• rakibindeki draymond green sistem içinde allstardır. gsw dışında orta halli bir takıma koy hücumda önemli bir fark yaratamaz. size dezavantajı kabak gibi ortaya çıkar. ama gsw sistemi içinde altın gibi parlar hatta sistemin bu kadar iyi olmasında büyük etkendir. curry mvpdir evet her takımda fark yaratır. durant de aynı şekilde. all star klay çok iyi bir şutördür ve defansı iyidir. şut bakımından gününde olmadığı zaman saç baş yoldurur. bunu sas ilk maçında bir kez daha gördük. gsw dışı bir takımda da o kadar şut şansı zaten bulamaz. orta halli bir takımda bu kadar ön planda olamayacağı aşikar. zaza da malumunuz. perde de bogut etkisi yaratamadığından curry bogutlu zamanlardaki gibi rahat şut imkanı bulamıyor. yani ilk 5'te her takımda uçacak iki adam ve sistemin parlattığı diğer adamlar var. lebron canı sıkılınca hoca şutlattığından böyle bir sistem kurdurması zor tabi. diğer yandan lebron da lebron'un altında ezilmeyecek diğer starlarla uyum içinde çalışacak tip de yok. benchte en kritik anlarda liderliğimi takip edin diyebilen bir adam. lebron ile çalışacak adamın lebron'a biat etmesi gerekiyor. curry gibi durant'e mvp sen olursan en önde ben alkışlarım diyecek mizacı yok. o yüzden lebron'u kaderin golden gibi bir takımı yenmek zorunda bıraktığı mazlum kahraman gibi göstermeye çalışmaktan vazgeçin. kendisinin olduğu yerde golden gibi bir yapı inşa edilemez zira.
  • cleveland ile golden state kadrolarını karşılaştırırsak golden state net kere net daha iyi kadro. cleveland takım uyumu daha iyi hatta mükemmel ama yeter mi zor.
    öte yandan ilahlaştırmaya gerek yok,o değilde cp3 oynasa bu takımda yine aynı seviye de tehdit eder warriors'u. bir tek o yapabiliyor, "şüphesiz o bizim tanrımız efendimisss" demeye gerek yok. yanlış yere çekilmeden söyleyeyim kariyerinin en iyi oyununu oynuyor.

    yedekler evet fark yaratabilir ama hazır bir igoudala 10 dakikalık bir mcgee 10-15 dakikalık bir bir livingston hatta belki mccaw şu takıma yeterli katkıyı verir.

    eğer yedeklerin fark yaratmasından çekiniyorsa warriors yıldızları 40+ oynatır. az dinlendirir o avantajı örter. hepsi 40-45 dakikalara rahatlıkla çıkabilecek oyuncular.

    lebron en güçlü kadroya değil ama sahip olabileceği en iyi kadroya sahip. çevresine daha iyi bir takım kurmak çok zor. ama warriors'ın bu sene şampiyon olamamasının bahanesi olamaz(tabi sağlıklı olma durumunda). cavs kaybedecek ama bunun nasıl olacağı önemli olan.

    cavs kaybedecek ama 4-0 veya 4-1 gibi durumların açıklaması olmaz.
  • oynadığı oyunu inanılmaz seviyelere çekti. takımın her türlü eksikliğini kapatacak şekilde oynuyor. tek sorun bunu boston'a yaptığı gibi golden state'e karşı da yapabilir mi ? çünkü oynadığı takımların durumları ve savunma yapıları belli. boston dün geceki maçta gösterdi ki ne savunma da ne de hücumda cleveland'ın dengi değil. toronto zaten geçen yıla göre bu sene çok sorunluydu. indiana ise zaten paul george'dan ibaret. o da cleveland serisinde elinden geleni yaptı ama tek başına yapabilecekleri bu kadar. final serisinde ise golden state'de kendisini draymond green savunacak. bu savunmadan ne kadar hırpalanacağını aynı şekilde karşı tarafta da durant veya curry'i savunurken de efor kaybedeceğini düşünmek gerek. yani boston serisinde ki gibi oyunu domine edemeyebilir. özellikle durant'ın fundemental ve şut tehditi, curry'nin kendi şutunu yaratması lebron'un doğu konferansı playoff ve final serisinde gösterdiği etkinliğin yalancı bahar olduğunu gösterebilir. çünkü golden state'e karşı hem çok iyi savunma hem de çok yüzdeli hücum etmek zorundasın. kendisini draymond green gorili savunacak. hücum gsw'de iken de durant, curry, klay thopmson vs dönüşümlü savunacak.

