masumlugu koruyabiliriz ki

    hayatta bazi degerler evrensel olsa da kültürel olarak nasil bir fark ortaya koydugunu merak ettigimden diger versiyonlarini da izlemeye deger buldugum, italyan perfetti sconosciuti’ nin fransiz versiyonu, komedi olmanin otesinde empatiyle uzerine biraz kafa yorulmasi gereken bir oda oyunu, dramedi. (imdb 6.8)

    spoi!
    diger remakeleri tamamladim ama fransiz versiyonunun kimi kisimlari oldukca dramatik: ev sahibi babanin kiziyla yaptigi empatik konusma buna guzel bir ornek.
  • insanı yalnız olduğuna şükrettiren film. tüm yalnızlara tavsiye ederim. evliyseniz, mutlu güzel bir ilişkiniz varsa izleyip kafanızı bulandırmayın.
  • italyan ve türk versiyonlarını izlemedim. netflixte fransız versiyona denk gelince bari bunu izleyeyim dedim. fransız filmlerini nadiren severim (köprüdeki kız mesela) bana göre fazla diyalog dediğim şey var bu filmlerde, o gitti mi diyecek mesela, bin farklı versiyonda (gitti mi o, o gitti mi, gidiyor muydu o, o mu gitti) üstüste cümle kuruyorlar. bunalıyorum. onun dışında film genel olarak bana yavan geldi. biz de on sene önce çiftlerin çoğunlukla olduğu masalarda “ben hiç” oynayarak kavgalara sebep oluyorduk ama bu kadar uzun boylu değildi. velhasıl, sıkıntıdan izlenir kategorisindeki filmlerden biriydi kendisi, esen kalınız.
  • izlediğime pişman olduğum bir fransız filmi daha. boşuna vakit kaybetmeyin derim.
  • abderrahmane sissako 'nun 22 dakikalık enfes filmi.

    moritanya/ussr ortak yapımı bu film, çölde bilmediğimiz bir yerde geçiyor. savaş yine insanları ayırıyor. çocukların temel oyunu haline geliyor. babası savaşmaya giden ahmed'in hayatı sorgulaması ve arkadaşları ile oynadığı savaş oyunları etkili bir dille anlatılıyor.

    sissako, lafı uzatmadan bu kısa sürede her şeyi güzelce özetlemiş. fury saçmalığı yerine bunu izleyin bence hem taze türkçe altyazısı da çıktı.
  • bir baudelaire şiiridir.
    (bkz: le jeu)

    le jeu

    dans des fauteuils fanés des courtisanes vieilles,
    pâles, le sourcil peint, l'oeil câlin et fatal,
    minaudant, et faisant de leurs maigres oreilles
    tomber un cliquetis de pierre et de métal;
    autour des verts tapis des visages sans lèvre,
    des lèvres sans couleur, des mâchoires sans dent,
    et des doigts convulsés d'une infernale fièvre,
    fouillant la poche vide ou le sein palpitant;
    sous de sales plafonds un rang de pâles lustres
    et d'énormes quinquets projetant leurs lueurs
    sur des fronts ténébreux de poètes illustres
    qui viennent gaspiller leurs sanglantes sueurs;
    voilà le noir tableau qu'en un rêve nocturne
    je vis se dérouler sous mon oeil clairvoyant.
    moi-même, dans un coin de l'antre taciturne,
    je me vis accoudé, froid, muet, enviant,
    enviant de ces gens la passion tenace,
    de ces vieilles putains la funèbre gaieté,
    et tous gaillardement trafiquant à ma face,
    l'un de son vieil honneur, l'autre de sa beauté!
    et mon coeur s'effraya d'envier maint pauvre homme
    courant avec ferveur à l'abîme béant,
    et qui, soûl de son sang, préférerait en somme
    la douleur à la mort et l'enfer au néant!
    — charles baudelaire

    gambling
    in faded armchairs aged courtesans,
    pale, eyebrows penciled, with alluring fatal eyes,
    smirking and sending forth from wizened ears
    a jingling sound of metal and of gems;
    around the gaming tables faces without lips,
    lips without color and jaws without teeth,
    fingers convulsed with a hellborn fever
    searching empty pockets and fluttering bosoms;
    under dirty ceilings a row of bright lusters
    and enormous oil-lamps casting their rays
    on the tenebrous brows of distinguished poets
    who come there to squander the blood they have sweated;
    that is the black picture that in a dream one night
    i saw unfold before my penetrating eyes.
    i saw myself at the back of that quiet den,
    leaning on my elbows, cold, silent, envying,
    envying the stubborn passion of those people,
    the dismal merriment of those old prostitutes,
    all blithely selling right before my eyes,
    one his ancient honor, another her beauty!
    my heart took fright at its envy of so many
    wretches running fiercely to the yawning chasm,
    who, drunk with their own blood, would prefer, in a word,
    suffering to death and hell to nothingness!
    — william aggeler, the flowers of evil (fresno, ca: academy library guild, 1954)

    kaynak: http://fleursdumal.org/poem/165
hesabın var mı? giriş yap