• "sizler böylesinizdir zaten; herkesi aynı derecede mutlu olabilir sanırsınız. ne saçma görüş!siz mutluluğu, bizim yapamadığımız sanat gücüyle yapılabilen bir kelime oynununda, başklarına benzemeyen bir ruh taşımanızda, herkesinkinden ayrı bir zevkiniz oluşunda bulursunuz.sonra kalkar bütün bu tuhaflıklara erdem adını takar, felsefe süsünü verirsiniz. erdemle felsefe herkese gerekli mi ki? bu nesneler kimde varsa allah bağışlasın. "
  • diderotnun kolenin guz<el bir gunun sonunda ustune atlayarak efendisini bogazladigini betimleyen kitabidir. geri cekilme arzusunun ısırma arzusuna yenilmesidir bir anlamda anlatilan.
    (bkz: trouble every day)
  • utanmaz rameau'nun hikayesini çekmecesinden çıkaramayacak kadar utangaçtı diderot. kimbilir, maddi sorunlarla karşılaşmasa belki de hiç çıkmayacaktı çekmecesinden. roman rus prensesinden schiller'e, ondan goethe'ye dolaşıp geothe'nin almanca çevirisiyle önce almanya'da yayımlandıktan sonra, fransızca'ya yeniden çevrilerek basıldı.
    http://www.idefix.com/…asp?sid=xn7rwk1l40iqmga7un9x
    (bu türden romanların niçin demode sayıldığından hareketle neyin moda olduğunu, açılan yarığın gerisinde hangi değerlerin kaldığını falan gözlemleyebilmek mümkün.)
  • fransız aydınlanma yüzyılı yazarı, düşünürü diderot'nun diyaloglarla oluşturduğu eser.

    diyalog formu diderot'nun olayıdır. bir karakter bir tez sunar, diyalog sayesinde diğer karakter istediği gibi o tezi yanlışlar, aşağılar vs. aynı zamanda bu formun bir de şu yararı vardır: okuyucuya soru sorup düşündürür, akabinde cevabı verir.
    bu kitapta da diderot okuyucuya "qu'est-ce que les lumieres" * sorusunu sorar.

    --- spoiler ---

    lui (o): hoşumuza giden yalanları avuç dolusu yutarız da acı gerçekleri yudum yudum içeriz.
    --- spoiler ---
  • kitaptaki dikkat çekici bazı yerler:

    "filozof. ne kimseye verecek bir şeyi vardır, ne de kimseden bir şey ister."

    "şarkı kelimesini kullandığımda zihnimde bu sözcüğün net bir açıklaması yok; tıpkı siz ve sizin gibilerin ünlenme, ayıplama, şeref, kötülük, fazilet, hayır, terbiye, utanma, gülünçlük kelimelerini söylerken bunlar hakkında net bir fikri olmayışı gibi."

    "hem saygın insanların yanında oynanacak en iyi rol soytarı rolüdür. kralın uzun zamandan beri resmi soytarısı olduğu halde, resmi bir filozofu olduğu hiç görülmemiştir."

    "onurlu ve değerli insanları çekiştirenler beni methetselerdi kendimi alçalmış hissederdim."

    "hoşumuza giden yalanları avuç avuç yutarız, ama acı gerçekleri yudum yudum içeriz."

    "mutlu olamayan birçok onurlu insan, onurlu olmadığı halde mutlu olan birçok insan tanıyorum."

    "dilenci olmak zor iş... doğrusu bu ya, sırtından geçinebileceğin onca zengin enayi var! ama kendini aşağılanmaya zorlamak, işte bu en katlanılmaz olanı."

    "ne zaman bir dâhinin övüldüğünü duysam kıskançlıktan için için kudururum. dâhilerin özel hayatlarına ait, onları küçültücü şeyler anlatılırken pek ferahlar, keyifle dinlerim; çünkü bunlar onları bize yakınlaştırır ve vasatlığıma daha kolay katlanırım, çünkü vasatlığım bana acı veriyor."

    "deha ve zekâ hakkında kötü şeyler söyleyenlerin hepsinin bu niteliklere sahip olmak istediklerini belirtmek isterim."
  • sahafları talan etmeme sebep kitaptır kendisi. sonunda aralarda kullanılmışını 4 tl'ye satın aldım.
  • “insan her an zengin olur: bir gün daha az yaşamak, ya da bir altın daha kazanmak, aynı şeylerdir. sorun her akşam rahat rahat, serbestçe, keyiflice, dolu dolu helaya gidebilmekte.
    hangi durumda olursa olsun her insanın sonu, son deminde herkesin zenginliği birdir. ister ardından hırsızlık, yağmacılık, dolandırıcılıkla kazanılmış yirmi yedi milyon altın bırakan, ister çöp bile bırakmayan ve üstüne örtecekleri çuvalı bile sadaka ile sağlayacakları rameau olsun. ölünün kulağı çan seslerini duymaz. yüz papaz bağıra bağıra dua etse, önünde ardında meşaleler yansa da ruhu tören başkanının yanı sıra yürüyecek değildir. mermerin altında da, toprağın altında da çürümek, çürümektir.”
  • (bkz: denis diderot)
  • -zihnim küçük bir noktaya takılmış olmasaydı size tamamen inanırdım
    -nedir o nokta?
    -bu müzik, bu kadar yüksek.
  • "bundan şu sonuca varmak istiyorum ki, genel bir yargıyı yok eden, yahut büyük bir gerçeğin ortaya çıkmasını sağlayan dâhi bizim saygımıza daima layıktır. bu insanların peşin hükümlerin veya yasaların kurbanı olması mümkündür. fakat iki türlü yasa var: bazıları sınırsız, adil, değişmez, evrensel, bazıları ise tesadüfi, yerel, geçicidir ve güçlerini istisnalardan veya dönemin koşullarından alırlar. bu çeşit yasalar onları çiğneyen suçluyu geçici olarak lekelese de, zaman bu lekeyi silip yargıçların ve içinde yaşadıkları milletlerin üstüne, hem de hiç silinmemek üzere atar. sizce sokrates mi, yoksa ona baldıran zehrini içiren mahkeme heyeti mi daha onursuzdur?"

    rameau'nun yeğeni, denis diderot
hesabın var mı? giriş yap