    baştanda dediğim gibi doğu tarafının zayıflığı ve yetersizliği cleveland'ın eksik yanlarını görmemizi engelliyor olabilir. final oynanmadan yani golden state'e karşı performanslarını görmeden cleveland için konuşmak çok erken. lebron yine klasını konuşturur ama sadece lebron ile golden state gibi bir takımı yenemezsiniz. hele böyle bir takımdan 4 maç kazanamazsınız.
  • boktan sebeplerle nefret etmek yerine kendisini izlemenin tadının çıkarılması gereken özel oyuncu. şurada altı üstü 3-5 yılı daha var.

    kendisini izlemek her zaman keyifliydi ama dün maçı izlerken fark ettim ki hiç bu sezonki kadar keyifli olmamıştı.
  • yıllar geçtikçe oyununa bir şeyler kattı sürekli, şimdi en olgun zamanında, fiziksel olarak da gayet iyi durumda görünüyor. ben bu adamdaki hırsı diğer mvp adaylarında göremiyorum. basketbol için yaşayan birisi bu adam, diğer her şey onun arkasında geliyor.
    lebron james yıllardır bir yıldız olmasına rağmen son 2 senede bence kendi yeteneklerini kabullendi, kendiyle barıştı bir bakıma. hiçbir zaman iyi bir şutör olmadı, özellikle dış şutları ve serbest atışları kariyeri boyunca zayıf kaldı. ama önceki yıllarda zorlama üçlüklerle, süreyi iyi kullanmaması ile ilgili çok büyük sıkıntıları vardı. şimdi ise yeteneklerini kabullenip son yıllarda bireysel antrenörü olan hakeem olajuvan la yaptığı tüm sırtı dönük hücum çalışmalarının meyvelerini topluyor şimdi. gerçekten bu adamı sırtı dönük hücumda durdurabilecek adam çok az. belki draymond green biraz yavaşlatabilir, ya da giannis antetukompo arkasında durabilir.
    aynı şekilde içeri zorladığında kendisini karşılamak cesaret istiyor. çok uzun olmamasına rağmen inanılmaz bir fiziksel güce sahip, aynı zamanda çok iyi bir savunmacı ki diğer yıldız oyunculardan ayrıldığı nokta bence bu. boston serisinde bir ikili oyunla karşısında 1.75 boyunda ve 80 kilo ağırlığında isaiah thomas'la bire bir kalıyor. ki kendisi 110 kilo ağırlığa ve 2.03 boyunda. muhtemelen boston celtics bu seride süpürülecek ve bence efsane bir final serisi bizi bekliyor olacak.
  • geçen sene doğu kolay finalde gsw'ye karşı göreceğiz diyenleri bu sene de başlığına damlatmış king.

