• ünlü moğol hükümdarı cengiz han'ın yaşamını anlatır. aynı zamanda cengiz han'ın en yakın dostu borçu'nun yaşadığı aşkları anlatan roman. yazarı homeric.
  • mogollari tum ayrintilariyla ogretmis olan,yuksek mevkilere gelen insanlarin kaypakliklarini gosteren roman.
  • turkceye ali cevat akkoyunlu tarafindan kazandirilmi$ kitap
  • homeric'in muhteşem eseri. moğolların gizli kalmış tarihinden esinlenerek roman diliyle kaleme aldığı bir cengiz han efsanesi. okurken elinizden bırakamayacağınız bu kitapta vahşetin, ilkelliğin süslü dilini, şiirsi tadını yaşayacaksınız.
  • cengiz han'ın ve moğollar'ının hikayesini anlatan kitap, homeric yazmıştır.

    roman cengiz han'ın anda*borçu'nun hikayesini anlatmakta, timuçin'in nasıl cengiz'e dönüştüğünü, dünyanın en güçlü adamı olduğunu sadık borçu'nun hikayesi etrafında dönerek sunmaktadır, ki romanın baş kahramanı borçu, tarihte cengiz'in belli başlı generallerinden biridir.

    --- spoiler ---
    kitapta timuçin'in babası öldürüldükten sonra hırs yaparak bir dünya imparatorluğu kurduğunu görürken, ailesini, yurdunu bırakarak timuçin'e katılan andası yani bir nevi kankası borçu'nun ise, tabiri caizse başından bit, götünden sik eksik olmadığına şahit olup içimiz burulmaktadır. yine de borçu cengiz'in bir numaralı sadık adamlarından biridir ve cengiz han efsanesine çok yakından şahit olmaktadır.
    --- spoiler ---

    moğol kurdu, zaten mükemmel bir hikaye olan cengiz han'ın hayatını daha önce de denildiği gibi şiirsi bir dille bize sunmaktadır. kendinizi bozkır'da yaşıyor, cengiz'le at sürüyor gibi hissedecek, süper gaza geleceksiniz diyeyim de tam olsun.

    bu arada kitaptan tüyleri diken diken eden bir kısmı buraya da aktarmak isterim:

    --- spoiler ---
    (...)

    - işte o. alakuş tigin öngutların önderi. naymanların hanı, her ikisinin de nasturi olduğunu söyleyerek öngutların arkamızı çevirmesini önermiş. alakuş tigin hemen hasan'ı göndererek bizi uyardı. naymanların kraliçesi'nin bize hangi gözle baktığını anlattı. bir taşın gölgesinde kıvrılmış bir yılan gibi olduğu söylenen bu kadın bizleri at ve bok kokan canavarlara benzetiyormuş. "moğollar o kadar çok çiftleşiyor ki, kızıl kıça benzer yüzleriyle moğol çocukları, enselerinde kaynaşan bitlerden de kalabalık. onları topraklarımızdan sürelim" demiş öngut önderine, "çünkü onlar pis, çirkin ve kavgacı."

    (...)

    temuçin kağan on bin savaşçının başında geldi.

    (...)

    kahverengi ve zırhlı, yavaş ve sessiz yürüyüşümüz görkemliydi. açık yeşil bir tülle çevrelenmiş mavi göğün altında ilerliyor, ipeksi kargılar ve sancaklarla bezenmiş geniş dörtgenler oluşturuyor, saflarımızda en ufak bir bozulma olmadan yerin engebelerine uyuyorduk. ırmağın yuvarlak kıvrımlarını terk ettik, tepelere, tam önümüzdeki çiçekli, milyarlarca kanadın oyunuyla titreşen yamaçlara tırmandık.

    ya! demek ki bizler pis kokulu, kavgacı, havlayan köpeklerdik, öyle mi? batıdaki talihsiz savaşçılar kusursuz düzenimizle tanışmalıydı. boşaltmayı düşledikleri sadaklarımızı yakından göreceklerdi. dedikleri gibi bitlerimiz, veletlerimiz, kanlı çekik gözlerimiz ve korkunç yüzlerimizle geliyroduk. kısa bir süre sonra bakışlarımızdaki ölümcül parıltıyı, gözlerimizdeki katliam, kadın ve zenginlik, taze et ve şölen açlığını, bir daha unutmamak üzere tanıyacaklardı.

    nokta
    --- spoiler ---
  • sadece tarihi özellikleri (cengiz han dönemi) veya içerisinde barındırdığı aşk hikayeleriyle değil ve fekat, roman sanatının ulaşabileceği yüksek bir seviyeyi göstermesi açısından okunması gerekli bir kitaptır. kitap ayrıca eğrisiyle doğrusuyla bir cengiz han hayranlığına da meydan vermektedir.
  • (bkz: le loup du mongol)

    kaynakçası olan bir roman. türkçeye çevrik tek kalemi de türk tarih kurumu baskısı, 1987, ankara.

    el vicdana konarak yahut konmadan okunabilir. [b]her halûkârda romandır[/b]. iyi bir romandır. insanın böyle bir iyi roman halinde tarihi yazması ise fevkaladedir. allahın fransızı diyor içten içe okuyan... nasıl olur da bunları düşünebilir, yazabilir... bilahare homeric diyor, homeros diyor, boşuna kendini ömerleştirmemiş diyor... okuyan... (bu ömerik de öldükten sonra mı kimliğini açık edecek?)

    çeviride en çok sevdiğim tabir sümüklü olmuştur. ne kadar sevimli bir kelime!

    kitapta altı yerde türk lafı geçiyor; altının çoğu paralı türk askerlerinden bahsediyor (kiminde gazneliler adına savaşıyor, kiminde afganlarla dalaşıyor türkler) , biri eski türk taşlarından (yazıtları diyor) bahsediyor, ötekinin neden bahsettiğini not almış olmama rağmen bulamadım sözlük.
  • cengiz han'ın kadınlarını,atlarını ve iktidarını kimseyle paylaşmadığını sadık adamı borçu'nun dilinden anlatan roman.
  • destan gibi bir roman derken 'gibi' kelimesini kaldırıp atmak istediğim bir homeric destanı. romancılığın aşmış hali gibi bir eser... yazarı ne kadar le prix médicis ödülü kazansa azdır bu kitapla. sanıyorum 600 sayfa civarı bir şeydi, sürükledi sürükledi ve kişisel rekorumu egale ederek kısacık bir sürede bitiverdi.
    cengiz han ve kadınları, cengiz han ve diktatörlüğü, cengiz han ve vefalı borçu'nun hikayesi. gerilmek, sinirlenmek, dehşete düşmek, bazen hayran olmak, bazen isyan etmek istemek ve ağlamak bu kitabı okurken yanınızda olacak yan öğeler.
  • ehil ellerde senaryolaştırılıp filmi çekilse cesur yürek, truva, iskender ve benzeri tarihi filmlerin çok ötesine geçmesi kuvvetle muhtemel, yazım tarzı, kurgusu, sonu itibariyle birden fazla kez okunmaya değer muhteşem kitap.
hesabın var mı? giriş yap