• mizah büyük oranda dönemsel bir algı üslubudur. neredeyse hiçbir şey, hiçbir espri sonuna kadar, sonsuza kadar komik olmaz, olamaz. dolayısı ile de o mizahı üreten yine hiçbir zaman güldürmede her zaman aynı başarı ve verimde kalamaz. kabaca görüyorum ki, bu iş 10-20 sene arası değişen bir dönemsellik taşıyor. her mizah ve üreticisi kendi döneminde değerlendirilmeli. bu yüzden mizah onu üreten kişi ile adlandırılır. (levent kırca mizahı, nejat uygur mizahı, gani müjde, enternasyonel olarak peter sellers mizahı, woody allen mizahı vb...)

    geçmişte güldüğünüz pek çok şeye, diziye, espriye, görsele, şakaya bugün bakınca sadece güldüğünüze gülersiniz. bu muymuş dersiniz. bunun iki boyutu vardır;

    birincisi, siz değişmiş, siz olgunlaşmışsınızdır.
    ikincisi ve çok daha önemlisi mizah artık o mizah kuşağını geçmiş, güncellenmiştir. yani mizah aslında bir nevi modadır. o devrin modası olan mizaha gülünür.

    bazılarınızın yaşı müsait değil ama yurtdışına çıkmadan 80'lerden günümüze birkaç örneği hemen verebilmek mümkün.

    devekuşu kabare dönemi (zeki alasya, metin akpınar) - bugün çoklukla gülemezsiniz. hele hele hiç bilmeyen gençler için buna gülünüyor muymuş dedirtebilir.

    bir demet tiyatro dönemi (yılmaz erdoğan) - mükremin çıtır ve lafazan monologları, 90'ların ikinci yarısına damga vurmuştu, şimdi açın, şöyle bir tebessüm edebilirsiniz ancak.

    beyaz show (beyazıt öztürk) - talk show üzerine spontan espriler ve trend yaratan orjinal kalıplar. şimdi son derece yavan gelir. - diyoossuuun, bilmiyorum vb.

    nejat uygur tiyatrosu dönemi - daha çok tiyatro sahnesinde patlayan bir ustaydı. genellikle belden aşağı metaforlarla bezeli yanlış anlama şakaları ve yer yer küfürler. şimdi hiçbir geçerliliği kalmayan mizah türü.

    olacak o kadar dönemi (levent kırca) - daha çok parodi, kısa skeçler ile yürüyen, basit kurgu ve hikayeler. özellikle taklit tabanlı performanslar, mimik dolu bolca abartılı tiplemeler. günümüzde komik bulunması komik bulunuyor.

    yukarıda bir çırpıda çıkartabildiğim ve çoğaltılabilecek bu örnekler kendi dönemlerinde uzun süre mizahın amiral gemisi oldular. üretenlerini hem meşhur hem de zengin ettiler. usta olarak anılmalarını sağladılar. şunu unutmayın, kaçırmayın ve kafanıza yazın. mutlaka "dönemsellik" içinde değerlendirilmeliler. kendi dönemlerinde başarılı işlerdi. çünkü başardılar, güldürebildiler.

    bugünün penceresinden bakınca gülünmemeleri bizim sorunumuz, zamanın sorunu, ürünlerin değil. bunlara bakıp gülmeyerek "- ne kadar dandikmişler..." değil, "- köprüden ne sular akmış?" demelisiniz, "- ne kadar da yaşlanmışız?" demelisiniz.

    aynı şekilde bugün güldüğünüz cem yılmaz'lara, işler güçler'e bilmemneye de sonsuza kadar güleceğinizi sanmayın. cem yılmaz örneğin, çıkışından beri hep 1 numaradır denebilir, ama ilk gösterileri ile son gösterileri arasındaki değişimi, zamanın mizahına uyma esnekliğini görmelisiniz.