    zaza efendi de biraz cesareti varsa finalde aynı hareketi kawhi gibi hoşgörülü, iyi niyetli bir insan yerine gelsin james'e yapsın da alsın küsküyü eline zamanında bowen'ın carter'dan aldığı gibi.
  • nba tarihi'nin en komple oyuncusudur. miami dönemindeki inanılmaz atletikliği yok belki ama her sene oyununa eklemeler yapıyor. bu sene de yüzdeli üçlük atmaya başladı ve artık sol elini o kadar geliştirmiş ki neredeyse sağdan sol turnike bırakacak. sol elle göz yaşı damlasına kadar yapabiliyor. umarım seneye sol elle şut atmaya başlamaz.
  • adam gelmiş diyor ki geçen sene golden state'e ayarı verdi. zaten geçen sene cleveland'ın 3-1 den gelip 4-3 kazanması başlı başına lebron sayesinde olan bir mucize idi. bu sene golden state tarafında o mucize olmasın diye harrison barnes yerine ligin en değerli skorerlerinden durant eklemesi oldu. kadrodan bogut gitti yerine pachulia geldi ama zaten bogut müzmin sakattı. o yüzden ortada ki güç farkı geçen seneye göre daha fazla. burada ki olay dandik doğu takımlarının cleveland'ın gücü hakkında bize net fikir vermemesi. problemin başlıca sebebi de bu cleveland doğu için 2 beden büyük kadroya sahip. o yüzden de o maçları kıstas almak ne kadar doğru olur diye beyin fırtınası yapıyoruz. zaten şurada 12 gün sonra herşey daha net belli olacak. o zaman daha kesin konuşulabilir. ama lebron bugün doğu'da herhangi bir takıma geçse o takımı zaten doğu finaline taşır.
  • (bu entrynin daha uzun ve bence daha derin halini, iki gün sonra fularsız entellik'te yazdım. isteyen medium'da da okuyabilir. ikisi de reklamsız)

    istatistik fazla yok; zaten söyleyeceklerim lebron'ın da, basketbolun da ötesinde şeyler.

    18.yy'dan beri bu sporu yaparım,
    85-95 arası dönem için ağır nostalji hissediyorum,
    jordan'ı canlı izledim,
    kobe beni canlı izledi,
    çoğu canlı 10 bin kadınla beraber oldum,
    ve diyorum ki lebron gelmiş geçmiş en iyi oyuncudur.

    fakat "en büyük" olmayacak. bu onun suçu değil, çünkü bu statüye ulaşmak için yetenek, yahut başarının da ötesinde, kendi kontrolünde olmayan bazı şeyler lazım:

    mesela bol bol dramatik an lazım (the shot, dream team, dominique'le smaç yarışmaları, vs)

    sonra bu sahnelerin bir araya gelip, iyi bir hikaye oluşturmaları lazım (yıllarca mücadele, şeytanın belini kırıp yükseliş, babanın ölümü ile çöküş, geri dönüş ve ikinci "threepeat", mutlu son).

    bu hikayeyi pazarlayacak bir makine lazım (nike, air jordan, space jam).

    bunun ideal bir zamanlaması lazım. (şimdi pazarlamanın kralı var ama aşırı yükleme yüzünden duyarsızlaştık).

    ve tüm bunların üstünden yeterince vakit geçmesi lazım ki, nostaljinin gücüyle mit haline gelesin.

    ***

    jordan, en iyi istatistiklere sahip olduğu için değil, bu şartları yerine getirdiği için bir efsane. tıpkı muhammed ali gibi, kendi alanını aşıp, tüm zamanını tanımlayan bir ikon. basketbolun ötesinde, insanın tarihteki yerini anlamak için yarattığı hikayelerden bahsediyorum.

    oysa bizim zamanımızı tanımlayan belli birileri yok. olsaydı da, o zamanın içinde yaşarken bunu göremezdik zaten, ama burada daha da iddialı bir şeyden bahsediyorum: artık "efsaneler çağı" kapandı. hem de her alanda.

    hepimizi birlikte heyecanlandıran şeyler yaşanmıyor, çünkü hepimiz kendi ufak evrenimizde, bambaşka hikayeleri takip ediyoruz. önce radyonun, sonra da televizyonun birleştirdiği kültür, artık yüzbinlerce ufak parçaya ayrıldı. onca youtube kanalının, netflix filminin olduğu bir zamanda, mesela yeni lebron ayakkabısı reklamı için kimse ofiste veya sokak köşelerinde muhabbet açmıyor. halbuki belli bir yaşın üstündeki herkes, bird ile jordan'ın reklamlarını hatırlar.

    herkesin beraber dinlediği hikayeler olmayınca, o hikayelerin kahramanlarını beraberce yüceltmek de imkansız. o yüzden de magic, bird ve jordan, bizim için birer dev iken, onların iki katı cüssesi olan lebron sadece bir ölümlü. ve ne kadar başarılı olursa olsun, hep böyle kalacak.

