• marvin gaye'in pek kült bir şarkısıdır, seksi çağrıştırır, falandır filandır. ama bu şarkının başarısı albümdeki diğer şarkıları inanılmaz bir biçimde gölgelemiştir, hayret edilecek şeydir bu. quincy'ninkine rakip olabilecek bir string orkestrası, the funk brothers'ın enstrümental desteği atlanmış.

    albümün hep aynı tonda gittiği söylenir, doğrudur da. ekle şarkıları uç uca millet bunu potpori şeklinde giden uzun bir şarkı zanneder. ama bu albümün tarihin en iyi soul albümlerinden olduğunu inkar edemez, "sevüşme müzüğü" diye hınzırca bir etiket takıp kenara kaçamaz. çünkü olayı budur albümün, şarkılar birbirine ustaca eklenmiştir, fakat öyle ustaca eklenmiştir ki parçalar ayrıldığında şarkıların tadı asla bozulmaz.

    albüm meşhur let's get it on'la açılış yapar, please stay once you go away'le iç parçalayarak devam eder, if i should die tonight gibi damar bir parçadan let's get it on'un devamı niteliğindeki "part 2" diye de bilinen keep gettin it on'dan sonra a kısmını doldurur.

    ikinci kısım, b kısmı da aynı güzelliktedir, come to get this'le hatuna tekrar kavuşur marvin, fakat birden bire distant lover başlayıverir ve o sevinç yerine yine hüzüne bırakır. bu şarkı da aslında what's going on kaydedilirken, yani marvin hala tammi terrell'ın ölümünün etkisi altındayken yazılmıştır. pek damardır o yüzden. sonra birşeyler olur, you sure love to ball şarkısı başlar, bu şarkıda inleme sesleri yükselir (inleme sesleri içeren ilk popüler şarkı sanırım budur), ikinci bir ipek dokunuşlu seduction anthem olduğu anlaşılır şarkının. derken o da biter albümden (zor olsa da) favorim sayabileceğim son vuruş just to keep you satisfied çalar, çok sevilen hayat arkadaşından ayrılmayı konu edinmiş bir parçadır, başındaki yaylılar ve ardından ansızın giren marvin'in sesi baş döndürücüdür, boşanma eşiğinde olanları ağlatır bile.

    sonuç; efsane bir albümdür bu. kimleri, hangi artistleri etkilememiştir ki. 80'lerde ve 90'larda paraları tuvalet kağıdı gibi kullanan artizler zamanında ghetto'daki iki katlı evlerinde anne ve babasının dans müziği olarak duymuştur bunu. o zaman daha büyük olanlar belki de almak için mcdonald s'de sipariş alarak harçlık biriktirmişlerdir, sokakta bağıra bağıra you sure love to ball'u söylemişlerdir. hatta şarkılarında bu albümden bir sürü izler bulmak gayet mümkündür.

    ama hayır, marvin'le birlikte motown treninde sürdüğümüz keyifli yolculuk burada bitmiyor. 76'da i want you ile devam edecek, 82'ye kadar da sürecek ve ne yazık ki 84'de kesin olarak bitecek. keşke bitmeseydi, motown treninde elimizdeki şarabımızı yudumlayarak marvin'le sohbet etmeye devam etseydik, sene 2007 degil 2027 bile olsa yaşlanmazdı o adam hiç.
  • bir cok bebegin dunyaya gelmesine sebep olmus sarkidir bu sarki.
  • içinde geçen ''we're all sensitive people'' cümlesiyle güzelliğine güzellik katan şarkı. bütün insanların masum olduğuna inanasım geliyor. neyse ki ömrü çalımlık.
  • herşeyden önce işlevsel bir şarkıdır (bkz: utility). erkek kısmısı niyetini açık etmekte zorlanıyorsa, bundan iyisini, velhasıl bundan daha uçta dolaşan ama ve fakat bu denli az rahatsızlık verenini bulamaz. yoksa babam da bilir "pantolonunu sevdim çıkar onu bebeğim" diye kolonları inletmeyi. gel gelelim şarkı süper arabesktir. bakınız neler diyor marvin hoca.

    we're all sensitive people
    with so much to give
    understand me, sugar
    since we got to being
    let's live
    i love you

    yani diyor ki:

    hepimiz etten buttan insanlarız,
    daha birbirimize vereceğimiz nice şey var,
    anla beni şekerim,
    varolduysak eğer
    hayatın tadına erelim
    ben seni severim

    devam ediyor rahmetli üstat:

    there's nothing wrong with me
    lovin' you, baby no no
    and givin' yourself to me could never be wrong
    if the love is true, oh baby

    benim seni sevmemde bir kusur yok
    ve bana kendini vermen
    nasıl bir kabahat ola ki
    şayet bu aşk gerçekse, oh bebek

    yani eski tas eski hamam. ama işte marvin gaye deyince...
  • bir ic giciklatir, bir hos yapar, bir kivama getirir dinleyeni..
    pek cok filmde, dizide surda burda fon muzigi olarak super isler gorur..soyle romantik-erotik bir sahne mi gerekiyor..hemen duyariz “i've been really tryin baby” girizgahini...farzı mahal king of queens’in ismi lazim degil bir bolumunde de sikca calar bu parca: doug ve carrie’nin arkadaslari bu parca her caldiginda sevisten sevise kosup asap bozarlar...

    ayriyeten high fidelity yi tekrar ve tekrar izlemek icin bes bahaneden biridir..husu icinde dinliyor ve izliyoruz...
  • durexin reklam şarkısı, yapmasalar iyiydi..şimdi ben bu şarkıyı telefonuma hangi yüzle zil sesi yapayım??
    http://www.youtube.com/watch?v=18tlhhhhzca
  • çalındığı her ortamı romantik komedi filmine çeviriveren şarkı.

    metrobüste denendi, yüzde yüz çalışıyor.

    yazar demek istiyor ki: ''yeter, çalmayın şu şarkıyı her filmde, anladık birazdan sevişeceksiniz.''
  • az önce çalışırken bir anda çalmaya başlayan ve gözyaşına boğan marvin gaye şarkısıdır.

    huzur, uçuşan saçlar ve bu hayatın nadiren mutlu olduğum anlarından birini hatırlatmıştır.

    ne desem boş.
  • super bir marvin gaye sarkisidir. marvin gaye ve ed townsend bestesidir. high fidelity soundtrack'inde de vardir.
  • ağzımda küçük bir gülümseme ve adam ne guzel yapmıs be diyerek dinlediğim, high fidelity'de de kullanılmış marvin gaye şarkısıdır. sanırım high fidelity izlemenin verdiği eşsiz tat sayesinde olacak jack black'ten dinlemek ayrı bir keyif vermektedir. ayrıca bundan sonra başka birinden dinleyecek olursam da bunun aşık olduğum ve mümkünse bana aşık olan adam olmasını canıgönülden dilediğim şarkıdır.

    "there's nothing wrong with me
    lovin' you, baby no no
    and givin' yourself to me could never be wrong
    if the love is true, oh baby" *
hesabın var mı? giriş yap