• ulkenin gelecegine dair umudumu biraz daha kaybetmeme sebep olan nesildir
  • ekşi sözlük duyar ekibini iş üzerinde gördüğümüz olay.

    ulan bırakın millet eğlensin be, o simitleri de çöpe atmıyorlardır eminim, köpek barınağına vs bir yere gidiyordur. ya da gerçek martılara atıyorlardır. her boku boklamak gibi boktan bir işiniz var yemin ederim.
  • ulan yiyecekle, nimetle alay edilmemesi gerektiğini söylemek bile duyarcılık olmuş dediğim nesil. kaldı ki eski mezunları da böyle bir geleneğin olmadığını söylüyor. ha birde ama sonra onları hayvanlara veriyoruz diyenleri var tam evlere şenlik. güzel kardeşlerim, canım ergenler, yiyecek içecekle yani kültürümüzde nimet diye nitelediklerimiz ile oyun oynanmaz, oraya buraya atılmaz, bir insana ya da hayvana verilecekse de adabına uygun şekilde hazırlanır verilir. şu acayip kültürümüzün nadir güzel şeylerinden biri de bu anlayıştır, bunun dincilikle, duyar kasmakla falan ilgisi de yok. eğer derdin martı benzetmesine gönderme yapmaksa hazırlarsın plastikten falan öyle yaparsın eğlenceni. buna gericilik, duyarcılık, islamcılık değil ahlak denir. ispanya'da domatesleri heba edene de kızılır, burada sizin yaptıklarınıza da.

    tüm bu yapılan ile, okulun eğitim kalitesinin, çıkan öğrencilerin akademik başarısının, okulun taban puanının, öğrencilerinin bildiği yabancı dil sayısının falan da alakası yoktur. elmayla armutu birbirine karıştırmayalım, bir yiyeceğim öyle birilerine fırlatılması, sonra üzerine basılması etrafın o hale gelmesi falan kim yaparsa yapsın hoş değil, hepsi bu.
  • ülkede bir şempanze sürüsüyle birlikte yaşıyoruz. "ama onlar nimet!!!" diye haykırıyorlar falan. oğlum nimet nedir lan? 2019 yılında yaşıyorsun. kabile adetlerini yavaş yavaş bıraksak iyi olmaz mı? hamura bu kadar değer atfetmesek de etin kilosunun neden 60 lira olduğunu sorgulasak mesela? veya ne bileyim, adamın tekinin senin vergilerinle sarayda yaşayıp ayda bilmemkaç milyon lira elektrik tüketmesini? elektrik nimet değil mi? bir hamur değil tabii, haklısınız. şempanze için hamur daha önemli olsa gerek.

    ayrıca adamlar 100 kere söyledi onların çöpe gidecek bayat simitler olduğunu ama onlar nimet! nimetle şaka olmaz >:[
  • kendilerini beşiktaş kadiköy vapurunda sanıyorlar öğrencileri de martı
  • kadıköy anadolu lisesinin böyle bir geleneği (simit atmak) yoktur. hiçbir zaman olmadı da. bu ilgili dönemin saçma sapan bir davranışı. yaratıcı filan değil, akıllıca değil, benim okulumun kültürüne, aklına hakarettir.
  • kadıköy anadolu lisesi öğrencilerine "martı" denildiğini bilmeyen gerizekalılar tarafından yine altında yarak kürek anlamlar kovalanan videodur diye atarlanan bir geri zekalının okuduğu okulun düzenlediği başka bir etkinlikte,
    dünya haritası üzerinde türkiye'ye yer verilmediğini gördüğümüz bir neslin dahil olduğu nesildir efendim.

    saçmalık diz boyu. neresinden tutsan üzerine bulaşıyor.

    https://sivilalan.com/…gunubirlik-festival-kadikoy/
  • simiti nimet olarak görüp görmedikleri umurumda değil herkesin inancı kendine istersen krem peynire tap banane! ancak geçit töreninde yeni başlayan öğrencileri simitle taşlamanın nasıl bir gelenek olduğunu anlayamadım. böylesine ilkel bir rituelin normal karşılanması da çok enteresan.

    toplumu ayrıştırmak yerine birleştirmeyi gelenek edinmek gerekir. gelenek dediğin şey, alt sınıflarla üst sınıflar arası usta-çırak şeklinde de olabilir. okulda yardım alabileceği her çırağın bir ustası olabilir. ama olur mu ezmeyi öğretmişler, emretmişler ezeceksin çünkü zamanında seni de ezdiler, çünkü bu bir gelenek, ekip olmayın rakip olun devam edin yiyin birbirinizi.
  • çomarlığın ne dini ne ırkı ne cinsiyeti ne siyasi görüşü farketmiyor! allah tüm çomarları kahretsin. ağıza koca koca laflar geliyor ama değmez
  • soner yalçın'ın bugünkü köşe yazısından alıntı
    'shakespare sözüdür:

    “şeytan bir günah işleyeceği zaman işe önce günahı kutsallık zırhına sarmakla başlar!”

    yandaş yayın organları ortalığı birbirine kattı:

    – büyük rezillik…

    – rezalet…

    – kutsalımıza hakaret…

    – nimete saygısızlık…

    mesele şu:

    kadıköy anadolu lisesi son sınıf öğrencilerinin okula yeni başlayan “martı” öğrencilere simit atması olay oldu.

    okulda inceleme başlatıldı. bu ülkede bir çocuklar eksikti soruşturmaya uğramayan; sağ olsunlar bunu da becerdiler!

    kuşkusuz… hepimiz ekmeği-simidi nimet bildik.

    kuşkusuz… hepimiz bu gelenekle büyüdük.

    ve lakin:

    çocuklara yönelik tepkilerin binde biri nimet bozulurken yapılmadı.