    ***

    peki niye en iyisi? işin aslı, artık herkes daha iyi.

    burada da çok yaygın olan bir fikre göre, "eskiden her takımda yıldızlar vardı, kıyasıya rekabet içindeydiler, şimdiyse birkaç süperstar dışında kalanı çöp".

    buna kesinlikle katılmıyorum. bugün bir çok isimsiz oyuncu, eskinin yıldızları seviyesinde. yetenek havuzu katbekat büyümüşken, ileri istatistik kullanımı yayılmışken, antrenman tekniği ilerlemişken, aksi olamaz zaten.

    şöyle düşünün: jordan'ın çağdaşı carl lewis, 100 metre rekorunu kırdığı derecesiyle bugün finallere dahi kalamıyor. her alanda böyle bir gelişme var. basketbol benzer bir trendden muaf olabilir mi?

    mesela, john stockton veya isiah thomas (orjinali) bugün bu ligde tutunabilirler mi? en azından, all-nba seçilebilirler mi? aynı pozisyonda oynayanlara bakın: westbrook, harden, curry, kyrie irving, kyle lowrie, john wall, it4, chris paul, kemba walker, damien lillard, mike conley... curry dışında hepsi acayip atletik, hepsi şutör, yarısı her an triple double yapabilir. hangi çağda böyle bir yetenek bolluğu vardı?

    reggie miller dahil, kaç oyuncu curry veya thompson gibi şut atabildi?

    zamanının en iyi dış savunmacısı olan ve benim de basket oynarken ismini haykırdığım scottie pippen, bugün ligin en iyi çok yönlü oyuncusu sayılabilir miydi? lebron, giannis veya durant gibi match-up kabuslarını durdurabilir miydi, hand-check kuralı olsun olmasın?

    draymond green'lerin çağında, dennis rodman gibi oyunun sadece tek yarısını oynayan bir "ufak uzun", bir şampiyonluk takımının parçası olabilir miydi?

    demarcus cousins gibi, joel embiid gibi, anthony davis gibi, hatta kevin love, porzingis, aldridge, jokic gibi koşabilen, üçlük atan, pas veren, top sürebilen, screenleri takip edebilen kaç tane uzun çıktı, uzunların revaçta olduğu çağdan? bir tek hakeem olajuwonın fundamentali o seviyedeydi (o da uzun mesafe şut atamazdı)

    bu subjektif yorumları, per (player efficiency rating) karşılaştırmalarıyla sabitlemek de mümkün ama istatistiklerin aşırı kullanımına karşı alerjim var (barkley reis!)

    sözün özü, ortalama oyuncular eskiye göre daha iyiler ve daha fazla aşırı yetenekli süperstar mevcut. bu yetenek yığınının başında da lebron var. hem de en az 10 senedir. bu derece bir istikrarı sanırım bir tek roger federer kurabildi modern zamanlarda.

    ve tıpkı federer gibi, lebron'un da hikayesi bitmek şöyle dursun, şu an belki kariyerinin en üst seviyesinde oynuyor. atletik yeteneği azalmadan, üçlük atmasını öğrendi. herkese geçmiş olsun. üç-dört sene de "kevin durant'ın kaslı versiyonu" olarak devam eder artık.