    ölümsüz hikayeler vardır, ölümsüz dramlar vardır, ölümsüz romanlar vardır, bunlara klasik denir.
    ölümsüz mizah ise yoktur.

    hiç mizah klasiği gördünüz mü? iddia edilebilir, ama çok tartışmalıdır.

    işte tüm bu gerçeklikten hareketle,

    levent kırca'yı eleştirmeyin. mizahı açısından, bugün bence de güldürme yeteneğini %95 yitirmiş olacak o kadar'ı eleştirmeyin. 1960 model arabayı bugünün f1 arabalarını referans alarak eleştirmek, yermekle aynı şeydir yaptığınız. bu dönemsellik mizahı açısından levent kırca'yı "emekli" yapar, "değersiz" yapmaz.

    levent kırca,
    allah rahmet eylesin,
    nur içinde yat.

    olacak o kadar'ın ertesi günü okulda (lisedeydik o senelerde) programı baştan anlata anlata yaşar, esprileri zenginleştirir, şakaları yürütür, canlandırır, izlediğimizden daha da çok gülerdik.

    sağol usta.
    hakkını helal et.
    güldürmek az hak değil.
  • hayatını kaybetmeden bir ay önce ayşe arman'la yaptığı röportajdan:

    kanser olmanızı, yaşadığınız üzüntülere, sıkıntılara mı bağlıyorsunuz?

    - bundan kimsenin haberi yok ama ben 2000 senesinde de kanser oldum. kan kanserinin bir türü. doktorum bana, “bundan ölmezsin” dedi. ben de sordum, “sebebi stres mi? bir şeyleri kendime dert ettim diye mi oldu?” “alakası yok! bu tamamen piyango!” dedi. ama şu anda yaşadığım karaciğer kanseri, iki buçuk ayda oluşmuş. yine sordum, “bu da piyango mu?” diye. “yok” dedi bu sefer, “stresten ve sıkıntıdan olmuş!”

    sizi bu kadar strese sokan neydi?

    - her şey bir arada. yasaklanmalar, ekonomik problemler, kişisel dertler üst üste geldi. televizyona çıkmam, program yapmam engellendi; e nereden para kazanacağım, neyle yaşayacağım? onurlu bir adamım, gelmişim 65 yaşına. süleyman demirel cumhurbaşkanıyken bana devlet sanatçısı unvanı vermiş, sonra bu iktidar geri almış... e insan bunlara sıkılmaz mı, kafaya takmaz mı?

    katilini soranlar olursa diye burada dursun.

    "bir ayakta durabilsem, çıkıp oyun da oynarım ama ayakta duramıyorum. yürüyemiyorum. şu koltuğa gidip orada oturuyorum, sonra yatıyorum. genelde de yatıyorum. ama bunlar normal. birileri ölecek, birileri yaşayacak. ölmek zorundasın ki, başkaları doğsun. hayatın diyalektiği bu. ben yapacağımı yapmışım. yaşadığım sürece de mücadele ederim."
  • 49. antalya film festivali jüri üyeliğinden çekilmiş onurlu sanatçı. hülya avşar için "hülya o festivalde başkanlık yapacak yeterli genel ve sanat kültürüne sahip değil" diyerek tepkisini ortaya koymuş. bravo

    http://www.hurriyet.com.tr/…anat/haber/21054188.asp
  • levent kırca'nın bugün 6. ölüm yıldönümü. levent kırca ölmeden hemen önce ölümü beklediğini şu sözlerle anlatmıştı:

    "neden ben demek bana bencillik gibi geliyor. 18 yaşındaki çocuk da şehit düşüyor. var mı bunun açıklaması? yok. neden o ölüyor da başkaları ölmüyor? yok bunların açıklaması. kemoterapiye, sosyal sigortalar hastanesi herkesle birlikte gidiyorum. küçücük çocuklar görüyorum. onlar acı çekerken benim şikayet etmem ayıp değil mi? bu vatanın evladına şehit olarak gelen ölüm, bana kanser olarak gelmiş çok mu?"

    bizler de levent kırca'nın istediği gibi dik duracağız. adil ve sabırlı olacağız. atatürk'le, cumhuriyetle kalacağız ve kendisini de unutmayacağız...
  • malum programa reklam yapmaya gelmiş denip duruyor hakkında.
    peki onca zamandır ekrana cıkarmayıpta şimdi neden çıkardılar hiç düşünmüyorsunuz değil mi?
    yani size göre levent kırca çıktı bu programa. aradı fatih altaylıyı ''ben senin programa cıkıcam'' dedi.o da ''hemen abicim ne demek'' dedi.
    o iş öyle olmuyor.levent kırca o programa çıkmaktan ziyade davet edildi.
    davet edilmesinin sebebide bana göre, zaten kılıçdaroğlu olayıyla itibarı zedelenmiş bir adamı sinirlendirip itibarına ölüm vuruşu yapıp ''aha size levent kırca işte'' demekti.