    şunu diyorum:

    sahiden simit, simit mi?

    sahiden buğday, buğday mı?

    sahiden tohum, tohum mu?

    sahiden nimet bildiğimiz nimet mi?

    nimetimiz nimet olmaktan çıkarılırken siz neredeydiniz arkadaş?

    buğdayımızı bozarlarken nerelerdeydiniz arkadaş?

    tohumumuzun genetiğini bozarlarken nerelerdeydiniz arkadaş?

    “cüce buğday” (f1- hibrit tohum) ülke tarımını yok ederken niye hiç sesinizi çıkarmadınız?

    akp'nin yakasına yapışıp, “sen 5553 sayılı tohumculuk kanunu nasıl çıkarırsın” demediniz? kılınız kıpırdamadı; ülke genetiği değiştirilmiş tohumlarla işgal edilirken!

    söylesene… sahiden o simit simit mi; yoksa simit görünümünde “bir şey” mi?

    çocuklara ne kızıyorsun önce aynaya bak!

    üstelik zararlı

    meselenin başka boyutu da var:

    sen o “simide benzeyen şeyin” sağlığını nasıl bozduğunun farkında mısın?

    milyonlarca yılda oluşan tohum yapılarının, laboratuvar ortamında kısa sürede genetiğiyle oynanarak vücudun/beynin hiç tanımadığı yiyeceklere dönüştürüldüğünü bilmiyor olamazsın?

    insanoğlu binlerce yıldır bitki yediğinde bir sürü gen yemiş oluyor. bu doğal genleri insan vücudunda sindiren mekanizmalar var. doğal genleri milyon yıldır tanıyan insanoğlunun, yeni oluşturulan genleri tanıyamadığı için vücut dengesi bozuluyor.

    evet bu hibrit buğday, atalarımızın binlerce yıldır tükettiğine hiç benzemiyor. bu, ekmeklik buğdayın görünümü sadece buğdaydı. dna'sına baktığınızda artık o buğday değildi. yani simit simit değil aslında. üstelik…

    en kötüsü de buğday proteini olan “gluten” üzerinden yaşanıyor.

    yeni geliştirilen “cüce buğday” türü, vahşi ve saldırgan bir gluten yapısı meydana getiriyor. bu da vücudun gluten dayanıklılığını yok ediyor; büyük sağlık sorunlarına yol açıyor. sadece çölyak hastalığı değil; bağışıklık sistemini, bağırsak florasını darmadağın ettiğinde kronik hastalara sebep oluyor.

    söylesene asıl “nimete saygısızlık” ne?

    üstelik zehirli

    anadolu coğrafyasında 11 bin bitki türü yer alıyor ve bunun da yaklaşık 3 bin- 3 bin 500 kadarı endemik. anadolu coğrafyası; tahılların, baklagillerin ve aralarında zeytinin de bulunduğu birçok bitkinin gen merkezi…

    anavatanı anadolu olan ve buradan başka bir yerde görülmeyen bu bitki türleri yok edilirken/ediliyorken senin sesin neden hiç çıkmıyor arkadaş?

    asıl rezillik, anadolu'nun kadim buğdayının yok edilmesi değil mi?

    asıl rezillik, bin yıllık tohum takasını yasaklamak değil mi?

    asıl rezillik, çiftçiyi sertifikalı kısır tohuma mahkum etmek değil mi?

    asıl rezillik, köylüyü küresel şirketlerin inisiyatifine bırakmak değil mi?

    asıl rezillik, ülkeleri-insanları tohumla boğazlarından bağlanma stratejilerine yasa çıkararak destek vermek değil mi?

    asıl rezillik, endüstriyel gıdalarla insanları hastalıkların pençesine atmak değil mi?

    dur bitmedi daha…

    nimet sandığının bir de zehirli olduğunu bilmiyor musun? türkiye'de başta ot ve böcekleri yok etmek üzere 32 bin ton kimyasal zehir kullanılıyor. ödediğimiz para hiç de “simit parası” değil; yaklaşık 1 milyar dolar!

    bu zehirlerin/pestisitin en tehlikeli özelliği, hasattan sonra ürüne yapışık kalması. “zirai ilaç kalıntılarının” insan-çevre sağlığında nelere yol açtığını bilmiyor olamazsın?

    gıdalardaki pestisitleri bilmeden yiyerek ölen kaç bin insanımız var; ama senin bu konuda hiç tepki gösterdiğini duymadık…

    çocuklara ne diye kızıyorsunuz?'
hesabın var mı? giriş yap