    ***

    istatistiklerin ölçemeyeceği büyük bir avantajı var lebron'ın: esneklik. hem oyun stili hem de karakter bakımından.

    jordan mesela, tam bir göt oğlanıydı. birlikte oynasan, aynı anda hayran olup nefret edeceğin biri (kobe de öyle ama o en azından maç bittiğinde obsesif kişiliğini bırakıyordu). o tip bir liderlik şekli, çok belli karakter tiplerine ve takımlara uygun. birçok başka kombinasyonda işe yaramazdı. zaten pippen'ın dengeleyici kişiliği olmadığında, jordan'ın yüzü playoff görmedi. bulls'u bıraktığı sene ise, o takım pippen ile yine playofflara gidebildi.

    lebron ise herhangi bir takımı ertesi sene playofflara taşıyabilir. sonraki sene de, yanına toplayacağı yeni yeteneklerle şampiyonluğa oynar. nets'i bile playoffa taşır adam, şüphem yok. bunu başka hiçbir oyuncu için söyleyemeyiz. nitekim cavs'ı da, miami'yi de bıraktığında, bu takımlar .500 altı bir hale dönmüşlerdi.

    bu yeni cavs'ın de pek farkı yok: tarihin en pahalı takımı -warriors'dan bile pahalı- ama lebron'un oynamadığı maçlarda kazanma oranları nets seviyesinde. üstelik, oynadığı maçlarda da 40-42 dk oynamak zorunda. tüm ligde ikinci bu konuda. inanılmaz bir rakam bu yaştaki bir oyuncu için.

    belki de tüm profesyonel spor tarihinde kimse, bu kadar uzun süre boyunca, bu kadar büyük beklentiler altında bırakılmadı. jordan gibi bir marka bile, o zamanki medya ve piyasa koşullarında, bu baskının beşte birini bile yaşamadı. 15 senedir her allahın günü saha içinde de saha dışında da, ettiği her laf kaydediliyor, yaptığı her hareket inceleniyor -görev süresi uzatılmış bir başkan gibi- ve neredeyse hiç falso vermiyor. böyle başka kim var? (yine belki roger federer sadece. her sorunun gizli cevabı federer!)

    ***

    lebron'u da, günümüz nba oyuncularını da, iran sinemasını da yeterince övdük arkadaşlar. fakat bu demek değil ki, günümüz basketbolu daha iyi.

    insanı gıcık eden şey, tam da yukarda bahsettiğim yetenek artışından ileri geliyor aslında: bu kadar yetenek, bu rekabetsizlik ortamında çarçur ediliyor.

    nitekim, eskilerin olduklarından daha iyi hatırlanmalarının tek nedeni standart nostalji etkisi değil. o mücadelelerde gerçek bir şeyler vardı, insan bunu özlüyor.

    nba oyuncularının, paraları yetmediğinden ikinci bir işte çalıştıkları zamanı görmedik, iyice küçük emrah moduna girmeyelim. ama takımın parası yetmediği için, deplasmanlara otobüsle veya normal tarifeli uçakla gittikleri zamanları gördük. jordan'la barkley'nin poker masalarında sabaha kadar vakit geçirdiklerini, maç günü de sahada kavga ettiklerini, hakemlerin buna müsaade ettiklerini gördük.

    daha az hesaplanmış, daha az "steril" idi her şey ve lebron'un her bakımdan kusursuz bir hayat yaşaması, her uzatılan mikrofona doğru cevaplar vermesi o yüzden rahatsız ediyor.

    franchise oyuncularının, şampiyonluk şansı ne olursa olsun, 10-20 sene boyunca bir takımı taşıdıkları günleri gördüğümüz için, the decision veya "my next chapter" şaklabanlıkları rahatsız ediyor.

    ***

    tabii tüm bunlar lebron'un suçu değil, değişen şartların sonucu.