    ama olmadı be... yemedi...kurt daha kocamamış görüldüğü üzere.kuzulara bırak maskara olmayı, tek hamlede yere serdi.
  • parası ve şöhreti olup da dalkavuk yapanların, rakı bardağı instagram paylaşımıyla muhalefet yapan tatlışların, pandemiden sonra gelen müzik ve eğlence yasaklarıyla ucu kendine dokununca ciyak ciyak öten şarkıcı tayfasının yüzüne çarpan bir tokattır levent kırca.
    kendisi gerçek bir sanatçıydı. ekmeğinden oldu ama söylediklerinden hiç vazgeçmedi. ne 90lardaki çocukluğumuzda ne de olgunluğumuzda. kişi şarkıcı olabilir,sahne performansçısı olabilir,oyuncu olabilir ama sanatçı bambaşka bir boyuttadır. seni çocuklarımıza anlatacağız levent kırca. adın uzun yıllar yaşayacak.
  • adamın 30 sene evvel çektiği skeçler hala cuk diye oturuyor. hala izlendiğinde "valla aynen aynen" dedirtiyor yeni nesillere bile. eskimiyor bir türlü.

    bu, ülkenin ve vatandaşı olan bizlerin hala nasıl bir patinaj içinde olduğunu, nasıl bir tekrarın icinde olduğunu, nasıl mantalite olarak bir gıdım ilerleyemediğimizi, nasıl algıların hala aynı olduğunu gösteriyor.

    bilmeyenleri ya da yeni keşfedenleri güldürüyor lakin ben ve benim gibi yaşı tutanları zamanında güldürmüştü, artık hüzünlendiriyor.

    hakikaten de tam yerine rast gelmiş ve manzara koymuş.
  • hihoha.
    beni dolaylı yoldan güldürmüştür. ama şöyle güldürmüştür. sanat adına muhteşem birikimleri, inanılmaz çalışmaları, araştırmaları hatta broadway'de sergilenen ekşicilerin saldırısına uğraması güldürmüştür.

    ulan sizin şimdi beğenmediğiniz adam zamanında a'dan z'ye her şeyi eleştirdi, herkese ve her şeye muhalif oldu. kendi görüşündeki politikacıları bile itin bi tarafına soktu soktu çıkardı. sizin şimdi komedyen diye güldüğünüz adamların alayı tatlı su kurnazı. etliye sütlüye karışmazlar. cukkalarını yapıp deri koltuklarında otururlar.

    milletin beğenmediği jet-ski esprisi de zamanında cuk diye yerine koyulmuş bir taştır. üstelik şimdiki politikacıların yaptıkları yolsuzluğun yanında bahsedilmesi bile komik olan bir yolsuzlukla ilgili bir skeçti. bunun gibi daha neler neler ama işte akıl şuka değil ki kırıp yarısını sana vereyim arkadaşım.

    gelelim juri üyeliği konusuna. adam sonuna kadar haklıdır ve şerefli bir harekette bulunmuştur. juride başka kimler var bimiyorum ama tiyatroculuktan gelen başkaları varsa aynı şerefli davranışı göstermeleri gerekir. bak şerefsizler demiyorum, ama şereflilerse yaparlar diyorum.*

    sizin gibilere salih memecan gibi ultra sanatçılar lazım aslında.
  • guzel insan.cesur insan.

    bilmezler levent abi.neyi bildiler ki bugune kadar? bunlarin agababalari doksanli yillarda iktidar ortagi olmak icin tansularin mesutlarin kicini yalarken sen her hafta en cok izlenen olacak o kadar programlarinda tam suratinin ortasina vura vura mizah yapardin hirsizliklari,zamlari,fakirligi.

    bugun basbakanimizzz diye kuyruk sallayanlar dun yine baska bir basbakanin ucaginda semirirken sen her donem basbakanlari itin gotune sokardin.cunku mizah elestirmektir.

    ulkede bu kadar haksizliklar donuyorken bir komedyen ne yapabilir ise onu yapiyorsun.bilmezler abi.ne zaman bildiler ki?uzme kendini.

    biz biliriz abi seni.
  • eskiden beri pos biyiklari sebebiyle benzetirdim. ama son haliyle iyice noel baba'ya benzemis (oyuncu). kucagina oturmak da ilk fatih altayli'ya nasip oldu.
hesabın var mı? giriş yap