    örneğin, 90'dan önce free agency diye bir şey yoktu bile. yani bir oyuncunun, kariyeri boyunca takas dışında bir seçeneği yoktu. sistemdeki para katlanarak artınca, bu yeni hareket kabiliyeti, "franchise oyuncusu" fikrini baltaladı.

    artan paranın başka etkileri de var: lamarcus aldridge gibi bir malın max kontrat alacağı kadar bol parası olan bir piyasada ve sosyal medya çağında, insanlar "marka değerleri" konusunda aşırı hassas oldular. barkley gibi, laimbeer gibi, rodman gibi karakterler yok artık. (draymond green'in bugünkü ligin kötü çocuğu olması tam bir komedi).

    keza kural değişiklikleri...doğrudur, 80'lerin fazla fiziksel oyunu, tempoyu ve seyir zevkini düşürüyordu. o yüzden hücuma yarayan kural değişiklikleri yerinde idi. ama bu sefer de öteki yana fazla savruldu her şey. mesela dünkü celtics maçında, lebron'un neredeyse hiç bir direnç görmeden her istediğinde potaya gidebilmesini izlemenin ne zevki var? adama dokununca da anında faul. istese değil 38, 68 sayı atacak gibiydi. bu dandik bir sezon maçı değil, deplasmanda konferans finali oynuyorsun.

    hadi o yine iyi, bazıları hiç potaya bile gitmiyor artık. bunda analitik işinin iyice patlamasının rolü büyük. örneğin, iki tane zor üçlük atışının, üç tane normal post-up oyununa göre daha verimli olduğunu matematiksel olarak kanıtlamak mümkünse, kim niye potaya gitsin, o yolda dayak yiyecek olsa da, olmasa da?

    yine aynı analitik devrimi, spurs ve tim duncan'ın başlattığı o dinlenme trendinin yararını kanıtladı. bakın, john stockton ligdeki 19 sezonunun 16'sında, 82 maçın hepsinde oynamış. hele bir guard için, inanılmaz bir istikrar bu. lebron'ınsa 82 maç oynadığı tek bir sezonu yok kariyerinde. hiç ciddi bir sakatlık geçirmemiş olmasına rağmen. muhtemelen tam da bu "optimizasyon" yüzünden sakatlanmadı. halbuki genlerine bak: değil 82, 882 maç arka arkaya oynayacak potansiyeli yok muydu?

    zamanında iverson'ın istatistiki vasatlığına rağmen kahraman oluşu, bu sene de russell westbrook'un bu kadar ilgi toplaması bu analitik/optimizasyon trendine karşı birer sembol oluşlarından bence. westbrook sezon boyunca tek bir maç kaçırdı ve 81 maç boyunca oynadığı her dakikayı, canını dişine takarak oynadı. analitik açıdan tam bir intihardı yaptığı, hiç verimli değildi, vs...ama insanlar bu ruhu özlüyor, yahut eskileri görmemiş olanlar da içgüdüsel olarak bunu arıyorlar.

    ***

    artık paranın bile kokmadığı, sanal olarak oradan oraya aktarıldığı bir devirde, eski domateslerin kokusunu özlediğimiz için, sinirimizi lebron'dan çıkarmak normal. mesela "jordan o kasapların savunmalarına karşı 37 sayı ortalamasıyla oynadı, lebron ağlar giderdi" gibi şeyler demek normal.

    evet, keşke bu adamı daha gerçek bir rekabetin olduğu, daha az paranın döndüğü, daha çok küfrün edildiği, daha fazla dirseğin atıldığı zamanlarda izleseydik. ama şundan şüphem yok: bu adam her çağda, her piyasada, her şart altında bir numara olmakla kalmaz, takımını da bir numara yapardı.

    (imza: kevindurantsinsiyılanspor)
  • draymond green'e sistem oyuncusu denmiş, green'i gsw den al bakalım neler değişiyor kendisi curry'den durant'ten daha önemlidir warriors için ve nba'de ilk 5 oynayamayacağı takım yoktur ligin en iyi savınmacıların biri top çalma lidei iyi bir ribaundçu ve dış lutu olan bir adamdan bahsediyoruz tek eksisi tam bir asshole olması. lebron benim için çoktan mj ile aynı seviyeye geldi lakin olurda finalde gsw allstar takımını yenip yüzüğü alırsa mj'den daha iyi olduğunu aklı başında herkes kabul eder.
hesabın var mı? giriş yap